EKONOMİ - 07 Temmuz 2024 Pazar 09:47

(Özel) Dağın başına kurduğu sera, deniz seviyelerine göre 5 kat daha verimli oldu

A
A
A
(Özel) Dağın başına kurduğu sera, deniz seviyelerine göre 5 kat daha verimli oldu

Bursa’da 900 rakımda kurduğu serada süs bitkileri yetiştiren Mehmet Sakarya, Uludağ’dan eriyen kar suları ile sulama ile 5 kat daha fazla verim elde ediyor.


Bursa’nın kırsal Keles ilçesinde 900 rakımda sera kuran çiftçi Mehmet Sakarya, bölgenin iklim nedenleriyle tarıma uygun olmamasına rağmen süs bitkileri yetiştiriyor. Deniz seviyelerine göre 5 kat daha fazla verim aldığını söyleyen Sakarya, Uludağ’dan eriyen kar sularını kullanarak 1 dönüm alana 1 kilogram gübre ile sulama yapılabildiğini, seraların merkezi Yalova’da bile en az 5 kilogram gübre kullanıldığını aktardı. Yakın bölgede başka süs bitkisi üretilmediğinden toprakta hastalık olmadığını kaydeden Sakarya ayrıca, bölgeden çıkan ürünlerin daha uzun ömürlü olduğunu ifade etti.



“Kamu bizi desteklerse daha ileriye gideriz”


Üretim konusunda sorun yaşamadıklarını fakat pazarlama konusunda daha çok desteğe ihtiyaç duyduklarını söyleyen Mehmet Sakarya, “Toplamda 15 dönümde çalışıyoruz. Şu an yazlık begonya gibi yazlık bitkilerde çalışıyoruz. Nasip olursa Eylül ayında kışlık bitkilerde başlayacağız. İklimsel olarak dezavantajlı bir bölgede yaşıyoruz. Rakımın yüksek olduğu bir bölge. Bu bölgede bir değişiklik yapmak gerekiyordu. Bizim şartlarımızda açık alanda üretim yapmak biraz zor. İnsanlar bu sene fasulye ve patatesi kırağıdan dolayı ikinciyi ektiler. 6-10 Mayıs arası bir don yaşandı. Dolayısıyla örtü altı üreticiliğine geçmemiz gerekiyordu. Ufak ufak denemelerle başladık. Bu yıl bizim üretimde 7 yılımız. Üretim yapıyoruz. Ürettiklerimizle kamunun ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz. Bu işte üretmekten daha önemlisi ürünü iyi pazarlayabilmek. Üretimde iyi bir ivme yakaladığımızı düşünüyorum. Mevsimlik üretimimizi 3 milyona çıkardık. Kamudan desteğimizi aldık. Şimdiye kadar bizi desteklediler. Biz dağın başında olduğumuz için yoldan geçen kişiye ürün satma şansımız yok. Bizim müşterimiz kamu. Kamu bizi desteklerse daha ileriye gideriz. Biz yaz döneminde kadın işçilere 450 lira yevmiye ödedik. Biz burada köyde boş olan bütün insanlara iş imkânı sağladık. 1 yıl içinde bin kişiye iş imkânı sağladık” dedi.



“Bu yıl 3 milyon adet üretimimiz gerçekleşti”


Sezonda 3 milyon adet üretim yaptıklarını ve desteklenmeleri durumunda daha da büyüyebileceklerini belirten Sakarya, “Üretici olarak 14 tane üyemiz var. Hedefimiz üreticiyi arttırmak. Üreticiyi çoğaltabilmemiz için kamunun da bize destek olması lazım. Biz burada çiçek üretiyoruz. Sebze üretimine ve topraksız tarıma da başladık. Biz bölge olarak örtü altı üreticiliğine geçmemiz gerekiyor. Kamu bize destek verirse gelişmememiz için hiçbir sebep yok. Süs bitkisi üretiminde su çok önemli bir etken. Bizim en büyük avantajımız su. Bir kilo gübreyle 1 dönüm yer suluyoruz. Yalova’da 5 kilo gübreyle 1 dönüm yer suluyorlar. Dezavantajlarımız olduğu kadar avantajlarımız da var. Bulunduğumuz konum mevsimlik bitki üretimi için çok güzel. Bu avantajı fark ettik. Yalova’dan İstanbul’dan tecrübeli insanlar da geldi. Buranın süs bitkisi üretimi için güzel bir bölge olduğunu söylediler. Bizim burada yaşadığımız en büyük zorluk pazarlama. Üretim kısmı çok kolay pazarlama için aynı şeyleri söyleyemem. Bu seneki üretimiz 3 milyon adet. Bu rakamı 1 milyona kadar düşürdük. Kamu kuruluşları ürün alımında bize destek oldular” ifadelerini kullandı.



