GENEL - 16 Ocak 2012 Pazartesi 14:48

MİGREN NÖROLOJİK BİR HASTALIK

A
A
A
MİGREN NÖROLOJİK BİR HASTALIK

Denizli Devlet Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doktor Mustafa Çam, eskiden sadece bir ’baş ağrısı olarak’ kabul edilen migrenin artık başlı başına bir nörolojik hastalık olduğunu söyledi.
Migren hastasının nörolojik muayenesinin genelde normal olduğunu, MR ve tomografi incelemelerinde baş ağrısını açıklayabilecek bir patoloji saptanamadığını belirten Dr. Çam, migren tanısının hastanın öyküsü ve klinik tablosu değerlendirilerek konulduğunu anlattı.
Baş ağrısının zonklayıcı, ateş yanar tarzda, matkapla deler gibi ya da nabızla birlikte atan şekilde hissedildiğini anlatan Çam, şöyle konuştu: "Genellikle başın tek bir yanında olup çift taraflı da yerleşebilir. Migren birkaç saatle birkaç gün sürebilir. Bulantı, kusma, ışığa veya sese karşı aşırı hassasiyet baş ağrısına eşlik edebilir. Fiziksel aktivitelerle şiddetlenme sıktır. Birçok kişi de ağrı ve diğer semptomlar o kadar şiddetlidir ki, sadece karanlık bir odada yatıp uyumak ister. Bu da günlük
yaşantıyı aksatır."
Kullanılan ilaçların migreni kesin olarak tedavi etmediğini anlatan Çam, sözlerini şöyle sürdürdü: "Atak sıklığını azaltabilir. Ağrı sırasında kullanılanlar ise atağın daha kolay atlatılmasını sağlayabilir. Migren ataklarında duygu durumunda değişiklikler ile çeşitli nörolojik bulgu baş ağrısına eşlik edebilir. Baş ağrısı olmaksızın sadece nörolojik bulgular veya bulantı kusma ile kendini gösteren migren atakları da olabilir."
KADINLARDA MİGREN GÖRÜLME İHTİMALİ DAHA YÜKSEK
Migrenin genellikle ilk otuz yaş sırasında ortaya çıktığını ve 5 evresi olabileceğini açıklayan Dr. Mustafa Çam, sözlerine şöyle devam etti: "Ülkemizde yapılan bir çalışmada migren görülme oranı sıklığı yüzde 16 olarak belirtilirken bu oran kadınlarda yüzde 21, erkekler için yüzde 10’dur. Migrende haberci, aura, baş ağrısı, ağrı bitişi ve ağrı sonrası olmak üzere 5 evre görülebilir. Hastaların yüzde 60’ında haberci evre görülür. Günler öncesinden migren atağı hissedilir. Hiperaktivite, konsantrasyon
güçlüğü, tekrarlayan esnemeler, bazı yiyeceklere karşı iştah artışı, ense sertliği, depresyon, huzursuzluk, yorgunluk, uyku hali gibi şikayetler bu evrede ortaya çıkar. Tembellik, aşırı susama, ishal ve kabızlık da görülebilir."
TEDAVİDEN ÖNCE TEŞHİS KONULMALI
Tedavide öncelikle tanının doğru konması gerektiğini anlatan Dr. Mustafa Çam, migrenin sıklığı, şiddeti ve hayat kalitesine etkisinin hastadan hastaya değişkenlik gösterdiğini ifade ederek, "Ağrıya neden olan veya tetikleyen nedenlerden kaçınılmalıdır. Hormonal değişiklikler, diyet, çevresel faktörler, duyusal uyaranlar strese hassastırlar. Az veya çok uyuma, aç kalma, adet görme, alkol, bazı yiyecekler, bazı ilaçların alınması veya kesilmesi parlak ışık veya kokular tetikleyici olabilir" dedi.
