KÜLTÜR SANAT - 22 Nisan 2025 Salı 09:51

Anzakların izleri 110 yıldır Çanakkale’de sürüyor

A
A
A

 Çanakkale Kara Savaşları'nın 110'uncu yıl dönümünde Çanakkale'nin Anzak askerleri için önemini anlatan ÇOMÜ Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdürü Doç. Dr. Barış Borlat, "Çanakkale Savaşı'ndan sonra Türkiye-Avustralya dostluğunun ortaya çıkması sürecinde Çanakkale Muharebelerinin önemli bir yere sahip olduğunu söyleyebiliriz" dedi.

ÇOMÜ AÇASAM Müdürü Doç. Dr. Barış Borlat, Çanakkale Kara Muharebelerinin Anzak askerleri için önemini anlattı. Borlat, Anzak askerlerinin ilk olarak Mısır'da savaşmak için eğitim gördüklerini belirtti. Eğitim gören Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerlere milletlerinin kısaltması olan Australian, New Zealand Army Corps yani Anzak ismi verildi. Borlat, bölgeye gelen askerlerin aslında kiminle ve nerede savaşacaklarını bilmeden geldiklerini belirtti. Ardından savaşın bitmesiyle Türkiye-Avustralya dostluğunun ortaya çıkması sürecinde Çanakkale Muharebelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. 24-25 Nisan Çanakkale Kara Savaşları'nın 110'uncu yıl dönümüne geldiğimizde ise Anzakların 110 yıldır Çanakkale'de varlıklarını sürdürdüğünü söyledi. 25 Nisan tarihinde sabah şafak sökerken, Anzak Koyu'nda ayin ile Anzak askerleri anılacak. Avustralya Anıtı Lone Pine ve Conkbayırı'ndaki Yeni Zelanda Anıtı'nda yapılacak ayinlere zamanında savaşan Anzak askerlerinin torunları katılacak.

Anzakların izleri 110 yıldır Çanakkale’de sürüyor

"Anzak tanımı ilk defa Mısır'da kullanılmaya başlandı"

Anzak askerlerinin geliş süreçlerini anlatan AÇASAM Müdürü Doç. Dr. Barış Borlat, "Çanakkale Muharebeleri 19 Şubat 1915 tarihinde başlamış ve bir süre sonra 18 Mart 1915'e kadar boğaz içerisindeki deniz hareketliliğinin arttığını göreceğiz. Ancak 18 Mart günü Çanakkale Boğazı'na geçemeyen İtilaf donanması bir süre sonra karaya asker çıkarmak amacıyla hazırlık yapmaya başlayacak. O amaçla İngilizler özellikle dominyonlarından Çanakkale'ye asker getireceklerdir. Bunlardan bir kısmının da Avustralya ve Yeni Zelanda askerleri olduğunu göreceğiz. Bu askerler önce Mısır'a getirilmişler ve Mısır bölgesinde eğitime tabi tutulduklarını göreceğiz. Mısır'daki eğitimleri esnasında İngiliz subaylar bu birliklerin isimlerini kısaltmak amacıyla ilk harflerini yazmaya başlayacaklar. Australian, New Zealand Army Corps. Yani aslında Anzak tanımının ilk defa Mısır'da yazılmış olduğunu göreceğiz" dedi.

Anzakların izleri 110 yıldır Çanakkale’de sürüyor

"Anzaklar geldikleri bölgede neyle karşı karşıya olduklarını bilmiyorlardı"

