POLİTİKA - 05 Ağustos 2024 Pazartesi 11:26

Nilüfer’in öncelikleri kırsal kalkınma ve kentsel dönüşüm ele alındı

A
A
A
Nilüfer’in öncelikleri kırsal kalkınma ve kentsel dönüşüm ele alındı

Nilüfer Belediyesi, Eski Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın’ın katılımıyla kırsal kalkınma ve kentsel dönüşüm konulu iki söyleşi düzenledi. Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, dönüşümün bütüncül ele alınması gerektiğini vurgularken, Karayalçın kentsel dönüşümün ihtiyacı olduğuna dikkat çekti.


SHP Genel Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Başbakan Yardımcılığı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevlerinde bulunan deneyimli devlet ve siyaset adamı Murat Karayalçın Nilüfer’deydi. Nilüfer’in önemli tarım ve turizm merkezlerini ziyaret eden Karayalçın, tarım ve kentsel döşüm konusunda düzenlenen iki ayrı söyleşiye de katıldı.


Nâzım Hikmet Kültürevi’nde düzenlenen söyleşilere Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve eşi Nuray Özdemir, CHP Bursa Milletvekilleri Prof. Dr. Kayıhan Pala ve Hasan Öztürk, Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin, önceki dönem Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.


İlk oturumda, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve Murat Karayalçın, gazeteci-yazar Meliha Okur moderatörlüğünde "Yeni Kırsal Kalkınma Politikaları, Şehirlerin Fonksiyonları: Nilüfer; Hem Tarım Hem Sanayi" başlığı altında bir söyleşi gerçekleştirdi. İkinci oturumda ise Murat Karayalçın ve şehir plancısı Ali Faruk Göksu, "Dönüşümün Dünü Bugünü ve Yarını" konusunu ele aldı.


Şadi Özdemir’den bölgesel dönüşüm vurgusu


Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, kentsel dönüşümün bölgesel olarak ele alınması gerektiğini belirtti. Deprem kuşağında yer alan Nilüfer’de bina bazlı dönüşümlerle depreme karşı önlem almasının zor olduğuna dikkat çeken Şadi Özdemir, şunları söyledi: "Dönüşümü sadece binaları yükselterek değil, eğitim, sağlık, otopark ve altyapı sorunlarını bütüncül bir şekilde ele alarak, doğayı ve çevreyi kirletmeden gerçekleştirmeliyiz. Eğer o bölgede oluşturulan değer kentsel dönüşüm yapmaya yetmiyorsa, yeni imar alanları açarak o bölgedeki kaliteyi korumalıyız."


Başkan Özdemir, kentsel dönüşüm konusunun hiçbir ilçe belediyesinin tek başına çözebileceği bir sorun olmadığını vurguladı ve "Yürütücü, hak sahibi, belediye ve devlet birlikte karar almalı, ortak akılla hareket edilmelidir. Seçim dönemi boyunca hep ortak aklı vurguladık. Bunun dışındaki çözümler sorunu büyütmekten öteye gitmez" dedi.


Kararlar halkla ortaklaşa alınmalı


Murat Karayalçın ise Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde hayata geçirdiği Dikmen Vadisi ve Portakal Vadisi projelerinden bahsederek, kentsel dönüşümün yerel bir ihtiyacı olduğunu ifade etti. Karayalçın, "Merkezi yönetim, belediyelerin kentsel dönüşüm projelerini onaylamalı. Ancak diğer taraftan belediyeler de bu projelerle ilgili tüm kararları halkla ortaklaşa almalı" diye konuştu.


Türkiye’yi önümüzdeki on yılda ciddi kentsel dönüşüm uygulamaları beklediğine dikkat çeken Murat Karayalçın sözlerini şöyle sürdürdü: “Kentsel dönüşüm projelerinin iki amacı olmalı; yapı stokunun depreme dayanıklı hale getirilmesi ve kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesi. İkincisi ele alınmıyorsa, bu sadece yapıların dönüşümü olarak kalır. Ancak mevcut altyapı ile kentsel dönüşüm olmaz. Yeni planlara ihtiyaç var. Ben, kentsel dönüşüm projelerini büyükşehir belediyelerinin üstlenmesi kanaatindeyim. Burada belediye devrede olmalı, vatandaşı müteahhit ile karşı karşıya bırakmamalı. Bakanlık ise kentsel dönüşümde standartları belirleyip, kredi sübvansiyonu gibi finansal enstrümanları devreye alarak buna destek olmalıdır. Bizim uygar ülkeleri yakalamamız burada ortaya çıkacaktır.”


