ÇEVRE - 25 Kasım 2025 Salı 13:02

Orman Genel Müdür Yardımcısı Yüzer: "Çanakkale yangınlardan en çok etkilenen illerimizden bir tanesi"

A
A
A
Orman Genel Müdür Yardımcısı Yüzer: "Çanakkale yangınlardan en çok etkilenen illerimizden bir tanesi"

Çanakkale’de ‘Yanan Alanların Rehabilitasyonunda Yeni Yaklaşımlar’ çalıştayı düzenlendi. Orman Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Yüzer,


Çanakkale’nin yangınlardan en çok etkilenen illerden biri olduğunu belirterek, "Aslında bizim bir şekilde o ateşin tutuşmasını engelleyecek eylemlere, eğitimlere, bilinçlendirilmelere daha çok odaklanmamız gerekiyor" dedi.


Çanakkale’de yaşanan orman yangınlarının ardından yanan alanların yeniden yeşertilmesi amacıyla Çanakkale Valiliği koordinasyonunda Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü ile İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından ‘Yanan Alanların Rehabilitasyonunda Yeni Yaklaşımlar’ çalıştayı gerçekleştirildi. Çalıştayın açılışında konuşan Çanakkale Orman Bölge Müdürü Enver Demirci, "İlimiz sınırları içerisinde son yıllarda yaşanan orman yangınları hepimizi derinden etkilemiş, yalnızca ağaçlarımızı değil, toprağımızı, suyumuzu, yaban hayatımızı, ekosistem bütünlüğünü ve toplumun hafızasını da yaralamıştır. Ancak bizler biliyoruz ki ormanlar sadece geçmişimizin emaneti değil, geleceğimizin teminatıdır" dedi.


Çalıştayda ele alınacak konulara değinen Demirci, "Bu nedenle bugün burada zarar gören orman alanlarının ekolojik, ekonomik ve sosyal açıdan yeniden kazanılması için ortak aklı, bilimsel temelli ve kurumsal iş birliğini güçlendirmek amacıyla bir aradayız. Çalıştayımızda yangın sonrası ekosistemin iyileştirme, doğal yenilenme, toprak ve su koruma, biyolojik çeşitliliğin desteklenmesi, yeniden ağaçlandırma yöntemleri ve kurumlar arası koordinasyon gibi kritik başlıklar ele alınacaktır. Bu çalıştay çıktılarının hem Çanakkale özelinde hem de ülkemizin orman yönetim politikalarında önemli katkılar sağlayacağına yürekten inanıyorum" ifadelerini kullandı.


Son zamanlarda orman yangınlarının iklim değişikliği nedeniyle bir hayli ülke gündeminde yer aldığını kaydeden Orman Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Yüzer ise, "Orman yangınları son zamanlarda ülke gündeminde. İklim değişikliği hakikaten süreçte bizi bu gerçeklerle baş başa bıraktı. Son yıllarda yoğun bir orman yangınları süreci yaşıyoruz. 2021 orman yangınları sürecini hep beraber yaşadık. Bunlara da hazırlıklı olmamız gerekiyor. Tabii yangın anında vatandaşlarımızın da en çok gündeminde olan, zihnine takılan soru; ‘Bu yanan alanlar ne olacak?’ 2021 yılındaki o akut dönemi ben de Ankara’da merkezden yakından takip etmiştim. En çok gündem edilen soru buraları nasıl yeniden ağaçlandıracak, nasıl yeniden ormanlaşacak konusuydu. Yangının ilk üç gününde bunlar ülke gündeminde çok yoğun bir şekilde yer aldı. Daha sonra Orman Genel Müdürlüğü olarak da buraların doğanın kendini yeniden yenileyebileceğini, orman yangınlarının da ormanlar açısından ekosistemin bir süreci içerisinde var olduğunu ve yeniden ormanlaştırma çalışmalarının aşamalarını kamuoyuyla paylaştık. O günkü süreçte kamuoyunun, vatandaşımızın gönlüne bir nefse de olsa su serperek oraların yeniden ormanlaştırabileceğini vatandaşa anlatmış, onlar da rahatlamışlardı. 2021’de yaşadığımız o yangınlardaki 135 bin hektarlık ormanlık alan bugün yeniden yeşillendirildi. Bunları hep birlikte yakından takip ediyoruz" diye konuştu.


