GENEL - 16 Ocak 2018 Salı 12:53

Kış şenliği ertelendi

A
A
A
Kış şenliği ertelendi

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından 20-21 Ocak tarihlerinde yapılması planlanan Uludağ Kış Şenliği hava muhalefeti sebebiyle ertelendi.

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından 20-21 Ocak tarihlerinde yapılması planlanan Uludağ Kış Şenliği hava muhalefeti sebebiyle ertelendi.


Uludağ’ın yılın 12 ayı turizme katkı sağlayan bir merkez olmasını hedefleyen Büyükşehir Belediyesi’nin bir gelenek haline getirdiği Uludağ Kış Şenliği, 3-4 Şubat 2018 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Daha önce 20-21 Ocak tarihlerinde yapılacağı duyurulan şenlik, çarşamba gününden sonra etkisini göstermeye başlayacak şiddetli rüzgar sebebiyle 3-4 Şubat’a ertelendi. Şenliğe katılanlar halatla kayma, şişme ve plastik kızak, şişme oyun parkuru, Eskimo evi yapımı, dağ bisikleti yarışı, çeşitli takım oyunları, fotoğraf sergisi ve müzik performansı gibi birbirinden farklı aktivitelerden de ücretsiz faydalanabilecek. Şenliğe iştirak etmek isteyenler www.uludagkissenligi.com adresinden detaylı bilgi sahibi olabilecek.


Mandıra alanında yapılacak Uludağ Kış Şenliği için teleferik istasyonundan ücretsiz servis imkanı da sunulacak. Şenlik bünyesinde gerçekleştirilecek faaliyetler sabah saat 10:00’da başlayıp, akşam saat 18:00’de sona erecek.


Önceden alınan biletler 3-4 Şubat 2018 tarihinde geçerli olacak. Bilet iptali yaptırmak isteyenlerin ise Merinos AKKM Batı Kapısı girişindeki Bursa Kültür A.Ş’ye başvurmaları gerekiyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da göçmen kaçakçılığı operasyonu: 24 düzensiz göçmen hakkında işlem yapıldı, 3 şüpheli tutuklandı İstanbul Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından kent genelinde düzensiz göçmenlere yönelik denetim yapıldı. Denetimlerde 24 düzensiz göçmen hakkında adli ve idari işlem yapılırken, denetimlerde yakalanan 3 şüpheli tutuklandı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından kent genelinde kara ve deniz yoluyla göçmen kaçakçılığını önleme ve şüpheli şahısları yakalamaya yönelik çalışma başlatıldı. İstanbul’da oturma izni bulunmayan ve takip altında olan göçmen şahısları İzmir, Çanakkale ve Edirne’ye taşıyacağı şahıslara yönelik yapılan çalışmalarda 18 Mayıs 2024 tarihinde Silivri ve Sultanbeyli’de takibe alınan otomobile yapılan operasyonda S.G. E.B. D.D. A.E.D. isimli 4 şüpheli şahıs ile birlikte 14 göçmen şahıs yakalandı. 25 Mayıs 2024 tarihinde İstanbul’un sınır illerine geçerek kaçak yollarla göçmen taşıdığı belirlenen R.G. isimli şüpheli şahsın kontrolündeki araç Küçükçekmece TEM Otoyolu üzerinde seyir halindeyken Mahmutbey gişelerinde durduruldu. Yapılan operasyonda araç içerisinde bulunan 10 göçmen yakalanırken, araç sürücüsü R.G., isimli şahıs gözaltına alındı. Yapılan operasyonda 24 adet uyku tulumu, 2 adet denizde kullanılmak üzere şişme mont, 3 adet otomobil, 5 adet cep telefonu ve yaşam malzemeleri ele geçirilirken, yakalanan 5 şüpheli şahıs emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden D.D. ve A.E.D., isimli şahıslar sevk edildikleri mahkemece adli kontrol şartı uygulanırken, S.S., E.B., ve R.G., isimli şahıslar çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yakalanan 24 düzensiz göçmen ise sınır dışı işlemleri için İl Göç İdaresine sevk edildi.
