ASAYİŞ - 23 Ağustos 2017 Çarşamba 17:48

FETÖ’nün Pamukkale Üniversitesi yapılanması duruşması

A
A
A
FETÖ’nün Pamukkale Üniversitesi yapılanması duruşması

Denizli’de, Fetullahçı terör örgütünün Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) yapılanmasına yönelik devam eden davanın bugünkü duruşmasında, PAÜ’nün Rektör Yardımcısı Prof.

Denizli’de, Fetullahçı terör örgütünün Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) yapılanmasına yönelik devam eden davanın bugünkü duruşmasında, PAÜ’nün Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Semin Melahat Fenkci, tanık olarak dinlendi. Fenkci, Yrd. Doç. Havva Cilan’ın, FETÖ’nün mobing uygulaması sonucu odasında intihar ettiğini iddia etti.


Denizli’de, FETÖ/PDY’nin PAÜ yapılanmasında 60’ı tutuklu toplam 115 sanığın yargılandığı davada tanıklar dinlenmeye devam edildi. Duruşmanın bugünkü celsesinde PAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Semin Melahat Fenkci, tanık olarak dinlendi. Fenkci, tıp fakültesinde yapılan atamalar ve yaşananları mahkeme heyetine anlattı.



"Beni kabul etmeyen kişi hızla profesörlüğe yükseldi"


O dönem iç hastalıkları başkanının kendi tezlerinin altına imza attığını ve ücretleri de kendisinin attığını söyleyen Fenkci, "Tıp iç hastalıkları ana bilim dalı eski başkanı Ali Keskin’e, 2000 yılında iç hastalıkları bölüm başkanlığına başvurdum. Ali Keskin dosyamın yetersiz olduğunu söyledi. Afyonkarahisar Kocatepe’de İç Hastalıkları Ana Bilim Dalını kurdum. Daha sonra Endokrinoloji ve Metobolizma Hastalıkları Bölüm Başkanı Yurdaer S.’nin daveti ile Denizli’ye geldim. Ali Keskin doçentti, PAÜ iç hastalıkları ana bilim dalı başkanıydı. İlk önce istemedi sonra kabul etti. Yan dal ihtisasıma başladım. Bir yıl çalıştım daha sonra 2001 Mart ayında göreve başladım. 2 yıl sonra Yurdaer S., ile arası bozuldu. Ali Keskin o dönem, yani Hüseyin Bağcı döneminde hızla profesörlüğe yükseldi. Derslerimin altına Ali Keskin imzası atıldı ve ücretleri Ali Keskin aldı" iddiasında bulundu.


Yaklaşık 10 yıl içinde ancak profesör olduğunu anlatan Fenkci, "İstanbul Belediye hastanesinden Fulya A. ve Gaziantep’teki özel bir hastanesinden Mehmet B., geldi. Ali Keskin’e çalışacaklarını iletti. Daha sonra Mehmet B., bana gelerek, bugüne kadar yayınlanan yayınlarım ve verilerimi onlara vermemi istedi, ben de kabul etmedim. ‘Hesabını soracaklarını’ dediler ve tezlerimi okumadılar. 7 yıl sonra yan dal uzmanlık sınavına girdim ve belgemi alabildim. Fazıl Necdet A.’nın döneminde doçent olarak atandım. Mecburi hizmet için Denizli Devlet Hastanesinde çalıştım. Fazıl Necdet A.’nın dönemindeki son ayında Gülizar Y., ile birlikte yardımcı doçent olarak atandık. Bir ay sonra rektörlük seçimi yapılarak tutuklu olan eski rektör Hüseyin Bağcı atandı. Bu süreçte yeni rektörün ilk icraatı benim atamamı iptal etti. Davalardan bir sonuç alamamanın nedeni Ali Keskin’in ifadeleri oldu. Ben kalıcı kadroma görmedim. O dönem hakim olan H.E. ve M.C., ’bu yapılanma için bunun yapılması gerekiyordu’ dediler. Hatta hakim H.E., ‘kendisinin cemaate karşı gelmesi nedeniyle hiç istemediği bir sürgünle karşılaştığını’ da bana söylemişti. Doçent olarak iç hastalıkları uzmanlık çalışma haklarım bir günde elimden alındı. Hak, adalet olsaydı, 2012’de profesör olman gerekiyordu ama ben 10 yıl sonra oldum" dedi.


