YEREL HABERLER - 17 Ocak 2012 Salı 11:48

ÇOMÜ 2011 YILINDA ATAĞA GEÇTİ

A
A
A
ÇOMÜ 2011 YILINDA ATAĞA GEÇTİ

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hamit Palabıyık, 2011 yılının ÇOMÜ açısından oldukça başarılı geçtiğini ve 2012’nin ise bir altın yıl olmasını umduklarını belirterek, “Asıl hedef ise 2013 ve 2014’de yapılacak atılımlar ile 2015’i atalarımıza ve çocuklarımıza layık bir ÇOMÜ ile karşılayabilmek. Bu doğrultuda ÇOMÜ bilim insanları ve personeli olanca gücüyle çalışmalarını sürdürecek. Bu bağlamda güzel kentimizin güzel insanlarının da katkı ve işbirliğini bekliyoruz” dedi.
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hamit Palabıyık, 2011 yılının üniversite için çok verimli geçtiğini belirterek, “Üniversitemizde yeni göreve başlamamızın ardından akademik kadroya önem verdik. Akademik kadromuz 2011 yılında tahminlerin ötesinde büyüdü ve büyümeye de devam ediyor. ÇOMÜ’ye bu dönemde öğretim üyesi sayısıyla aldığımızda neredeyse bir üniversite daha eklendi. 150’ye yakın yeni isim Çanakkale’ye geldi, 250’ye yakın kadro kullanıldı. Bilindiği üzere bu rakamlar bazı üniversitelerin toplam öğretim üyesi sayısından bile fazla. Elbette mutlu olanlar kadar, beklediği kadroyu alamayanlar da oldu. ÇOMÜ büyüdükçe kadro sorunumuz ne yazık ki azalmayacak artacak. Ankara’dan gelen kadrolar ne kadar artarsa artsın, üniversitemizin hızlı büyümesi nedeniyle her zaman kadrolar yetersiz gelecek, bekleme süreleri mutlaka olacak. Umut ederiz 2012’de en az bir 250 kadro daha kullanılır da şikayetlerde önemli bir azalma meydana gelir. Kadro genişlemesi sadece akademik kadrolarda değil, idari kadrolarda da yaşandı. İdari kadrolarımız istisnai bir büyüme ile neredeyse yüzde 20 büyüdü. Akademik kadrolarla birlikte değerlendirildiğinde sadece 2011 yılında ÇOMÜ Çanakkale’ye yaklaşık 400 yeni aile getirdi. Bu da sadece Üniversitemize değil, Çanakkale’ye de sağlanan büyük desteği kanıtlıyor” dedi.
“ÖĞRENCİ SAYISINDA ÖNEMLİ ARTIŞ OLDU”
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hamit Palabıyık, 2011 yılında ÇOMÜ’de öğrenci sayısında adeta patlama yaşandığını da belirterek, “Geçtiğimiz yıllarda boş kalan bölümlere talep 2011’de muazzamdı. İlçelerde dahi boş yer kalmadı neredeyse. Bu sonuçlar da gösteriyor ki üniversite tanıtım kampanyaları ve iyileştirmeler önemli oranda etkili oldu. Öğrenci sayısı rekor düzeyde, 5.000’den fazla arttı. Yani öğrenci sayısı itibariyle aldığımızda da ÇOMÜ’ye bir üniversite daha eklendi” dedi.
Prof. Dr. Hamit Palabıyık, 2011 yılında ÇOMÜ de altyapı yatırımlarında gözle görülür bir şekilde hızlanma yaşandığını da ifade etti. Palabıyık, “Bu süra içinde yollar onarıldı, binaların izolasyon ve estetik çalışmalarına hız verildi. İnternet ağları güçlendirildi. Bilgisayarlar yenilendi. 500 yeni printer öğretim üyelerine dağıtıldı. Binaların eksikleri tamamlandı. Mobilyadan makine teçhizata kadar karşılanmadık neredeyse bir tek talep bile kalmadı” dedi.