Doç. Dr. Barış Borlat, Mısır'da eğitim alarak Çanakkale'ye gelen askerlerin savaşacakları taraf ve alan hakkında bilgileri olmadıklarını söyleyerek, "Özellikle bu Anzak diye tabir ettiğimiz Avustralya ve Yeni Zelanda askerleri; geldikleri muharebe sahasının tam olarak aslında neresi olduğunu, çıkarmanın nereye yapılacağını ve daha da önemlisi kimlerle savaş yapacaklarını bilmeyen bir coğrafyaya geldiğini göreceğiz. Bu amaçla Çanakkale önündeki hareketlilik artmaya başlar, ta ki 25 Nisan gününde Çanakkale'deki kara harekatının başladığı güne kadar. Özellikle Avustralya ve Yeni Zelanda askerleri Arıburnu bölgesine çıkarma sahasının içerisinde en azından görev aldığını göreceğiz. Bu amaçla 25 Nisan sabah erken saatlerde saat 04.00 civarında Avustralya'da askerler, ilk defa karaya ayak basmaya başlayacaklar. Artık bu tarihten başlamak üzere Çanakkale Kara Muharebelerinin sonuna kadar ağırlıklı olarak Arıburnu bölgesinde nadirende Seddülbahir bölgesindeki muharebelerde görev aldıklarını söyleyebiliriz" diye konuştu.

Anzakların izleri 110 yıldır Çanakkale’de sürüyor
"Anzaklar Çanakkale'deki varlıklarını 110 yıldır sürdürüyor"

Çanakkale Kara Muharebelerinin Türkiye-Avustralya dostluğunun ortaya çıkmasında önemli rol oynadığını belirten Barış Borlat, "Ancak bu görev alma hali yani 25 Nisan gününde başlayan kara savaşlarından hemen sonra artık Avustralyalı askerler coğrafyaya kendileri isim vermeye başlamış ve coğrafya içerisindeki varlıklarını devam ettirmeye çalıştıklarını da söyleyebiliriz. Ama daha önemlisinin şu olduğunu göreceğiz; artık Anzak askerleri Çanakkale bölgesinde milli birliklerinin ve milli bilinçlerinin uyanmaya başladığını ve Çanakkale Savaşı'ndan sonra Türkiye-Avustralya dostluğunun ortaya çıkması sürecinde, Çanakkale Muharebelerinin önemli bir yere sahip olduğunu söyleyebiliriz. İngiliz dominyonunda görev alan bu askerler artık kendilerinin vatanlaşma, uluslaşma süreçlerini Çanakkale'ye atfetmişler ve bu nedenle de aslında Çanakkale bölgesine olan hassasiyetleri 1916 yılında yani Dünya Savaşı'nın içerisindeyken de en azından yazdıkları mektuplarda, hatıralarda devam etmiş. Bu durum 1918 yılında Osmanlı topraklarının işgal döneminde devam etmiş. Avustralyalı askerler bu defa Çanakkale bölgesine kendi mezarlıklarını yapmak amacıyla gelecekler ve Arıburnu bölgesindeki mezarlıklarını 1918-1922 yılları arasında büyük çoğunluğunu inşa etmişler, hazırlamışlar ve anıtlarını da yaptıklarını göreceğiz. İşte bu Osmanlı topraklarındaki bulunma hallerini günümüze kadar devam ettirmişler. Önce Osmanlı Devleti'nden ardından Türkiye Cumhuriyeti'nden aldıkları izinlerle bu bölgeye ziyaretler yapmışlar, törenler gerçekleştirmişler ve bugün hala bu anmalarını devam ettirmek suretiyle 1915 yılındaki yani Çanakkale Savaşları'nın 110 yıl önceki varlıklarını bugün devam ettirdiklerini de söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.

