EKONOMİ - 28 Kasım 2020 Cumartesi 09:35

Çankırı’da fabrikalar KUZKA desteğiyle yalın üretime geçiyor

A
A
A
Çankırı’da fabrikalar KUZKA desteğiyle yalın üretime geçiyor

Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı öncülüğünde Çankırı, Kastamonu ve Sinop illerinde faaliyet gösteren ihracat odaklı fabrikalarda yalın üretim dönemi başladı.

Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı öncülüğünde Çankırı, Kastamonu ve Sinop illerinde faaliyet gösteren ihracat odaklı fabrikalarda yalın üretim dönemi başladı. Yalın üretim sayesinde minimum hammadde ve işçilikle maksimum ürün elde edilmesi hedefleniyor.


Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü’nün 2020-2021 yılı temasını kaynak verimliliği olarak belirlemesinin ardından Ankara’da Sincan Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren model fabrika yalın üretim modeli örneği, Çankırı’da bir fabrikada uygulanmaya başlandı. Korona virüs ile mücadelenin yapıldığı şu günlerde tüm ülkelerin ihtiyaç duyduğu solunum cihazları başta olmak üzere, medikal ürünlerin üretimini yapan fabrika, personel sayısını, zamanı ve ham madde ihtiyacını optimum seviyede kullanarak ürün taleplerine yetişebilmek amacıyla yalın üretime geçti. Yalın üretim sayesinde fabrikada minimum hammadde ve iş yükü ile maksimum üretim yapılması ve fabrika içinde kaynakların etkin kullanılması ve verimliliğinin artırılması hedefleniyor. Bu amaçla fabrikada yalın üretim eğitimleri ilk olarak montaj kısmında başlarken, zamanla diğer bölümlere de yayılması planlanıyor. 4 ay sürecek olan yalın üretim eğitimlerinin 2021 yılında da devam etmesi hedefleniyor.



“Stok oranlarının minimum seviyede tutulması sağlanarak, işçilerin daha verimli kullanılması amaçlanıyor”


Yalın üretim eğitimleriyle stok oranlarının minimum seviyede tutulması sağlanarak, aynı zamanda kaynakların (iş gücü, hammadde, enerji, lojistik vb) daha verimli kullanılmasının amaçlandığını söyleyen KUZKA Çankırı Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Mahmut Oral Taşçı, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü 2020-2021 yılı temasını kaynak verimliliği olarak ilan etmişti. Biz de kaynak verimliliği temasını kendi Bölgemizde uygulamak amacıyla Ankara Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren model fabrikanın yalın üretim öğren-dönüş programının, Çankırı’da faaliyet gösteren işletmelerimiz açısından faydalı olacağını düşündük. Bu kapsamda işletmelerimizin maliyetlerinin azaltması, ürün kalitelerinin ve rekabet güçlerinin artırılması, aslında bir endüstri mühendisliği kavramı olan yalın üretimin işletmelerimiz bünyesinde uygulanmasını ve yayılarak bölgemizdeki bütün işletmelerin yalın üretim konseptini benimsemelerini hedefliyoruz. İşletmelerin yalın üretime geçmesiyle maliyetlerinin azaltılmasına, işçilerin kalıp değişim ve montaj süreleri gibi üretim ve montaj proseslerindeki süreçlerin iyileştirilmesine ve fabrika içindeki tüm üretim maliyetleri artıran gereksiz kaynak (çalışan, hammadde, yarı mamul, mamul vb.) hareketlerinin asgari düzeye indirilmesine katkı sağlanacak. Bu programla birlikte hata oranlarının azalması, stok oranlarının minimum seviyede tutulması, üretim hatlarına gelen siparişlere göre esneklik kazandırılması gibi konularda işletmelere katkı sağlanacak. Aynı zamanda işçilerin daha verimli kullanılarak, kayıp zamanların da daha etkin yönetilmesi hedeflenmektedir” dedi.