“BİGA AĞAKÖY KAMPÜSÜNDE ÖNEMLİ DEĞİŞİM OLDU”
Biga Ağaköy Kampüsü’nün öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap verir hale getirilmesi için önemli çalışmalar yapıldığını da belirten Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hamit Palabıyık, “Kampüs girişine öğrencilerin uzun süredir bekledikleri bankamatikler takıldı, kamelyalar geldi, binaların dış cepheleri düzeltiliyor. Kampüs girişindeki sinyalizasyon sistemi üniversitenin de lobicilik faaliyetleri sonucunda tamamlandı. En önemlisi kütüphane ve sosyal alan yatırımları başlamak üzere. Elbette bir de Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu binası var. O da 2012 yılında temeli atılacak binalar arasında. Biga’da başarılanların en kıymetlisi ise ilçenin üniversiteye sahip çıkması ve bazı binaları yapmayı üstlenmesi. Çok yakın bir zamanda Biga’daki okullarımızı tanımak zor olacak” şeklinde konuştu.
“TERZİOĞLU KAMPÜSÜ ŞANTİYEYE DÖNDÜ”
Merkezdeki Terzioğlu Kampüsü’nün her yerinin şantiye haline geldiğini de ifade eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hamit Palabıyık, “Güzel Sanatlar Fakültesi bitmek üzere. Mart başında binanın tamamen faaliyete geçmesi bekleniyor. Yine Nisan ayında bitmesi beklenen Deney Hayvanları Laboratuvar binası tam 8 yeni laboratuar kazandıracak. Merkez Laboratuvarlar binası ise Mayıs ayı sonunda tamamlandığında ÇOMÜ’ye 15 yeni laboratuvar daha katılmış olacak. Böylece sadece bu iki bina sayesinde 2012’de 23 yeni laboratuarımız olacak. Bu da AB, TÜBİTAK, ajans ve DPT projelerini almamızı kolaylaştıracak. Ancak laboratuvar yatırımları bunlarla sınırlı değil. Mevcut fakülte binalarında laboratuvar altyapısı güçlendiriliyor ve bazı yeni laboratuvarlar da bu binalarda kuruluyor. Bunun dışında ikinci spor salonunun temeli de atılmak üzere. Böylece kampüsümüzde 2 kapalı spor salonu olacak. Bir de bilindiği üzere Biga Yerleşke’de ve Anafartalar Yerleşkesi’nde birer kapalı spor salonumuz bulunmakta. İnşaatlardan bir tanesi de Personel Yemekhanesi ve Rektörlüğün hemen yanında yükseliyor. Bu inşaatın da en geç 2 ay içinde tamamlanması bekleniyor. Yerleşkenin güney-doğu kısmında ise 500 kişilik bir yurt bitmek üzere. Temmuz ayında tüm yerleşkedeki yurt kapasitesi 1.000 öğrenciyi geçecek. Ekim 2012’de ise hedef 2.500 kapasite. İnşaatlar çerçevesinde kreş ve anaokulu inşaatı da başlamak üzere. Tıp Fakültesi yeni binasına ve uygulama hastanesi genişlemesine de kavuşmak için heyecanlanıyor. Aynı bağlamda Meslek Yüksekokulumuza yeni binalar, merkezi derslik binaları, bilgi-işlem binası ve diğer hizmet binaları da 2012’nin sürprizleri olacak. Tüm okullarımızda bilgisayar, klima, televizyon, laboratuvar malzemesi, ofis malzemeleri, dolap, masa gibi ihtiyaçları 2011’de geçmiş yıllarda görülmedik bir hızda ve cömertlikte karşılandı. 2012’de bu performansın devam etmesi bekleniyor. Denebilir ki 2011’de hiçbir okulumuzun malzeme ihtiyaçlarına hayır denmedi. 2011 bu açıdan istisnai bir yıl oldu” dedi.
KAMPüS IŞIL IŞIL OLUYOR
Üniversitede kampüsün ışıl ışıl hale gelmesi için çalışmaların devam ettiğinden de bahseden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hamit Palabıyık, “Üniversitede aydınlatma çalışmaları da taüm hızla sürüyor. Artık Terzioğlu Kampüsü karanlık bir dağ başı olmayacak. Kimse kampüsten ayrılmak istemiyor. Marketiyle, kafeleriyle kampüs ışıl ışıl. Ayrıca gece de kampüste bilim ve eğitim yapmak zevk halini almaya başlıyor. Yeni sokak aydınlatmaları da planlandı, 2012’de geliyor. Bu tür düzenlemeler tamamlandığında Terzioğlu Yerleşkesi 7/24 çalışan bir bilim yuvası halini almış olacaktır" dedi.