Çikolata yeme isteği, gerginlik, neşelilik veya depresyonun haberci belirti olup tetikleyici zannedildiğini anlatan Çam, sözlerini şöyle tamamladı: "Tetikleyiciler her zaman atağa yol açmaz veya daha hassas olabilir. Hava ve sıcaklık değişimleri, parlak ışık, keskin kokular, yüksek rakım migreni ortaya çıkabilir. Düzenli egzersiz, düzenli beslenme, düzenli uyku, alışkın olunan günlük aktivite devamı, genel sağlık kurallarına uyma migreni azaltır."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Havaların ısınmasıyla tozun etkisini hissettirdiği enkaz kentte yaşayan vatandaşlara maske uyarısı HATAY (İHA) – Depremin vurduğu Hatay’da yaşayan vatandaşlara, uzmanından maske takmaları konusunda uyarı geldi. Doktor Ercan Nural, astım ve alerjik reaksiyonu olan hastalarda toza bağlı olarak geçmeyen öksürükler, burun akıntıları ve hapşırıklar görüldüğünü söyledi. Kahramanmaraş merkezli depremler Hatay’da büyük yıkıma yol açmış ve 25 bine yakın insan vefat etmişti. Hatay’da bahar aylarının gelmesiyle birlikte hava sıcaklığı da 35 dereceyi bulmaya başladı. Yaz mevsimiyle birlikte artan toz bulutları sağlık üzerinde olumsuz etkilere neden oluyor. Dr. Ercan Nural, astım ve alerji hastalarını maske kullanmaları ve dışarıda giyindikleri kıyafetleri yüksek sıcaklıkta yıkamaları konusunda uyardı. Yağışlı havanın etkisini yitirmeye başlamasıyla toz bulutlarının etkisini arttırmaya başladığını dile getiren Dr. Nural, "Yaşadığımız 6 Şubat depremlerinden ötürü çok fazla enkaz mevcut. Yağmurun azalmasına bağlı olarak yaz ayının gelmesiyle birlikte toz bulutları çok fazla olmaya başladı. Astım, alerjik reaksiyonları olan hastalarımızda çok sıkıntılar yaşıyoruz. Hastalarımda özellikle geçmeyen öksürükler, burun akıntıları, hapşırıklar, deri döküntüleri ve kaşıntılar çok fazla olmaya başladı. Bu tip hastalarımızın tedavilerini aksatmamaları, dışarıya çıkarken maske takmaları ve dışarı çıkarken giyilen kıyafetinin tekrar eve sokulmaması lazım. Dışarıya giyilen kıyafetin çıkartılıp 60 ya da 90 derece aralığında yıkanması gerekiyor. Toz bulutları çocuklarda ileri ki yaşlarda bağışıklık sistemlerinin gelişimi için fazla toza maruz kalmamaları gerekiyor. Çocukların ve yetişkinlerin iyi beslenmesi gerekiyor. Protein içeren yemekler, bol yoğurt ve sıvı tüketmeleri konusunda önerilerim var. Çocukları ne kadar dengeli beklerseniz bağışıklık sistemleri gelişmiş olacak. Asıl tedavinin etkenden uzaklaştırmak olduğunu düşünüyorum. Bu inatçı öksürüklerde hastalarımda deprem sonrası artış görüyorum" dedi.
