POLİTİKA - 27 Ekim 2020 Salı 15:43

Memur-Sen Macron’un küstahlığını kınadı

A
A
A
Memur-Sen Macron’un küstahlığını kınadı

Memur-Sen Bursa İl Temsilcisi ve Sağlık-Sen Şube Başkanı Gökan Yünkül, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ifade hürriyeti arkasına sığınarak, İslam’a ve Hz.

Memur-Sen Bursa İl Temsilcisi ve Sağlık-Sen Şube Başkanı Gökan Yünkül, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ifade hürriyeti arkasına sığınarak, İslam’a ve Hz. Peygamber’e saldıran unsurlara sahip çıkmasının cinnetin boyutlarını gösterdiğini söyledi.


Sömürgenin merkezlerinden olan Fransa’nın Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, birkaç zamandır cinnete esir politikalarına bir yenisini ekleyerek, Hazreti Muhammed Mustafa’ya ilişkin sözde karikatürlere fikir özgürlüğü adına sahip çıkmasını ve Müslümanları aşağılamasını kınadıklarını belirten Memur-Sen Bursa İl Temsilcisi ve Sağlık-Sen Şube Başkanı Gökan Yünkül, “Yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslamofobi, o meşhur Avrupa aklını esir almış, çoğulculuk söylemlerinin sırçası dökülmüş ve nihayet aşırı sağ siyasetin ürettiği politikalar siyaseti belirler hale gelmiştir. Almanya’da cami baskını, Hollanda’da Gert Wilders’in terör ve şiddet içeren konuşmaları ve nihayet Macron’un, ifade hürriyeti arkasına sığınarak, İslam’a ve peygamberine saldıran unsurlara sahip çıkması cinnetin boyutlarını göstermektedir. Ayrıca, kutsal emanetlerimizin mekanı olmakla yetinip, kutsala sahip çıkmayı beceremeyen Suudi Arabistan yönetimini ve onunla aynı kulvarda bulunmaya teşne Birleşik Arap Emirliklerini de tarih ve bizler not ediyoruz. İnsanlığın inançlarını hedef almak özgürlük değil, küstahlıktır. Avrupa’daki kimi siyasetçilerde olduğu gibi Macron da kirli siyasetine malzeme aramaktadır. Macron’un, sözde ifade özgürlüğü adı altında doğrudan insanların inançlarına saldıran ve neresinden bakarsanız bakın kin, nefret ve terörle şekillenmiş zihinler tarafından çizilmiş karikatürlere sahip çıkarak, teröre ve kine ortak olmaktadır. Bu bir akıl yitimidir” dedi.


Yünkül, şöyle devam etti:


"Emmanuel Macron’un siyaseten yaşadığı krizi örtmek için özellikle yabancı düşmanı ve ırkçı aşırı sağ siyasetin söylemlerini kullanması, kendi ülkesinin milletvekili tarafından dahi ’bu ülke aklını mı yitirdi’ şeklinde eleştirilmiştir. Son birkaç aydır, ısrarla İslam ve Müslümanlar üzerinden güç devşirmeye çalışan, deyim yerindeyse, aklını yitirmiş küresel emperyalist odaklara yardakçılık yapan Macron’u korku çemberi sımsıkı sarmış durumda. Özgürlük insanın, dünya insanlığın ikametgâhıdır. Renkleri, fikirleri ve inançları; hakaret etme, küçük görme, şiddeti çağırma aracı yapan, kendi kirli oyunları için saklama tezgahları oluşturan, siyasi kimlikleri, ideolojik örgütlere ve emperyalist devletlere birlikte cevap vermeli, onlara yenilgiyi birlikte tattırmalıyız. İnancımız, farklı olabilir. Fikirlerimiz karşıt görünebilir. Ama çok temel bir ortaklığımız var; biz insanız ve dünyada birlikte yaşıyoruz. Hiç kimse, hiç kimsenin dinine, hükümlerine ve kutsallarına hakaret etme, onları yok etme hakkına sahip değildir ve olamayacaktır. İnanca ve değerlere savaş açanlara, kutsallarımıza hakaret edenlere karşı dayanışmayı güçlendireceğiz ve birlikte mücadele edeceğiz. Biz, neye inandığına bakmaksınız, yüce Allah’ın yarattığı bütün insanları ’yaradılanı sev yaradandan ötürü’ düsturuyla sever, hakikatin ışığı sönmesin, refah sömürülmesin, felah engellenmesin diyerek de hilkati garibenin yani Macron gibilerin karşısından mücadele etmeyi hem düstur hem onur sayarız."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul 2024 yılının ilk Boğaz yarışı 42 yelkenli ile başladı Bahçeşehir Üniversitesi tarafından 12’ncisi düzenlenen yılın ilk Boğaz yarışı “BAU Bosphorus Sailing Cup” 42 yelkenlinin katılımıyla başladı. Yelkenlilerin kıyasıya yarışı İstanbullulara görsel şölen yaşattı. İstanbul Boğazı’nda Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası Yelken Kulübü (BAUISC) tarafından 12’ncisi düzenlenen “BAU Bosphorus Sailing Cup”, kıyasıya rekabetin olduğu heyecanlı yarışa sahne oldu. Dünyanın tek doğal yelken yarışı izleme tribünü olan İstanbul Boğazı’ndaki gerçekleşen yarışta 50 yelkenli BAU Beşiktaş Güney Kampüsü önünden start aldı. Yelkenliler 5 Mayıs Pazar günü de Caddebostan-Adalar arasındaki şamandıra parkuruyla final etabını tamamlayacak. Mart ayında başlayan BAUISC İlkbahar Trofesi’nin dördüncü ve son etabında olan yarışın startını BAU Rektörü Prof. Dr. Esra Hatipoğlu verdi. Asya ve Avrupa kıtalarının buluşma noktası olan İstanbul Boğazı’nın ev sahipliği yaptığı gelenekselleşen yelkenli yarışı “BAU Bosphorus Sailing Cup”ta 50 yelkenli kıyasıya yarıştı. Boğaz’da renkli görüntülerin oluştuğu yarış görsel bik şölene dönüştü. Yelkenliler Anadolu Hisarı ve Arnavutköy açıklarına konulan şamandıralardan dönüş yaparak yarışı BAU Beşiktay Güney Kampüsü önünde sonlandırdı. Yelkenliler boğazı süsledi Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Esra Hatipoğlu, “BAU Bosphorus Sailing Cup” kapsamında 40’ı aşkın yelkenli yarış teknesi iki gün boyunca İstanbul Boğazını süsleyeceklerini söyledi. İki gün boyunca İstanbul Boğazından herkesin bu heyecan verici yarışı takip edebileceğini belirten RHatipoğlu şöyle konuştu” Muhteşem tarihi, doğası ve konumu itibariyle bizler için önemi büyük olan İstanbul Boğazı’nda, böylesine görkemli bir yelken yarışına ev sahipliği yapmaktan dolayı çok mutlu ve gururluyuz. Yelken yarışımız sadece sporu teşvik etmekle kalmayıp aynı zamanda denizcilik kültürünü ve doğayla uyumlu yaşamı ön plana çıkarıyor. Böylesine prestijli bir etkinliği geleneksel hale getirmekten ve parçası olmaktan dolayı büyük mutluluk duyuyoruz.” “Ülkemizdeki yelken farkındalığını artırmak için önemli bir etkinlik” BAUISC Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Dinçer, 42 yelkenlinin katıldığı yarışın heyecan içinde geçtiğini söyledti. Dinçer “ Bahçeşehir Üniversitesi’nin öğrencileri ve