Ülke genelinde yaşanan orman yangınlarından en çok etkilenen illerden birinin Çanakkale olduğunu vurgulayan Yüzer, "Son 10 yıllık sürece baktığımızda 2025 yılı Çanakkale’de orman yangınları açısından hakikaten 143 adet orman yangınının vuku bulduğu, yaklaşık 7 bin 500 hektarlık orman alanımızın yangınlar dolayısıyla zarar gördüğü bir süreci yaşadı. Şimdi yeniden ormanlaştırma çalışmalarına başlıyoruz. Aslında orman yangınları süreci öncesiyle, sonrasıyla, yangın anıyla bütüncül bir şekilde yönetilmesi gereken bir süreç. Biz orman yangınlarının sadece yangın anındaki müdahale yöntemiyle değil, yangın öncesiyle ve sonrasıyla bir bütüncül olarak ele almak durumundayız. İklim değişikliği sürecinde yaşadığımız bu olumsuz meteorolojik olaylar, bizleri aslında bir gerçekle baş başa bırakıyor" şeklinde konuştu.


Orman yangınlarının çıkmaması için daha çok bilinçlendirici eğitimlerin yapılması gerektiğini aktaran İbrahim Yüzer, sözlerine şöyle devam etti:


"İklim değerlerindeki üç 30 kuralı, orman yangınlarıyla mücadelede belli bir noktada yapabileceğini kısıtlıyor. Üç 30 dediğimiz; sıcaklığın 30 derecenin üzerinde olduğu, rüzgarın yine saatte 30 kilometrenin üzerinde olduğu ve nemin de yüzde 30’un altında olduğu bir süreçte bu ateşin tutuştuktan sonra onunla mücadele etmek öyle kolay olmuyor. İşte o nedenle aslında bizim bir şekilde o ateşin tutuşmasını engelleyecek eylemlere, eğitimlere, bilinçlendirilmelere daha çok odaklanmamız gerekiyor."


Çalıştaya Çanakkale Valisi Ömer Toraman, Orman Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Yüzer, Çanakkale Orman Bölge Müdürü Enver Demirci, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, kurum temsilcileri ve çok sayıda akademisyen katıldı.



