GENEL - 30 Ekim 2017 Pazartesi 09:22

2 bin yıllık antik baraj, dünyadaki iklim ve bitki örtüsü değişimine ışık tutacak

A
A
A
2 bin yıllık antik baraj, dünyadaki iklim ve bitki örtüsü değişimine ışık tutacak

Çorum’un Alaca ilçesinde bulunan antik Örükaya Barajı, M.

Çorum’un Alaca ilçesinde bulunan antik Örükaya Barajı, M.S. 2. yüzyıldan bugüne kadar dünyada yaşanan iklimsel ve bitki örtüsündeki değişime ışık tutacak.


Alaca ilçesine bağlı Örükaya köyünde bulunan ve şimdiye kadar mimari açıdan bir diğer örneğine rastlanılmamış, Kültür ve Turizm Bakanlığının izni ile “Örükaya Arkeolojik Araştırma Projesi” kapsamında Çorum Valiliği, Çorum Müzesi Müdürlüğü ve Hitit Üniversitesi işbirliğinde Roma dönemine ait antik bendin gün yüzüne çıkarılması için başlatılan arkeolojik kazı çalışmaları tamamlandı.


Demir Çağı’nı takiben Orta Karadeniz Bölgesi’nde Helenistik kültürü benimsemiş yerel bir krallık olan Mithradatlar’ın hakimiyet dönemi ve sonrasındaki Roma döneminin yönetsel süreçleri hakkında oldukça az arkeolojik veri bulunurken, Örükaya yerleşimi ve su bendinin tespiti bölgenin Demir Çağı, Helenistik ve Roma dönemleri hakkında önemli katkılar sağlayacak.


Örükaya Arkeolojik Kazı ve Araştırma Projesi, Çorum’un kültür mirası zenginliğine bir yenisinin eklenmesi noktasında üstlendiği rolle de önem arz ederken antik su bendinin sahip olduğu özellikler Anadolu’da bulunan diğer antik bendlerde bulunmuyor. İki ana kaya bloğunun arasının bosajlı kesme taşlarla örülmesiyle inşa edilen bendin görkemli bir görünümü bulunuyor. Bu yapı, bilinen baraj sistemlerinden farklı olarak bendin ortasında yer alan kemerli su tahliye bölümüyle bir çeşme binası olarak da kullanılmış gibi görünüyor. Gerçekleştirilen kazılar sonucunda, bend yapısının inşa sürecine ışık tutacak bilgiler elde edilmeye başlanırken, yerleşim alanında yürütülen çalışmalarda ise kültürel tabakalanmaya ışık tutacak bilgiler elde edildi.


Alacahöyük, Şapinuva ve Hattuşa destinasyonunda yeni bir ziyaret noktası olarak turizme kazandırılması hedeflenen antik bend ve yerleşimin ilerleyen yıllarda arkeopark olarak düzenlenmesi planlanıyor.


AK Parti Çorum Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu, Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Reha Metin Alkan, Örükaya barajını ziyaret ederek Örükaya Arkeolojik Araştırma Projesi Bilimsel Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Emine Sökmen’den bölgedeki çalışmaları hakkında bilgi aldılar.


Antik bendin rezervuar kısmı, antik dönemden günümüze geçen zaman içinde toprak dolduğunu ve toprak dolgunun kendileri için önemli bir veri kaynağı olduğunu dile getiren Örükaya Arkeolojik Araştırma Projesi Bilimsel Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Emine Sökmen, “İklimsel değişikliklerin tespiti açısından çok önemli bir dolgu toprak. Burası 2 bin yıl boyunca toprak dolmaya devam etmiş. Örnek olarak alacağımız toprak ile milattan sonraki 200 yıldan günümüze kadarki hem iklimsel değişiklikleri hemde bitki örtüsü hakkında bilgi sahibi olabileceğiz. Bendin yaklaşık olarak M.S. 2. yüzyıllara tarihlenebileceğini şimdilik ön görüyoruz. Orta Karadeniz Bölgesi’ne M.Ö. 89 yılı ile birlikte giren Roma güçlerinin, Mithradat Krallığı’nı ortadan kaldırması ile birlikte yavaş ancak etkili bir şekilde bölgeye nüfuz ettiğini görüyoruz. Roma, yönetsel açıdan eyalet sistemini uygulamaktaydı ve söz konusu coğrafyada Bithynia, Pontos, Galatia eyaletlerini kurmuştu. 1. yy’ın sonu itibariyle bölgede ciddi iskân faaliyetleri yürütülmekteydi. Örükaya bendi gibi anıtsal bir yapının inşası içinde egemen gücün desteği zaruriydi” dedi.