Şehir plancısı Ömer Faruk Göksu ise kentsel dönüşümde; kurgu, katılım, kapasite, kamusal alan ve kaynak başlıklarını içeren 5K modelinin izlenmesi gerektiğini belirtti. Dünyadaki kentsel dönüşüm uygulamalarında mavi ve yeşil bütünleşmesinin görüldüğünü dile getiren Göksu, Bursa’nın bu konuda avantajlı olduğunu söyledi. Nilüfer’in sahip olduğu açık alanların kentsel dönüşüm konusunda kolaylık sağlayabileceğini ifade etti.


Tarım ve turizm çalışmaları yerinde incelendi


Başkan Şadi Özdemir, Murat Karayalçın’a Nilüfer Belediyesi’nin tarım ve turizm alanında projeleri ve çalışmalarını da yerinde anlattı. Karayalçın’a, Nilüfer Tarımsal Analiz Laboratuvarı ve Hasanağa Gıda Merkezi’ndeki çalışmaları anlatan Başkan Şadi Özdemir,


Turizm açısından canlandırılması planlanan Fadıllı Havacılık ve Doğa Sporları Tesisi ve Gölyazı’yı da gezdirerek projeler hakkında görüş alışverişinde bulundu.



Nilüfer’in öncelikleri kırsal kalkınma ve kentsel dönüşüm ele alındı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Minibüs caddedeki çukur yüzünden az kalsın devriliyordu Eskişehir’de bir minibüsün devrilme tehlikesi atlatmasına sebep olan çukurla ilgili açıklama yapan AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Serhat Tunç, "Bir şehir çukura batıyorsa bunun adı hizmet değil, ’Hayat Tepebaşı’nda’ sloganının iflasıdır" dedi. Çamlıca Mahallesi Birlik Caddesi’nde henüz bilinmeyen sebeple büyük bir çukur oluştu. Çukurdan dolayı geçtiğimiz gün bir minibüs devrilme tehlikesi atlattı. Caddedeki trafiği olumsuz yönde etkileyen durum, vatandaşların tepkisini çekti. AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Serhat Tunç, konuyla ilgili açıklamada bulunarak Tepebaşı Belediyesi’ni eleştirdi. "Bir şehir çukura batıyorsa bunun adı hizmet değil, ’Hayat Tepebaşı’nda’ sloganının iflasıdır" Başkan Tunç’ın açıklamasında, "Hayat Tepebaşı’nda diyerek yola çıktınız, ama bugün Tepebaşı’nda hayat ilerlemiyor, araçlar ilerleyemiyor. Birlik Caddesi’nde yaşanan bu manzara bir kaza değil; yıllardır ihmal edilen altyapının, denetlenmeyen çalışmaların ve yönetilemeyen bir belediyecilik anlayışının sonucudur. Yağmur yağınca çöken yollar, otobüsü çukura teslim eden asfalt, sorunun nerede olduğunu açıkça gösteriyor: Sorun yol değil, yönetimdir. Sloganlarla şehir yönetilmiyor, afişlerle çukurlar kapanmıyor. Tepebaşılı her gün yeni bir sıkıntıyla karşı karşıya kalıyor. Bir şehir çukura batıyorsa, bunun adı hizmet değil, ’Hayat Tepebaşı’nda’ sloganının iflasıdır" ifadelerini kullandı.
Kastamonu "Benim arazim" dedi, köy yolunu kestirdi Kastamonu’da bir vatandaş, tapulu arazisinden geçtiğini kanıtlandığı ve yaklaşık 50 köye ulaşım sağlayan grup yolunun kendi mülkü üzerinde kalan kısmını dilekçe vererek kaldırttı. Bölgede yaşayan vatandaşlar, daralan yolun kazalara sebep olabileceğini söyleyerek çözüm bulunmasını istedi. Kastamonu’da yaşayan F.A. isimli bir vatandaş, il merkezinden yaklaşık 50 köye ulaşım imkanı sunan grup köy yolunun bir bölümünün