GENEL - 13 Temmuz 2020 Pazartesi 15:43

Karacabey, modern çiftlikleriyle de markalaşıyor

A
A
A
Karacabey, modern çiftlikleriyle de markalaşıyor

Tarıma dayalı sanayide ülkemizin öncü kentlerinden biri olan Karacabey, 3T vizyonu çerçevesinde şehre kazandırılan son teknolojiye sahip modern çiftliklerle, bu alanda da Türkiye’ye rol model olmaya devam ediyor.

Tarıma dayalı sanayide ülkemizin öncü kentlerinden biri olan Karacabey, 3T vizyonu çerçevesinde şehre kazandırılan son teknolojiye sahip modern çiftliklerle, bu alanda da Türkiye’ye rol model olmaya devam ediyor. Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan, günlük 16 ton süt üretiminin yapıldığı ve Simental olarak bilinen özel sığır ırkının da yetiştirildiği Erma-Süt Hayvancılık firmasını ziyaret ederek, yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı.


Tarım ve hayvancılığa dayalı sanayi kuruluşlarının ilçeye çekilmesi adına önemli girişimlere imza atan Karacabey Belediyesi’nin bu çalışmaları, şehirde çok güzel gelişmeleri de beraberinde getiriyor. Merkez-kırsal ayırt etmeksizin, ilçede topyekûn kalkınma hamlesi başlatan Karacabey Belediyesi’nin, “Tarım”, “Turizm” ve “Teknoloji” başlıklarını kapsayan 3T vizyonu, kentteki potansiyeli görüp harekete geçen iş insanlarının da katkılarıyla ilçeye çok önemli tesisleri kazandırırken, bunlara son örnek Erma-Süt Hayvancılık oldu.


Başarılı iş insanı, aynı zamanda Ermaksan firmasının Yönetim Kurulu Başkanı olan Erol Özkayan’ın girişimleri sonucu kente kazandırılan,son teknolojiye sahip modern çiftlikte günlük 16 ton süt üretimi yapılırken,ayrıca Simental olarak bilinen özel sığır ırkı da yetiştiriliyor.


Sürdürülebilir üretimin öncelik haline getirildiği tesisi, Erol Özkayan ve Ermaksan Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Özkayan ile birlikte gezen Başkan Ali Özkan, ari çiftlik belgesi de bulunan tesislerdeki işleyiş hakkında detaylı bilgi aldı.


Geçmişten bu yana verimli tarım arazilerine sahip olan ve tarımsal üretim konusunda öncü kentlerden biri olan Karacabey’deki bu tesis, Türkiye’de eşine az rastlanır özellikleriyle dikkat çekerken, Başkan Ali Özkan da tesisin ülkemize örnek olduğuna vurgu yaptı.


Kent ekonomisinin temel unsurlarından biri olan tarıma dayalı sanayinin, ilçede gelişmeye devam ettiğine işaret eden Başkan Özkan, 3T vizyonu çerçevesinde Karacabey’deki tarımsal faaliyetleri daha da iyileştirmek adına çalışmalar yürütmeye devam edeceklerini ifade etti.


