KÜLTÜR SANAT - 09 Ağustos 2024 Cuma 09:53

Çanakkale Savaşları’nda, Alay Komutanı seviyesinde en fazla şehit Ağustos ayında verildi

A
A
A
Çanakkale Savaşları’nda, Alay Komutanı seviyesinde en fazla şehit Ağustos ayında verildi

Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı Tarihi Gelibolu Yarımadası’nda Çanakkale Savaşları sırasında 15 Alay Komutanı şehit düşerken, Anafartalar Zaferi’nin kutlandığı Ağustos ayı ise en çok şehit verilen ay oldu. Ağustos ayında 9 Alay Komutanı şehit oldu. Doç. Dr. Barış Borlat, “Çanakkale Cephesindeki toplam 15 Alay Komutanımızın 9’unun şehit olduğunu göreceğiz. Alay Komutanlarının en önemli bölümü aslında 6-10 Ağustos tarihleri içerisinde başlayan savaş dahilinde olacaktır. 15 Alay Komutanından 9’u şehit olmuş, 10’uncu Alay Komutanı’nın ise Conkbayırı Muharebesi’nde yaralanmış olduğunu, daha sonra Kafkas Cephesi’nde şehit olduğunu göreceğiz. Bu haliyle Çanakkale Muharebeleri, Alay Komutanı seviyesinde en fazla şehidini Ağustos ayı içerisinde vermiştir” dedi.



Tarihin en kanlı muharebelerinden birine sahne olan ve dünya harp tarihine geçen ’Çanakkale Geçilmez’ destanının yazıldığı Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı Tarihi Gelibolu Yarımadası’nda, Çanakkale Savaşları sırasında 15 Alay Komutanı şehit düşerken, Anafartalar Zaferi’nin kutlandığı Ağustos ayı ise en çok şehit verilen ay oldu. Ağustos ayında 9 Alay Komutanı şehit oldu. 6 Ağustos’ta Kanlısırt’ta 15. Alay Komutanı Binbaşı İbrahim Şükrü Bey, 7 Ağustos’ta Kanlısırt’ta 47. Alay Komutanı Binbaşı Ahmet Tevfik Bey, 8 Ağustos’ta Anafartalar’da 25. Alay Komutanı Yarbay Ali Nail, 9 Ağustos’ta Birinci Anafarta’da 20. Alay Komutanı Yarbay Mehmet Halit, 9 Ağustos’ta Birinci Anafarta’da 21. Alay Komutanı Yarbay Yusuf Ziya, 10 Ağustos’ta Anafartalar’da 14. Alay Komutanı Binbaşı İsmail Hakkı Bey, 13 Ağustos’ta Arıburnu’da 57. Alay Komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey, 21 Ağustos’ta 55. Alay Komutanı Binbaşı Hasan Tahsin Bey ve 24 Ağustos’ta İkinci Anafarta’da 16. Alay Komutanı Yarbay Hakkı şehit düştü.


Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdürü Doç. Dr. Barış Borlat, “Çanakkale Kara Muharebeleri 25 Nisan 1915 gününde başlamış daha ilk 48 saat içerisinde muharebeler aslında mevzi harbine dönüşmeye başlamıştı. Bir süre sonra taraflar arasında bu mevzi harbi kanlı muharebelerin aslında bize başlangıcını göstermişti. Ancak en kritik anını Çanakkale Muharebelerinin 6 Ağustos tarihinde başlayan çıkarmalar teşkil etmektedir. Nitekim 6-10 Ağustos tarihinde yaşanan bu muharebeler esnasında Çanakkale Muharebesinde Alay Komutanlarının şehit olmasının yanı sıra Çanakkale Cephesindeki şehitlerimizin neredeyse yüzde 25’lik kısmının yani en az bölümünü sadece Ağustos’ta bir ay içinde vereceğiz. Aynı zamanda 6 Ağustos tarihinde başlayan bu muharebeler bütünü içerisinde Çanakkale Cephesindeki toplam 15 Alay Komutanımızın 9’unun şehit olduğunu göreceğiz. Yani neredeyse Alay Komutanlarının en önemli bölümü aslında 6-10 Ağustos tarihleri içerisinde başlayan savaş dahilinde olacaktır. Hatta şunu söyleyebiliriz, bu 15 Alay Komutanından 9’u şehit olmuş, bir tanesi de, yani aslında 10’uncu Alay Komutanı’nın da bu süreç esnasında biz, Conkbayırı Muharebesi’nde yaralanmış olduğunu, daha sonra Kafkas Cephesi’nde şehit olduğunu göreceğiz. Bu haliyle Çanakkale Muharebeleri, Alay Komutanı seviyesinde en fazla şehidini Ağustos ayı içerisinde vermiştir” dedi.


