GENEL - 23 Mayıs 2019 Perşembe 13:16

Bursa Şehir Hastanesi TBMM’ye taşındı

A
A
A
Bursa Şehir Hastanesi TBMM’ye taşındı

TÜİK verilerine göre Bursa’nın kişi başına düşen doktor sayısı, yatak sayısı gibi sağlık hizmetlerinde Türkiye ortalamasının çok altında olduğunu ve hastanelerin yetersiz kaldığına dikkat çeken CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın, konuyu Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya verdiği soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı.

TÜİK verilerine göre Bursa’nın kişi başına düşen doktor sayısı, yatak sayısı gibi sağlık hizmetlerinde Türkiye ortalamasının çok altında olduğunu ve hastanelerin yetersiz kaldığına dikkat çeken CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın, konuyu Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya verdiği soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı.


Bursa’da mevcut hastanelerin yetersiz kaldığı, hasta yatak sayısının ihtiyaçları karşılamadığı, dönem dönem bazı hastaların çevre şehirlere sevk edilmek zorunda kalındığı halde Muradiye Devlet Hastanesi, Türkan Akyol Göğüs Hastalıkları Hastanesi ve Zübeyde Hanım Doğum Hastanesi’nin kapatılarak Şehir Hastanesi’ne taşınmasındaki gerekçenin açıklanmasını isteyen CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın, önergede ayrıca OECD’nin son raporlarına da değindi. OECD’ye üye ülkelerin genelinde nüfusa düşen doktor sayısının binde 3,4, hemşire sayısının binde 9, yatak sayısının ise binde 4,7 olarak ortaya çıktığını belirten Aydın, Türkiye’de ise bin kişiye düşen doktor sayısı 1,8, hemşire sayısı 2, yatak sayısı ise 2,7’de kalarak OECD sonuncusu olduğunu söyledi.


Türkiye’nin bu olumsuz tablosundan Bursa’nın da fazlasıyla nasibini aldığını ifade eden Erkan Aydın, şöyle devam etti:


“Son TÜİK rakamlarına göre, Bursa’da hekim başına düşen hasta sayısı 627, hemşire sayısı 534, yatak başına düşen hasta sayısı 415’tir. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre de, Türkiye de toplam hasta yatağı 230 bin, yatak başına düşen hasta sayısı ortalama 345 kişi, Bursa’da mevcut hastane yatak sayısı 6 bin, Türkiye ortalamasına göre olması gereken yatak sayısı 8 bin 700’dür. Tablo, Bursa’nın sağlık hizmetlerinin Türkiye ortalamasının çok altında olduğunu ve hastanelerin yetersiz kaldığını açıkça göstermektedir. Buna rağmen Muradiye Devlet Hastanesi, Türkan Akyol Göğüs Hastalıkları Hastanesi ve Zübeyde Hanım Doğum Hastanesi’nin bir çok bölümünün kapatılarak Şehir Hastanesi’ne taşınma hazırlıkları yapıldığı öğrenilmektedir.”


Aydın, Bakan Koca’ya şu soruları yöneltti:


"Bursa İli’nde mevcut hastanelerin yetersiz kaldığı, hasta yatak sayısının ihtiyaçları karşılamadığı, dönem dönem bazı hastaların çevre kentlere sevk edilmek zorunda kalındığı halde üç hastanenin Şehir Hastanesi’ne taşınma gerekçesi nedir? Türkiye genelinde şehir hastanelerinin yapım ve işletmelerini üstlenen firmalara doluluk sözü verildiği için mi Bursa’daki üç hastane için taşınma hazırlığı yapılmaktadır? Üç hastanenin kapatılmasıyla Bursa’da bin 400’e yakın hasta yatak sayısının azaltılmasının gerekçesi nasıl açıklanabilir. Muradiye Devlet Hastanesi, Türkan Akyol Göğüs Hastalıkları Hastanesi ve Zübeyde Hanım Doğum Hastanesi Bursa kent merkezinde hizmet vermektedir. Kent nüfusunun artmasıyla birlikte bu hastaneler sağlık hizmetlerinin ağırlıklı yükünü çekmektedir. Ambulansla taşınan hastalar yoğun trafik nedeniyle bu hastanelere zorlukla yetiştirilirken, kente uzak kurulan Şehir Hastanesi’ne nasıl yetiştirilecektir? Her üç hastane de kamu hastanesidir ve alt ve orta sınıf için bir can damarıdır. Oysa Şehir Hastaneleri özel bir kuruluş olup, hizmetinin karşılığında bedel takip etmektedir. Alt ve orta sınıflar artık bir özel hastane sayılan Şehir Hastanesi’ndeki hizmet bedellerini nasıl ödeyecektir? Bursa’daki hasta ve hasta yakınları bu maddi yükü nasıl kaldıracaktır?”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmirli ‘Müslümcülerden’ Mustafa Keser’e tepki: “Özür bekliyoruz” Şarkıcı Mustafa Keser’in Müslüm Gürses ile ilgili söylediği sözlere İzmir’de ‘Müslümcülerden’ tepki geldi. Müslümcüler, “Mustafa Keser’den özür bekliyoruz” dedi. Sanatçı Mustafa Keser, yaptığı bir röportajda şarkıcı Orhan Gencebay ve Müslüm Gürses’e yönelik, “Orhan Gencebay iyi bir müzisyendir ama iyi bir ses sanatçısı değildir. Müslüm Gürses Türkiye’nin en lezzetli seslerinden biridir ama hayatımda dinlemedim çünkü kötü okuyor” ifadelerini kullanmıştı. Keser’in bu sözlerine İzmir’de ‘Müslümcüler’ tepki gösterdi. Bornova’da bulunan Müslüm Gürses Arşiv Evi’nde toplanan ‘Müslümcüler’ arasından kendisini ‘radikal Müslümcü’ olarak tanıtan Mehmet Kara, “Geçtiğimiz günlerde Mustafa Keser abimizin bir röportajına denk geldik. Bahsettiği kelimelerde Müslüm Baba için ‘kötü okuyor’, Orhan Gencebay için ‘müzisyenliğini sevmiyorum’ gibi yorumlarda bulunmuş. Biz buna üzüldük. Mustafa Keser’den öncelikle özür bekliyoruz. Müslüm Baba gibi bir sanatçı daha da gelmez” diye konuştu. “Müslüm camiası olarak özür bekliyoruz” 35 yıldır Müslüm Gürses’in müziklerini dinlediğini belirten Nuri Alptekin ise şöyle konuştu: “Müslüm Baba’nın arşiv evi ve müzesi var. Müslüm Baba’nın mumyası yapıldı. Müslüm Baba’nın burada milyonlarca evladı var. Onu sahipsiz bırakmayız. Lütfen ‘Müslüm camiası’ olarak bir özür bekliyoruz.” Müslüm Gürses’in ‘sadece müziklerime saygı duyun’ dediğini aktaran Mustafa Aldanoğlu, “Müslüm Baba, garibanların yanında olan bir insandı. Allah rahmet eylesin, yattığı yeri cennet etsin. Onun üstüne gelmiş geçmiş bir sanatçı daha tanımıyorum. Laflarıyla herkes kendinden sorumludur. Böyle iftiralar atılmaması gerekiyor. Her sanatçıya kendince saygı duyarım. Herkes yaptığından utanır” ifadelerine yer verdi.
Eskişehir Bu hastalığın çaresi hijyene dikkat ve stresten uzak durmak Yaklaşık 50 yıldır Eskişehir’de berberlik yapan Tahsin Bıyıkoğlu, mikrop ve stresten kaynaklanan bir deri hastalığı olan saçkıranın önüne geçilebilmesi için tavsiyelerde bulundu. Son zamanlarda erkek kuaförlerinin hijyene önem vermemesinden ve bireylerin stresli bir hayat sürmesinden kaynaklı saçkıran hastalığının yaygınlaştığı iddia edildi. Bu hastalığın bir deri hastalığı olduğu ve tedavisinin aylar sürdüğü öğrenildi. Saçkıranın, sağlığa herhangi bir negatif etkisinin bulunmadığı fakat vatandaşların, görüntü olarak hoş bir izlenim vermediği için tedaviye başvurduğu gözlendi. “Bu hastalık bir mikroptan bir de stresten olur” Saçkıran hastalığına yakalanan bireylerin kafalarının belirli kısımlarında zaman içerisinde kelliğin meydana geldiğini dile getiren erkek kuaförü Tahsin Bıyıkoğlu, ”Bu hastalık bir mikroptan geçer bir de stresten olur. Bu iki tür oluyor. Birisi dişi birisi erkektir. Bunun tedavisi için cildiyeye gidiyorlar. Ayriyetten jiletle ve sarımsakla kanatarak mikrobu öldürüyorlar. O şekilde dökülen saçın tekrar çıkma durumu oluyor ama erkek olanlarda saçın çıkması biraz daha zor oluyor. İlk başlarda saç olarak beyaz çıkıyor. Arkadan tekrar siyahlaşıyor. Ama bu biraz zaman alıyor tabi. En az 5 - 6 ay sürüyor” ifadelerine yer verdi. “Berberlerin kullanmış olduğu malzeme çok önemli” Saçkıran hastalığının sadece stresten değil, aynı zamanda tercih edilen erkek kuaförlerinin de hijyene dikkat etmemesinden kaynaklı olabileceğini belirten Bıyıkoğlu, “Kullanmış olduğun malzeme çok önemli. Tıraştan sonra kullanılan bütün malzemelerin ilaçlanması çok önemli. Ama tabii ki dikkat edilmiyor bu tür şeylere. Ciltte ne olduğunu bilemeyiz. Çünkü her türlü insan geliyor. Soramayız biz müşteriye saçkıran hastalığın var mı diye. Onun tedbirini berberler kendileri almalı, başka türlü olmaz. Bu saçkıran hastalığının sağlığa bir zararı yoktur. Sadece bir cilt bozukluğu yapar. Saçkıran sakalda ve saçta çıkar. Saç kıranı olan bir müşteriyi tıraş etmek için sandalyeye oturttuduğumuzda düşünerek alırız. Çünkü sonuçta bir sıçrama da olabilir. Tedavi olmadan olmuyor gerçekten. Kullanmış olduğumuz malzemeyi böyle bir durumda yıkamaya mecburuz. Başka bir müşterinin cildine atlama durumu var” şeklinde konuştu. “Hastalığı olan kişinin şansı varsa sarımsak ile saçı ve sakalı tekrar çıkar” Bazı vatandaşların cildiyeye gitmeyip çözümü kuaförlerde aradığını ve bazen dertlerine çözüm bulduklarını söyleyen kuaför Tahsin Bıyıkoğlu, “Önce bir kolonya ile saçkıran olan bölge silinecek sonra kullanılmamış temiz bir jiletin ucuyla iyice kanatılacak. Kanattıktan sonra o bölgeye tuz ve sarımsak sürülecek. Biraz yakar tabi cildi haliyle. Bu şekilde bir deneyecek. Eğer olmazsa mecburen cildiyeye gidilecek. Ama bizim sürdüğümüz sarımsak ve tuz ile geçerse şansına çıkar saçı, sakalı. Bilemeyiz biz, cildin nasıl bir mikrop aldığını bilemeyiz” dedi.