Elazığ Kayısıyı ’sis’ vurdu, rekoltede yüzde 60 düşüş bekleniyor Elazığ’da geçen sene don vuran kayısıyı bu sene de sis vurdu. Üretici rekoltede yüzde 60 düşüş beklerken, bazı ağaçlarda hiç meyve olmadığını ifade etti. Türkiye’nin önemli kayısı üretim merkezlerinden olan ve 100 bin dekar alanda bir milyona yakın kayısı ağacı bulunan Elazığ’ın Baskil ilçesinde, yılda ortalama 60 bin ton kayısı üretimi gerçekleşiyor. Elazığ’daki bu kayısının yüzde 95’i ise Baskil ilçesindeki bahçelerde oluyor. İlçede üretilen kalitesi ve aroması ile ilk sıralarda yer alan Baskil kayısısının önemli pazar yeri ise Malatya’da bulunuyor. 2 yıldır çeşitli meteorolojik olaylardan ve hastalıklardan dolayı çiftçi istediğini bir türlü alamazken bu sene de kayısı sis vurdu. Bahçelerin üzerlerini kaplayan sis, kayısı tomurcukları üzerinde su tanecikleri biriktirdi. Gece yaşanan en ufak bir soğukta su tanecikleri donarak kayısıyı adeta öldürdü. Her sene bir olayla karşılaştıklarını ve yaklaşık 3 sezondur istediklerini alamadıklarını dile getiren çiftçiler, rekoltede bu sene ortalama yüzde 60 düşüş beklediklerini söyledi. Bu sene kayısının olmamasının en büyük etkeninin sis olduğunu belirten üreticilerden Nusret Abiç, "Sis, ağaç üzerinde su tanecikleri bırakıyor. Bu tanecikler buz dönüştüğü zaman meyve kalmıyor. Hepsi yanıp gidiyor. En büyük etken sistir. Aşırı soğuk veya sıcaktan değil, bu seneki kayısının olmamasının sebebi sistir. Bu sene geçen seneden de düşük. Geçen sene zaten düşüktü, bu sene onun da altında kaldı. Bu sene işçiliği, elektriği, suyu ve gübresini çiftçi cebinden ödeyecek. Geçen seneye göre kayısıda yüzde 60 düşüş var. Geçen sene kadar olması imkansız gibidir. İklimlerin bozulması mı diyelim artık kayısı olmuyor. Geçen sene don vurdu, bu sene sis vurdu. Seneye de ne vurur onu Allah bilir" dedi. Üreticilerden Hamza Abiç ise, "Geçen sene çiçeğe yağmur vurdu ve dondurdu. Bu sene ise aşırı bir sis vardı. Sis tomurcukların üzerinde su olarak birikti. Gece de dondurduğu için tomurcukların hepsi dondu. Bu sene yapacak bir şey yok. Her zaman kazandırmıyor bazen de götürüyor. Bu sene de cepten götürecek. Rızkın kefili Allah’tır. Yapabileceğimiz bir şey yok. Geçen seneye göre bazı yerlerde yüzde 60, bazı yerlerde ise yüzde 100 düşüş var. Bazı ağaçlarda 3-5 kilo var. Bazı ağaçların üzerinde ise hiç yok. 3 sezondur bahçeden verim alamıyoruz. Bahçenin üzeri kırmızı sürgülerle dolu. Bu bahçenin artık verimden düştüğünün bir göstergesidir. Artık bahçe kendi gelişime verdi. 3 senedir meyve olmadığı için ağaç, meyve vermeyi bir nevi unuttu gibi, bu yüzden artık sadece kendini büyütüyor" diye konuştu.
Ankara Türkiye Arıcılık Haritası 2023 verileri ile güncellendi Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, ülkenin arıcılık ile ilgili bilgilerinin yer aldığı Türkiye Arıcılık Haritası’nın 2023 verileri ile güncellendiğini belirterek, "Türkiye Arıcılık Haritamıza yeni coğrafi işaret alan ballarımız ile damızlık ana arı üreten illerimiz de eklendi" dedi. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, sahip olduğu coğrafi konum ve biyoçeşitlilik dolayısıyla dünya ballı bitkiler florasının yüzde 75’ine sahip olan Türkiye’nin, bal üretiminde dünyada ikinci sırada bulunduğuna dikkati çekerek, dünyadaki çam balı üretiminin yüzde 90’ının da Türkiye’de gerçekleştiğinin altını çizdi. Son 22 yılda arıcılığın geliştirilmesi ve bal üretiminin artırılması amacıyla çok sayıda projenin hayata geçirildiğini anımsatan Yumaklı, bu kapsamda, Bakanlığa bağlı Hayvancılık Genel Müdürlüğünün hizmete sunduğu Türkiye Arıcılık Haritası internet sitesinin üreticiler için önemli bir dijital rehber olduğunu vurguladı. Bakan Yumaklı, “TarımCebimde” mobil uygulamasından da ulaşılabilen Türkiye Arıcılık Haritası internet sitesinde arıcılıkla ilgili birçok veri ve istatistiki bilgi bulunduğuna işaret ederek, “Ülkemiz geneli ve illere göre ayrı ayrı hazırlanan haritamız, renk skalası ile belirtilmiş üretici sayısı, kovan sayısı, bal üretimi ve kovan başı bal verimi gibi bilgiler içeriyor. Haritada ayrıca, ülkemiz genelinde üretimi yapılan bal çeşitleri ve bu balların illere göre dağılımı, illerde en çok üretimi yapılan bal çeşitleri, tescil edilmiş coğrafi işaretli ballar, damızlık ana arı üreten iller ve kapasiteleri, damızlık ana arıların ırk özellikleri ve tescilleri, bombus arısı üreten iller ve kapasiteleri de yer alıyor” değerlendirmesinde bulundu. Zaman zaman yeni bilgiler eklenen Türkiye Arıcılık Haritası’nın 2023 verileri ile güncellendiğini bildiren Yumaklı, şu bilgileri aktardı: "2023 TÜİK verilerine göre 9,2 milyon adet kovan varlığına sahip olan ülkemizde yıllık bal üretimi 115 bin ton, ortalama kovan başı verim ise 12,5 kilogram düzeyinde bulunuyor. 2002 yılında 74 bin ton olan bal üretimimiz, Bakanlığımızın çalışmaları sonucu 2023 yılında yüzde 54 artışla 115 bin tona, 4,1 milyon olan arılı kovan sayımız ise yüzde 122 artışla 9,2 milyona yükseldi. Muğla, Ordu, Adana, Mersin ve İzmir en fazla kovana sahip illerimiz arasında yer alıyor. Kovan başına en fazla verim Ordu’da gerçekleştirilirken, bu ilimizi Adana, Çanakkale, Sivas ve Kars takip ediyor. En fazla bal üretimi Ordu, Adana, Muğla, Sivas ve İzmir illerimizde yapılıyor. Muğla, Sivas, Antalya, İzmir ve Ordu en fazla arıcılık işletme sayısına sahip illerimiz olarak ön plana çıkıyor." Türkiye Arıcılık Haritası’nda güncellenen verilerden birinin de bal ormanı sayısı olduğunu vurgulayan Yumaklı, “2022 yılında 750 olan bal ormanı sayımız, 2023 yılında 796’ya ulaştı. Buna göre, ülkemiz genelinde toplam 1 milyon 6 bin 183 kovan kapasitesine sahip 95 bin 283 hektarlık alanı kaplayan 796 adet bal ormanımız bulunuyor” ifadelerini kullandı. Bakan Yumaklı, yapılan güncelleme ile Türkiye Arıcılık Haritası’na yeni coğrafi işaret alan ballar ile damızlık ana arı üreten illerin de eklendiğini belirterek, “Ülkemizde coğrafi işaret alan 29 adet tescilli bal çeşidi bulunurken, 27 bal da başvuru aşamasında tescil almayı bekliyor. Ardahan, Ankara, Çorum, Artvin, Muğla, Ordu, Ankara, İzmir, Mersin ve Düzce illerimizde de damızlık ana arı üretimi yapılıyor” bilgisini verdi. "Bal üreticilerimize desteklerimiz sürecek" Tüm bu çalışmaları, arıcılık ile uğraşan üreticilerin ülkenin sahip olduğu kapasiteyi daha yakından tanıyarak bilgi sahibi olmaları amacıyla yürüttüklerini vurgulayan Yumaklı, şunları kaydetti: "Bal ve diğer arı ürünlerinin üretiminde verimliliğimizi daha da ileriye taşımaya yönelik projeler geliştirmeye, desteklerimizi artırmaya devam edeceğiz. 2023 yılında 80 bin 479 arıcımıza 473 milyon 22 bin TL destekleme ödemesinde bulunduk. Bu minvalde, güncellenen Türkiye Arıcılık Haritamızın üreticilerimiz için her yönden yol gösterici olmasını ve üretimlerine güç katmasını temenni ediyorum."