Yrd. Doç. Sökmen, proje kapsamında gelecek yıl içinde yapmak istedikleri çalışmanın barajın restorasyon çalışmalarına dönük olarak ön çalışma planlamanın yapılması olduğunu açıkladı. Bunun projenin en maliyetli kısmını oluşturduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Sökmen, bu konuda destek beklediklerini ifade etti.


Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Reha Metin Alkan ise, geçtiğimiz hafta Çorum’a gelen ünlü iş adamı Ethem Sancak’ın kendilerine her konuda destek olma noktasında bir açıklama yaptığını belirterek, “Bu desteklerden en önemlilerinden birisi de turizm konusuydu. Türkiye’de 33 medeniyet olduğundan bahseder 100 milyon turist potansiyelinin olduğunu belirtti. Ayrıca bu medeniyetlerin tümünün harekete geçmesiyle Türkiye’nin önemli bir turizm atağına geçebileceğini ifade etti. Çorum 9 tane medeniyete ev sahipliği yapmış bir ildir. Turist gelsin diyerek gelinmiyor. Yeni destinasyonlar oluşturursak buraya turist çekebiliriz. Kazı bu anlamda çok önemli. Ayrıca üniversitemizin sahip olduğu ilk kazı. Üç ay gibi kısa sürede kazıya hem sizlerin hem valimizin hem de Alaca Belediyemiz çok büyük destekler verdi” diye konuştu.


Antik barajın köyün makus talihini değiştireceğini dile getiren AK Parti Çorum Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu da Alaca’nın tarihini değiştirecek önemli bir çalışma olduğunu kaydetti.