Orman Genel Müdür Yardımcısı Yüzer: "Çanakkale yangınlardan en çok etkilenen illerimizden bir tanesi"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Iğdır Iğdır’da 1,5 yaşındaki çocuğun tomografi sonrası iki operasyon geçirdiği ve kolunda hasar oluştuğu iddia edildi Iğdır’da ilaçlı tomografi çekildiği sırada 1,5 yaşındaki çocuğun kolunda ani şişme meydana geldi. Annenin iddiasına göre, ihmaller nedeniyle çocuk iki ameliyat geçirdi ve kolunda kalıcı izler oluştu. Aile sorumlulardan davacı oldu. 15 Kasım 2025 gecesi 1,5 yaşındaki oğlu Osman Poyraz Meşe’yi karın ağrısı şikayetiyle ambulansla Iğdır Dr. Nevruz Erez Devlet Hastanesi’ne götüren Nejla Meşe, oğlunun iki ameliyat geçirdiğini, kolunda kalıcı izler kaldığını ve çocuğunun psikolojik olarak olaydan ağır şekilde etkilendiğini söyledi. Aile sorumlular hakkında dava açtı. "Tahliller temizdi, bizi taburcu ettiler" Anne Meşe, oğlunun gece boyunca acilde tutulduğunu, tahlillerin ve serumun ardından erkek doktorun kendilerini taburcu ettiğini iddia etti. Saat geç olduğu için hastaneden ayrılmadıklarını ifade eden Meşe, sabah nöbet değişiminde görev alan kadın doktorun kendilerini ’önlem amaçlı’ ilaçlı tomografiye yönlendirdiğini söyledi. Doktora, işlemde bir risk olup olmadığını sorduğunu belirten Meşe, "Alerjik durumlar olabilir dedi. Ama önemli bir şey olmadığını söyledi. Tekrar sordum, ‘Bir sakıncası var mı?’ diye. Bana ‘Yok, tekrar anlatmama gerek var mı?’ diye çıkıştı" ifadelerini kullandı. "Tomografide görevli memur bağırmaya başladı" Tomografi bölümüne indiklerinde görevli memurun "Neden ilaçlı tomografi çekiyoruz?" diyerek bağırdığını söyleyen Meşe, memurun hem doktorun hem kendi imzasını istediğini belirtti. Onay formunu imzalayıp odaya geri döndüklerini ifade eden anne, "İlaç verildi, makine çalıştı ve görevli dışarı çıktı. Birden çocuğumun kolu 5–10 saniye içinde balon gibi şişmeye başladı. Bağırdım ama kimse gelmedi. İşlem bitince memur ‘Ovalayın geçer’ dedi" diye konuştu. "Doktor iğneyi çıkarıp ortadan kayboldu" Durumu doktora anlatan Meşe, doktorun anjiokatı çıkarıp ortadan kaybolduğunu iddia etti. Anne Meşe, "Ortopedi doktoru geldi, ‘Alçıya alacağız, kol şişmiş’ dedi. Nedenini sorunca babasını çağırmamı istedi. ‘Kangren olabilir, ameliyat gerekebilir’ dedi. Eşim görevdeydi, hemen çağırdım" dedi. Anne Meşe, Osman Poyraz Meşe’nin aynı gece acil olarak ameliyata alındığını, 16 Kasım’daki ilk ameliyatın ardından 20 Kasım’da ikinci bir ameliyat geçirdiğini ve yaklaşık 10 gün hastanede kaldığını söyledi. Nejla Meşe, uzman doktorların eşlik etmesi gereken tomografi işlemine yalnız gönderildiklerini savunarak, Ağustos ayında aynı hastanede "teçhizat eksikliği" nedeniyle tomografi çekilemediğini ifade etti. Meşe, "1,5 yaşındaki çocuğa o zaman tomografi çekilmedi. Ama bu kez hiçbir kontrol yapılmadan bizi gönderdiler" diye konuştu. "Evde kolunu saklıyor, canı yanıyor" Anne Meşe, oğlunun geçirdiği travmanın devam ettiğini söyledi. Nejla Meşe, "Çocuğum artık bize bile yaklaşmıyor, geceleri ağlıyor, saldırganlaştı. Evde kolunu saklıyor, canı yanıyor. Hastaneye götürmeye korkuyorum. Kalıcı izleri var" dedi. Ameliyat sırasında çocuğun kolunda derin doku hasarı oluştuğunu belirten anne Meşe, plastik cerrahın ’sevk edilse kolun kesilmek zorunda kalabileceğini’ söylediğini aktardı. İlaçlı tomografinin kadın bir doktor tarafından verildiğini, şikayetçi olduklarında ise hastane tarafından müdahaleyi ilk yapan erkek doktorun isminin verildiğini öne süren anne Meşe, kadın doktorun isminin hiç bir yerde geçmediğini iddia etti. Anne Meşe, "Ne gerekiyorsa yapılsın. Bu ihmal yüzünden çocuğum bu hale geldi. Başka çocuklar aynı şeyi yaşamasın." dedi. Konu ile ilgili Iğdır Dr. Nevruz Erez Devlet Hastanesi tarafından idari soruşturma başlatıldığı öğrenildi.