Ankara Türkiye Arıcılık Haritası 2023 verileri ile güncellendi Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, ülkenin arıcılık ile ilgili bilgilerinin yer aldığı Türkiye Arıcılık Haritası’nın 2023 verileri ile güncellendiğini belirterek, “Türkiye Arıcılık Haritamıza yeni coğrafi işaret alan ballarımız ile damızlık ana arı üreten illerimiz de eklendi” dedi. Bakan Yumaklı, sahip olduğu coğrafi konum ve biyoçeşitlilik dolayısıyla dünya ballı bitkiler florasının yüzde 75’ine sahip olan Türkiye’nin, bal üretiminde dünyada ikinci sırada bulunduğuna dikkati çekerek, dünyadaki çam balı üretiminin yüzde 90’ının da Türkiye’de gerçekleştiğinin altını çizdi. Son 22 yılda arıcılığın geliştirilmesi ve bal üretiminin artırılması amacıyla çok sayıda projenin hayata geçirildiğini anımsatan Yumaklı, bu kapsamda, Bakanlığa bağlı Hayvancılık Genel Müdürlüğü’nün hizmete sunduğu Türkiye Arıcılık Haritası internet sitesinin üreticiler için önemli bir dijital rehber olduğunu vurguladı. Bakan Yumaklı, “TarımCebimde” mobil uygulamasından da ulaşılabilen Türkiye Arıcılık Haritası internet sitesinde arıcılıkla ilgili birçok veri ve istatistiki bilgi bulunduğuna işaret ederek, “Ülkemiz geneli ve illere göre ayrı ayrı hazırlanan haritamız, renk skalası ile belirtilmiş üretici sayısı, kovan sayısı, bal üretimi ve kovan başı bal verimi gibi bilgiler içeriyor. Haritada ayrıca, ülkemiz genelinde üretimi yapılan bal çeşitleri ve bu balların illere göre dağılımı, illerde en çok üretimi yapılan bal çeşitleri, tescil edilmiş coğrafi işaretli ballar, damızlık ana arı üreten iller ve kapasiteleri, damızlık ana arıların ırk özellikleri ve tescilleri, bombus arısı üreten iller ve kapasiteleri de yer alıyor” değerlendirmesinde bulundu. Zaman zaman yeni bilgiler eklenen Türkiye Arıcılık Haritası’nın 2023 verileri ile güncellendiğini bildiren Yumaklı, şu bilgileri aktardı: “2023 TÜİK verilerine göre 9,2 milyon adet kovan varlığına sahip olan ülkemizde yıllık bal üretimi 115 bin ton, ortalama kovan başı verim ise 12,5 kilogram düzeyinde bulunuyor. 2002 yılında 74 bin ton olan bal üretimimiz, Bakanlığımızın çalışmaları sonucu 2023 yılında yüzde 54 artışla 115 bin tona, 4,1 milyon olan arılı kovan sayımız ise yüzde 122 artışla 9,2 milyona yükseldi. Muğla, Ordu, Adana, Mersin ve İzmir en fazla kovana sahip illerimiz arasında yer alıyor. Kovan başına en fazla verim Ordu’da gerçekleştirilirken, bu ilimizi Adana, Çanakkale, Sivas ve Kars takip ediyor. En fazla bal üretimi Ordu, Adana, Muğla, Sivas ve İzmir illerimizde yapılıyor. Muğla, Sivas, Antalya, İzmir ve Ordu en fazla arıcılık işletme sayısına sahip illerimiz olarak ön plana çıkıyor. “ Türkiye Arıcılık Haritası’nda güncellenen verilerden birinin de bal ormanı sayısı olduğunu vurgulayan Yumaklı, “2022 yılında 750 olan bal ormanı sayımız, 2023 yılında 796’ya ulaştı. Buna göre, ülkemiz genelinde toplam 1 milyon 6 bin 183 kovan kapasitesine sahip 95 bin 283 hektarlık alanı kaplayan 796 adet bal ormanımız bulunuyor” ifadelerini kullandı. Bakan Yumaklı, yapılan güncelleme ile Türkiye