KÜLTÜR SANAT - 05 Eylül 2021 Pazar 16:08

Çanakkale’nin tek ve son saraçı Ruşen Şahin: “Artık bu meslek bitti, çırak yetişmiyor”

A
A
A
Çanakkale’nin tek ve son saraçı Ruşen Şahin: “Artık bu meslek bitti, çırak yetişmiyor”

Çanakkale’nin tek ve son saraçı olan Ruşen Şahin, Türk el sanatlarının bir kolu olan saraçlığın bittiğini ve yeni çırakların yetişmediğini söyledi.

Çanakkale’nin tek ve son saraçı olan Ruşen Şahin, Türk el sanatlarının bir kolu olan saraçlığın bittiğini ve yeni çırakların yetişmediğini söyledi.


Türk el sanatlarının bir kolu olan saraçlık mesleği, sanayinin gelişmesi ve köyden kente göçlerin devam etmesiyle unutulmaya yüz tutuyor. Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde saraçlık yapan ve ilçeler de dahil olmak üzere kentin tek saraçı olan Ruşen Şahin (60) ise 40 yıldır bu mesleği yapıyor. Saraçlık mesleğinde yeni çırakların yetişmediğini belirten Şahin, “Bizim meslekte çırak yok artık, yetişmiyor. Bizim işçilik de öldü. Sanayiden dolayı şehirleşme başladı. Bizim de işlerimiz eskisi gibi olmuyor. Saraç; kemer, yular ve hamutlar yapar. Yani hayvana hamut yapıyorsun, insana da kemer ve av çantası yapıyorsun. Bunların hepsini yaptık, yakıştırdık ve bizim işler artık bitti” dedi.



“Hamut ve yular artık yapılmıyor, köylerde bu işler bitmiş”


Saraçın at arabası koşumları, binek veya çeki at takımları, eyer, semer gibi bütün takımların deri ve meşinden olan kısımlarını yapan veya tamir eden kişiler olduğunu söyleyen Şahin, “Şimdi Çanakkale merkezden gelerek köpek kayışı yaptırdılar. Gençlik de bu işleri bilmez. Biz aynı tempoda çalışmaya devam ediyoruz. Allah’ımıza şükür sağlığımız yerinde. Sağlığımı da bu meslek ve dükkana bağlıyorum. Kemeri çabuk yaparız, uzun uzadıya bir iş çıkmaz ama hamut vardır, onu da sabahtan öğlene kadar anca yaparız. Hamut atları arabaya koşarken boyunlarından geçirilen deri kaplı halka. Bunlar artık bitti. Şimdi koyun ve köpek kayışları yapıyoruz. Bunlar satılıyor. Hamut ve yular artık yapılmıyor, köylerde bitmiş yani bu işler” diye konuştu.



“Gençler bu meslekten karnını doyuramaz”


Ağır sanayinin gelişmesi ve köyden şehre göçlerin devam etmesiyle birlikte gençlerin bu tip mesleklere sıcak bakmadığını ifade eden Şahin, “Gençlere hiçbir tavsiyem olmaz. Onlar bu meslekte karnını doyuramaz. Biz bile para kazanmıyoruz, emekli olmasak belki de zor duruma düşeriz. Artık hobi olarak bu işi yapıyoruz” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”