EĞİTİM - 18 Aralık 2025 Perşembe 14:49

11. Girişimcilik ve Liderlik Programı iş dünyasının profesyonellerini gençlerle buluşturdu

A
A
A
11. Girişimcilik ve Liderlik Programı iş dünyasının profesyonellerini gençlerle buluşturdu

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) ve PAÜ İşletme Topluluğu koordinasyonunda Sadık Grup ana sponsorluğunda bu yıl 11’incisi düzenlenen İş Dünyasında Hedef: Girişimcilik ve Liderlik Programı birbirinden önemli isimleri ağırladı.



PAÜ Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılan etkinliğin açılış programına Rektör Prof. Dr. Mahmud Güngör, Rektör Yardımcıları, dekanlar, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.


Programın açılışında konuşma yapan PAÜ İşletme Topluluğu Danışmanı Doç. Dr. Yeliz Mohan Bursalı ve Topluluk Başkanı Cemile Çevik birlikte yaptıkları konuşmada her sene sektöründe bir numara olan dev firmaların ve kamu sektörünün üst düzey yöneticilerini Pamukkale Üniversitesi ve Denizli halkı ile bir araya getirmenin haklı gururunu yaşadıklarını ifade ederek etkinliğin düzenlenmesine emeği geçen başta etkinliğin ana sponsoru olan Sadık Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oktay Mersin olmak üzere herkese teşekkürlerini sundu.



Mersin: "İş dünyasında başarı artık sadece bilgi ile değil vizyonla cesaretle ve değişime uyum sağlayabilme becerisi ile mümkündür."


Etkinliğin açılışında konuşmasına "İmkansıza ulaşmanın yolu onun mümkün olduğuna inanmaktır." sözünü hatırlatarak başlayan Sadık Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oktay Mersin, şunları ifade etti:


"Bu etkinliğin ana konusu olan girişimciliğin ve liderliğin temelini çok net anlatan bu söz ile başladım çünkü her başarı bir inançla başlar. Bugün bu salonda farklı deneyimlere sahip çok değerli konuklarımız var. Eminim ki siz sevgili gençler buradan yalnızca bilgi ile değil ilhamla yeni bakış açısı ile ayrılacaksınız. İş dünyasında başarı artık sadece bilgi ile değil vizyonla, cesaretle ve değişime uyum sağlayabilme becerisi ile mümkündür. Girişimcilik fırsatları görmeyi, risk almayı ve değer üretebilmeyle liderlik ise bu vizyonu paylaşabilmek ve insanları peşinden sürükleyebilmektir. Bu değişimin merkezinde ise bugün dijital dönüşüm ve yapay zekâ bulunmaktadır. Özel sektör fikirleri ürüne dönüştürür, kamu kurumları ise güvenli ve adil bir çizer. Üniversiteler ise geleceğin insan kaynağını yetiştirir. Bu üç yapı uyum içinde çalıştığında kazanan sadece kurumlar değil toplumun tamamı olur. Doğru ilişkiler kurulduğunda ve ortak akıl devreye girdiğinde sınırlar yalnızca haritalarda kalır. Dünya çok hızlı değişiyor ve bu değişim hem deneyimli iş insanlarını hem de yolun başındaki gençleri aynı noktada buluşturuyor. Bugün bir fikri olan bir öğrenci ile yılların tecrübesine sahip bir iş insanı aynı masada geleceği konuşabiliyor. Öğrenmeye, gelişmeye ve kendimizi yenilemeye devam etmezsek bu hızın gerisinde kalmamız kaçınılmazdır. Üniversite yılları sadece bir meslek edinme süreci değil aynı zamanda soru sormanın denemenin ve başka türlü olabilir mi demenin de dönemidir. Girişimcilik de tam olarak bu noktada başlar. Bu etkinliğin özel sektör-üniversite iş birliği örneği olduğuna inanıyorum. Değer temelli yönetim nasıl anılmak istediğinizi belirler. Biz Sadık Grup olarak bu organizasyonu yıllardır desteklemekten büyük onur duyuyoruz. Bugünkü etkinliğimizin hepimiz için ilham verici ve yol gösterici olmasını diliyor, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum."