mezunlarıyla yaptığı çok güzel birliktelik olan bir etkinlik. Yelken camiasında biraz daha genç, dinamik bir yaklaşım getiren bu etkinlik bizim için bu çok önemli. Ülkemizde yelken farkındalığını artırmak ve yelkene daha çok ilgi duyurmak içinde önemli. Bununla beraber halihazırda yelken yapan çok değerli büyüklerimiz var. Çok değerli yelkenciler var. Bunları BAU öğrencileri ve BAU mezunlarının beraber organize ettiği bir etkinlikte beraber bir araya getirmek bizim için çok kıymetli. Boğaz etabı bizim yarışımızın son etabı. Bundan sonra yarın bir yarışımız daha olacak. Onunla beraber ödül törenimiz olacak ve bu güzel trofeyi sonlandıracağız. Umarım bu etap herkes için çok keyifli ve çok hoş bir yarış olur” dedi. İkinci günde iki yarış Boğaz’da gerçekleşen tek yarışın ardından, pazar günü iki yarışma daha yapılacak. Caddebostan açıklarına kurulacak şamandıralarla belirlenecek alanda düzenlenecek yarışlar geçtiğimiz ay hayatını kaybeden Genco Sindel’e atfedilecek. Genco Sindel’in doğum günü olan 5 Mayıs günü gerçekleşen yarışta, yelken camiasından hayatını kaybeden diğer isimler de anılacak. Boğaz transit trafiğe kapatıldı Fenerbahçe, Galatasaray gibi çeşitli spor kulüpleri ve global bazı firmaların yarış teknelerinin bulunduğu yarışlar, boğazdaki zorlu akıntılar sebebiyle de büyük bir rekabete sahne oldu. Yarış nedeniyle İstanbul Boğazı’ndaki transit gemi trafiği saat 10.00 ile 17.00 saatleri arasında durduruldu.
Sivas (Düzeltme) 58 yıldır gerçek kimliğini arıyor Sivas’ta yaşayan 58 yaşındaki Raziye Şimşek, doğduğu günden bu yana gerçek kimliğine kavuşamadı. Hikâyesiyle filmlere konu olacak olayın aydınlatılması için Şimşek’in biyolojik babasının mezarı açılarak DNA örneği alındı. Sivas kent merkezinde yaşayan Raziye Şimşek, 1 yaşında annesini kaybettikten sonra yaşadığı dramatik hayat hikâyesiyle duyanları derinden etkiliyor. Şimşek, annesinin vefatının ardından babası tarafından 1 yaşındayken yurda verildi. İddiaya göre, o dönemdeki yurt müdürü Şimşek’i kaydettirmeden resmi olmayan şekilde bir aileye verdi. Bu aile de sahte kayıtlarla Şimşek’i öz çocuklarıymış gibi nüfusa kaydettirdi. Şimşek, evlendikten sonra evlat edinen aile tarafından reddedilerek evlatlıktan düşürüldü. Evlat edinen ailenin çıkarttığı kimlik kartı numarası ve kendisinin çıkarttığı kimlik kartı numarası bulunan Şimşek, bu nedenle devlet kurumlarına gittiğinde birçok sorunla karşılaşıyor. Yaklaşık 3 yıldır bu durumun çözümü için mücadele eden Şimşek, “Ben bir yaşımdayken annem vefat etti. Bana bakan olmadığı için beni yurdun kapısının önüne bırakıyorlar. O dönemin yurt müdürü beni el altından yurda kaydetmeksizin beni büyüten aileye veriyor. Onlar da sahte kayıtla beni kendilerinin üzerine geçiriyorlar. 18, 19 yaşına gelip evlendiğimde beni üzerlerinden düşürüyorlar. Bunun zorluğunu hep yaşıyorum. Benim ablalarım bütün aile fertlerim beni kabul ediyor ama daha büyük aile bireylerimiz olmadığı için Hâkim Bey DNA testine karar verdi. 2,5 yıldır çok büyük zorluklarla uğraşıyorum. Hem maddi hem de manevi sıkıntılar yaşıyorum. Sürekli mahkemelere gidip geliyorum. Yaşadığım şeyleri tekrar tekrar yaşıyorum” dedi. Adına iki farklı kimlik numarası olduğunu ifade eden Şimşek, “Geçmiş yakamı bırakmıyor ki rahat edeyim. 1965 yılından bu yana bu hayatı yaşıyorum. Şuanda benim adıma iki farklı TC kimlik numarası var. Birisi onların üzerine diğeri de benim şuan kullandığım TC kimlik kartı numarası. Devlet kurumlarına gittiğim zaman problem oluyor. Hastanelere falan gittiğimde eşimin üzerine muayene olduğum için pek sorun yaşamadım ama yine de ben bu durumdan da rahatsız oluyorum. Her zaman elim yüreğimde. İnşallah son mahkeme olur, bu konudan dolayı hem maddi hem manevi çok yoruldum. 58 yaşındayım 25 yıl olmuştu ben unutalı. Ama ben 2,5 yıldır bu durumu mahkeme kapısında tekrar tekrar yaşıyorum, geçmiş yakamı bırakmıyor” şeklinde konuştu.