ASAYİŞ - 25 Ekim 2016 Salı 11:07

Çocukları uyuşturucu batağındaki ailelerin isyanı

A
A
A
Çocukları uyuşturucu batağındaki ailelerin isyanı

Sık sık bonzaiden ölümlerle gündeme gelen Bursa’nın İnegöl ilçesinde vatandaşlar uyuşturucuya savaş açtı.
İnegöl’de AMATEM açılması için harekete geçen Orhaniye Mahallesi sakinleri, emniyetin uyuşturucuyu kaynağına inerek bitirmesini istedi. Mahalle sakinlerinden Çetin Baytemur, “Uyuşturucunun üzerine gidilmesini istiyoruz. Emniyet müdürümüz, belediye başkanımız, parti ayırt etmeden İnegöl’e sahip çıkmak zorundayız. Bugün İnegöl’ün her tarafında parklar yapılıyor, ama boşa yapılıyor. Bütün parklarda aileler piknik yaparlar, fakat maalesef bizim parklarımızda gençlerimizin, 12-13 yaşındaki kız çocuklarımızın dâhi bu illetin peşinde koştuklarını görüyoruz. El birliği ile İnegöl’ü eski İnegöl’e çevirmemiz lazım. Birçok yer uyuşturucu yuvası durumunda. Yazık. Anneler, bacılar, kardeşler ağlamasın. Bugün bu gençleri ne çilelerle büyütüyoruz. Birileri menfaat için, lüks araçlarla gezeceğiz diye gençleri ölüme sürüklüyor. Herkes taşın altına elini koysun, İnegöl’ü İnegöl yapalım. Ben hazırım. 16 gün evvel, gencecik, dünyaya bir tırnağını değişmeyeceğim oğlumu kendi ellerimle mezara gömdüm. İnegöl’e nispet olsun diye meydanda kendimi asarım. Bunun üzerine gidilsin. Basın, emniyet, siyasiler bu iş için taşın altına elini koyacak. Ben 6 senedir çile çekiyorum, eşim rahmetli oldu. Çocuklarıma anne, baba, arkadaş, kardeş oldum. Para kazanacağız diye gençleri zehirliyorlar. Bu işin peşini bırakmayacağız. 5-10 liraya uyuşturucu satıp 18 yaşında, 23 yaşında gençleri öldürmeye kimsenin hakkı yoktur” diye isyan etti.
Bir başka mahalle sakini Ömer Atan ise, “Emniyet mensuplarımız satıcıların üzerlerine gitsinler. Emniyetimiz bunu yapıyor ama herhalde yeterli değil. Benim oğlum da bunu kullanıyor, engelleyemiyoruz, tarlalardan topluyoruz. İnegöl’de imza kampanyası açmayı düşünüyoruz. Bu gençlerin kurtulması için İnegöl’e AMATEM gibi bir hastanenin yapılması için dilekçe vereceğiz. Bu gençleri başka türlü kurtarma şansımız yok. Bu illete bulaşan bir daha kurtulamıyor. Gençlerimiz zehirlenip gidiyor. İmzalarımızı cumhurbaşkanımıza, başbakanımıza kadar ulaştıracağız. Bu işin üzerine gitmemiz gerekiyor. Bugün bana, yarın sana zihniyetiyle hareket etmemiz lazım. Tarlalarda içen çocuklarımız var. Ben bütün gün onların peşindeyim, her tarla köşesinde 3-5 kişi var. İş emniyetle bitmiyor. Emniyet onları oradan alıp hastaneye götürüyor. Hastanede testler yapılıp, kendilerine getirildikten sonra ertesi gün bırakılıyor. Bizim arzumuz kalıca tedavi. Gençleri bu illetten nasıl kurtarırız? Bursa bize uzak. Ailelerin maddi durumları yeterli olmadığından dolayı gidemiyoruz. İnegöl’e bir AMATEM’in açılmasını istiyoruz. Gerekirse toplantılar, yürüyüşler yapacağız. Bunu satanları bulup, çok büyük cezalar verilmesi gerekir. 3-5 aylık cezalarla bu işlerin önüne geçilmez. Çok ağır ve caydırıcı cezalar verilmesi gerekir” şeklinde konuştu.