Sadık Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oktay Mersin’e destekleri ve katkılarından dolayı Rektör Prof. Dr. Mahmud Güngör tarafından plaket takdim edildi.


Açılış konuşmalarının ardından program ESAS Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emine Sabancı Kamışlı, Microsoft Türkiye Kurumsal Çözümler Genel Müdür Yardımcısı Cüneyt Batmaz, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı ve ODE Yalıtım AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Dr. Osman Cevdet Akçay’ın sunumları ile devam etti.



11. Girişimcilik ve Liderlik Programı iş dünyasının profesyonellerini gençlerle buluşturdu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Şanlıurfa Şanlıurfa’da kentsel dönüşüm projesi hayata geçiyor Şanlıurfa’nın Haliliye ilçesindeki Hızmalı ve Atatürk Mahallelerini kapsayan "2. Etap Kentsel Dönüşüm Projesi" kapsamında 27 bin 380 metrekarelik alanda büyük bir yeni yapı alanı hayata geçiriliyor. Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar’ın öncülüğünde, Haliliye ilçesinin çehresini değiştirecek bir dönüşüm projesi hayata geçiriliyor. Şehir merkezinde can ve mal güvenliğini tehdit eden, fiziksel açıdan yıpranmış ve sosyo-ekonomik olarak dönüşüme ihtiyaç duyan bölgelerde hayata geçirilen "2. Etap Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı" kapsamında Hızmalı ve Atatürk Mahallelerini kapsayan dev bir yeni yapı projesi başlatıldı. Projenin güney sınırını Karakoyun Deresi oluştururken, kuzeyde Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi yer alıyor. Tarihi Justinyen Su Kemeri ile Hızmalı Köprü arasında kalan bu özel alan, imar planında yeni yapı olarak tanımlanıyor. Toplamda 27 bin 380 metrekarelik bir alan üzerinde şekillenen proje, bölge halkı için yeni bir yaşam alanı oluşturmayı hedefliyor. yeni yapı alanı içerisinde toplam 85 yapı ve 250 bağımsız birim yer alıyor. Bu alanın yaklaşık 18 bin metre karelik kısmı mülkiyet alanı olarak belirlenmiş durumda. Hak sahipleriyle kamulaştırma amacıyla uzlaşma görüşmeleri devam ederken, projenin tamamlanmasının ardından bölgedeki yapıların tahliyesi ve yıkımı gerçekleştirilecek. Hızmalı ve Atatürk Mahallelerini kapsayan "2. Etap Kentsel Dönüşüm Projesi" ilk uygulama çalışmaları, Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar’ın katılımıyla 19 Aralık Cuma günü saat 14.30’da düzenlenecek programla başlatılacak.
Tokat Husumetlisinin park halindeki aracına zarar verdi Tokat’ta husumetlisinin park halindeki aracına zarar verdiği anlar güvenlik kamerasına yansıdı. Olay, 9 Aralık 2025 tarihinde Seyitnecmettin Mahallesi Uzunseki Sokak’ta meydana geldi. İddiaya göre, husumetli komşusu ve beraberindeki 1 kişi bir kamyonetle Sinan Akbaş’a ait 60 HG 254 plakalı Opel marka otomobile çarparak zarar verdi. Olay çevredeki bir evin güvenlik kamerası tarafından kaydedildi. Görüntülerde, pikap tarzı bir aracın geri manevra yaparak park halindeki otomobile çarptığı, diğer şahsın ise yaşananları cep telefonuyla kayda aldığı görüldü. Olayın ardından şikayetçi olan Sinan Akbaş, hukuk mücadelesi başlattı. Karşı tarafın ifadesinde, aracın kontrolden çıkarak kazanın istemeden gerçekleştiğini öne sürdüğü, şüphelinin adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı öğrenildi. Karşı taraftan sürekli tehdit mesajları aldığını iddia eden Akbaş, gece saatlerinde iki araçla gelen şahısların kasıtlı olarak otomobiline zarar verdiğini iddia ederek, "Birisi cep telefonuyla çekim yaparken diğeri pikapla ileri geri manevra yaparak aracımı paramparça etti. Elimdeki tek arabaydı, başka araç alacak gücüm yok. Sebepsiz yere böyle bir şey yapıldı. Sürekli tehdit ediliyoruz, çocuklarım dışarı çıkamıyor, okula gidemiyor. Çok mağduruz" dedi. Akbaş, zararının bir an önce giderilmesini ve can güvenliklerinin sağlanmasını isterken olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü öğrenildi.