Nevşehir Michelin yıldızları artık Kapadokya’da 2026 Michelin Rehberi’nin açıklanması Kapadokya’da büyük heyecan oluşturdu. Bu yıl ilk kez bölgedeki restoranların da seçkiye dahil edilmesiyle Kapadokya’dan 18 yeni restoran listeye girdi. Rehbere giren işletmeler arasında Kapadokya Üniversitesi (KÜN) mezunu ve öğrencilerinin görev yaptığı restoranların öne çıkması dikkat çekti. Kapadokya Üniversitesi aşçılık programı 2010 mezunu ve KÜN Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğretim görevlisi Cem Aydoğdu’nun şefliğini yaptığı Gorgoli Lounge & Eatery ile 2019 yılı KÜN mezunu Mustafa Türkten’in executive şef olarak görev aldığı Taşkonaklar Otel Moniq Restaurant, Michelin Rehberi’ne girerek Kapadokya’nın gastronomi sahnesine güçlü bir giriş yaptı. Listeye giren restoranlarda görev yapan KÜN öğrencileri de başarılarıyla öne çıktı. Bu yılki seçkide yer alan Lil’a Restaurant’ta çalışan KÜN 4. sınıf öğrencisi Mustafa Can Özlü ile rehbere giren Seki Restaurant’ın mutfağında görev yapan KÜN 4. sınıf öğrencisi Mehmet Eren Memiş, henüz mezun olmadan uluslararası standartlarda deneyim elde ederek önemli bir başarıya imza attı. KÜN öğrencilerinin Michelin Rehberi’ndeki restoranlarda görev alması, üniversitenin uygulamalı eğitim yaklaşımının başarısını ortaya koyarken, bölgenin gastronomi ekosistemine sağlanan katkıyı da somutlaştırdı. Kapadokya’nın gastronomi vizyonu güçleniyor Michelin Rehberi’nin küresel gastronomideki prestiji göz önünde bulundurulduğunda, elde edilen bu başarılar Kapadokya Üniversitesi’nin eğitim kalitesi ve gastronomi vizyonunun tescili niteliği taşıyor. KÜN’de eğitim alarak temellerini burada atan ve bugün şeflik görevlerini sürdüren mezunların uluslararası alanda takdir görmesi, üniversitenin gastronomi alanındaki stratejik yaklaşımının gücünü bir kez daha ortaya koydu. Kapadokya; turizmin yanı sıra özgün mutfak kültürü, yerel ürün çeşitliliği ve akademik altyapısıyla artık dünya çapında dikkat çeken bir gastronomi merkezi hâline gelirken, KÜN bu yükselişin en güçlü aktörleri arasında yer almaya devam ediyor. Sistematik çalışmalar sonuç veriyor Kapadokya Üniversitesi’nin yıllardır yürüttüğü akademik ve uygulamalı çalışmalar bölgenin gastronomi potansiyelinin görünür hâle gelmesine önemli katkı sağlıyor. Üniversitenin hazırladığı Kapadokya Gastronomi Envanteri, bölge mutfağının özgün ürün ve tekniklerinin belgelenmesini sağlarken; 2022’den bu yana düzenlenen Kapadokya Gastronomi Festivali, akademisyenleri, sektör profesyonellerini, yerel üreticileri ve gastronomi tutkunlarını bir araya getirerek bölgenin tanıtımında etkili bir platform sunuyor. Kapadokya’da hayata geçirilen Yeryüzü Pazarı Kapadokya-Uçhisar (Earth Market), sürdürülebilir yerel üretimin güçlenmesine katkıda bulunurken; Kültür ve Turizm Bakanlığı iş birliğiyle düzenlenen Türk Mutfağı Haftası etkinlikleri, bölgenin geleneksel Türk mutfağının tanıtımında öne çıkmasını sağladı. 2025 yılında gerçekleştirilen Kapadokya Gastronomi, Gıda ve Turizm Araştırmaları Kongresi ve aynı yıl yayına başlayan Kapadokya Gastronomi, Gıda ve Turizm Çalışmaları Dergisi ise gastronomi alanındaki akademik üretimin sürdürülebilir biçimde gelişmesini destekliyor. Tüm bu çalışmalar; ’Gastronomi Mirası: Kapadokya Yemekleri’ kitabı, ’Mutfağın Genç Uzmanları Yetişiyor’ projesi, aşçılık atölyeleri, paneller ve tadım etkinlikleriyle güçlendirilirken, Michelin Rehberi’nde yer alan restoranların elde ettiği başarı, KÜN’ün gastronomi kültürünü uluslararası arenada görünür kılma çabasının karşılık bulduğunu gösteriyor.