ASAYİŞ - 17 Ekim 2025 Cuma 09:38

Kızı akran zorbalığına uğrayan anne konuştu: "Evladımı kaybetmek istemiyorum"

A
A
A
Kızı akran zorbalığına uğrayan anne konuştu: "Evladımı kaybetmek istemiyorum"

Çanakkale’de lise öğrencileri E.A. (14) ve B.I.Ç. (14) kavga etti. B.I.Ç.’nin kavga esnasına E.A.’yı yerde saçlarından tutup sürüklediği anlar cep telefonu kamerasına yansıdı. Olayın aslında yaklaşık 2 yıllık bir sürece tekabül ettiğini belirten E.A.’nın annesi Dilek Ş. (39), "Yaklaşık iki sene öncesinden bu zamana uzanan bir olay ve ardı kesilmiyor" dedi.


Olay, 25 Eylül günü Esenler Mahallesi Adnan Kahveci Caddesi’nde meydana geldi. Cep telefonu kamerasına yansıyan görüntülerde ise E.A. ile B.I.Ç.’nin arasındaki tartışma, kısa sürede kavgaya dönüştü. Kavga sırasında B.I.Ç., E.A.’yı saçından çekerek, yerde sürükleyip darbetti. O anlar cep telefonu kamerasına saniye saniye yansıdı. Çanakkale İl Emniyet Müdürlüğü, sosyal medyadan da videosu yayılan konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Kasten yaralama (Akran Zorbalığı) 25.09.2025 günü birbirlerini karşılıklı darp eden lise öğrencileri suça sürüklenen çocuk B.I.Ç. (14) ve E.A. ifadeleri akabinde 25.09.2025 günü savcılıktan serbest kalmış olup E.A. ailesine teslim edilmiştir. B.I.Ç. cumhuriyet savcısının talimatı sonrası Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne bağlı ilk kabul birimine yerleştirilmiştir" ifadelerine yer verdi. Akran zorbalığına uğrayan E.A.’nın annesi Dilek Ş. (39), konuyla ilgili verdiği röportajda, "Tehdit var. Olay günü zaten kızımın en yakın arkadaşı kızımı aramak için olay yerine gitti. Darbeden kişi tarafından herhangi bir yerde şikayetçi olursa kendisini bıçaklayacağı ifadesinde bulunduğunu duydum, kulağıma gelen budur. Bir yargı sürecine girdik, bekliyoruz" ifadelerine yer verdi.



"Aslında başka bir arkadaşının talimatı ile dövmüş"


Dilek Ş., kızının bir başka arkadaşı ile olan husumeti nedeniyle B.I.Ç.’ın azmettirilerek kızını dövdüğünü söyleyerek şöyle konuştu: "Birkaç arkadaş arasında yaşanan ufak tefek olaylardan kaynaklı sonrasında büyüyen bir olay aslında. Karşı taraf azmettiriciler tarafından kızıma okula yakın bir bölgede zorbalık yaptı. O esnada ben aileyle konuşup tekrarı olursa polise şikayet edeceğimi belirttim. Aile o sırada üzgün bir ifadeyle cevap verdi bana. Daha sonrasında zaten aileyle görüşmedim. Fakat şu an iki sene önce yaşadığımız olaydaki şahıs, kızımla aynı okulda okuyor. Şu anda tedirginiz bu konuda. Üç hafta öncesinde yaşadığımız olay da zaten iki sene önceki olayla bağlantılı bir olaydır. Esas kişi o üçüncü şahıstır. Benim kızım kesinlikle huzurlu olamayacak. Rahat okuyamayacak, okula gidip gelemeyecek çünkü ben anne olarak her sabah kızımı o kadar zor gönderiyorum ki okula. Yani ’hadi kızım’, ’geçecek’, ’birlikte başaracağız’ destekleriyle ama bu yeterli olmuyor. Çok mağdur durumdayız bu konuda. Evladımı kaybetmek istemiyorum."