Alaca’nın sadece birkaç tür yemeği, doğası veya buğdayıyla gündeme gelmesi yerine bu tür birikimlerle gündeme gelmesinin çok daha önemli olduğunu vurgulayan Uslu, “Çorum kadim şehir. Kadim şehir olması sadece şu veya bu imparatorluk döneminde var olması demek değil. Çok eskiden beri olan bir şeydir” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Bu belirtiler varsa Lohusa Sendromu yaşıyor olabilirsiniz Doğum sonrası başlayıp ortalama 6 hafta devam eden lohusalık sürecinde anneler duygusal, biyolojik, fiziksel, toplumsal, psikolojik değişiklikler yaşıyor. Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, “Anneler doğumun ardından kendilerini mutsuz, karamsar, üzgün hissedebilir. Hayattan zevk alamama, bebeğine yeterli sevgi hissedememe, dışarı çıkmak istememe, aşırı uyku hali ve aşırı iştah ya da tam tersi uykusuzluk ve iştahsızlık gibi durumlar yaşayabilir. Bu süreçte aile ve eşlerin anneye desteği çok önemlidir” dedi. Medicana Sivas Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, doğum yapan her 100 kadından 10-15’inde lohusa sendromunun görebileceğini söyledi. Lohusa sendromu belirtilerini anlatan Op. Dr. Nazlı Salihoğlu, sendrom döneminde aile desteğinin önemli olduğunu söyledi. Lohusalık sürecinin önemli olduğunu söyleyen Salihoğlu, “Bazen hastalarımız, kadınlarımız bu durumu gizledikleri için ya da çok farkına varamadıkları için ortaya çıkması da gecikebilir. Toplumda her doğum yapan kadında lohusa sendromu görülme riski vardır. Her 100 doğum yapan kadının 10-15 ‘inde de görülebilir. Aslında bu oranlar daha fazla ama kadınlar paylaşmadıkları için oranlar biraz daha düşükmüş gibi algılanıyor. Doğumu zor olan hastalarımızda, travmatik bir doğum yaşamışsa, prematüre bir doğum yaşamışsa, daha önce gebelik döneminde depresyon şikayeti varsa, ailesi ile ve eşiyle problemi olan hastalarımızda lohusa sendromu risk altındadır. Daha önce gebelikte anksiyete ya da sosyo-ekonomik düzey olarak düşük seyreden hastalarımızda lohusa sendromunu daha fazla görüyoruz. Yapılan çalışmalarda; normal doğum yapanlarda, sezaryen doğuma oranla, daha fazla lohusalık sendromu görüldüğü belirtiliyor. Çalışan annelerde de çalışmayan annelere oranla daha fazla görülüyor’’ şeklinde konuştu. “Herkeste görülebilen ve tedavisi mümkün olan bir durum” Salihoğlu, bu süreçte annelerin bebeği reddetme, kötü davranma, beslememe durumunun olduğunu belirterek “Bazen lohusalık sendromunda, bebeğini kucağına aldığında yeterli sevgi hissedemediğini söyleyen anneler oluyor. Ya da ‘Anne olamadım mı?’ diye düşünenler oluyor. Bebeği reddetme durumu görülebiliyor. Bazen kötü davranma, emzirmeme, bakımını yapmama gibi tepkilerle karşılaşabiliyoruz. Bu süreçte anneler bebeğine gerçekten kötü davranma meyillin de olabiliyorlar. Bu süreçte mutlaka psikolojik ve psikiyatrik destek almalarını öneriyorum. Mutlaka eşiyle, hekimiyle, aile hekimiyle ya da kadın doğum hekimiyle mutlaka paylaşılmalı. Çünkü bunlar önlenemeyen şeyler değildir. Herkeste görülebilen bir durumdur. Tedavisi olmayan bir durum değildir. Genelde konuşarak ya da bazen psikolog desteği alarak da ortadan kaldırılabilir. Bazen psikoza kadar ilerleyebilir. O zamanda ilaç tedavisi ya da psikiyatrik destekte öneriyoruz mutlaka. Bu süreçte aileye ve eşe çok fazla destek düşüyor’’ ifadelerini kullandı. “Kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok’’ Op. Dr. Salihoğlu, Lohusalık Sendromuna yakalanan annelerin egzersiz yapmalarını, yürüyüş yapmalarını ve eşleriyle vakit geçirmelerini önerdiğini ifade ederek, “Bazen eve yeni bir bebek gelmenin heyecanıyla bütün ilgi bebeğe kayabiliyor. Anne burada kendini değersiz, sevilmediğini, artık ikinci planda olduğunu hissedebiliyor. Bazen bu hissiyatta annelerimizi lohusalık sendromuna sokabiliyor. O yüzden ailede bebeğe bakımı açısından destek olup, eşler yeri geldiğinde mutlaka annelerimizle birlikte ayrıntılı vakit geçirmeliler. Annemize bu süreçte en önemli tavsiyem mutlaka kendisine vakit ayırmasını öneriyorum. Bolca dinlenmesini, uyku düzenini oturtmasını, ailesinden bebek için yardım almasını, eşiyle birlikte yalnız olarak dışarı çıkıp birlikte vakit geçirmelerini öneriyorum. Ya da annemizin arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmesini öneriyorum. Bolca egzersiz yapabilir, yürüyüş yapabilir, televizyon izleyebilir, sosyal medyada anne bloklarını takip edebilir. Hayatta her şey rol olduğu gibi annelikte bir roldür ve oynadıkça, öğrendikçe bizler öğreneceğiz. O yüzden kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok. Mutlaka önemli olan sevgi temeline dayalı, bebeğiyle birlikte vakit geçirerek bu süreci birlikte atlatabileceklerini düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.
Balıkesir Ayvalık turizm sezonuna hazırlanıyor Turizm alanında Kuzey Ege’nin incisi ve cazibe merkezi konumundaki Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, yaklaşan sezon öncesinde hazırlıkları sürüyor. Ayvalık Belediyesi Fen İşleri ve Temizlik İşleri müdürlüklerine bağlı ekiplerin ortak yürüttükleri çalışmalarla Ayvalık’ta yeni yaz sezonu hazırlıkları tamamlanıyor. Sarımsaklı Badavut mevkisinde sahil boyunca yürütülen çalışmalarla Ayvalık’ın doğal güzellikleri titizlikle korunuyor. Sahilde, atıklardan arındırma, kumları temizleme işlemlerini hızlandıran ekipler, bölgenin temiz ve düzenli bir görünüme kavuşmasını sağlıyor. Badavut mevkiindeki çalışmalar, kumsalın hem estetik açıdan daha güzel bir görünüme kavuşmasını, hem de yerli ve yabancı turistlerin rahat ve keyifli vakit geçirebileceği bir ortama kavuşturmaya çalışıyor. Ekipler, titizlikle yürüttükleri çalışmalarla Ayvalık’ın turizm potansiyeline değer katabilmek için mücadele ediyor. Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin, yapılan çalışmaların Ayvalık’ın çevre düzenlemesi ve turizme verilen değer açısından önemli olduğunu belirterek, Sarımsaklı Badavut mevkisi sahilindeki düzenlemelerin titizlikle yürütüldüğünü söyledi. Başkan Ergin, "Kentimize gelen her vatandaşımız temiz ve düzenli bir çevrede vakit geçirsinler. Kentimizden huzur içinde keyifli hatıralarla ayrılmalarını hedefliyoruz" dedi.