EKONOMİ - 13 Temmuz 2020 Pazartesi 11:34

Padişahları giydiren Buldan bezine talep yağıyor

A
A
A
Padişahları giydiren Buldan bezine talep yağıyor

Denizli’nin dokuma merkezi olan Buldan’da üretilen coğrafi işaret tescilli Buldan bezine ilgi her geçen gün artıyor.

Denizli’nin dokuma merkezi olan Buldan’da üretilen coğrafi işaret tescilli Buldan bezine ilgi her geçen gün artıyor. Bir zamanlar padişahları giydiren Buldan bezi, başta yurt içi olmak üzere yurt dışından da talep görüyor.


Denizli’nin Buldan ilçesinde yıllardır üretilen Buldan bezi eski günlerine kavuşuyor. Osmanlı padişahlarını giydiren Buldan bezleri yurt içi ve yurt dışından pek çok talep alıyor. Ünlü mankenler ile podyumlarda yer alan Buldan bezi, kumaşının tamamının pamuk olması ve terletmemesiyle dikkat çekiyor. Yazın serin, kışın ise sıcak tutması sebebiyle her mevsim tercih edilen ve coğrafi işaret ile tescillenen Buldan bezi iç giyimden gömleğe, peştamal ve bornozdan masa örtüsüne kadar pek çok alanda kullanılabiliyor.



"Mevsimin en gözde kumaşı oldu"


Buldan bezinin en büyük özelliğinin terletmemesi olduğunu belirten işletme müdürü Caner Kaymak, “Buldan bezinin özelliği, yüzde yüz doğal pamuk ipliğinden dokunmuş olması ve yaz aylarında kesinlikle terletmeyen bir yapıda kumaş olmasıdır. Bunun neticesinde de son 3 ile 4 senedir tekrardan ilgi görmeye başladı. İçinde bulunduğumuz mevsimin en gözde kumaşı oldu. 2016 yılından beri Ticaret Odasının vermiş olduğu ‘coğrafi işaretli’ ürün statüsünde olduğu için sadece Buldan’da üretimi yapılıp dış pazara gönderilmektedir” dedi.


Son yıllarda yurt dışından yoğun ilgi olduğunu belirten Kaymak, “Buldan bezi, giyim alanında kullanılabilir. Elbise, bluz, pantolon, atlet gibi ürünler yapılmaktadır. Üretilen ürünler yurt içinde sahil kesimlerine gittiği gibi özellikle son yıllarda Avrupa’da ve Amerika’da da ilgi görüyor” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da düzenlenen “Mahzen-34” operasyonunda elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütü çökertildi İstanbul’da düzenlenen “Mahzen-34” operasyonunda elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütü çökertildi. Operasyonda elebaşının da içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 9 şüpheli yakalandı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, İstanbul’da düzenlenen “Mahzen-34” operasyonunda elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütünün çökertildiğini belirterek operasyonda elebaşının da içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 9 şüphelinin yakalandığını kaydetti. "Aziz milletimizin bilmesini isterim ki; hangi büyüklükte olursa olsun organize suç örgütlerini çökertip, adalete teslim edeceğiz. Şafak sökerken de gün batarken de operasyonlarımız devam edecek" diyen Bakan Yerlikaya şunları kaydetti: "Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı koordinesinde; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kasten adam öldürmeye teşebbüs, iş yerlerine yönelik çok sayıda molotofkokteyli ve silahlı saldırı, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, 6136 sayılı kanuna muhalefet, tehdit ve mala zarar verme suçlarını işledikleri tespit edildi. Operasyon sonucu 3 adet ruhsatsız tabanca, çok sayıda şarjör ve fişeğe el konuldu. Operasyonları gerçekleştiren kahraman polislerimizi tebrik ediyorum. Allah ayağınıza taş değdirmesin. Milletimizin duası sizinle."
Adana Dede Korkut hikayeleri Türklerde kadının konumunu ortaya koyuyor Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Türk Kültüründe Dede Korkut Kitabı” adlı konferansında Dede Korkut hikayelerindeki kadının konum ve önemine değindi. Prof. Dr. Şenesen, Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi’nde (ÇÜTAM) verdiği konferansta, Dede Korkut Hikayelerinde genel olarak Oğuzların birtakım mücadelelerinin yer aldığını ifade ederek, “Bu mücadelelerin ikisi Oğuzların kendi aralarında yaptıkları mücadelelerdir. Bunlardan birinde Dirse Han ve oğlu Boğaç Han arasında geçer. Bir başka mücadele ise İç Oğuz ve Taş Oğuz karşılaşır” dedi. Prof. Dr. Şenesen, şunları kaydetti: “Dede Korkut Hikayelerinde sağlam temellere oturtulmuş bir sosyal yapıyla karşılaşırız. Eski kültür hayatımızı ile ilgili zengin bilgiye bu hikayelerde rastlıyoruz. Hikayelerde toplumun başında hanlar hanı diye gösterilen Begil oğlu Emren Hikayesinde padişah olarak ifade edilen Bayındır Han vardır. Bayındır Han’ın hikayelerindeki rolü beylere akın izin vermek, divanı toplamak, yılda bir defa büyük bir ziyafet vermektir. Hikayelerde kahraman olarak görünmez.” Dede Korkut Hikayelerinde hemen hemen tüm hikayelerde kadının önemli bir yer tuttuğunu söyleyen Ç.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Kadın bir güzellik sembolü olmanın yanında sosyal hayat içinde erkeğin yanında onun eşi ve ortağı olarak yer alır. Kadın sosyal hayat içinde düşüncesi alınan, eş seçiminde özgür, vefa duygusu gelişmiş, anne, iffet sahibi, saygı duyulan biridir. Bu özelliklerinin yanı sıra ata biner, kılıç kullanır, ok atar ve erkeklerle yarışır” şeklinde konuştu. Konferans sonunda Prof. Dr. Refiye Şenesen’e teşekkür belgesi verilirken hatıra fotoğrafı çekimi de gerçekleştirildi.