“Çankırı bölgede bir çıkış noktası oldu, Çankırı özelinde bir ilki gerçekleştirmiş olduk”


Çankırı’nın bölgede bir çıkış noktası olduğunu ve Çankırı özelinde bir ilki gerçekleştirdiklerine dikkat çeken Taşcı, “İşletmelerimizin yalın üretim modelini kendilerine konsept olarak benimsemeleriyle esnek üretim modeline geçişleri sağlanarak ürünlerinin kalitelerini ve uluslararası piyasada rekabet güçlerini artırmış olacaklar. Dolayısıyla işletmelerimiz daha rekabetçi şartlarla ulusal değil uluslararası piyasalarda da rol kapma fırsatı yakalayacaklardır. Çalışma toplam 4 ay kadar sürecek olup kademe kademe ilerleyecek. İlk etapta model fabrikadan gelen yöneticilerle birlikte, işletme yetkilileri süreçlerin teşhis edilmesini sağlayacak. Üretimde iyileştirmeye en yatkın alan tespit edilecek ve sonrasında ilgili alan üzerinden iyileştirmenin işletme içindeki diğer alanlara yayılması sağlanacak. Bu sayede fabrikanın kendi kendine sürekli iyileşmeyi öğrenen bir organizasyon şekline dönüşmesi sağlanmış olacak. Sonrasında bilgilerini geliştirme adına eğitimlerimiz, danışmanlık faaliyetlerimiz 2021 yılı içerisinde de devam edecek. Burası bir çıkış noktası oldu aslında, Çankırı özelinde bir ilki gerçekleştirmiş olduk. Bu fabrikada elde edeceğimiz olumlu sonuçların diğer işletmelere de olumlu yansıyacağını değerlendirmekteyiz” diye konuştu.



“Şu anda sıkıntısını çektiğimiz kalifiyeli personel sorununu da yalın üretim ile çözmüş olacağız”


Şu anda sıkıntısını çektikleri nitelikli personel sorununu da yalın üretim ile çözmüş olacaklarını belirten fabrikanın Üretim Müdürü, Makine Mühendisi İhsan Aydos ise, “Bölgemizde kalifiyeli eleman bulma problemimiz var. Bir ürünün üretilmesi için personelin gereksiz iş, depo çıkışları gibi israf olarak niteleyeceğimiz bu tip verimsizlikleri ortadan kaldırarak minimum stokla maksimum verimlilik sağlayan bir sistem aslında yalın üretim. Şu anda biz, bununla ilgili eğitimlerimizi alıyoruz. Firmamızı da bu eğitimlerle bu sisteme uyarlamaya çalışacağız. Şimdilik montaj alanından seçtiğimiz bir bölümle başlayacağız. Bundan sonraki süreçte fabrikanın bütün bölümlerine de yaygınlaştıracağız. Mesela daha öncesinde 10 personel ile yaptığımız bir işi 5 personele düşürüp oradan elde ettiğimiz 5 personelle de başka işler yapıp daha fazla ürün çıkışını sağlamış olacağız. Şu anda sıkıntısını çektiğimiz nitelikli personel sorununun da bir adım önüne geçmiş olacağız. Aynı zamanda bizlerin şu anda yalın üretime geçmeden öncesinde bazı bilgi eksikliklerinden dolayı bir stok birikmesi bulunuyor. Buna hammadde ve yarı mamul stoku da dahil. Bu yüzden yalın üretimin en büyük amacı da hammadde girer girmez en kısa sürede müşteriye ürün olarak ulaşması. Bu şekilde stok maliyetlerimizi de minimuma indirmiş olmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.



“Medikal ürün ürettiğimiz için kısa sürede yüksek adet ürünler isteniyor”


Pandemi sürecinde medikal ürün ürettiklerinden dolayı müşterilerin çok kısa sürede yüksek adette ürün talep ettiğine dikkat çeken Aydos, şöyle konuştu:


“Tabii ki bunların hepsine birden hitap etmemiz bir hayli bizleri yoruyordu, yalın üretimle daha verimli bir üretim elde edeceğimizden dolayı cevap veremediğimiz müşterilerimize de hitap edebilmemize imkân verecek. Aynı zamanda daha fazla ürün üretip daha farklı yerlere satmamızı da sağlayacaktır diye düşünüyorum. Şu anda fabrika olarak yaklaşık 65’in üzerinde ülkeye ihracatımız devam ediyor”



“Minimum kaynak ile maksimum çıktıyı elde etmek istiyoruz”


Fabrikaya yalın eğitim konusunda danışmanlık hizmeti veren Bülent Sönmez de, şunları kaydetti:


“Yalın üretimin, yalın düşüncenin genel felsefesi her türlü kaynak, bu kaynağın içerisine insan kaynağı, malzeme kaynağı, enerji kaynağı gibi aklınıza gelebilecek her türlü kaynak dahil olacak şekilde minimum kaynak ile maksimum çıktıyı elde etmek diyebiliriz. Hem felsefi anlamda hem de tekniker anlamında bir kültürel dönüşümde ve paralelinde tekniklerle bu saydığımızda kaynaklardaki kaynak verimliliği konusunu maksimum düzeye çıkarmayı hedefliyoruz”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Enfeksiyon hastalıkları uzmanı uyardı: "Sepsis tedavisindeki gecikmenin ölümcül sonuçları olabilir" Kana mikrop karışmasına tıp dilinde sepsis denildiğini söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sünbül, “Pek çok değişik tür mikrop çeşitli yollarla kana karışabilir ve hastalığa neden olur. Kanda enfeksiyon oluşması çok ciddi ve hayati bir sorundur. Erken tanı ve etkili antibiyotik tedavisi hayat kurtarıcıdır. Bu tedavinin mutlaka hastanede ve damar yolu ile yapılması gerekir. Tedavide gecikme olan veya bağışıklığı baskılanmış hastalarda maalesef ölüm oranı yüksektir” dedi. Liv Hospital Samsun Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sünbül, kanda görülen enfeksiyon hastalıkları hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Kandaki enfeksiyonun ne olduğundan bahseden Prof. Dr. Sünbül, “Kan sağlıklı insanlarda mikropsuzdur. Kana mikrop karışmasına tıp dilinde ‘sepsis’ denir. Pek çok değişik tür mikrop çeşitli yollarla kana karışabilir ve hastalığa neden olur. Enfeksiyon hastalıkları pratiğinin en acil tedavi gerektiren hastalıklarından biridir. Zamanında ve etkin tedavi yapılamaz ise organlarda hasar yaparak ölümle sonlanır. Sepsis dediğimiz bu hastalıkla dünyada sıkça karşılaşılmaktadır. Birçok ülkede hastalığın oranı bilinmemektedir. Yapılan araştırmalara göre ABD’de yılda yaklaşık bir milyona yakın kişi bu hastalığa yakalanmaktadır. Hastalık hastane dışında çeşitli nedenlerle oluşabileceği gibi hastanede yatan kişilerde de gelişebilmektedir. Özellikle yoğun bakım hastalarında kanda enfeksiyon oluşma riski çok daha yüksektir” diye konuştu. "Kana mikrop karışması" Kana mikrobun nasıl karıştığını anlatan Prof. Dr. Sünbül, "Kana mikrop, kısa süreli ve miktar olarak az sayıda veya uzun süreli daha fazla miktarda karışabilir. Diş fırçalama veya sakız çiğneme gibi basit işlemler sırasında bile kana geçici süre ve az sayıda mikrop karışabilir ancak bağışıklık sistemi bu mikropları yok eder ve hastalık oluşmaz. Ancak uzun süreli ve fazla miktarda mikrop kana karışırsa kanda enfeksiyon gelişir. İdrar yolları iltihabı, kalp kapaklarında veya kalp duvarında gelişen iltihap, kemik iltihabı, bağırsak iltihabı, cilt iltihabı, iç organlarda olan apseler başta olmak üzere birçok organ veya sistemimizde gelişen iltihap sepsis gelişimine neden olabilir. Ayrıca şeker hastaları, kanser tedavisi verilen kişiler, organ nakli yapılanlar ve yaşlılarda bağışıklık sistemi baskılanmış olduğundan veya yenidoğan dönemindeki bebeklerde ise bağışıklık sistemleri henüz gelişmediğinden bu tür hastalıklara karşı eğilim fazladır" şeklinde konuştu. "Erken tanı ve etkili antibiyotik tedavisi hayat kurtarıcıdır" Kanda enfeksiyon oluşumunun göz ardı edilmemesi gerektiği vurgulayan Prof. Dr. Sünbül, “Günümüzde tıbbi teknolojideki gelişmeler sağlık hizmetlerinde kaliteyi artırırken diğer yandan tanı ve tedavi amaçlı hastaya uygulanan bir takım işlemler kanda enfeksiyon riski oluşturmaktadır. Uzun süreli idrar sondası kullanımı, diyaliz katateri, kanser tedavisi yapmak için konulan kalıcı kataterler bunlara örnektir. Kanda enfeksiyon oluşması çok ciddi ve hayati bir sorundur. Erken tanı