“Fiyat nedeniyle müşteriler Bursa’yı tercih ediyor”


Diğer bölgelere göre maliyetlerin düşük olması sebebiyle daha verimli çalıştıklarını aktaran Sakarya, “Bu işe başlarken İzmir Büyükşehir Belediyesini örnek aldık. İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde 5 tane kooperatifi idare ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de aynı şekilde 18 yıl boyunca kırsal bölgelerde kooperatifler kurmuşlar. Bizde bu modelleri örnek alarak bu işe giriştik. Ufak tefek aksamalar olsa da işlerimiz iyi gidiyor. Bu işin ana merkezi Yalova’dır. Biz burada aile işçiliği yaptığımız için bizim maliyetimiz oraya göre biraz daha düşük. Müşteriler bizim piyasamızın Yalova ve Bursa merkeze göre biraz daha düşük olduğu için bizi tercih ediyorlar” dedi.



(Özel) Dağın başına kurduğu sera, deniz seviyelerine göre 5 kat daha verimli oldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara DMM’den "Türkiye’ye BioNTech aşısı gelmedi" iddialarına yalanlama Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ’BioNTech aşısı gelmediği’ yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin (DMM) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, bazı sosyal medya mecralarında, COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ‘BioNTech aşısı gelmediği’ yönünde ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. ‘BioNTech aşısı gelmediği’ iddialarının kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içerdiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "COVID-19’a karşı geliştirilen BioNTech mRNA aşıları, klinik kullanım amacıyla doğrudan BioNTech SE firmasından temin edilmiştir. Pandemiyle mücadele kapsamında, Mart 2021 tarihinden itibaren salgının son dönemlerine kadar söz konusu aşılar mevzuata uygun şekilde tedarik edilerek vatandaşlarımızın kullanımına sunulmuştur. Öte yandan salgın gibi küresel halk sağlığı acil durumlarında, aşı ve ilaçların temininde "Acil Kullanım Ön Onayı" mekanizması tüm dünyada işletilmektedir. BioNTech mRNA aşıları da Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası bilimsel otoritelerin acil kullanım ön onayı değerlendirmeleri esas alınarak Sağlık Bakanlığımız Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından temin edilmiş ve uygulanmıştır. Dolayısıyla pandemi sürecinde yürütülen tüm aşılama faaliyetleri; insan sağlığının korunması önceliğiyle, bilimsel kriterler, şeffaflık ilkesi ve hukuki mevzuat çerçevesinde titizlikle gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle kamuoyunun, teknik ve hukuki kapsamından koparılarak dolaşıma sokulan, yanıltıcı ve gerçek dışı nitelik taşıyan iddialara itibar etmemesi önemle rica olunur."
Gaziantep 51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında firari sanıklar için 10 milyon TL’lik güvence bedeli kararı Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 51 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Furkan Apartmanı davasında iki firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları, kişi başı 10 milyon TL güvence bedeli yatırılması karşılığında kaldırıldı. Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin ölümüne neden olan Furkan Apartmanı davası bugün görüldü. Nizip Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Faik Ö., Eyüp Ö., Bülent B., Nejdet A., Mehmet A., Oktay A., Ömer Ş., Coşkun Ş., sanık avukatları, maktul avukatları ve maktul aile yakınları katıldı. Duruşmada söz alan maktul aile yakınları, suçluların en ağır cezayı almasını istedi. Sanıklar ise önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirterek, suçsuz olduklarını savundu. Duruşma savcısı, taraflarca yeniden bilirkişi raporu talebinin dosyaya geldiği aşama dikkate alınarak reddine ve yakalama kararı bulunan sanıklar için güvence bedeliyle haklarındaki yakalama kararının kaldırılması yönündeki talebinin de reddedilmesine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararları bulunan Hasan Hüseyin S. ile Abdullah Devrim S.’nin 10 milyon lira güvence bedeli karşılığında yakalama kararlarının kaldırılmasına, diğer sanıkların mevcut durumlarının devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Ne olmuştu? Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 19 Temmuz 2024’te görülen karar duruşmasında, mühendis sanık Yılmaz Şahin Yurtyapan hakkında ’bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 16 yıl 8 ay hapis, sanıklar Faik Ö., kardeşi Eyüp Ö. ve Nejdet A. hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmişti. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi, Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin hayatını kaybettiği Furkan Apartmanı davasında 3 sanık hakkında verilen kararı inceledi. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Kararda, beraat kararı verilen sanıklar Faik Ö. ve kardeşi Eyüp Ö. hakkında "kolon kesilmesi" iddiasıyla yeni bir iddianame hazırlandığı, bu nedenle olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Söz konusu dosyaların birleştirilmesi ve sanıkların birlikte yargılanması gerektiğinin belirtildiği kararda, "Tüm dosyaların birleştirilmesine karar verilerek, tüm delillerin birlikte tartışılması hakkaniyetli bir yargılama için gerekli olmakla birlikte yerel mahkemece verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir" denildi.