"Çocuklar arasında 2 senedir devam eden husumetin ardı arkası kesilmiyor"


Akran zorbalığına uğrayan E.A.’nın annesi Dilek Ş., iki senedir çocuklar arasında olan olayların devam ettiğini belirterek, "Çocuklar arasında yeni bir olay değil. Yaklaşık iki sene öncesinden bu zamana uzanan bir olay ve ardı kesilmiyor. Husumetli olduğumuz kişi, rahatsızlık ve kızımı darbetme derecesinde bir olay yaşadık. Bunun artık gerçekten son bulmasını istiyorum çünkü bu ikinci olayımız. Ben evladımı kaybetmek istemiyorum. Çocuklar arasında olan böyle ufak tefek şeylerden kaynaklanan ve sonrasında bazı çocuklar hani içinde bunu büyütür büyütür hani kin besleme noktasına gelir. O olaylardan dolayı hani kızım karşı taraftan iki sene öncesinde üçüncü şahıslar tarafından darp edildi. Şu an kızımla aynı okulda okuyor. Ben açıkçası kızım için ve her çocuk için tedirginim çünkü bu şahıs normal bir çocuk değil yani. Bu konuda karşı tarafa da hani destek olup gereğinin yapılmasını ve bütün çocukların okullarına rahat bir şekilde gitmelerini istiyorum. Amacım bu" ifadelerini kullandı.



"Eğer şikayet ederlerse bıçaklamak ile tehdit edilmiş"


Olay üzerine B.I.Ç.’ın kızının en yakın arkadaşına gelerek şikayet edildiği takdirde bıçaklayacağını söylediğini belirten anne Dilek Ş., şunları söyledi:


"Tehdit var. Olay günü zaten kızımın en yakın arkadaşı kızımı aramak için olay yerine gitti. Darp eden kişi tarafından herhangi bir yerde şikayetçi olursa kendisini bıçaklayacağını ifadesinde bulunduğunu duyduğum, kulağıma gelen budur. Bir yargı sürecine girdik, bekliyoruz. Benim başvurduğum noktalar, halk benim yanımda olursa, ne kadar çok sesimiz bu konuda duyulursa ve gerekenlerin, ben devlete güveniyorum, yargıya güveniyorum, gereğinin yapılacağını düşünüyorum fakat halkın kendi evlatları için de benim yanımda olmaları gerektiğini düşünüyorum. Gerçekten bu zorbalık olayı, şiddet olayı, çoluk olsun, çocuk olsun, yetişkin olsun önünü kesmek adına bir şeyler yapılması lazım. Üstü kapatılmadan, daha böyle derin şeyler yaparak, düşüncelerle, hareketlerle. Özellikle mesela darp uygulayan kişilere, ailesine benim ricam yetkililerden destek sağlanması çünkü bu şekilde önlenebileceğini düşünüyorum ben. O tarafa da destek sağlanırsa gerçek anlamda durdurulabilir diye düşünüyorum şiddetini, zorbalığını."



"Bedensel yaraları zamanla geçti ama ruhsal yaraları dinmedi"


Kızının bedensel yaralarının geçtiğini ama ruhsal olarak toparlanamadığını söyleyen anne Dilek Ş., "Üç hafta öncesinde olan bu olay yaralarımız yavaş yavaş geçiyor, bedensel yaralarımız. Ruhsal yaralarımız daha büyük olduğu için şu an ailecek iyi değiliz yani. Sadece nefes almaya, yaşamaya çalışıyoruz. Kızım okula giderken çok tedirgin gidiyor. Hatta bugün okula gitmedi. Tedirgin olduğu için psikolojik olarak çok etkilendi. Şu an ona zaten psikolojik destek aldırıyorum ama yeterli gelmiyor. Neden? Çünkü bu tür olayların işleyişi biraz daha bence hızlandırılmalı" şeklinde konuştu.