kendi arazisinden geçtiğini belirterek köy muhtarlarından ödeme talep etti. Muhtarların bu talebi kabul etmemesi üzerine F.A., Kastamonu İl Özel İdaresi’ne dilekçe vererek yolun geçtiği alan için ücret istedi. İl Özel İdaresi, yapılan inceleme sonucunda ücret talebini uygun bulmayarak reddetti. Bunun üzerine F.A., tapulu arazisinden geçen yolun kaldırılması için yeniden başvuruda bulundu. Başvurunun ardından İl Özel İdaresi ekipleri, tapulu arazi sınırları içerisinde kaldığı belirlenen yaklaşık 140 metrekarelik asfalt bölümü söktü. Asfaltın kaldırılmasının ardından arsa sahibi F.A., tarlasının sınırlarını belirlemek amacıyla alana demir kazıklar çaktı. Grup yolunun daraltılması, bölge halkının tepkisine neden oldu. Vatandaşlar, daralan yolun trafik kazalarına sebep olabileceğini belirterek, yetkililerden çözüm bulunmasını istedi. "Yol daraldığı için kaza burada kaçınılmaz hale geldi" Merkez ilçeye bağlı Akdoğan köyünde muhtar azalığı yapan Mehmet Ali Bacıroğlu, yetkililerden çözüm beklediklerini ifade ederek, "Burada kaza kaçınılmazdır. Yukarıdan gelen araç ile aşağından gelen araç, yol tek şeride düştüğü için çarpışabilir. Özellikle kışın don olursa duramazlar. Bu yüzden burası kazaya sebebiyet verir. Kadastro memuru burasını nasıl yazdı, benim aklım ermedi. Bu yol neredeyse 200 senelik bir yol. Arkadaş müracaat edince İl Özel İdaresi’nden gelerek buradaki asfaltı kestiler. Buradaki kesilen asfaltı iş makinesiyle kaldırdılar. Buradaki yol daraldı, yol daralınca buradan iki aracın geçmesi mümkün değil. Buradan 2 araba gelse kaza kaçınılmaz olur. Çünkü her an burada ölüm var" dedi. Yolun yaklaşık 20 gündür bu şekilde olduğunu söyleyen Bacıroğlu, "Yolumuz, yaklaşık 20 gündür bu şekilde daralmış tek şeride düşmüş halde duruyor. Buraya 20-25 gündür ne gelen var ne giden var. Yetkililer çözüm bulacak, biz bilmiyoruz" şeklinde konuştu.
Eskişehir 6 gündür kayıp olan öğretmeni bulmak için çalışmalar devam ediyor Eskişehir’de 6 gündür kayıp olan 51 yaşındaki Türkçe öğretmeni Tuncay Arslan’ı, bulmak için AFAD Eskişehir İl Müdürlüğü koordinesindeki 40 kişilik ekip, havadan ve Porsuk Çayı’nın içinde arama çalışmalarını sürdürüyor. Eskişehir’de 6 gün önce kaybolan Türkçe öğretmeni Tuncay Arslan’ı arama çalışmaları devam ediyor. Öğretmenin son görüldüğü yer olan Porsuk Çayı’nın Gökmeydan Mahallesi kısmında Eskişehir İl Afet Ve Acil Durum Müdürlüğü’nden 9, Odunpazarı Belediyesi Arama Kurtarma Ekibi’nden (OBAK) 5, Dorlion Arama Kurtarma’dan (DAK) 4, MEB Arama ve Kurtarma Birimi’nden (AKUB) 5, Şişecam’ın Acil Vaka Ekibi (SAVE) 4, itfaiyeden 6,Tepebaşı Arama Kurtarma (TAK) 5 ve Sivil Arama Kurtarma Derneği’nden (SARTEM) 2 çalışan olmak üzere toplam 40 kişilik ekiple aramalar, öğretmenin kaybolmasının 6’ıncı gününde devam etti. Havadan dron ve su da ise hem ekiplerin girmesi hemde botlarla yapılan aramalar sabah saatlerinde başladı. Ankara’dan ve Bursa’dan getirilen özel burunlu köpeklerin işaret ettiği yerde arama çalışmaları yoğunlaştı. Ekiplerin kıyı taraması da sürüyor. Tuncay Arslan’ın yakınlarının da çalışmaları yakından takip ettiği bölgede gözlendi. AFAD Eskişehir İl Müdürü Aslan Mehmet Coşkun çalışmaları sahada koordine edip yakından takip ediyor.