Diyarbakır Diyarbakır’da özel okulda 8 yaşındaki çocuğun darbedildiği iddiası Diyarbakır’da özel bir okulda 8 yaşındaki bir çocuğun darbedildiği iddia edildi. İddiaları reddeden okul yönetimi, darp izlerinin daha önceden olduğunun, öğrencinin ailesi tarafından kendilerine söylendiğini öne sürdü. Diyarbakır’da özel bir okulda eğitim gören 8 yaşındaki M.E.E.’nin geçtiğimiz günlerde okul müdürü ve sınıf öğretmeni tarafından darbedildiği iddia edildi. M.E.E.’nin ailesi, hastaneden darp raporu alarak şikayette bulundu. M.E.E.’nin dedesi Yılmaz Elaldı, geçen hafta okulun bir etkinliğine katıldıklarını belirterek, "Programda M.E.E., ille de beni eve götürün diyordu, bir korku vardı üzerinde. ’Okulun bitsin, öyle eve gideriz’ dedim. Çocuğun üzerinde baskı ve korku vardı. Orada da bize, kafasının çok ağrıdığını söyledi. Eve gelince ‘Müdür saçımdan tutup kafamı duvara vuruyordu’ dedi. Bu çocuklara bunu yapan insan değil. Çocuğu 10-15 gün önce de ben okula götürdüm. Sınıf öğretmeni bana herhangi bir şey de demedi. Bunu arkadaşları yapsa ’arkadaşıdır, normaldir’ olur derim. Bu, çocuğun çocuğa yapabileceği bir şey değil" diye konuştu. "Bunu yapan sınıf öğretmeni ve müdürü" iddiasında bulunan Elaldı, "Şahsen öğretmenle iki defa görüşmüştüm. Dört sefer okula gittim. İki etkinliğe gittim, iki sefer de çocuğu sormaya gittim. Çocuk darbedilmiş. Bu çocuğun herhangi özel bir durumu ve raporu yoktur. Herkes çocuklarını eve götürüp vücutlarına baksınlar. Çocukları dövüp, korkutup eve gönderiyorlar. Yasal işlemleri başlattık, sonuna kadar da bunun arkasındayız" dedi. Özel okuldan yapılan açıklamada ise 11 Aralık 2025 Perşembe günü okullarında meydana gelen hadisenin ilkokul 3. sınıf öğrencisi E.O.’nün sınıf öğretmenine ağlayarak, aynı sınıftaki sosyal mecrada ismi mağdur olarak gösterilen M.E.E. isimli öğrenci tarafından fiziksel şiddete uğradığını söylediği ifade edildi. Açıklamada, "Bunun üzerine sınıf öğretmeni, bu fiziki şiddet olayının ilgili öğrenci tarafından bu öğrenciye ve başka öğrencilere defaatle yapıldığı hususunu göz önünde bulundurarak, uyarması için okul müdürüne götürmüştür. Okul müdürü yanına getirilen öğrenciye önce sözlü nasihatlerde bulunmuş, sonrasında da yazı yazma ödevlendirmesinde bulunmuştur. Bu husus kurum kameralarında da açık ve şeffaf şekilde görülmektedir. Sosyal medyada tek taraflı servis edilen ve okul müdürlüğümüze isnat edilen fiziki şiddetin olmadığı hususu, kamera kayıtlarında da görülmektedir. İlgili kamera görüntüleri savcılık ve kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Bununla birlikte şiddete uğradığı şikayetini öğretmene yapan E.O. isimli öğrencimizin darp raporu da mevcuttur. Sosyal medyada ismi geçen öğrencimizde bulunan diz altı morlukların daha önce de var olduğunu bizzat çocuğun annesi de sınıf öğretmenine söyleyerek, bunun için bir hafta önce hastaneye gittiklerini ifade etmiştir. En az bir hafta önceden de görülen morlukların, ilgili gün müdür tarafından darp uygulaması sonucu oluştuğu iddiasını, önyargılı ve tek taraflı olarak görüyoruz. Çünkü kamera kayıtlarından bu iddianın doğru olmadığını görmekteyiz. Kurum olarak bu morlukların oluş şekli ve zamanı ile ilgili gerekli tespitlerin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması için gerekli yasal başvurularımızı yapmaktayız. Kurumsal olarak bu ve benzeri durumlarda öğrenci tarafında olmak temel ilkelerimizdendir. Kurum olarak her iki öğrencimizin de yanındayız. Olayın adil ve ön yargısız çözülmesinin takipçisi olacağız" denildi. Veli olmayan bir kişinin bu olayı farklı yorumlayarak kamuoyuna yanlış biçimde aktarmasını tasvip etmediklerini kaydeden okul yönetimi, açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Annenin bacaklardaki morlukların birkaç haftadır olduğu ile ilgili beyanı; çocuğun bacaklarındaki morlukların en az birkaç haftadır var olduğunu, annenin sınıf öğretmenine gönderdiği ses kaydından da açık bir şekilde anlayabilmekteyiz. Hatta bunun için iddia edilen olaydan bir hafta önce hastaneye gittiklerini, kansızlıktan dolayı morlukların oluşma ihtimalini doktora sorduğunu, doktorun da incinmelere dayalı oluştuğunu ifade ettiğini bu ses kaydından anlıyoruz. Kurumdaki kamera kayıtlarından da bu şiddet vakasının ilgili gün okulda oluşmadığı gayet açık bir şekilde görülüyor. Bu kamera kayıtları da emniyete ve savcılığa teslim edildi."