Arıcılık Haritası’na yeni coğrafi işaret alan ballar ile damızlık ana arı üreten illerin de eklendiğini belirterek, “Ülkemizde coğrafi işaret alan 29 adet tescilli bal çeşidi bulunurken, 27 bal da başvuru aşamasında tescil almayı bekliyor. Ardahan, Ankara, Çorum, Artvin, Muğla, Ordu, Ankara, İzmir, Mersin ve Düzce illerimizde de damızlık ana arı üretimi yapılıyor” bilgisini verdi. “Bal üreticilerimize desteklerimiz sürecek” Tüm bu çalışmaları, arıcılık ile uğraşan üreticilerin ülkenin sahip olduğu kapasiteyi daha yakından tanıyarak bilgi sahibi olmaları amacıyla yürüttüklerini vurgulayan Yumaklı, şunları kaydetti: “Bal ve diğer arı ürünlerinin üretiminde verimliliğimizi daha da ileriye taşımaya yönelik projeler geliştirmeye, desteklerimizi artırmaya devam edeceğiz. 2023 yılında 80 bin 479 arıcımıza 473 milyon 22 bin TL destekleme ödemesinde bulunduk. Bu minvalde, güncellenen Türkiye Arıcılık Haritamızın üreticilerimiz için her yönden yol gösterici olmasını ve üretimlerine güç katmasını temenni ediyorum.” (MEA-
Hatay ’Doktor Civanım filmindeki motosikletin orijinali bende’ dedi, depremzedeler için satışa çıkardı Kemal Sunal’ın başrol oynadığı ‘Doktor Civanım’ filminde kullanılan 1971 model motosiklet, Ali Meftunzade isimli iş adamı tarafından depremin vurduğu Hatay’a getirildi. Kendisinde bulunan motosikletin filmde kullanılan araç olduğunu iddia eden Meftunzade, "Böyle güzel bir hatıranın taklidi olamaz" diyerek açık artırma usulünde satılacak motosikletten elde edilecek paranın, depremzede insanların yararı için kullanılacağını söyledi. Türk sinemasının unutulmaz aktörlerinden olan ve onlarca filmle insanların hafızasına kazınan Kemal Sunal’ın başrol oynadığı “Doktor Civanım” filminde kullandığı 1971 model sepetli motosiklet, turizm rehberi Ali Meftunzade tarafından depremin vurduğu Hatay’a getirildi. Antakya ilçesinde bulunan kendisine ait garajda aracı sergileyen Mefunzade, motosikleti 5 yıl önce Yeşilçam’ın tanınan ismi Tuna Ercun’dan satın aldığını iddia etti. Kentteki depremzede çocukların moralini yükseltmek isteyen Meftunzade, depremin en çok hasar verdiği Hatay’da düzenleyeceği organizasyonda motosikleti satışa çıkaracak. Meftunzade, açık arttırmayla satılacak motosikletin satışından ve gerçekleştirilecek organizasyondan elde edilecek paranın da depremde uzvunu kaybeden vatandaşların yararına kullanılacağını söyledi. “Türk sinemasının yıldızı ve tek koleksiyonu olan ‘Doktor Civanım’ın sahibiyim” Doktor Civanım filminde kullanılan motosikletin sahibi olduğunu söyleyen iş adamı Meftunzade, “Türk sinemasının yıldızı ve tek koleksiyonu olan ‘Doktor Civanım’ın sahibiyim. Motosikletimizi, depremzede çocuklarımıza katkı sağlamak amacıyla açık artırmayla satışa çıkarttık. Biz bu günlerde Hatay’daki çocuklarımızın moral ve motivasyona ihtiyacı olduklarını düşündüğümüzden dolayı organizasyon çerçevesinde motosikletimizi Hatay’a getirdik. Motosikletimiz şu anda açık artırımda ve gerçekten çok ciddi teklifler alıyoruz. Motosikletimiz Türk sinemasına 40 yıl boyunca emek vermiş bir motosiklettir. 