O dönem yapının içinde olanların olduğunu ileri süren Fenkci, "İç hastalıklarında Ali Keskin, pediatride Aziz P., radyolojide Yılmaz K., bu grubun temsilcileriydi. İstedikleri kişileri yükseltmek kadrolaşmayı sağlamak için çalışmaların yapıldığını gördüm. Ali Keskin, doçent olmasını istediği kişiler Günfer T.’ye, Sebahat T.’ye, Bünyamin K.’ye gönderirler böylece hızlı olur. Bizler tek başımıza çalışırız hem hasta bakarız, hem de bilimsel veri toplarız. Muzaffer T., Pensilvanya’da okuyan oğlunu bana getirmişti. ‘Biz cemaat olarak size o kadar kötülük yaptık ama siz burada özel hastanede çalışıyorsunuz, çok para kazanıyorsunuz demek ki size iyilik yapmışız’ deyip güldü" ifadelerini kaydetti.



"İntihar eden Yrd. Doç. Havva Cilan’a mobing uygulandı"


2014 yılında odasında ölü bulunan ve vücuduna aşırı doz enjekte ederek intihar edildiği ileri sürülen Yrd. Doç. Havva Cilan’a, yapının üyeleri tarafından mobing uygulandığını ileri süren Fenkci, "Murat Çolakoğlu, Ali Keskin tarafından mobing uygulandı, Havva intihar etti. Bu kişiler çok kişinin kul hakkına girmiştir. Denizli Devlet Hastanesinde çalıştığım Aysun K., WhatsAapp grubundan toplantı için yazmıştı. ‘Cemaatimizin toplantısı olarak düştü ve gruptakilere şart ediliyordu’ diye. Onlardan olmayan ve onlardan daha başarılı oldukları düşündükleri kişileri dışlarlar hatta ekarte ederler bunun için bir yol denerler" iddiasında bulundu.



"Ali Keskin’in avukatlarından ’mobing’ iddialarına itiraz"