Bursa Parkinson dopamin eksikliği sebebiyle ortaya çıkıyor Genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan Parkinson hastalığının, günlük yaşamı çok zorlaştırdığına dikkat çeken Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hakan Seçkin, “Beyin pili tedavisiyle çok başarılı sonuçlar alınıyor. Özellikle hastaları ileri derecede rahatsız eden titreme, kasılma, yavaşlama gibi sorunlar önemli ölçüde kontrol altına alınabiliyor” dedi. Acıbadem Bursa Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hakan Seçkin, Parkinson hastalığının beyinde dopamin adı verilen bir maddenin eksilmesiyle oluştuğunu ve genellikle ileri yaşlarda ortaya çıktığını söyledi. Parkinson’un temel başlangıç belirtisinin elde veya bir vücut yarısında titreme olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Seçkin “Hastada eşlik eden bir duruş bozukluğu olarak öne eğik durma ya da yürürken kolunu sallamama görülebilir. Bir diğer belirti hareketlerde yavaşlama olmasıdır. Hasta günlük işlerini yaparken zorlanır. Yemek yerken, bir tarafa dönerken, yavaşlama söz konusudur ve bunlar güçlükle yapılır. Hastada kas sertliği mevcuttur. Hastalar küçük harflerle ve okunaksız yazarlar. Yürürken yavaş ve öne doğru eğilerek yürürler. Sesleri kısıktır ve yutma zorluğu gelişebilir” diye konuştu. “İlaç tedavisiyle başlanır” Bu belirtileri gösteren ve yaşam kalitesi olumsuz yönde etkilenen hastaların bir nöroloji uzmanına başvurmasını tavsiye eden Prof. Dr. Seçkin nöroloji uzmanlarının hastalığın başlangıçtaki tıbbı tedavisini yani ilaç tedavisini uygulayacaklarını ifade etti. Bu hastalıkta esas sorunun beyindeki bir maddenin eksikliği olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Seçkin “Sorun dopamin eksikliğinden kaynaklandığı için hastalar ilaç tedavisine iyi cevap verirler ve pek çok hastayı ilaç tedavisi ile özellikle hastalığın başlangıcında tedavi etmek mümkündür. Hastalık ilerlediğinde ve ilaçlara yanıt alınamaz ise veya ilaçların hastanın gündelik yaşamını olumsuz etkileyen yan etkileri ortaya çıktığında cerrahi tedavi devreye girer” dedi. “İlaç tedavisi yeterli olmuyorsa cerrahi tedavi uygulanabilir” Cerrahi tedavi için uygun olduğu düşünülerek sevk edilen hastaların nöroloji ve psikiyatri uzmanları ile beraber değerlendirildiklerine değinen Prof. Dr. Seçkin hastanın ameliyat öncesi hastalık durumunun çeşitli ölçeklerle puanlandığını ve video çekimleri ile kayıt altına alındığını anlattı. Hangi hastaların cerrahi tedaviye uygun olduğunu ise şu sözlerle açıkladı; “Parkinson hastalığında cerrahi için genelde tanısı kesinleşmiş, hastalık yaşı 5-7 yıl arası olan ve belirgin engelleyici psikiyatrik sorunu olmayan hastalar seçilir. Hastalar tıbbi tedaviye yanıt vermiyor iseler veya tedavi edici dozlarda motor veya psikiyatrik yan etkiler ortaya çıkıyor ise bu hastalar cerrahiye adaydır. Cerrahi için hastanın genel durumuna ve eşlik eden hastalıkların olup olmamasına da dikkat etmek gerekir." “Özel bir çerçeveyle beyinden görüntü alınır” Prof. Dr. Seçkin cerrahi işlemden önce ayrıntılı beyin manyetik rezonans görüntülemesi yapıldığını; işlemin yapılacağı günün sabahında hastanın başına yerleştirilen özel bir çerçeve ile beyin tomografi görüntülerinin alınacağını; ardından bu görüntülerin önceki görüntülerle bilgisayarda birleştirileceğini ifade etti. “Birleştirilen görüntüler üstünde beyin içinde hedef nokta olarak belirlenen noktaların üç boyutlu koordinatları elde edilir. Ameliyathanede hasta uyanık iken lokal anestezi eşliğinde beyin içindeki hedef noktalar özel elektrotlar yardımı ile belirlenir ve ardından kalıcı elektrotlar yerleştirilir. Ameliyatın son kısmında hasta genel anestezi altında uyutulur ve göğüs bölgesinde cilt altına ileri teknoloji ürünü olan bir pil yerleştirilerek beyin içine yerleştirilmiş olan elektrotlara bağlanır” diyen