“KÜTÜPHANEMİZ VE DERSLİKLERİMİZ MODERN”
2011 ve 2012 yatırımlarında en önemlisi yerin kütüphane olduğunu belirten Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hamit Palabıyık, “Kütüphane’ye ÇOMÜ bu yıl belki de 1 milyon liradan fazla kaynak aktardı. Kitap, e-kitap, dergi gibi pek çok alanda ÇOMÜ Kütüphanesi adeta kendisini aştı. 90.000 kitaplık koleksiyon 170.000’i zorladı. Hedef 2012’de 250.000 kitap. Ayrıca veri tabanlarında inanılmaz bir iyileşme yaşanıyor. Kütüphane için yeni okuma salonu ve dev bir öğrenci bilgisayar laboratuvarı da 2012’de yapılacak binalar arasında. Kütüphane çalışma süresi 2011’de gece yarısına kadar uzatılmıştı, 2012’de ÇOMÜ bu alanda da rekoru hedefliyor. Artık Çanakkale’de 7/24 kitap okunabilecek bir yer olacak. Bunun dışında 2012’de derslik kapasitesinde de patlama yaşanması bekleniyor. Yukarıda isim isim saymaya çalıştığımız yeni binalar 2012’de birer birer yükselecek. Hepsi planlandı ve bütçeleri de planlandı. Bir aksilik olmaz ise ÇOMÜ’ye 2012’de neredeyse bir ÇOMÜ daha katılacak” edi.
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hamit Palabıyık, üniversiteye ulaştırma konusunun doğrudan Rektörlüğün işi olmamasına rağmen bazı çalışmalar yaptıklarını belirterek, “Bu kapsamda 2011’de, tam 19 yıl sonra kampüs içi, ücretsiz öğrenci servisi başladık. Bir servis yetmeyince ikinci otobüs de devreye soktuk. Otobüs parkındaki artışlara paralel olarak ÇOMÜ Rektörlüğü ulaşımda personelini ve öğrencilerini daha fazla desteklemeye devam edecek" dedi.
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hamit Palabıyık, 2011 yılının ÇOMÜ açısından oldukça başarılı geçtiğini ve 2012’nin ise bir altın yıl olmasını umduklarını belirterek; “Asıl hedef ise 2013 ve 2014’de yapılacak atılımlar ile 2015’i atalarımıza ve çocuklarımıza layık bir ÇOMÜ ile karşılayabilmek. Bu doğrultuda ÇOMÜ bilim insanları ve personeli olanca gücüyle çalışmalarını sürdürecek. Bu bağlamda güzel kentimizin güzel insanlarının da katkı ve işbirliğini bekliyoruz” dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara "Yeni dönem dijital ticaret sistemine bir an önce adapte olmalıyız” Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) ev sahipliğinde Türkiye Bilişim Derneği (TBD) tarafından 6. Ankara KOBİ’ler ve BİLİŞİM Kongresi düzenlendi. Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) ev sahipliğinde Türkiye Bilişim Derneği (TBD) tarafından 6. Ankara KOBİ’ler ve BİLİŞİM Kongresi, “KOBİ’lerde Dijitalleşme, Markalaşma ve Uluslararasılaşma” ana temasıyla ASO Zafer Çağlayan Salonunda düzenlendi. ASO-TBD iş birliği ile gerçekleştirilen KOBİ24’de Türkiye ekonomisinin lokomotifi KOBİ’ler bilişimde değişim ve dönüşüm için kamu otoriteleri, üniversiteler, finans kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları ile bir araya geldi. “Yeni dönem dijital ticaret sistemine bir an önce adapte olmalıyız” Burada konuşan ASO Yazılım Komitesi Başkanı Nuray Başar, günümüz dünyasında dijitalleşme, markalaşma ve dünyaya açılma isteğinin artık her sektör için vazgeçilmez hale geldiğini dile getirerek, “İşletmelerin bu konulara hakim olmaları ve stratejilerini bu doğrultuda belirlemeleri oldukça önemlidir. Bu dönüşüm, özellikle yapay zeka, otonom robotlar, büyük veri, yenilenebilen enerji teknolojileri, bulut bilişim, giyilebilir