Davada tutuklu olarak yargılanan Ali Keskin’in avukatı Hamdi Işıklı, bu iddialar üzerine Mahkeme Heyeti’ne bazı belgeler sunarak, ‘mobing’ iddialarına itirazda bulundu. Avukat Işıklı, "Müvekkilim, tanık kendine mobing uyguladığını iddia ettiği dönemde tanıkla ilgili olarak kişisel değerlendirme raporları başlığı altında öğretim görevlisi olabilmesi, yardımcı doçentlik ve doçentlik konularında üç ayrı olumlu rapor vermiş. Bu mu mobing?” diyerek raporların birer örneğini mahkeme başkanına verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Muhtarlık ikisine de yar olmadı Trabzon’un Çaykara ilçesi Yaylaönü Mahallesi’nde 31 Mart’ta yaşanan muhtarlık seçimi sonrası yaşananlar Karadeniz fıkralarını aratmadı. Seçimi kaybeden eski muhtar yeni seçilen muhtarın adli sicil kaydı olduğu için muhtar olamayacağını belirterek İlçe Seçim Kurulu’na şikayet etti, kendisi muhtarlığa geleceğini düşünürken aynı suçtan kendisinin de adli sicil kaydı olduğunu unuttu. İlçe Seçim Kurulu mahallede iki muhtarın da aday olamayacağı hükmederken, seçimde 3. bir aday olmaması nedeniyle mahallede 2 Haziran’da yeniden muhtar seçimi yapılmasına karar verdi. Deniz seviyesinden bin 890 metre yükseklikte bulunan bulutlara komşu Trabzon’un Çaykara ilçesi Yaylaönü mahallesinde tüm Türkiye’de olduğu gibi 31 Mart 2024 tarihinde seçmen sandık başına giderek muhtarını seçti. 2 muhtar adayından Hasan Asan 137 oyla seçimi önde tamamlarken, 3 dönemdir köyün muhtarlığını yapan Yakup Toprak ise 111 oy alarak seçimi kaybetti. Seçimi kaybetmeyi içine sindiremeyen eski muhtar, seçimi kazanan Hasan Asan’ın 2017 yılında Uzungöl’de yaptığı apart otel ile ilgili imar suçu nedeniyle aldığı adli ceza dolayısıyla İlçe Seçim Kurulu’na şikayet etti. Çaykara İlçe Seçim Kurulu’na mazbatasını almaya giden Hasan Asan, kendisi hakkında yapılan şikayet nedeniyle muhtar olamayacağını ve mazbatanın kendisine değil de seçimi kaybeden eski muhtara verileceğini öğrenince o da Yakup Toprak’ın benzer bir suç kaydı bulunduğunu belirterek o da şikayette bulundu. Konuyu değerlendiren İlçe Seçim Kurulu her iki adayın da muhtar olma yeterliliğine sahip olmadığına karar verdi. Kurul, Çaykara ilçesi Yaylaönü Mahallesi’nde Hasan Asan ve eski muhtar dışında 3. bir aday olmaması üzerine seçimin yenilenmesine ve her iki muhtar adayın aday olamayacağı seçimin 2 Haziran 2024 tarihinde yapılmasına karar verdi. "Daha önce biz onu şikayet etmemiştik ama o bizi şikayet etti" Hasan Asan, yaşanan olayla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “2017 yılında Uzungöl’de bir apart otel yaptım. Daha önce yapılan işlem engel teşkil etmiyordu, 2019’da yasa değişti. 1 seneden fazla ceza alan her kimse seçilme yeterliliğini yitiriyordu. Biz de öyle bir engele takıldık. 12 yıllık muhtar rakibimdi, şikayet etti. Muhtarlık düştü. Onun da aynı suçu vardı ve biz onu önceki seçimde şikayet etmedik ama o seçimi kaybedince tuttu bizi şikayet etti. Bunun üzerine biz de onun muhtar olmaması için kendisini şikayet ettik, o da muhtarlığı alamadı. Şimdi 2 Haziran’da yeniden mahallede seçime gidilecek, ikimiz de muhtarlık yarışına giremeyeceğiz” dedi. Eski muhtar Yakup Toprak da yaşanan olayla ilgili “Rakibim benden çok oy aldı. Hukuki olarak işlemiş olduğu suçtan ötürü muhtarlık yapması mümkün değildi. Ben kendisini şikayet ettim. Aynı suçun benim de işlediğim ortaya çıkınca YSK 2 Haziran’da yeniden seçim yapılmasına karar verdi” ifadelerini kullandı.
İzmir Milyonluk tekneler İzmir’de vitrine çıktı Denizcilik sektörünün üreticilerini ve önemli markalarını deniz tutkunlarıyla buluşturan MAST İzmir Boat Show-Tekne, Tekne Ekipmanları ve Deniz Aksesuarları Fuarı, fiyatı on milyonlarca lirayı aşan tekneleri görücüye çıkardı. Yerli ve yabancı firmaların ürünlerinin sergilendiği fuar deniz tutkunlarının akınına uğrarken, birbirinden değerli tekneler için satış görüşmeleri de yapıldı. Fuara olan ilgi katılımcı firmalar tarafından memnuniyetle karşılandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, İZFAŞ ve ED Fuarcılık ortaklığında bu yıl ikinci kez düzenlen MAST İzmir Boat Show - Tekne, Tekne Ekipmanları ve Deniz Aksesuarları Fuarı, Fuar İzmir’de devam ediyor. 5 Mayıs’a kadar B ve C holünde devam edecek MAST İzmir Boat Show’da insan gücüyle çalışan su motorları, elektrikli sörf tahtaları, sürat tekneleri, boyutu 16 metreyi bulan büyük tekneler ve sektörün gelişimi için tasarlanan inovatif ürünler yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisiyle karşılandı. Fuarı ziyaret eden yerli ve yabancı konuklar fiyatı 15-20 milyon liraları bulan tekneler için görüşmeler yaptı. Fuara katılan firmaların temsilcilerinden Buğrahan Biçer, “Çok güzel bir fuar, katılımcı ve ziyaretçi oranımız çok iyi” diye konuşurken, başka bir firmanın müdürü Hilal Kaya da, “Bundan sonraki yıllarda da katılmayı planlıyoruz. Böyle bir fuarın destekçisiyiz” ifadelerini kullandı.