GÜNDEM - 11 Haziran 2024 Salı 13:10

Eski Emniyet Müdürü Sezer: "Yargıtay’dan örgütün beklediği şeklinde bir sürpriz, örgüte tekrar nefes aldıracak bir karar çıkmayacağını düşünüyorum"

A
A
A

Adnan Oktar Suç Örgütü Operasyonunu yöneten eski İstanbul Mali Şube Müdürü Furkan Sezer, Adnan Oktar silahlı suç örgütünün dava sürecinin Yargıtay'da devam ettiğini belirterek, “Şu an artık Yargıtay'ın bir karar verilmesi bekliyoruz, hepimiz bekliyor, tüm Türkiye bekliyor. Dosyayı bilen ve bu soruşturmanın içinde bizzat görev almış, yönetmiş biri olarak söylüyorum ki, Yargıtay'dan örgütün beklediği şeklinde bir sürpriz, örgüte tekrar nefes aldıracak bir karar çıkmayacağını düşünüyorum” dedi.

Adnan Oktar suç örgütünün FETÖ ile ilişkisinin çok önemli olduğunu da kaydeden Sezer, “Örgüt, FETÖ ile dirsek temasını 40 yıldır hiçbir zaman bırakmıyor. 2013 yılında 17-25 yargı kumpasından hemen önce Jonathan Schanzer, kimdir bu. Amerika'da görülen Halkbank davasının bilirkişisidir. Adnan Oktar ile görüşmek üzere Türkiye'ye geliyor. Yanında kim var. Mark Dubowitz var. O kim, O da Amerika'da Türkiye aleyhine yayın yapmadıkları, propaganda yapmadıkları gün ve saat olmayan FDD isimli FETÖ'cülerin yoğunlukla içerisinde bulunduğu bir düşünce kuruluşunun üyesi. Bu iki isim 2013 yılında Türkiye'ye geliyorlar, 17-25 yargı kumpasından önce ve kimle görüşüyorlar. Adnan Oktar'la görüşüyorlar. Bunların Türkiye'de kalışlarını, otel masraflarını, Türkiye içindeki gidiş, gelişlerini, seyahatlerini kim organize ve kim finanse ediyor. Adnan Oktar finanse ediyor. Dolayısıyla örgütün FETÖ ile ilişkisi, iltisakı çok açık ve net. FETÖ Amerika tandanslı bir örgüttür. Adnan Oktar'da İsrail tandanslı bir örgüttür” diye konuştu.

Adnan Oktar Suç Örgütü yönelik yapılan operasyonun başında olan dönemin Mali Şube Müdürü Furkan Sezer, İhlas Haber Ajansı'na (İHA) örgüte dair önemli açıklamalarda bulundu. 2018 yılı Temmuz ayında düzenlenen operasyon sonrası 6 yıldır devam eden süreç sonunda eski emniyet müdür Furkan Sezer, Yargıtay'ın bir karar vermesini beklediklerini söyledi.

Adnan Oktar silahlı suç örgütünün dava sürecinin Yargıtay'da devam ettiğini belirten eski emniyet müdür Furkan Sezer, “Şu an artık Yargıtay'ın bir karar verilmesi bekliyoruz, hepimiz bekliyor, tüm Türkiye bekliyor. Dosyayı bilen ve bu soruşturmanın içinde bizzat görev almış, yönetmiş biri olarak söylüyorum ki, Yargıtay'dan örgütün beklediği şeklinde bir sürpriz, örgüte tekrar nefes aldıracak bir karar çıkmayacağını düşünüyorum. Çünkü bu dosya ağzına kadar delil dolu, bu dosya ağzına kadar tespit dolu. Çok önemli tespitler, çok önemli deliller ve çok önemli ifadeler var bu dosyada. Dolayısıyla Yargıtay'ın büyük bir çoğunlukla cezaları onayacağını değerlendiriyorum” dedi.

Örgütün silahlı bir suç örgütü olduğunu da kaydeden Furkan Sezer, sözlerine şöyle devam etti:

“Neden silahlı bir suç örgütü. Adnan Oktar'ın talimatıyla operasyondan birkaç yıl önce örgüt silahlanıyor, silahlanın çağrısı yapılıyor, talimatı veriliyor Adnan Oktar tarafından. Ve örgüt silahlanmaya başlıyor. Zaten bireysel silahlanma örgütte çok önemli. Hemen hemen herkesin kadın örgüt üyeleri ve yöneticileri dahil olmak üzere herkesin sahte evraklarla ve rüşvetle aldıkları silah ruhsatları, taşıma ruhsatları var. Bunlar da delillendirilmiş bir vaziyette, iddianamede mevcuttu ve bunlardan ceza aldı örgüt üyeleri. Yine örgütün FETÖ ile ilişkisi çok önemli. Örgüt, FETÖ ile dirsek temasını 40 yıldır hiçbir zaman bırakmıyor. Size şimdi çok önemli bir detay söylüyorum. Bu iddianamede olan bir detay, ama ülkenin ne yazık ki konuşmadığı bir detay. 2013 yılında 17-25 yargı kumpasından hemen önce Jonathan Schanzer, kimdir bu. Amerika'da görülen Halkbank davasının bilirkişisidir. Adnan Oktar ile görüşmek üzere Türkiye'ye geliyor. Yanında kim var. Mark Dubowitz var. O kim, O da Amerika'da Türkiye aleyhine yayın yapmadıkları, propaganda yapmadıkları gün ve saat olmayan FDD isimli FETÖ'cülerin yoğunlukla içerisinde bulunduğu bir düşünce kuruluşunun üyesi. Bu iki isim 2013 yılında Türkiye'ye geliyorlar, 17-25 yargı kumpasından önce ve kimle görüşüyorlar. Adnan Oktar'la görüşüyorlar. Bunların Türkiye'de kalışlarını, otel masraflarını, Türkiye içindeki gidiş gelişlerini, seyahatlerini kim organize ediyor ve kim finanse ediyor. Adnan Oktar finanse ediyor. Dolayısıyla örgütün FETÖ ile ilişkisi, iltisakı çok açık ve net. FETÖ Amerika tandanslı bir örgüttür. Adnan Oktar'da İsrail tandanslı bir örgüttür. Mavi Marmara katliamından sonra Fethullah Gülen'in, terörist başı Fethullah Gülen'in şöyle bir açıklaması oldu. İzin almadan gittiler. Bu bir devlete başkaldırı olarak değerlendirilebilir şeklinde. Oradaki katliamı meşrulaştırmaya çalıştı. Aynı şekilde yine Mavi Marmara katliamından sonra bakıyoruz ki, Adnan Oktar ve örgütünün İsrail'le çok ciddi bir temas trafiği var. Dolayısıyla İstihbarat örgütü dememizin sebebi de bu. Yani FETÖ, Amerikan İstihbaratı tarafından yönetiliyor ve yönlendiriliyor. Adnan Oktar da İsrail İstihbaratı tarafından bugüne kadar yönetildi ve yönlendirildi. Bu, hem örgütün içinden çıkan insanların ifadelerinde mevcut, hem de dosyadaki sahil delillerle ispatlanmış, ortaya konulmuş bir gerçek” diye konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir merkezli dolandırıcılık operasyonu: ’Yılın iş adamı’nın da aralarında bulunduğu 5 kişi tutuklandı İzmir’de iflas etmiş bir sigorta şirketinin hisselerini yasa dışı yollarla devralan ve şirket sermayesini zimmetine geçirerek 100 milyon liralık kamu zararına neden olan, 180 milyon lira karşılığında da kendisine ’yılın iş adamı’ ödülü verdirdiği ileri sürülen yönetim kurulu başkanı ile 4 kişi tutuklandı. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde, Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce Ankara ve İstanbul olmak üzere 3 ilde gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonda aralarında Paragon Holding Yönetim Kurulu Başkanı K.G.’nin de olduğu 11 şüpheli gözaltına alındı. Olayla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında K.G.’nin, borca batık durumda olan bir sigorta şirketinin çoğunluk hisselerini yaşa dışı yollarla devraldığı, şirketi yönettiği 5 ay boyunca şirkette gerçekleştirdiği tasarruflar ile maddi açıdan kötü durumda olan şirketin sermayesinin bir kısmını zimmetine geçirdiği tespit edildi. Yürütülen çalışmalar sonucunda ‘Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ denetiminden kaçınmak için denetime tabi olan miktarın altında çok sayıda havale yapılarak mal ve hizmet alımı bahanesiyle belli başlı firmalara sigorta şirketinin sermayesi aktarıldığı, şirketten hortumlanan miktarın daha sonra K.G.’nin özel hesaplarına aktarıldığı öğrenildi. Şirket adına düzenlenen faturaları da inceleme altına alan ekipler, K.G. ve şirketin Yönetim Kurulu üyesi ile ailelerinin otel konaklama, hastane masrafı, kıyafet, beach, ev tadilat bedelleri gibi şahsi harcamalarının da şirket sermayesi üzerinden gerçekleştirildiğini belirledi. “180 bin lira ödeyerek ödül almış” Şirket çalışanlarının IP telefon sistemi üzerinden yaptıkları görüşmelerde, konusu suç içeren ödemeleri yaparken “O yiyor stresini biz çekiyoruz” dedikleri yine teknik ve fiziki takip sonucunda tespit edildi. K.G’nin, şirket sermayesinden yaklaşık 180 bin lira ödeme yapıp kendisine ‘yılın iş adamı’ ödülü verdirttiği çalışmalar neticesinde belirlendi. Sigorta şirketi yöneticilerinin yaklaşık 15 milyon lirayı doğrudan zimmetlerine geçirdikleri, kendilerine yakın şirketlere ‘yol yardım, yedek parça, acenta masrafı’ gibi gerekçelerle, piyasa ortalamasından fazla ödemeler yaparak toplamda yaklaşık 100 milyon lira kamu zararına sebep olan yolsuzluk yaptıkları ortaya çıktı. Tutuklandı Operasyon kapsamında gözaltına alınan 11 şüpheli, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden K.G. ile beraber toplam 5 kişi çıkarıldığı mahkemece tutuklanırken, 6 şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.