Yerli çiftçilere katkı sağlayacak


Başkan Ali Özkan’ı tesislerde ağırlamaktan dolayı duyduğu memnuniyeti ifade eden firma sahibi Erol Özkayan da Karacabey’in özellikle son yıllarda ciddi bir gelişime sahne olduğunu belirterek, “Bu tesis benim hayallerimden biriydi. 3 yıl önce hayalimi gerçekleştirme fırsatı yakaladım. Bu hayalimi Karacabey’de gerçekleştirmekten de büyük mutluluk duyuyorum. Burada günlük 16 süt üretimi yapıyoruz.Ari Çiftlik Belgesi sahibiyiz. Dünyanın sayılı özel ırklarından birini burada yetiştiriyoruz. İlerleyen dönemlerde, çiftçilerimizi gebe düvelerimizden sahiplendirme düşüncemiz de var. Böylece çiftçilerimiz, yurt dışından yüksek meblağlarla getirtmek zorunda oldukları güzel bir hayvan ırkına, buradan yerli üretimle sahip olabilecekler. Böylece ülkemizdeki yerli ve milli üretim modeline de önemli bir katkı sağlayacağımıza inanıyorum” ifadelerine yer verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay 25 yaşındaki evladından depremden bu yana haber alamayan anne, “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” Hatay’da asrın felaketinden bu yana 25 yaşındaki evladı Batuhan Güleç’ten haber almayan Sema Güleç, bu yıl Anneler Günü’nü evladı olmadan geçirmenin burukluğunu yaşıyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay’da 25 bine yakın insan vefat etmiş ve çok sayıda vatandaştan depremden sonra haber alınamamıştı. Asrın felaketinin üzerinden 16 aydan fazla süre geçmesine rağmen yakınlarından gelecek haberi bekleyen vatandaşların da umutlu bekleyişi devam ediyor. Bu insanlardan biri de Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan Sema Güleç. Acılı anne mimarlık bölümü mezunu 25 yaşındaki evladı Mustafa Batuhan’dan aylardır haber alamıyor. Depreme İskenderun ilçesi Numune Mahallesi Güleryüz Apartmanı’nda yakalanan Mustafa Batuhan, asrın felaketinin ardından adeta yok oldu. Acılı anne Sema Güleç, evladından gelecek haberi aylardır umut içerisinde bekliyor. “Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi” Evladının yaşadığı binaya depremden 20 dakika sonra gittiğini dile getiren 53 yaşındaki Sema Güleç, oğlu Batuhan’ı nüfustan düşürmek istemediğini belirterek “6 Şubat depreminden sonra oğlum Mustafa Batuhan Güleç’e hiçbir şekilde ulaşamadım, oğlumu arıyorum. Deprem günü oğlum iş yerinin üzerindeki yine diğer evimizde kalıyordu, tekti. Ben de buradaydım, kendi diğer evdeydi. Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi. Dedim Batuhan’ın yanına gidelim, kızımla damadımla birlikte o tarafa gittik ve binanın yıkıldığını gördük. Bina yıkıldıktan 20 dakika sonra ordaydım. Depremin ardından ben çok kaygılandım, araştırma yaptım daha bir şey çıkmadı yani nüfustan düşürme olayı olmadı. Fakat bu kimilerinde miras konusu oluyor bazı işlemlerden dolayı isteğe karşı isteğe karşılıklı düşürülüyormuş nüfustan onu öğrenince biraz rahatladım. Ben daha evladımı arıyorum. Ben oğluma nüfustan düşürme ya da gaiplik verilmesini istemiyorum. Daha arıyorum, yani vefat ettiyse bana mezarını versinler. Yoksa ben kabul etmiyorum, nüfustan düşürmeyi gaiplik verilmesini onu asla kabul etmiyorum” dedi. “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” Anneler günü yaklaştıkça içini burukluk kapladığını dile getiren Sema Güleç, “Anneler günü yaklaştıkça benim içimi bir burukluk kaplıyor. Benim diğer çocuklarım var ama hiçbiri birinin yerini tutmuyor. Hepsi ayrı ayrı Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi. Beraber geçirirdik, gerçekten anneler gününün yaklaşmasını istemiyorum. Oğlum yanımda olmadığı için artık anneler günün gelmesini istemiyorum. Oğlum olmadığı için çok zor bir durum” şeklinde konuştu.