Gaziantep ’Dijital Usta’lar sahaya iniyor Gaziantep Ticaret Odası (GTO) ev sahipliğinde, Trendyol tarafından Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Habitat Derneği iş birliğiyle hayata geçirilen Dijital Usta Projesi ile eğitim programını tamamlayan Dijital Ustalar için sertifika töreni düzenlendi. Gençlerin dijital becerilerini geliştirmeyi ve KOBİ’lerin nitelikli iş gücüne erişimini amaçlayan proje kapsamında e-ticaret ve e-ihracata giriş ile e-ticaretin temelleri, pazaryeri modelleri, dijital marka ve pazarlama stratejileri eğitimi alan ve sahaya inmeye hazır dijital ustaların istihdamı için de 3 ay maaş desteği Trendyol tarafından sağlanacak. Gaziantep Ticaret Odası’nda düzenlenen sertifika töreninde konuşan GTO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım, dijitalleşmenin artık bir tercih değil, işletmeler için ayakta kalmanın ve büyümenin temel şartı haline geldiğini söyledi. Dijitalleşmenin "olsa iyi olur" anlayışını çoktan aştığını belirten Yıldırım, teknolojinin tek başına yeterli olmadığına dikkat çekerek, "Bugün dijitalleşme; ayakta kalmanın, rekabet etmenin ve sürdürülebilir büyümenin temel şartıdır. Ancak teknoloji, yazılım ya da altyapı tek başına fark oluşturamaz. Asıl farkı oluşturan, dijitali doğru kullanan, yetkin ve nitelikli insan kaynağıdır" ifadelerini kullandı. "Bu sertifikalar geleceğe hazırlığın belgesidir" Sertifika almaya hak kazanan gençlerin çağın en kritik ihtiyacına doğrudan cevap verdiğini vurgulayan Yıldırım, Dijital Usta sertifikalarının sıradan birer belge olarak görülmemesi gerektiğini belirterek "Bugün aldığınız bu sertifikalar sadece birer kâğıt parçası değildir. Bu sertifikalar; değişime uyum sağladığınızın, kendinize yatırım yaptığınızın ve geleceğe hazırlandığınızın belgesidir. Dijital becerilerle donanmış gençler, hem işletmelerimiz hem de şehrimiz için çok önemli bir kazanımdır" dedi. Dijital Usta Projesi’nin gençleri bilgiyle, KOBİ’leri ise nitelikli iş gücüyle buluşturduğunu dile getiren Yıldırım, Gaziantep’in pilot illerden biri olmasının da ayrı bir önem taşıdığını söyleyerek, "Bu projeyi sadece bir eğitim programı olarak değil, güçlü bir istihdam fırsatı olarak görmek gerekiyor. Proje kapsamında istihdam edilecek dijital ustaların 3 ay boyunca maaşı Trendyol tarafından karşılanıyor. Ben her bir gencimize ve görev alacakları her işletmeye şimdiden başarı ve bol kazanç diliyorum" ifadelerini kullandı. Başkan Yıldırım’ın ardından kürsüye gelen Trendyol Sürdürülebilirlik ve Sosyal Etki Direktörü Tülin Kara ile Habitat Derneği İcra Kurulu Üyesi Taha Aydoğmuş ise Dijital Usta Projesi’nde Gaziantep gibi üretim ve ihracat kapasitesi yüksek, girişimcilik kültürü güçlü bir şehrin pilot il olarak yer almasının son derece anlamlı olduğunu belirtti. Projenin sahadaki olumlu sonuçlarını Gaziantep’te görmekten büyük memnuniyet ve heyecan duyduklarını ifade eden Kara ve Aydoğmuş, Dijital Usta Projesi’nin gençler ve KOBİ’ler için önemli bir dönüşüm modeli sunduğunu vurguladı.