Kahramanmaraş MADO’dan "Salep Manifestosu" MADO, Anadolu’nun kadim lezzetlerinden biri olan salebe yönelik yaklaşımını "Salep Manifestosu" ile kamuoyuyla paylaştı. Manifestoda salebin bir içeceğin yanı sıra, kültürel miras, doğaya saygı ve sürdürülebilir üretim vurgusu öne çıktı. MADO tarafından yapılan açıklamada, salebin Anadolu’nun bin yıllık topraklarında, Torosların eteklerinde yetişen orkide köklerinden elde edildiği hatırlatılarak, her fincanın bu coğrafyanın belleğini taşıdığı ifade edildi. Salebin geçmiş ile gelecek arasında bağ kuran bir sembol olduğuna işaret edildi. Kültürel miras olduğu da vurgulandı. Manifestoda, MADO’nun salebi yalnızca bir ürün değil, kültürel bir miras olarak ele aldığı belirtildi. Bu kapsamda Türkiye’de tescilli salep yetiştiriciliği yapan ilk markalardan biri olunduğu, kendi tarlalarında üretim yapıldığı ve orkide koruma ile yaygınlaştırma projelerinin yürütüldüğü kaydedildi. Salep üreticilerine alım garantisi sunularak sürdürülebilir tarımın desteklendiği aktarıldı. Ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığı ile üniversitelerle iş birlikleri gerçekleştirildiği, Salep çalıştayları ve farkındalık programlarıyla üreticiler, öğrenciler ve kamuoyunun bilgilendirildiği ifade edildi. "Katkısız ve sürdürülebilir üretim" Doğallık ve saflık başlığı altında, ürünlerde katkı maddesi ve sentetik aroma kullanılmadığı belirtilirken, salep orkidesinin doğadaki dengesini korumak amacıyla kontrollü kök kullanımı ve sürdürülebilir hasat uygulamalarının hayata geçirildiği bildirildi. Manifestoda, gerçek salebin sabır ve ustalık gerektirdiği vurgulandı. MADO üretim sürecinde geleneksel yöntemlerin çağdaş tekniklerle birleştirildiği, her aşamanın deneyimli ustalar tarafından denetlendiği belirtildi. Salep kıvamı ve aromasının nesiller boyu korunan orijinal MADO reçetesiyle sağlandığı, bu bilgi birikiminin usta-çırak eğitim programlarıyla aktarıldığı kaydedildi. MADO’nun salebi yalnızca kış mevsimiyle sınırlamadığına dikkat çekilen açıklamada, Türkiye’de soğuk salep ürününü ilk kez ticarileştiren marka olduğu hatırlatıldı. Soğuk salep ve incirli, Antep fıstıklı, Türk kahveli gibi yeni çeşitlerle genç neslin damak zevkine hitap edildiği ifade edildi. "Her Mevsim Salep" vizyonu doğrultusunda global lansmanlar gerçekleştirildiği bildirildi. MADO, Salep Manifestosu kapsamında salebi çeşitlendirmeyi, geliştirmeyi ve yeniliklerle zenginleştirmeyi sürdüreceğini açıkladı. Soğuk salep çeşitleri ve farklı tat kombinasyonlarıyla salebin geleceğin içeceği haline getirilmesinin hedeflendiği belirtilirken, salebin Türk mutfak kültürünün evrensel elçisi olarak dünyaya tanıtılacağı vurgulandı. Orkide koruma ve sürdürülebilirlik konusunda da daha kapsamlı adımlar atılacağı ifade edildi.