Anzakların izleri 110 yıldır Çanakkale’de sürüyor

Mustafa Suiçmez - Hatice Çekil

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya ASAT’tan hem üretim hem müdahale için stratejik tesis Antalya Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğü, su kayıplarını azaltmak ve arızalara hızlı müdahale sağlamak amacıyla Kepez ilçesi Altıayak Mahallesi’nde yeni bir yerleşke kurdu. ASAT Genel Müdürlüğü Su Şebeke ve Arıtma Tesisleri Dairesi Başkanlığı, yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte vatandaşların susuzluk yaşamaması için çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Artan nüfus ve sıcak hava durumlarına karşı önlem alan ASAT, kentin içme suyu ihtiyacını kesintisiz karşılamak amacıyla yeni tesisler kazandırıyor. Bu kapsamda yaklaşık 9 ayda tamamlanan ve 24 bin m2 alana sahip olan Varsak Altıayak Yerleşkesi, 19 Mayıs itibarıyla 8 su şebeke arıza ekibiyle hizmet vermeye başladı. Yerleşkede 280 metkerarelik kapalı malzeme deposu, 260 metkerarelik idari bina, 1080 metkerarelik boru ve kırmataş stok sahası, makine ve panelvan araç parkı bulunuyor. Bu yeni tesis, Kepez ve Aksu ilçelerinde meydana gelen arızalara daha hızlı müdahale edilmesini sağlayarak, ekiplerin yolda geçirdiği süreyi azaltıyor ve sahada daha fazla arızaya müdahale etme imkânı sunuyor. Altıayak Yerleşkesi, aynı zamanda Varsak Altıayak İçmesuyu Üretim Tesisi’ne de ev sahipliği yapıyor. Bu tesis, 9 sondaj kuyusuyla saniyede 350 litre su üreterek Esentepe, Demirel, Ayanoğlu, Şelale ve Gaziler mahallelerinin içme suyu ihtiyacını karşılıyor. Tesis, 1.400 KVA jeneratör sayesinde enerji kesintilerinde bile kesintisiz su üretimi sağlıyor. Ayrıca SCADA sistemi ile depo ve kuyuların su seviyeleri anlık olarak izleniyor ve tesis 7/24 güvenlik kameralarıyla kontrol ediliyor.
İstanbul Altın düşüyor, uzmanlar uyarıyor: "Altın düşerken panik değil, strateji kazandırır" Altın fiyatlarında son haftalarda yaşanan ve yatırımcıyı endişelendiren düşüşe karşı uzmanlar, "Fiyat düştü diye paniklemeyin. Bu dönem stratejik yatırım fırsatı olabilir" uyarısında bulundu. Altın fiyatlarında son haftalarda yaşanan düşüş, yatırımcıları tedirgin etti. Gram altın 4 bin TL seviyelerine gerilerken, uzmanlar bu süreci ‘panik değil, strateji zamanı’ olarak nitelendiriyor. 2024’ün son çeyreğinde rekor seviyeleri test eden altın, 2025’in ilk yarısında ABD Merkez Bankası’nın faiz politikaları, küresel dolar talebi ve jeopolitik tansiyonun düşmesi gibi etkenlerle geri çekildi. Ekonomistler bu düşüşün uzun vadeli yatırımcılar için önemli bir fırsat sunduğunu belirtiyor. Altın yatırımında panik yerine bilinçli adımlar atılması gerektiğini vurgulayan Demaş A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Cumhur Kitiş, geçmiş verilerin altının uzun vadede değer kazanmaya devam ettiğini gösterdiğini söyledi. Altının uzun vadede hala güçlü bir yatırım aracı olduğunu ifade eden Kitiş, "Altın fiyatlarının düşmesi, yatırımcıyı paniğe değil stratejiye yönlendirmeli. Yatırımda asıl başarı, düşük fiyatlardan alım yapmak değil, doğru zamanda pozisyonu değerlendirmektir. Bilinçli yatırımcı bu dönemleri fırsata çevirir. Yatırımcıların en sık yaptığı hata, fiyatlar geri geldiğinde altınlarını hızla elden çıkarmak oluyor. Oysa dalgalı dönemler, düzenli alım yapan yatırımcılar için maliyet avantajı oluşturuyor. Piyasada ‘cost averaging’ olarak bilinen yöntemle fiyatlar düşerken düzenli alım yapılırsa ortalama maliyet düşer ve yükseliş döneminde daha yüksek getiri sağlanır" diye konuştu. Altın