Ankara Bakan Kurum: "Türkiye asrın felaketini asrın inşa seferberliğine dönüştürmüş, şahlanış dönemine geçmiştir" Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, ’Ankara’nın Geleceği Zirvesi’ Programında konuştu. Deprem bölgesinde yapılan çalışmalara değinen Kurum, "Türkiye asrın felaketini asrın inşa seferberliğine dönüştürmüş, şahlanış dönemine geçmiştir" dedi. Ankara Genç İş Adamları Derneği (ANGİAD) ev sahipliğinde ’Ankara’nın Geleceği Zirvesi’ programı düzenlendi. Ankara’ da bulunan bir otelde gerçekleştirilen programa, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, AK Parti Ankara Milletvekili Fuat Oktay ve Ankara Valisi Vasip Şahin katıldı. "Ankara’nın hem kuzeyinde hem güneyinde iki yeşil koridor oluşturuyoruz" Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Bakan Kurum, Ankara’nın hemen hemen her ilçesinde bir eserleri olduğunu ifade etti. Bakan Kurum, "Kentsel dönüşümdür, sosyal konuttur, millet bahçesidir, altyapıdır. Hamdolsun Ankaralı hemşehrilerimizle birlikte bu mücadeleyi yaptık. Hep şunu düşündük. Geçmişini koruyamayan şehir asla geleceğini inşa edemez. Bu anlayıştan hareketle bir yandan işte tarihi Saracoğlu mahallesini orayı ihya ettik. Ergelen meydanındaki çalışmalarımızı yine etaplar halinde tamamlıyor, Ankaralı hemşehrilerimizin hizmetine sunuyoruz. Diğer yandan doğayı yeniden şehirle buluşturduğumuz millet bahçelerimizi yapıyoruz ki bunu da şöyle planladık. Ankara’nın hem kuzeyinde hem güneyinde iki yeşil koridor oluşturuyoruz. Atatürk Orman Çiftliği’yle başlayan Atatürk Kültür Merkezi Millet Bahçesi ki Türkiye’de ilk tamamladığımız millet bahçelerinden biri orayla birleşen Ergelen meydanına kadar uzanan güneyde de İmrahor Vadisi’yle başlayıp orada Mogan’ı, Eymir’i, Gölbaşı’nı içine alan bir yeşil koridordan bahsediyoruz ki bu yeşil koridorları da ilçelerimizle yine şehrin içindeki yeşil alanlarla bağlayıp başkentimize hemşehrilerimize burada gençlerimize yeni yaşam alanlarını kazandırıyoruz" ifadelerini kullandı. "Ankara’yı sporun da başkenti yapma yolunda kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz" Ankara’nın sporda başarılarını daha da arttırmasını istediklerini belirten Kurum, bu kapsamda 45 bin kişi kapasiteli stadyumun inşasında bitime yaklaştıklarını belirtti. Kurum, "Ankara’da stadyum yok değil, Ankara’da mevcut da gerçekten standartları yüksek stadyumlarımız var ama bunlara ilave hem Ankaragücü’nün hem Gençler Birliği’nin burada gençlerimizin vatandaşımızın huzurla burada spor yapabileceği ve hem Ankara’mızı yerelde hem de uluslararası arenada temsil edecek çok önemli bir stadyumu da Ankara’mızda inşa ediyoruz. İnşallah bu yıl önümüzdeki yıl içerisinde stadyumumuzu tamamlayacağız ve Ankara’lı hemşehrilerimizle işte görsellerini paylaştığımız TOKİ Başkanlığımızla yaptığımız Gençlik Spor Bakanlığımızla ortak yürüttüğümüz bu proje çerçevesinde böylesi müstesna bir projeyi Ankara’mıza kazandırıp Ankara’yı sporun da başkenti yapma yolunda kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu. "Türkiye’nin en büyük sanayi