Mersin Mersinliler ’Hello Mersin’ ile dil öğreniyor Mersin’de yabancı dil alanında kendini geliştirmek isteyenler, Mersin Büyükşehir Belediyesince hayata geçirilen ’Hello Mersin’ ile dil öğreniyor. Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı bünyesinde 12 ayrı grubun İngilizce dersi aldığı ’Hello Mersin’de 316 öğrenci, yabancı dile karşı tabuları yıkıyor ve kendilerini dünyaya açıyor. Ücretsiz kulübe katılmak isteyen vatandaşlar, ’mercek.mersin.bel.tr’ adresinden ya da ’Alo 185’ hattından başvurularını yapabiliyor. Drama, dil oyunları, sunumlar ve grup çalışması gibi birçok etkinlik sayesinde hem eğlenip hem öğrenmeyi amaçlayan kulüpte, vatandaşlar daha akıcı ve özgüvenli bir iletişimin kapılarını aralıyor. Dil öğrenmenin yanı sıra, dil kulüplerine de ev sahipliği yapan ‘Hello Mersin’, dil alanında kendini geliştirmek isteyen Mersinlileri buluşturuyor. Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı bünyesindeki kulübe katılmak isteyen vatandaşlar, ’mercek.mersin.bel.tr’ adresinden ya da ’Alo 185’ hattından başvurularını yapabiliyor. “Dil öğrenmek isteyenlerin karşısında bir bariyer var ve bunların yıkılmasını istiyoruz” Açıldığı günden bu yana çok keyifli bir kurs süreci geçirdiklerini belirten ’Hello Mersin’de İngilizce Öğretmeni Başak Çelik, eğitimlerin 10 aydır sürdüğünü kaydetti. Toplamda 12 grubun eğitim aldığını kaydeden Çelik, 316 katılımcı olduğunu belirtti. Konuşma becerilerinin geliştirilmesi için dil oyunları, aktiviteler, drama, tiyatro gibi pek çok metodu kullandıklarını söyleyen Çelik, “Sıkıcı bir ders ortamından çok uzaktayız. O yüzden burada katılımcıların daha hevesli bir şekilde dil öğrenmelerini geliştiriyoruz” dedi. ’Hello Mersin’ kurslarının tamamen ücretsiz olduğunu belirten Çelik, “Burada öğrencilerimizi daha özgüvenli kılarak, yabancı dili doğru ve akıcı konuşmalarını amaçlıyoruz. Dil öğrenmek isteyenlerin karşısında bir bariyer var ve biz bunların yıkılmasını istiyoruz. O yüzden bu imkanı sunuyoruz. Eğlenerek, gülerek, sohbet ederek, her hafta farklı konularda konuşarak, dünya gündeminden bahsederek dil ve konuşma becerilerini geliştiriyoruz” diye konuştu. “İnsanlara bir şeyler katmak büyük bir mutluluk” Kursa gelmek isteyen kişilere mülakat yaptıklarını söyleyen İngilizce ve Almanca Öğretmeni Figen Kundak, “Gelen öğrencilerimiz ya da yetişkinlerimiz, ‘Anlayabiliyorum ama konuşamıyorum’ diyor. Biz onları özgüvenle yetiştirmeye çalışıyoruz. Sohbet ediyor, soru cevap yapıyor, oyun etkinlikleri hazırlıyor ve daha birçok aktivite yapıyoruz. Kendilerini ders ortamında değil de daha çok sohbet ortamında hissediyorlar. Onlara bir şeyler katmak ayrıca bir mutluluk. Öğrencilerimizden istikrar istiyoruz ki en önemli nokta bu” ifadelerine yer verdi. “Özgüvenim yoktu ama burada açılmaya başladım” Kursun çok eğlenceli geçtiğini söyleyen lise öğrencisi Senanur Döldöş, İngilizce oyunlar oynayarak kendilerini hızla geliştirdiklerini belirtti. Okuldan çok daha farklı bir ortam olduğunu belirten Döldöş, “Burası İngilizce için çok iyi, bana çok şey şey kattı. Konuşurken çok özgüvenim yoktu ama burada açılmaya başladım. Çünkü insanlarla konuşmam gerekiyor. Konuşma kulübü olduğu için de kendimi ifade etmem gelişti. Buraya geldikçe hem sosyalleşmiş oldum hem de kendi kariyerime çok şey kattım” şeklinde konuştu.