Prof. Dr. Seçkin toplam işlem süresinin 5-6 saat olduğu bilgisini verdi. Cerrahi ile oldukça başarılı sonuçlar alındığının altını çizen Prof. Dr. Seçkin özellikle hastaları ileri derecede rahatsız eden eden titreme, kasılma, hareketlerde yavaşlama, istemsiz hareketler gibi belirtilerin önemli ölçüde kontrol altına alınabileceğini; hastanın muayene belirtiler ile uyumlu olarak uygulanan elektrik akımının şiddeti ve düzeninin cilt üzerinden özel cihazlarla ayarlanabileceğini dile getirdi. Dopamin içeren besinler neler? Dopamin içeren ve dopamine destek olan besinler arasında yoğurt, peynir, balık, hindi ve tavuk eti yer alırken, ayrıca muz, çilek, karpuz, kuru erik ve yaban mersini de dopamini dengeleyen ve mutluluk veren besinler olarak biliniyor. En iyi dopamin kaynaklarından biri de meralarda otlayan tavuk, hindi, kuzu ve sığırların etleri. Protein, antioksidanlar ve esansiyel yağ asitleri bakımından zengin olan bu besinler enflamasyonun önüne geçerek nöronlar arası iletişimi iyileştiriyor.
İstanbul (ÖZEL) Esenyurt’ta küçük kız çocuğunu darp eden market sahibi, annesinin önünde böyle dans etti Esenyurt’ta aldığı suyun parasını vermediğini iddia eden market sahibi, 12 yaşındaki kızı darp etti. Eve ağlayarak gelen kızı gören annesi markete giderek kendisinden şikayetçi olacağını söyleyip adamı cep telefonuyla kayda aldı. Market sahibi önce dans etmeye ardından ise anneye vurmaya başlarken şahıs polis ekiplerince karakola götürüldü. Olay, dün öğle saatlerinde Zafer Mahallesi’ndeki bir markette meydana geldi. İddiaya göre 12 yaşındaki yabancı uyruklu B.B. isimli kız çocuğu, okulundan çıkarak marketten su aldı. Dışarı çıkacakken market sahibi Ş.S., kıza suyun ücretini ödemediğini söyleyerek bileğine ve yüzüne şiddet uyguladı. Korkudan ağlayan kız eve geldiğinde durumu annesine anlattı. Kızı ile markete tekrar giden anne C.B., adamdan şikayetçi olacağını kendisine söyledi. Kadın, cep telefonu ile adamı videoya çekerken market sahibi ise hakaretler savurarak dans etmeye başladı. Bir süre sonra adam, kadına da vururken ihbar üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Ş.S. polis ekiplerince gözaltına alınarak karakola götürülürken şahsın dans ettiği ilginç anlar ise cep telefonu kamerasıyla saniye saniye görüntülendi. Olayla ilgili konuşan Anne C.B. “Kızım bugün eve geldiğinde gözlerinin kırmızı olduğunu gördüm. Onun ağladığını anladım. Ne olduğunu sorduğumda ise su aldığında yaşadığı durumu anlattı. Neden ilk başta söylemediğini sorduğumda ise ‘Ben burada yabancıyım. O yüzden korkuyorum’ dedi. Ben benim oturma iznimin olduğunu söyledim ve beraber markete konuşmak için gittik. Market sahibine ‘Neden kızıma böyle yaptın? Sen kimsin?’ dedim. Kızımın hırsız olduğunu söyledi. ‘Kızıma para lazım değil ki. Ben her gün ona para veriyorum. Aldığı suyun parasını ödedi. Neden böyle yapıyorsun’ dedim. Bir şey içmiş gibiydi. Hareketler yaptı ve dans etti. Ben de onu videoya çekerek görüntülerini polise vereceğimi ve ondan şikayetçi olacağımı söyledim. Telefonu kapatıp çantama koyduktan sonra o adam benim yüzüme vurdu ve ben düştüm. Düştükten sonra da kızıma vurdu. Daha sonra oradan ayrılıp kızımın okuluna gittik. Orada bir öğretmene söyledik ve polisi aradı. Polis ekipleri geldi. Daha sonra da karakola giderek şikayetçi oldum. Sonra da kızımla hastaneye gittik. Çok korkmuştum. Polis ekiplerine teşekkür ederim. Hemen polis geldi” dedi. Yaşadığı olayı anlatan B.B. ise “Marketten su aldım. Market sahibi bana parasını ödemediğimi söyledi. Ama ben parasını vermiştim. Bileğimi tuttu ve 3 kez yüzüme vurdu. Zaten orada başkaları da vardı. Olaydan sonra eve geldim ve anneme söyledim. Sonra annemle oraya gittik. Annem video çektikten sonra ona vurdu ve annem düştü. Daha sonra da benim kafama vurdu. Polise söyledik ve adamı aldılar” diye konuştu.