yatırımında duygusal kararlar yerine ekonomik verilerin takip edilmesi gerektiğine dikkat çeken Cumhur Kitiş, "Altın yatırımında başarılı olmanın yolu, psikolojiyle değil, verilerle hareket etmekten geçer. ABD tahvil faizleri, enflasyon beklentileri ve jeopolitik gelişmelerin altın fiyatları üzerinde belirleyici etkisi vardır. Ayrıca yatırımcılar, kaynağı belirsiz altın alımlarından kaçınmalı ve güvenilir e-ticaret platformları ile kuyumculuk belgesi olan firmaları tercih etmeliler. Pek çok yatırımcı için altın yalnızca kazanç aracı değil, aynı zamanda finansal riskleri dengeleyecek bir ‘güvenlik yastığı’ işlevi de görüyor. Portföylerin en az yüzde 10-20’sinin altın veya benzeri güvenli varlıklardan oluşması gerekiyor. Altın fiyatlarının düşüşe geçtiği dönemlerde bilinçli hareket eden yatırımcılar, duygusal değil stratejik kararlar alarak uzun vadede kazanç sağlayabiliyor. Bu sebeple piyasayı izlerken sadece fiyata değil, ekonominin genel yönüne ve yatırım davranışlarına da dikkat edilmeli" ifadelerine yer verdi.
İzmir Bedia Muvahhit ’En İyi Dış Yapım Ödülü’ Amadeus’un İzmir’de bu yıl 13.’sü düzenlenen Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri’nin özel ödülü olan "En İyi Dış Yapım Ödülü" Amadeus’a verildi. Ödül, Sahne Tozu Tiyatrosu Kurucusu ve Genel Sanat Yönetmeni Çağlar İşgören tarafından ünlü sanatçı Selçuk Yöntem’e takdim edildi. İzmir’in kültür ve sanat yaşamında özel bir yeri olan Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri’nin bu sene 13.’sü düzenleniyor. Devlet tiyatrosu, şehir tiyatrosu, belediye tiyatroları ve özel tiyatroların sahnelediği oyunların değerlendirilmesi sonucu, törende ödül alacak adaylar geçtiğimiz hafta belirlendi. Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri’nin özel ödülü olan "En İyi Dış Yapım Ödülü" Amadeus’a layık görüldü. Törenin düzenleneceği 26 Mayıs’ta Amadeus ekibi turnede olacağından, ödül dün akşam Sahne Tozu Tiyatrosu Kurucusu ve Genel Sanat Yönetmeni Çağlar İşgören tarafından ünlü sanatçı Selçuk Yöntem’e takdim edildi. Sahnede sergilenen oyun sonrası ödülü sunan Çağlar İşgören, "Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri, Dünya Tiyatro Ödülleri listesine girmiş İzmir’e ait bir ödül törenidir. Bu yıl 13.’sü düzenlenen Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri’nde ilk defa bir ödül olacaktır; bu ödülün adı ise ’Bedia Muvahhit En İyi Dış Yapım Ödülü’dür. Türkiye’nin dört bir yanından İzmir’e gelen yapımlar içinden seçimini yapan jürimiz, ’En İyi Dış Yapım Ödülü’nü Amadeus ekibine vermekten onur duyar." dedi. Ödülü, Amadeus’a ekibi adına kabul etti Ünlü oyuncu Selçuk Yöntem, Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri’nin çok saygın olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: "Bu ödülü bütün ekip adına alıyorum. Herkesin emeğine çok teşekkür ediyorum. Yapımcısından, yönetmeninden, korosundan, oyuncu arkadaşlarıma kadar hepsini kutluyorum. Bizi de yalnız bırakmayan İzmirliler’e yürekten teşekkür ediyorum." Ödül töreni 26 Mayıs’ta Bu arada, ödül töreni, 26 Mayıs Pazartesi günü saat 20.00’de Sahne Tozu Tiyatrosu ev sahipliğinde Haldun Dormen Sahnesi’nde gerçekleşecek. Sunuculuğunu başarılı oyuncu Emre Basalak’ın üstlendiği geceye; törenin sanat danışmanı Haldun Dormen, onursal jüri başkanı Göksel Kortay, Sema Sarper, Mehmet Sarper, Zerrin Tekindor, Serpil Günseli ve Meltem Cumbul onur konuğu olarak katılacak. Ödül töreninin onursal jüri başkanlığını Göksel Kortay, jüri başkanlığını ise Erkan Ergin üstleniyor.