taşıma projelerinden bir tanesini Ankara’da gerçekleştiriyoruz" Ankara’nın her yerinde kentsel dönüşüm yaptıklarını belirten Kurum, "Tarihi kent meydanlarımızı ihya ediyoruz ama bir taraftan da inşa ettiğimiz on binlerce sosyal konutumuz var. Dar gelirli vatandaşlarımız ev sahibi olsun, güvenli yuvalarda yaşasın ve yine buradaki yeni işyerlerimizde esnafımızın yüzü gülsün istiyoruz. Ve bu noktada işte GİMAT toptancılar sitesini Kahramankazan ilçesine taşıyacağımız ki Türkiye’nin en büyük sanayi taşıma projelerinden bir tanesi bu projeyi gerçekleştiriyoruz. İnşallah bu projeyi de etaplar halinde Ankara’mıza kazandıracağız ve şehrin içinde o sıkışmış sanayi sitesini rahatlatmak şehirdeki trafiği rahatlatmak için bu projeyi yapıyoruz. Yine hurdacılar sitesini inşa ettik ve burada da hep böyle Ankara’da yangınla gündeme gelen hurdacıları bir düzen içerisinde yeni yaptığımız modern sitede inşallah orada yeni işyerlerini onlara kazandırmış olacağız. İşte 14 organize sanayi bölgesiyle bir bütüncül bakmaya çalıştığımız Ankara’yı sporun sanayisi sanayinin bu noktada teknolojik üretimin üstü haline geçireceğimiz yeşil alanlarıyla yaşanabilir meydanlarıyla tarihimizi, kültürümüzü yaşatacak ecdat mirası o tarihi eserlerimizle inşallah Ankara’yı Türkiye’ye yakışır başkent yapmak için bu kararlılıkla çalışıyoruz" dedi. "Türkiye asrın felaketini asrın inşa seferberliğine dönüştürmüş, şahlanış dönemine geçmiştir." Bakanlık olarak bir ellerinin hep deprem bölgesinde olduğunu dile getiren Kurum, sözlerine şu şekilde devam etti: "Tabii az önce anlattığım işleri 81 ilde yapmış olduğumuz tüm eserleri de altını çizerek ifade etmek istiyorum ki böylesi büyük bir afet sonrasında hem afet bölgesini inşa ederken hem de diğer şehirlerimize işte anlatmış olduğum bu hizmetleri yaparak ülkemizin ne kadar büyük bir ülke olduğunu, devletimizin ne kadar güçlü bir devlet olduğunu da aslında tüm dünyaya bir kez daha göstermiş olduk. 2 gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda aziz milletimizle paylaştım. Türkiye asrın felaketini asrın inşa seferberliğine dönüştürmüş, tamamlamış ve artık şahlanış dönemine geçmiştir. Evet Türkiye yüzyılı hedefimize her zamankinden daha güçlü ve bu noktada daha süratli bir şekilde yürüyeceğimiz günlerin içinden geçiyoruz. Deprem bölgesi ayağa kalkışının neden tarihi bir dönemeç ve eşik olduğunu ben sizlere şöyle kısaca ifade etmek isterim. Asrın felaketi olarak tarihe geçen Kahraman Maraş merkezli depremler hepimizin hafızasında gerçekten çok derin izler bıraktı. Binlerce canımızı kaybettik. Kardeşimizi, evladımızı toprağa verdik. Büyük acılar yaşadık. Bu büyük felaketin ülkemize değerli arkadaşlar doğrudan maliyeti 104 milyar dolar dolaylı maliyeti 150 milyar doları buluyor. Sadece konut hasarının değeri 57 milyar dolar olarak hesaplandı. 57 milyar dolar. Dile kolay. Bu 57 milyar doları Ankara’ya harcasanız şu toplantıya gerek yok. Öyle değil mi? Ama 11 il yıkıldı. 