İnegöl’de 12-13 bin kişinin uyuşturucu kullandığını iddia eden Nurettin Zeybek ise, “Ben de mağdurlardan biriyim. Kantarın dibindeki aralara kendim girdim, ufacık çocuklar önüme geçip ‘Ot mu vereyim ötekinden mi’ diyorlar. Adını dahi söyleyemiyorlar. Onu almak bira almaktan daha kolay. Israrla 155’i aradım, kendim bekledim emniyetten kimse gelecek mi diye, gelen giden olmadı. 155’i tekrar aradım, bana dedi ki; ‘5,5 dakikadan beri 155 İmdat’ı meşgul ediyorsunuz.’ Diyecek bir şeyim kalmadı, döndüm gittim. Orhaniye Mahallesi olarak muhtar randevusuyla emniyet müdürüne gidip anlattık bunları. Bir operasyon yaptılar, yakalananların çoğu salındı. İnegöl’de sözde saat 22.00’dan sonra alkol almak çok zor, ama uyuşturucu almak daha basit. Hangi kapıya gidersen git kapıyı çalmana gerek yok, veriyorlar. Mahalle timi kuralım diye düşündük, odunlarla başımıza iş alacağız. Her mahallede aynı şey var” diye konuştu.
TARLALARI MESKEN TUTMUŞLAR
Soner Öztürk’te, “En büyük sıkıntı torbacı denilen insanlar. Tanıdığımız da var, tanımadığımız da. Bunu buraya sokanı bulmak, kaynağına girmek lazım. Tanımadığımız insanlar mahallemize geliyorlar. Artık biradan ucuza satıyorlar, 5-10 lira. Anlam veremiyoruz. Devamlı gençlere öğüt veriyoruz, içmeyin diyoruz. Arkamızı döndüğümüzde yine içiyorlar. Bizi de umursamaz oldular. Dövsek de anlamıyorlar. Artık mahalleye girmiş, herkes alıp satıyor. Bu işin sonu ne olacak bilmiyoruz. En büyük sıkıntı eski otoparkın olduğu yerler. Geçtiğimiz günlerde biri öldü. Arkadaşımın biriyle orada solucan toplarken dikkatimizi çekti. Oralara gelen gidenin haddi hesabı yok. Ağaçların altına çadır kurmaya başlamışlar. Alışmış, bağımlı olmuşlar. Tarlaları mesken tutmuşlar” şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AJet’in Ankara-Erzincan seferi yapan uçağı bomba ihbarı nedeniyle Ankara’ya geri döndü AJet’in VF4150 numaralı Ankara-Erzincan seferini yapan uçağı bomba ihbarı nedeniyle Ankara Esenboğa Havalimanına geri döndü. Edinilen bilgilere göre AJet’in VF4150 numaralı Ankara-Erzincan seferini yapan Boeing 737 tipi uçakta bomba ihbarı yapıldı. Ankara Esenboğa Havalimanından saat 23.55’te kalkan uçak, ihbar nedeniyle yaklaşık 40 dakika sonra Ankara Esenboğa Havalimanına döndü. Yolcuları tahliye edilerek güvenli bölgeye alınan uçakta güvenlik güçleri tarafından arama yapıldı. Yarım saat süren incelemenin ardından ihbarın asılsız olduğu öğrenildi. Uçakta bulunan yolculardan Murat Bozdelen ise o anları, “AJet firmasından Erzincan için biletimizi aldık. Saat 23.55’te bindik. Biz 40 dakikada indiğimizi sandık. Bize bilgilendirme yapılmadı. İndikten sonra sadece, kadınlar ve çocuklar çıksın, dediler. Biz de internete girip öğrendik ki bomba ihbarı varmış. Sonra buraya geldik, mağdur olduk. Bana kalsa ben biletin parasını isterim ama öyle bir şey yapmıyorlar. 7 gün bekletiyorlarmış” şeklinde anlattı. Uçakta bulunan başka bir yolcu Ayhan Akkaya ise “Saat 12’ye beş kala bindik. Uçak Ankara’ya geri indi. Bize hiçbir şey söylenmedi. 2 saat uçağın içerisinde bekledik. Yetkililerden cevap alamadık. Biz neden beklediğimizi sorduk. Pilot bey bilgi verecek, dediler ama bilgi veren olmadı. Güvenlik güçleri silahları ile gelince biz tedirgin olduk zaten. İlk önce bayanları aldılar. Sonra bizi aldılar. Buraya getirdiler bizi ama burada da yetkili bulamıyoruz” dedi.