1982 yılında rahmetli Kemal Sunal ve Bahar Öztan’ın oynadığı ‘Doktor Civanım’ filminde bu motosiklet kullanıldı. Motosikletimizi Hatay’a getirip depremzede çocuklarımızın psikolojilerine iyi gelecek güzel bir organizasyon yapmak” dedi. “Filmdeki plaka hala motosikletin üstünde duruyor” Motosikleti 5 yıl önce aldığını belirten Meftunzade, “Türk sinemasına 40 yıl emek veren Tuna Ercun’dan satın aldım. Filmdeki plaka hala motosikletin üstünde duruyor. Filme de dikkatli bakıldığında motosiklet burada. Böyle güzel bir hatıranın taklidi olamaz. Bende bir klasik rahatsızlığı var. Gördüm, beğendim ve satın aldım. Motosikletimizi ancak böyle bir organizasyon için satılışa koyabilirdim. Memleketimizde depremzede çocuklarımıza elektrolit kol ve bacak protezler almak için Yeşilçam sinemasına emek veren bu motosikleti satışa çıkarttım. Bu vesileyle motosikletimizi Hatay’a getirdik. Depremzede çocuklarımızla büyük bir organizasyonla, moral ve motivasyon olacak şekilde bir araya getireceğiz” ifadelerini kullandı.
Hatay Havaların ısınmasıyla tozun etkisini hissettirdiği enkaz kentte yaşayan vatandaşlara maske uyarısı Depremin vurduğu Hatay’da yaşayan vatandaşlara, uzmanından maske takmaları konusunda uyarı geldi. Doktor Ercan Nural; astım ve alerjik reaksiyonu olan hastalarda toza bağlı olarak geçmeyen öksürükler, burun akıntıları ve hapşırıklar görüldüğünü söyledi. Kahramanmaraş merkezli depremler Hatay’da büyük yıkıma yol açmış ve 25 bine yakın insan vefat etmişti. Hatay’da bahar aylarının gelmesiyle birlikte hava sıcaklığı da 35 dereceyi bulmaya başladı. Yaz mevsimiyle birlikte artan toz bulutları sağlık üzerinde olumsuz etkilere neden oluyor.. Doktor Ercan Nural, astım ve alerji hastalarını maske kullanmaları ve dışarıda giyindikleri kıyafetleri yüksek sıcaklıkta yıkamaları konusunda uyardı. Yağışlı havanın etkisini yitirmeye başlamasıyla toz bulutlarının etkisini arttırmaya başladığını dile getiren Doktor Ercan Nural, "Yaşadığımız 6 Şubat depremlerinden ötürü çok fazla enkaz mevcut. Yağmurun azalmasına bağlı olarak yaz ayının gelmesiyle birlikte toz bulutları çok fazla olmaya başladı. Astım, alerjik reaksiyonları olan hastalarımızda çok sıkıntılar yaşıyoruz. Hastalarım da özellikle geçmeyen öksürükler, burun akıntıları, hapşırıklar, deri döküntüleri ve kaşıntılar çok fazla olmaya başladı. Bu tip hastalarımızın tedavilerini aksatmamaları, dışarıya çıkarken maske takmaları ve dışarı çıkarken giyilen kıyafetinin tekrar eve sokulmaması lazım. Dışarıya giyilen kıyafetin çıkartılıp 60 ya da 90 derece aralığında yıkanması gerekiyor. Toz bulutları çocuklarda ileri ki yaşlarda bağışıklık sistemlerinin gelişimi için fazla toza maruz kalmamaları gerekiyor. Çocukların ve yetişkinlerin iyi beslenmesi gerekiyor. Protein içeren yemekler, bol yoğurt ve sıvı tüketmeleri konusunda önerilerim var. Çocukları ne kadar dengeli beklerseniz bağışıklık sistemleri gelişmiş olacak. Asıl tedavinin etkenden uzaklaştırmak olduğunu düşünüyorum. Bu inatçı öksürüklerin hastalarım da deprem sonrası artış görüyorum" dedi. (AGT-VK-