Bursa Evleneceklere özel mobilya fırsatları Wobilimoda Mobilya AVM, yaz ayının başlamasıyla birlikte evleneceklere özel indirim ve fırsatlar sunmaya devam ediyor. Düğün paketleri ve yaz indirimleriyle dikkat çeken Wobilimoda, 124 firmanın öncülüğünde İnegöl’de faaliyet gösteren mobilya AVM’si olarak yaza hazır olduğunu duyurdu. AVM Genel Müdürü Sedat Beşiktepe, "Evlenecek çiftler için hazırlanan özel düğün paketleri, hem kaliteyi hem de şıklığı bir araya getirdi. Mobilya sektöründe modayı takip eden ve yenilikçi ürünleriyle ön plana çıkan mağazalardan oluşmaktayız. Yaz kampanyasıyla misafirlerimize geniş bir ürün yelpazesi sunuyoruz. Oturma gruplarından yatak odası takımlarına, yemek odası takımlarından aksesuar ve dekorasyon ürünlerine kadar pek çok farklı ürün mağazalarımızda yer alıyor. Her zevke ve bütçeye uygun seçenekler sunan Wobilimoda, evlenecek çiftlere evlerini istedikleri gibi döşeme fırsatı sunuyoruz. Mağazaların kendine özgü özel düğün paketleriyle bu yaz da fark oluşturmayı hedefliyor" dedi, Her biri kendi alanında uzman olan bu firmalar, vatandaşlara en iyi hizmeti sunmak için mağazalarını özenle hazırladığını belirten Beşiktepe, "EBu yaz, mobilya alışverişinde modayı takip etmek ve en uygun fiyatlarla kaliteli mobilyalara sahip olmak isteyenler için Wobilimoda Mobilya AVM, kaçırılmayacak fırsatlarla dolu. Evlenecek çiftler için özel olarak hazırlanan düğün paketleri, hem şıklığı hem de ekonomiyi bir araya getiriyor" diye konuştu.
Bursa (Özel) İmralı Adası, Karacabey Longozu ve Arap Gölü tehdit altında Uludağ’ın güney yamaçlarından doğup Bursa ovasını 172 kilometre kat ettikten sonra Marmara Denizine dökülen Nilüfer Çayının kirliliği artık sadece ovadaki tarım alanlarını değil, dünyanın sayılı güzelliklerinden Karacabey Longozu Arap gölü ve İmralı Adası’nı da tehdit ediyor. Bursa ve Karacabey ovalarının koynunda zehirli bir yılan gibi çevreyi tehdit etmeye devam eden Nilüfer Çayı’nın gökyüzünden çekilen görüntüsü bir akarsudan çok sıcak asfalt dökülen karayolunu andırıyor. Uludağ’ın güneyinden akan ve Bursa ovasını tek başına besleyen Nilüfer Çayı zehir saçıyor. Yılın belirli dönemlerinde balık ölümlerinin de yaşandığı çaydan alınan numune suyun görüntüsü petrolü andırıyor. Bölge sakinleri 30-40 yıldır sanayileşmenin artmasıyla aynı sıkıntının yaşandığını dile getirirken, her gelen yerel yöneticinin söz verdiğini ancak çözüm üretilemediğine dikkat çekiyor. Bursa’da tarım alanlarının sulanmasıyla ilgili önemli su ihtiyacını karşılayan Nilüfer Çayı’nın rengi, sanayileşme nedeniyle adeta katrana döndü. Kilometrelerce uzunluğuyla tarım alanlarının vazgeçilmez su kaynağı olan çayda bazı zamanlarda toplu balık ölümleri görülüyor. Geçtiği güzergah boyunca çok sayıda fabrikanın kimyasal ve boya atıklarıyla kirlenen Nilüfer Çayı’nın suyu Bursa ve Karacabey Ovalarını suluyor. Simsiyah suyla tarımsal sulama yapılması milyonlarca insanın sağlığını tehlikeye atıyor. 