Bayburt Bayburt’ta basit yaralama suçunda taraflar TSK’ya bağış yapma şartıyla uzlaştılar Bayburt’ta ’Basit Yaralama’ suçunda taraflar Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) 10 bin lira bağış yapılması noktasında anlaştılar, dosya mahkemeye intikal etmeden çözülerek kapatıldı. K.A ve B.N.K isimli iki arkadaş dışarıda vakit geçirdikleri sırada araçla yanlarına gelen H.A ve R.A isimli şahıslar tarafından darp edildiler. Darp edildikleri iddiasıyla emniyete başvuran iki arkadaş H.A ve R.A’dan şikayetçi oldular. Mağdurların şikayeti üzerine şüpheliler H.A ve R.A hakkında ’Basit Yaralama’ suçundan soruşturma başlatıldı. Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosyadaki suçun uzlaştırmaya uygun bir suç olduğu belirlendi, dosya Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna gönderildi. Uzlaştırma bürosu ekipleri, mağdur taraflarla uzlaşma şartlarını görüşmek için bir araya geldiler. Mağdur K.A ve B.N.K, TSK’ya bağış yapılması şartıyla şüphelilerle uzlaşacağını uzlaştırma bürosu ekiplerine bildirdiler. K.A’nın ve B.N’K’nın uzlaşma talebini kabul eden şüpheliler, TSK’ya 10 bin lira bağışta bulundular. Uzlaştırma Bürosu görevlilerinin titizlikle yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosya mahkemeye intikal etmeden, çözüme kavuşturularak kapatıldı. Bununla birlikte, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, taraflarla görüşme sağlayan uzlaştırmacılara titiz çalışmalarından ötürü teşekkür ederek, kişi onarıcı adalet anlayışına hizmet etme gayreti içerisinde olduklarını, kamuya yararlı edimleri Uzlaştırma Bürosu ekipleriyle birlikte gerçekleştirdiklerini ve çalışmaların özenle yürütüldüğünü vurguladı.
Bayburt Uzlaştırma Büro ekiplerince bir dosya daha çözüme kavuşturuldu Bayburt’ta özel bir diş kliniğine tedavi olmak için başvuran H.H.O isimli hasta, kendisine yanlış tedavi uygulandığı gerekçesiyle B.S.G isimli doktordan şikayetçi oldu. Mağdur H.H.O, şikayetçi olduğu doktorla Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’na (TEMA) bağış yapma şartıyla uzlaşmaya vardı. Anlaşma sağlanan dosya ise Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin çalışmaları sonucunda kapatıldı. H.H.O isimli bir vatandaş, tedavi olmak için gittiği özel diş kliniğinde diş hekimi B.S.G’nin kendisine yanlış tedavi uyguladığı iddiasıyla doktordan şikayetçi oldu, B.S.G, hakkında ’Taksirle Bir Kişinin Yaralamasına Neden Olma’ suçundan soruşturma başlatıldı. Dosyanın Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığına intikal etmesi sonucunda dosya incelendi, suçun uzlaştırmaya tabi olduğu belirlendi. Devreye giren Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu ekipleri, mağdur H.H.O ile görüşme sağladılar. Mağdur H.H.O, şüpheli B.S.G’den TEMA Vakfı’na 150 fidan bağışta bulunmasını istedi. Daha sonra şüpheli B.S.G ile bir araya gelen uzlaştırma bürosu ekipleri, H.H.O’nun talebini B.S.G’ye ilettiler. H.H.O’nun isteğini kabul eden doktor ise, 150 fidan karşılığında TEMA Vakfı’na 12 bin 800 lira bağışta bulundu. Mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yapılan uzlaşma görüşmeleri sonucunda, taraflar edimli olarak uzlaşmayı kabul etmiş oldular. Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin özverili çalışmalarıyla bir dosya daha sonuca vardırılarak, kapatıldı. Öte yandan, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, kamu yararı gözeten çalışmaların özenle devam ettiğini bildirerek, Uzlaştırma Bürosu ekiplerine çalışmalarından ötürü teşekkürlerini iletti. Önceliklerinin kamu yararı olduğunun altını çizen Savcı Alim, Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu olarak çalışmaları özenle ve önemle yürüttüklerini söyledi.