Ağustos ayındaki Muharebeleri esnasında, askerlerin şehit olma süreçleri esnasında acı olayların da yaşandığını ifade eden Doç. Dr. Barış Borlat, sözlerine şöyle devam etti:


“Bunlardan bir tanesi de özellikle İbritçe istikametindeki İngiliz bombardımanı sürecinde askerlerimiz yanarak şehit olacaklardır. İşte bu ateş çemberi içerisinde Anafarta Ovasında 20’nci ve 21’inci Alay Komutanları 50 kilometrelik yürüyüş sonrasında muharebe hattına gelmişler ve kendileri aynı gün saat 14.00 ile 16.00 arasında iki Alay Komutanının şehit olduğunu göreceğiz. Benzer şekilde Kanlısırt’a geldiğimizde, Kanlısırt bölgesinde 6 Ağustos tarihinde 15’inci Alay Komutanı İbrahim Şükrü Bey, hemen biraz sonrasında 47’nci Alay Komutanı Ahmet Tevfik Bey’in şehit olduğunu göreceğiz. Conkbayır Hattı’na çıktığımızda 25’inci Alay Komutanı’nın şehit olduğunu göreceğiz. Arıburnu bölgesi, Anafarta Ovasında bu Alay Komutanları şehit olduğu gibi aynı zamanda Seddülbahir bölgesinde de Ağustos ayında biz Alay Komutanlarımızın şehit olduğunu göreceğiz. Çünkü aynı zamanda İngilizler Kuzey bölgesindeki muharebeyi saklamak, kuvvet kaydırmasını engellemek amacıyla Güney Grubu’na da bir çıkarma yapmışlar, tespit muharebesi yapmışlar ve saldırılar düzenlemişlerdi. İşte bu taarruzlar esnasında biz Güney Grubu’nda da Fuat Bey’in 41’inci Alay Komutanı’nın, 55’nci Alay Komutanı Hasan Basri Bey’in de şehit olduğunu göreceğiz. Böylece aslında Çanakkale Muharebeleri en sıcak anlarını ve en fazla zayiatlarını, kayıplarını verdiği süreci yaşamış olduğunu söyleyebiliriz.”