11 ildeki milletimiz feryat içinde acılar içerisinde orada evini işini aşını kaybetti. Dolayısıyla önceliğimiz elbette ki deprem bölgesi olmalıydı. Ancak biz bu tablo karşısında devlet ve millet olarak asla karamsarlığa kapılmadık. Bu çok önemliydi. Kararlılığımızı, inancımızı hiç kaybetmedik. Ve 6 Şubat sonrası bildiğiniz gibi kolları hemen sıvadık ve asrın felaketini asrın inşasına dönüştürerek depremin var olan tüm izlerini hamdolsun ortadan kaldırttık. Aslında biz deprem bölgesinde yeni yuvalarıyla beraber çok kıymetli başka bir şey daha yaptık. Orada Türkiye’nin umudunu Türk milletinin yarınlarına olan inancını yeniden inşa ettik. 11 ilimizde inşa ettiğimiz konutların yanında esnafımızı unutmadık. 43 bin yeni dükkan yaptık. Türkiye’nin çevre uzunluğu değerli gençler 11 bin kilometre altyapı projesini de eş zamanlı olarak bu bölgede tamamladık. Depremde zarar gören köylerimizi çiftçimizi unutmadık. 63 bin köy eviyle orada üretimi istihdamı arttıracak ve bölgesel kalkınmayı sürdürecek 4 bin 333 köyde çalışma yaptık. Sizlerin de desteğiyle 355 bin konutumuzu tamamladık. Sayın Cumhurbaşkanımızın da teşrifleriyle 27 Aralık’ta söz verdiğimiz 455 bininci konutumuzun anahtar teslim törenini de büyük bir gururla gerçekleştireceğiz." "Yüzyılın konut projesiyle Ankara’da 31 bin 74 sosyal konut inşa edilecek" Dar gelirli vatandaşları ev sahibi yapmak için çıktıkları yolda TOKİ Başkanlığıyla bugüne kadar 1 milyon 750 bin sosyal konut üretimini tamamladıklarına değinen Kurum, "1 milyon 750 bin. Yani bu rakam da birçok Avrupa ülkesinden büyük değerli arkadaşlar. Şimdi yine Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklanmış olduğu yüzyılın konut projesiyle 81 ilde 500 bin sosyal konut inşa ederek on binlerce vatandaşımızın ve gençlerimizin uygun şartlarda ev sahibi olmasını inşallah sağlayacağız. Bunun 31 bin 74’ü de Ankara’mızda hemşehrilerimize inşallah bu projeyi sunmuş olacağız. Yapacağımız bu proje bir buçuk trilyon liralık bir proje. Bu projeyle birlikte yine iş insanlarımızla birlikte bu projemiz ticaretimizi ekonomimizi güçlendirecek ve 300 sektör, içinde mobilyacısı var, boyacısı var, doğramacısı var, alüminyum işi yapanı var efendim içine girdiğinde perdesi var, halısı var, beyaz eşyası var. 300 sektörü ve bu manada çarkları en güçlü şekilde hızlandıracak" ifadelerini kullandı. "Türkiye’nin iklim krizinin mağduru değil, çözümün öncüsü olması için çalışıyoruz" 2053 net sıfır emisyon hedefine ilişkin konuşan Kurum, "Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği 2053 net sıfır emisyon hedefi ve yeşil kalkınma hedefimiz doğrultusunda çalışmalarımızı titizlikle sürdürüyoruz. Türkiye’nin iklim krizinin mağduru değil çözümün öncüsü olma yolunda yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde geçtiğimiz ay Brezilya’da 30’ncu taraflar konferansına katılarak hedeflerimize giden yolu sonuna kadar açacak tarihi bir başarıya imza attık. İklim değişikliği konusundaki mücadelemizde işte kararlı duruşumuz, etkin diplomasimiz ve buradaki emin olun güçlü müzakerelerimizin sonucu olarak Türkiye’yi 2026 yılında Antalya’da düzenleyeceğimiz COP31’in ev sahibi yaptık" dedi.