30 sene öncesi dereden su içtiklerini belirten bölge halkı bir zamanlar 15-20 kiloluk yayın balığı yakaladıkları derede artık kurbağaların bile yaşamadığını aktarıyor. Sulama yaparken dere suyu yerine artezyen kuyu suyu kullandığını belirten Karacabey’in Çeşnigir Mahallesinden çiftçi Behçet Yüncü, "Balığı geçtik zaten kaplumbağa, kurbağa bile kalmadı derede. Biz burada tuttuğumuz balığın büyük bir bölümünü çaya geri salardık. Aşırı bir koku ve kirlilik var artezyen kuyusu kullanamayanlar var onlar dere suyu ile sulama yapıyor o da ne oluyor pazar tezgahlarında satılan ürünlere ve dolayısıyla bizlere geçiyor. Hiç bir türlü akarsuyu kullanamıyoruz. Bölge çiftçileri olarak mağduruz" dedi. Her sabah Ekinli köyünden Karacabey ilçe merkezine işçi getirip götüren Ekrem Erep te her sabah köprüden geçerken işçilerle birlikte burunlarını tıkadıklarını belirtti. Çayın son 20 yılda maruz kaldığı fabrika atıkları sebebiyle kullanılamaz hale geldiğini ifade eden Mümin Üner ise derenin havadan sıcak asfalt dökülen bir karayoluna benzediğini söyledi. Üner, "Dedelerimizin, babalarımızın Nilüfer Deresi dediği akarsuyu; atık su gideri gibi gösteriyorlar. Kimse bir şey yapmıyor, herkes olanlardan memnun. Sesimizi duyan, bir dokunan, bir dikkate alan olursa buranın temizlenmesi herkes için çok faydalı olacaktır" diye konuştu. 77 yaşındaki Hüsamettin Özgeç ise "Çocukluğumuzda bu derede kara balık yakalayıp satardık. Ama şimdi sadece lağım gibi akıyor. Mahsulleri suluyorsun, mahsuller toprağın üzerinde bayılıyor. Ama kim sorarsa organik. Derenin suyu ile sulanan meyveler zehir gibi acı" dedi. Longoz ormanları tehlike altında Aynı bölgede çiftçilik yapan İlhan Güven ise Nilüfer Çayı’nın ileriki tarihlerde longoz ormanlarının kurumasına sebep olacağını iddia etti. Güven, Bunu yetkililer duyar da el atarsa, longoz ormanlarını da kurtarmış oluruz. Görüntüsü petrolü andırıyor, yağmur yağdığında temiz gibi görünse de pislik yine akmaya devam ediyor. Yaz aylarında köylerde kokudan durulmuyor. Eylül, ekim aylarında burada çok fazla balık ölümü gerçekleşti. "Derede balık avlamak yasak" deniliyor ama toplu ölümlere gelince kimse sesini çıkarmıyor” ifadelerini kullandı. Öte yandan Uludağ’ın güney yamaçlarından doğup Bursa ovasını 172 kilometre kat ettikten sonra Karacabey Boğazı’ndan Marmara Denizi’ne dökülen Nilüfer Çayının Longoz ile Arap Gölü arasında ve İmralı açıklarında yol açtığı kirlilik havadan görüntülendi. Ayrıca Bursa’dan fabrika atıkları ile birlikte kirlenerek simsiyah gelen Nilüfer Çayının, Susurluk Çayı ile birleştiği bölge ve aradaki renk farkı da gökyüzünden görüntülendi. Geçtiğimiz gün Gemlik Körfezi ile Marmara Denizinin güney kıyılarında yer yer görülen müsilaj tabakaları fabrika atıklarıyla kirlenip denize dökülen akarsuların sebep olduğu çevre katliamlarını bir kez daha akıllara getirdi.