(MS-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İBB soruşturmasının 2. dalga operasyonunda gözaltına alınan 18 kişi tutuklandı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik "yolsuzluk" ve "rüşvet" soruşturması çerçevesinde düzenlenen 2. dalga operasyonda gözaltına alınıp adliyeye sevk edilen ve tutuklanması talep edilen 30 şüpheliden 18’i tutuklandı. Tutuklananlar arasında Dilek İmamoğlu’nun ağabeyi Cevat Kaya, Bakırköy Belediyesi Başkan Yardımcısı Ali Rıza Akyüz ve Ekrem İmamoğlu’nun giriş yaptığı otelin güvenlik kamerasını kapatan güvenlik görevlisi Çağlar Türkmen yer aldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik "yolsuzluk" ve "rüşvet" soruşturması çerçevesinde düzenlenen 2. dalga operasyonda gözaltına alınıp adliyeye sevk edilen ve tutuklanması talep edilen 30 şüpheli hakkında Sulh Ceza Hakimliği karar açıkladı. 18 kişiye tutuklama kararı Tutuklama talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk edilen İBB Eski Emlak Yönetimi Daire Başkanı Ali Ayçiçek, İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Begüm Çelikdelen, CHP Zeytinburnu Belediye Başkan Adayı Onur Soytürk, CHP Eski Eyüpsultan İlçe Başkanı Sinan Akçiçek ve 4 diğer şüpheli hakkında yurt dışına çıkış yasağı ve imza verme, iş insanı Rasim Kaya, Murat Ongun’un eşi Zeynep Ayten Gözdem Ongun, İSKİ Genel Müdürü Şafak Başa, İSKİ Çevre Koruma Daire Başkanı Adem Şanlısoy hakkında ise ev hapsi şeklinde adli kontrol hükmü uygulandı. Dilek İmamoğlu’nun ağabeyi Cevat Kaya, iş insanı Mete Mağden, Kültür A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Onur Aldı ve Erdinç Çolak, Kültür A.Ş. Reklam Müdür Yardımcısı Hakan Karaköse, İBB Boğaziçi İmar Müdürü Elçin Karaoğlu, İBB Eski Bilgi İşlem Daire Başkanı Naim Erol Özgüner, İSTTELKOM A.Ş. Genel Müdürü Melih Geçek, Bakırköy Belediyesi Başkan Yardımcısı Ali Rıza Akyüz, güvenlik görevlisi Çağlar Türkmen, İBB Kamulaştırma Şube Müdürü Fatih Özçelik, İBB Harita Mühendisi Yakup Öner, Avrupa Yakası Zabıta Şube Müdürü Hakan Aplak, Anadolu Yakası Zabıta Şube Müdürü Nazan Başelli, İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Ramazan Gülten, İBB Eski Zabıta Daire Başkanı Engin Ulusoy, Kültür A.Ş. Reklam Şefi Gökhan Köseoğlu ve Metin Bal tutuklandı.
İstanbul İBB Medya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun’un eşine, emniyette verdiği çelişkili beyanları soruldu İBB’ye ve görevinden uzaklaştırılan tutuklu başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yürütülen yolsuzluk soruşturması kapsamında, İBB Medya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun’un eşi Zeynep Ayten Gözdem Ongun’un savcılıkta verdiği ifade ortaya çıktı. Ongun’a savcılıktaki ifadesinde, emniyette verdiği çelişkili ifadeleri soruldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) ve görevinden uzaklaştırılan tutuklu başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yolsuzluk iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma sürüyor. Soruşturma kapsamında gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen ve savcılıktaki ifadesinin ardından tutuklanması talebiyle nöbetçi hakimliğe çıkarılan İBB Medya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun’un eşi Zeynep Ayten Gözdem Ongun’un savcılıkta verdiği ifade ortaya çıktı. Çelişkili ifadeleri soruldu Şüpheli Ongun’a ifade sırasında Rize’den hesabına yatan 4 milyon 529 bin liraya ilişkin hesap hareketleri incelendiğinde hem kira ödemesinin hem depozitonun buradan karşılandığının anlaşıldığı, emniyetteki ifadesinde ise kira ödemesinin eşi Murat Ongun’dan elden alınarak ödendiği şeklinde söylediği belirtilerek söz konusu çelişki soruldu. Ongun cevap olarak, "Kayınvalidem Giresun’da yaşamaktadır. Ev sahibi bir sergi yapacağı için evin kira parasını ve depozitoyu bizden talep etti. Murat bu parayı Ekrem İmamoğlu’ndan alıp ev kirasını ödeyecekti ancak para gecikince ve Murat da parayı veremediği için çocuğun sünnet, kızımın doğumu ve düğünden gelen kayınvalidemde duran altınları alarak Rize’de bir kuyumcuya götürdüm. Götürdüğüm kuyumcunun adresini hatırlamıyorum. Burada vermiş olduğum altınların parası benim hesabıma havale edildi. Kuyumcu tarafından düzenlenen gider pusulasını benim imzalamam gerektiği bana söylenmedi. Bundan dolayı imzalamamış olabilirim. Hatırladığım kadarıyla bir ay içerisinde bu para geldi. Bu gelen paranın bir kısmı ile altın aldım, geri kalanı ile hayatımızı idame ettirdik." dedi. "Ben İBB’nin iştiraklerini ve bu iştiraklere iş yapan hiçbir firmayı tanımam, bilmem" 9 firmadan hesabına gönderilen paralara ilişkin ifade veren Ongun, "Ben bu şirketlere fatura kestim ve mal gönderdim. Mal göndermediğim beyanlarını kabul etmiyorum. Ben İBB’nin iştiraklerini ve bu iştiraklere iş yapan hiçbir firmayı tanımam, bilmem. Ben cebimden sermaye çıkartarak ham maddeleri satın aldım. El ürünü hazırladığım birçok ürünün satışını gerçekleştirdim. Dediğim gibi bu şirketlerin siparişleri üzerine bu satışlar gerçekleşmiştir. Bu yaptığım siparişleri ofisime gelen bir şahıs teslim aldı, bu örneklerden sadece bir tanesidir. Nereye götürdü hangi şirkete götürdü bilmiyorum. Başka bir husus varsa dahi hiçbir şekilde bilgim veya katkım yoktur." şeklinde konuştu. "Eşimden dolayı bazı suçlamalara maruz kalmak beni yaralamaktadır" Şüpheli Zeynep Ayten Gözdem Ongun ifadesinin devamında ise "Murat’ın maaşı ile benim maaşım ve birikimlerimiz bu hayatı sürmemizde sıkıntı yaşatmamıştır. Benim bu işlerle hiçbir ilgim yoktur. Ben kendi şirketini kurmuş, iyi bir eğitim almış, dört dil bilen, iki çocuklu bir anne ve iş kadınıyım. Bu şekilde anılmak, eşimden dolayı bazı suçlamalara maruz kalmak beni yaralamaktadır. Oğlumun yanından alınmak hak etmediğim bir uygulamadır. Üzerime atılı suçlamaların hiçbirisini kabul etmiyorum." ifadelerini kullandı.