Kızı akran zorbalığına uğrayan anne konuştu: "Evladımı kaybetmek istemiyorum"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Kütahya Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı Ceyhun: "Birlik olmazsak sömürü devam eder" Kütahya Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı Sebahattin Ceyhun, Müslüman coğrafyalarında yaşanan insani krizlere dikkat çekerek birlik ve dayanışma çağrısında bulundu. Kütahya Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı Sebahattin Ceyhun, Dumlupınar Üniversitesi’nde okuyan Suriyeli öğrencilerin Esad rejiminin devrilişinin birinci yılı dolayısıyla düzenledikleri ’Zafer Programı’na katıldı. Programda konuşan Ceyhun, Müslüman dünyasında yaşanan savaşlar, zulümler ve ekonomik sıkıntıların derin izler bıraktığını vurgulayarak, gençlerin bu süreçte bilinçli ve sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmesi gerektiğini ifade etti. Ceyhun konuşmasında, Suriye’den Filistin’e, Doğu Türkistan’dan Sudan’a kadar birçok bölgede yaşanan zulmün sürdüğünü belirterek şu ifadeleri kullandı: "Hakikaten yüreğinizin unutulmaması, acımaması imkânsız. Müslüman coğrafyasının her bölgesinde maalesef benzer acılar yaşanıyor. Gazze’de, Suriye’de, Doğu Türkistan’da insanlar her gün nesillerini kaybediyor." Gençlere seslenen Ceyhun, eğitimlerini en iyi şekilde tamamlayarak ülkelerine fayda sağlayacak bireyler olmalarının önemine değindi. Ceyhun, "Buradaki zamanınızı boş geçirmeyin. Bir kısmınız ekonomist, bir kısmınız mühendis, bir kısmınız bilim insanı olacak. Geri dönüp memleketlerinizi ayağa kaldıracak olan sizlersiniz" dedi. "Müslüman coğrafyasında acı dinmiyor" Başkan Ceyhun, Müslüman toplumların birlik olması gerektiğini vurgularken, geçmişte İslam medeniyetinden alınan ilmin Batı tarafından gelişmiş teknolojilere dönüştürüldüğünü söyledi. Ceyhun, "Bir zamanlar Müslümanların dünyaya kattığı ilmi aldılar, geliştirdiler. Biz ise özgüvensizlik nedeniyle geri kaldık. Birlik olmazsak bu sömürü devam edecek" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin son yıllarda savunma sanayi ve uluslararası ilişkiler alanında bağımsızlık yolunda önemli adımlar attığını belirten Ceyhun, "Türkiye şu anda 1952’den sonra tüm dünyada temsil kabiliyeti kazanmak için önemli bir girişim içerisinde. Kendi savunma sanayisini ve fakültelerini güçlendiriyor" dedi. Sudanlı öğrencilere seslendiği örneği hatırlatan Ceyhun, gençlerin ülkelerinde sanayi, eğitim ve girişimcilik alanlarında sorumluluk almaları gerektiğini belirtti. Konuşmasının sonunda tüm öğrencilere seslenen Ceyhun, zulüm altındaki coğrafyaları unutmamalarını isteyerek şöyle konuştu: "Biz burada etkinlikler yaparken, dünyanın birçok yerinde insanlar zulüm altında. Onları unutmayın. Rabbim yardımcımız olsun. İnşallah memleketlerinize döndüğünüzde ülkenizi kalkındıran nesiller olursunuz."
İstanbul Ekrem İmamoğlu ‘sahte diploma’ davasında 3’üncü kez hakim karşısına çıkacak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu, lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin 8 yıl 9 aya kadar hapis talebiyle yargılandığı davada yarın 3’üncü kez hakim karşısına çıkacak. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlanmış, hazırlanan iddianamede İmamoğlu’nun zincirleme şekilde ‘resmi belgede sahtecilik’ suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. Hazırlanan iddianame kapsamında İmamoğlu, 12 Eylül’de ilk kez hakim karşısına çıkmıştı. İmamoğlu, yarın İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi’nce Marmara Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki duruşma salonunda 3’üncü kez hakim karşısına çıkacak. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, University College of Northern Cyprus’ın (UCNC) Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından tanınan üniversitelerden biri olmadığı, şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçiş yaptığı 1990 yılında University College of Northern Cyprus’ın yatay geçiş yapılabilecek üniversiteler arasında olmadığı anlatıldı. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından KKTC’de faaliyet gösteren yükseköğretim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanındığının belirtildiği iddianamede, yatay geçiş kontenjanlarının usulsüz olarak arttırıldığı, bazı öğrencilerin listeden usulsüz olarak silinerek yine listeye yeni öğrencilerin eklendiği, 3 kişilik kontenjanı bulunan bölüme usulsüz olarak 54 kişinin alındığı aktarıldı. Gerek başvuru kabul edilecek yükseköğretim kurumlarıyla ilgili gerekse başvurusu değerlendirilecek öğrencilerle ilgili çok sayıda hileli işlem yapıldığının belirtildiği iddianamede, İngilizce İşletme programına yurt dışı yatay geçiş başvuruları kabul edilen öğrencilerin herhangi bir dil seviye tespit sınavı ya da yeterlilik sınavı yapılmadığı, yurt dışı yatay geçiş başvurusunda bulunan öğrencilerin ‘rektör, dekan, yönetim kurulu üyeleri, fakülte sekreteri, yatay geçiş komisyonu üyeleri’ gibi süreçte yer alan kişileri referans olarak gösterdikleri kaydedildi. İddianamede, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde görevli babası Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ersin Güredin’in KKTC’ye akademik izinle gittiği, dönüşünü yurt dışında sürekli dönüş gibi göstererek oğlu olan Eren Güredin’i yurt dışı nakil işleminden yararlandırdığı, Necati Eren Güredin isimli öğrencinin mezun olduğu kuruluş olan University College of Northern Cyprus’de (U.C.N.C.) yerine gerçeğe aykırı şekilde aynı şüpheli Ekrem İmamoğlu gibi öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildiği, ayrıca Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde öğrenci işleri müdürü olarak görev yapan bir şahsın ‘bilgi sahibi’ sıfatıyla alınan beyanında Ekrem İmamoğlu adına okulda herhangi bir kayıt bulunmadığını, dolayısıyla bu kişinin bu okula giriş yapmadığını söylediği kaydedildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kurulu eğitim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanınmakta olduğu bilgisini İstanbul Üniversitesi’nin bilmesine rağmen İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçişi sırasında gerçeğe aykırı şekilde öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildiğinin tespit edildiği aktarılırken, yapılan bu işlemle hem İstanbul Üniversitesi yetkililerinin hem de şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun, University College of Northern Cyprus adlı kurumun Yükseköğretim Kurulu nezdinde tanınırlığının bulunmadığını bildikleri halde şüphelinin denkliği olan bir kurumdan yatay geçiş yapmış gibi gösterildiği kaydedildi. Şüpheli Ekrem İmamoğlu tarafından yatay geçiş sürecinde üniversiteye sunulan belgelerin University College of Northern Cyprus’a ait bir tanıtım broşürü ve bir adet transkriptten ibaret olduğunun belirtildiği iddianamede, bu belgelerin Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne ait olmadığının açıkça anlaşılması karşısında İstanbul Üniversitesi tarafından şüphelinin kaydının Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak yapıldığı, gerçeğe aykırı resmi belgenin açık bir hile ile düzenlendiği, şeklen doğru ancak içerik bakımından sahte bir belge meydana getirildiği aktarıldı. İddianamede, Ekrem İmamoğlu’nun hayat hikayesinin hiçbir aşamasında Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde eğitim gördüğüne ilişkin bir bilgi, bulgu bulunmadığı, buna rağmen İBB’nin resmi sitesinin de arasında bulunduğu pek çok yazılı ile görsel basın organlarında, şüphelinin Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden yatay geçiş yaptığı yönünde bilgi ve beyanlara yer verildiği, bu durumun temel nedeninin, İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçiş kaydı sırasında, şüphelinin Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisiymiş gibi gösterilmiş olmasından kaynaklandığı kaydedildi. İmamoğlu’nun kamuoyunda farklı bir algı oluşturacak şekilde hareket ettiği ve tüm bu hususların ifade sırasında açık ve net bir şekilde sorulduğu ancak şüphelinin söz konusu soruları cevapsız bırakmak suretiyle açıklama yapmaktan kaçındığı kaydedilirken, ayrıca hileli bir şekilde aldığı evrakı yüksek lisans amacıyla İstanbul Üniversitesi’ne, askerlik hizmeti amacıyla Milli Savunma Bakanlığı’na ve Yüksek Seçim Kurulu’na sunarak kullandığı belirtildi. Hazırlanan iddianamede Ekrem İmamoğlu’nun zincirleme şekilde ‘resmi belgede sahtecilik’ suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.