teknolojiler, akıllı sensör teknolojileri ve siber güvenlik gibi teknolojiler ve ürünler vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Dijitalleşme ile küresel gelişmeleri ve kendi dinamiklerimizi çözümleyerek, etkili politikalar geliştiren, teknoloji üreten ve rekabetçi olan bir şirket haline gelebilirsiniz. Geçmiş zamanda bulunduğu coğrafyadan çıkmaya korkan şirketler, bugün tüm dünyaya birkaç saniye içinde ürün ve hizmetlerimizi tanıtma şansına sahip. Bu nedenle; yeni dönem dijital ticaret sistemine de bir an önce adapte olmalıyız” ifadelerini kullandı. Dördüncü Sanayi Devrimi olarak adlandırılan Endüstri 4.0’la birlikte her şeyin çok hızlı bir şekilde geliştiğine ve dönüştüğüne dikkati çeken Başar, Endüstri 4.0’ın bütün parametrelerini kullanan sanayi kuruluşlarının yanı sıra merdiven altı olarak adlandırılan işletmelerin de dijitalleşmeyi kullandığını kaydetti. “Dijital dönüşümü benimsemek, kavramak ve bir şansa dönüştürmeyi başarmak zorundayız” Tüketim toplumu olmaktan çıkıp bir an önce üretim toplumuna dönüşmek gerektiğine vurgu yapan Başar, “Üreten toplumun bireyleri daha bağımsız, daha yetenekli, daha bir dayanışma kültürünü ve adil yaşamayı benimseyen insanlardır. Dijital dönüşümü benimsemek, kavramak ve bir şansa dönüştürmeyi başarmak zorundayız” dedi. “Üniversitenin eğitim ve araştırma kapasitesi dünyada 60’ıncı sıradayken KOBİ’lerin sıralamasının 20’lere inmesi mümkün gözükmüyor” Mehmet Cansız ise Türkiye’nin Rekabet Gücü Endeksi’nde 47’nci, Dijital Rekabet Gücü Endeksi’nde 52’nci ve İnovasyon Endeksi’nde 37’nci sırada olduğunu kaydederek, “Genel Endeks’te 40 ila 52’nci sıra arasında dolaştığımızı görüyoruz. Devletin verimliliğini ise 38 ila 57 arasında dolaştığı gözükmekte. Diğer taraftan, yine İnovasyon Endeksi’nde 2007’de 45’inci sıradayken 2022’de dünyada 37’nci sırada yer alıyoruz. Benzer şekilde İnovasyon Endeksi’nin verileri de aynı şeyi söylüyor. Türkiye’nin son 15 yılda belirli bir çerçevede o kırılımı sağlayamayacak şekilde bir değişim yaşadığını görüyoruz. Türkiye’deki üniversitenin eğitim ve araştırma kapasitesi dünyada 60’ıncı sıradayken Türkiye’deki KOBİ’lerin sıralamasının 20’lere inmesi mümkün gözükmüyor” değerlendirmesinde bulundu. “KOBİ’lerin ihtiyaçlarını belirlemek ve çözümlere destek vermek ASO’nun temel misyonları arasında” ASO olarak değişen dünyaya adapte olmaya çalıştıklarını ifade eden Cansız, “ASO bundan önceki dönemde ulusal ve bölgesel kalkınmada rol alacak önemli projeler gerçekleştirdi. Teknopark’ı ve vakfı olan, eğitim ve mesleki eğitim konusunda önemli faaliyetler yürüten, AB ve Dünya Bankası ile çeşitli projeler yürütmüş, sanayide kritik rol oynayan ve Ankara sanayisini dönüştürmeye yönelik çalışmalara devam eden bir kurum rolünde. Son olarak faaliyetlerden bir tanesi de sanayinin dönüşümü için model fabrikanın kuruluşu olarak görebiliriz. Yeni dönemde ise geleneksel yaptığımız faaliyetlerin yanı sıra ASO’nun AR-GE yenilik, Start-up teknoloji girişimcilik, dijital ve yeşil dönüşüm ve yenilikçi sınıf üzerine daha ağırlıklı bir şekilde çalışma prensibi üzerinden hareket ederek bir çerçeve hazırladık. Burada önemli olan KOBİ’lerin ihtiyaçlarını belirlemek, ölçeklenebilir çözümlere destekler vermek ve üyeler arasındaki ilişkileri güçlendirmek ASO’nun temel misyonları arasında” ifadelerini kullandı.