ve etkili antibiyotik tedavisi hayat kurtarıcıdır. Bu tedavinin mutlaka hastanede ve damar yolu ile yapılması gerekir. Tedavide gecikme olan veya bağışıklığı baskılanmış hastalarda maalesef ölüm oranı yüksektir” ifadelerini kullandı. "Tanı ayrıntılı fizik muayene ve laboratuvar tetkikleriyle konur" Kanda enfeksiyon tespit edilmesi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Sünbül, “Vücutta iltihap olduğunda başta ateş yüksekliği, halsizlik, iştahsızlık, baş ağrısı, bulantı, kusma gibi pek çok klinik bulgunun dışında kanda bazı değerler de yükselir. Kana mikrop karıştığından şüphelenilirse, hasta derhal hastaneye yatırılır ve incelenir. Klinik şüphe ile birlikte ayrıntılı fizik muayene ve laboratuvar tetkikleri ile tanı konur. Hastadan alınan kanın kültürü yapılır ve kan kültüründe mikrop üretildiğinde tanı kesindir. Bu işlem birkaç gün alabilir, kanda enfeksiyon düşünülen hastalarda derhal tedaviye başlanır” açıklamasında bulundu. "CRP değerinin yüksek olması, kanda enfeksiyon tanısı için yeterli değildir" Kanda mikrop olduğunda pek çok laboratuvar değerlerinin de artabileceğini ve bu durumun tanı koymaya da yardımcı olabileceğini dile getiren Prof. Dr. Sünbül şunları söyledi: "Bunlardan birisi de C reaktif protein (CRP) olup kanda mikrop olduğunda artabildiği gibi başka birçok iltihap seyrinde de yükselir. Ancak herhangi klinik bir bulgu olmadan bazen tek başına CRP yüksekliğinde hastalara ‘kanınızda mikrop var’ diye ifade edilmektedir. Bu yorum hastalarda paniğe ve endişeye neden olmaktadır. Tek başına kanda CRP değerinin yüksek olması, kanda enfeksiyon tanısı için yeterli değildir. Hatta bazen yakın zamanda geçirilen pek çok enfeksiyondan sonra CRP yüksek bulunabilir. Bir diğer neden ise mikropsuz iltihap diye tanımlanabilecek romatizmal hastalıklar (otoimmun hastalıklar) seyrinde de bu değerin yüksek olmasıdır. Bunun ayrımı için detaylı bir muayene ve laboratuvar testlerinin doğru yorumlanması önemlidir."
Ağrı Ağrı’ya 2 adet yeni kapalı tenis kortu yapılıyor Ağrı’da modern spor tesislerinin sayısı artarak devam ediyor. Gençlere ve vatandaşlarımıza daha iyi koşullarda spor yapabilmesine olanak sağlamak adına yatırımlara hız veren Gençlik ve Spor Bakanlığı, Ağrı’ya 2 adet yeni kapalı tenis kortu kazandırıyor. Ağrı Valiliği koordinesinde Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü bünyesinde Vali Lütfi Yiyenoğlu Şehir Stadyumu Spor Kompleksi yerleşkesinde, 2 adet yeni kapalı Tenis Kortlarının yapımına başlandı. “Sporda başarı modern tesislerle mümkündür” Ağrı Gençlik ve Spor İl Müdürü Fedai Din, yapımına başlanılan tenis kortları inşaat alanında incelemelerde bulunarak, Spor Hizmetleri Müdürü Cemil Budak’tan tesis çalışmaları hakkında bilgi aldı. Ağrı’da sporun gelişmesi için altyapıya, tesisleşmeye ve spor organizasyonlarına çok büyük önem verdiklerini belirten İl Müdürü Din, 12 tenis antrenörünün yıl boyunca okullarda sportif yetenek taraması yaparak, tenis branşına yatkın ve yetenekli çocukları ücretsiz eğitimlerle yetiştireceklerini söyledi. Sporda başarı modern tesislerle mümkün olduğunu belirten İl Müdürü Din, gelecekte profesyonel sporcu olmanın yolunun bu tesislerden geçecektir. Bu tesisin tamamlanmasıyla birlikte ilimizde; Ulusal ve uluslar arası müsabakalarına ev sahipliği yapmayı hedefliyoruz. Ayrıca bu tesis Ağrı’da ki spor turizminin kalkınması için önemli bir yatırımdır. Bu modern tesiste Amatör spor kulüplerinin ve halkın istifade edebileceği, gençlerin sportif aktivitelerini yapabileceği, serbest zamanlarını değerlendirebileceğini söyledi. Sözleşme bedeli 19 milyon 805 bin 721 TL olan tenis kortlarının Ekim ayında bitirilmesi hedefleniyor.