Tokat Drakula’nın hapishanesi Tokat Kalesi’nde 15 yıldır restorasyon sürüyor Tokat Kalesi, film ve romanlara konu olan Drakula olarak bilinen Romanya Prensi ve Eflak Voyvodası’nın 15’inci yüzyılda 4 yıl boyunca esir tutulduğu iddialarıyla tarihi ve eşsiz bir yapı olarak öne çıkıyor. 2009 yılında başlanan restorasyon çalışmaları nedeniyle kale kapılarına zincir vurulduğunu söyleyen tarih araştırmacısı Aybike Gamze Gazioğlu, “Drakula’nın esir tutulduğu kale Tokat’tadır. Fatih’in elinde Drakula’nın kellesinin bulunduğu heykel ile restorasyonun tamamlanarak bu kalenin yeniden açılmasını bekliyoruz” dedi. Drakula olarak bilinen ve film ile romanlara konu olan Romanya Prensi ve Eflak Voyvodası 3’üncü Vlad Dracul’un 15’inci yüzyılda 4 yıl boyunca esir tutulduğu iddialarıyla tarihi ve eşsiz bir yapı olarak öne çıkan Tokat Kalesi’nde, 2009 yılında başlanan restorasyon çalışmaları nedeniyle ziyaretçilerine kapılarını kapattı. Aradan geçen 15 yıla rağmen restorasyon çalışmalarında bir ilerleme olmayınca tarihi kale açılacağı günü bekliyor. “Drakula’nın esir tutulduğu yer Tokat Kalesi’dir” Eflak Voyvodası Vlad Tepeş’in Tokat Kalesi’nde esir tutulduğunu ve Drakula efsanesinin kaynağının buradan geldiğini vurgulayan tarih araştırmacısı Aybike Gamze Gazioğlu, “Eflak vilayetinin beyinin oğlu Vilad Tepeş’in bulunduğu Tokat Kalesi’ndeyiz. Namı değer Kazıklı Voyvodadır. Biliyorsunuz Fatih Sultan Mehmet Han ile aynı sarayda büyümüştür. Ve ihanet sonucunda bu zindanlarda tutulmuştur. Bu zindanların altında geçitler mevcuttur. Fatih Sultan Mehmet Han o dönemde Kazıklı Voyvoda Vilad Tepeş’i buraya getirdiğinde şehri doğrudan götürmüyor. Buradaki mağara ve geçitleri kullanarak şehrin içinde gezdiği de söyleniyor. Yurt içi ve yurt dışında insanlar Tepeş ile alakalı Romanya’da doğdu büyüdü ve oraları mekânı olarak göstermeye çalışıyorlar. Vilad Drakula’nın esir tutulduğu kale Tokat’tadır. Bu adam vampir film, hikâye ve romanlarına esin kaynağı olmuştur. Bu esin kaynağının sebebi de o dönemde yaşayan Türk atalarını kazığa germiştir ve kanlarını içmiştir. Bu durum neticesinde de Fatih Sultan Mehmet Han onun kellesini alarak İstanbul’da gezdirmiştir. Bizim dileğimiz de buraya bir heykel yapılmasıdır. Fakat bu heykelin de Fatih’in heykeli olması yönündedir. Fatih’in elinde Tepeş’in kellesinin bulunduğu bir heykel olabilir. Böyle bir heykel ile Tokat kalesi turizme açılabilir. Tokat Kalesinde 8 yıldır süren restorasyon çalışmasından ötürü kaleye bir türlü gelemiyoruz. Geldiğimiz neticede kapıları da görüyorsunuz zincirli buluyoruz. Restorasyonun bir an önce başlayarak başlayıp bitmesi için mücadele ediyoruz. Biz Türk halkı olarak Tokat Kalesinde bir heykel yapılmasını talep ediyoruz. Buradan Vakıflar Genel Müdürlüğü, Turizm Bakanlığı ve bu alanda görevli olan mercilere sesleniyorum. Bizim tarihimiz Fatih’tir, Osmanlı’dır. Biz bu tarihimizin yaşatılmasını istiyoruz. Kont Drakula Tokat Kalesi’nde esir tutulmuştur. Biz de Fatih’in heykelinin yapılmasını istiyoruz. Heykel de istediğimiz özellikler de şunlardır. Heykelde Fatih Sultan Mehmet Han’ın elinde Drakula’nın başının bulunduğu şekliyle bir heykel talep ediyoruz. Biz tarihimize sahip çıkıyoruz ve biz tarihimizle güçlü bir milletiz ve güçlü olmaya da devam edeceğiz” dedi. Gazioğlu, Tokat Kalesi’nin dünya çapında bir özelliği olduğunu belirterek, Drakula’nın burada esir tutulduğunun ve atalarına verdiği zararın bedelinin ödenmesi gerektiğini vurguluyor. Restorasyonun bir an önce tamamlanmasını isteyen vatandaşlar, bu tarihi yapıya dünya genelinde daha fazla dikkat çekilmesi için heykel talebinde bulunuyor.