Kahramanmaraş Çelikler Holding’den asılsız istihdam iddialarına yalanlama Çelikler Holding, asılsız istihdam iddialarını yalanlayarak "Yerli ve milli kaynaklara dayalı elektrik üretim faaliyetlerini kamuoyu nezdinde olumsuz göstermek amacıyla ortaya atılan "personel çıkarıldığı" yönündeki iddiaların gerçeklerle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır" açıklamasında bulundu. Çelikler Holding, son günlerde bazı basın yayın organlarında, termik santral ve maden işletmelerindeki istihdam yapısına ilişkin gerçeği yansıtmayan haberlerin yer alması üzerine kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla açıklama yaptı. Açıklamada, termik santral işletmesi ile maden işletmesi kapsamında toplam 3 bin 764 kadrolu (daimi) personel görev yaptığı ifade edildi. Kadrolu personelin üretim sürekliliği ile iş sağlığı ve güvenliği esasları doğrultusunda çalışmalarını kesintisiz şekilde sürdürdüğü, daimi istihdama yönelik herhangi bir olumsuzluğun söz konusu olmadığı belirtildi. Türkiye genelinde faaliyet gösteren yaklaşık 20 termik santralde olduğu gibi, söz konusu işletmelerde de her yıl belirli dönemlerde planlı bakım, tamir ve ünite revizyonlarının gerçekleştirildiği, bu çalışmaların sektörde yaygın ve standart bir uygulama olduğu kaydedildi. Planlı bakım ve revizyon faaliyetlerinin taşeron firmalar aracılığıyla yürütüldüğü aktarıldı. Basında "işten çıkarma" olarak yer alan iddiaların, planlı bakım ve revizyon çalışmalarında geçici süreyle istihdam edilen taşeron personelin, çalışmaların tamamlanmasının ardından görev sürelerinin sona ermesinden ibaret olduğu vurgulandı. Bu durumun, işletmelerde görev yapan kadrolu personel ile doğrudan ya da dolaylı herhangi bir ilişkisinin bulunmadığına dikkat çekildi. Açıklamada, şu ifadeler yer aldı: "Termik santral işletmesi ile maden işletmesi kapsamında toplam 3 bin 764 kadrolu (daimi) personel görev yapmaktadır. Bu personelimiz, üretim sürekliliği ve iş sağlığı-güvenliği esasları doğrultusunda, birlik ve beraberlik içerisinde çalışmalarına kesintisiz şekilde devam etmektedir. Daimi personelin istihdamına yönelik herhangi bir olumsuzluk söz konusu değildir. Türkiye genelinde faaliyet gösteren yaklaşık 20 adet termik santralde olduğu gibi, işletmelerimizde de her yıl belirli dönemlerde planlı bakım, tamir ve ünite revizyonları gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmalar, sektörde yaygın ve standart bir uygulama olup, taşeron firmalar aracılığıyla yürütülmektedir. Basında "işten çıkarma" olarak yansıtılan husus; söz konusu planlı bakım ve revizyon faaliyetleri kapsamında, taşeron firmalar tarafından ülkenin farklı bölgelerinden geçici süreyle istihdam edilen taşeron personelin, revizyon çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte görev sürelerinin sona ermesinden ibarettir. Bu durum, işletmelerimizin kadrolu personel yapısı ile doğrudan veya dolaylı herhangi bir ilişki taşımamaktadır. Bu uygulama, yalnızca işletmelerimize özgü olmayıp, Türkiye genelindeki termik santraller ve benzeri büyük ölçekli endüstriyel tesislerde bakım ve revizyon dönemlerinde yaygın şekilde kullanılan, sektörel bir çalışma yöntemidir. Yerli ve milli kaynaklara dayalı elektrik üretim faaliyetlerini kamuoyu nezdinde olumsuz göstermek amacıyla ortaya atılan "personel çıkarıldığı" yönündeki iddiaların gerçeklerle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla, kış döneminde çalışanların işten çıkarıldığı yönündeki haberler asılsız, yanıltıcı ve işletmelerimizin fiili durumunu yansıtmaktan uzaktır. Planlı bakım ve revizyon dönemlerinde taşeron firmalar aracılığıyla geçici personel istihdam edilmesi, günlük hayatta herkesin bildiği ve kabul ettiği bir uygulamadır. Örneğin; bir konutta boya, tesisat veya tadilat işi yapılırken, bu işler için çağrılan ustalar iş tamamlandığında çalışmalarını sonlandırmakta, sürekli olarak istihdam edilmemektedir. Benzer şekilde, deprem sonrası TOKİ tarafından yürütülen konut yapım projelerinde yüz binlerce işçi, proje süresi boyunca görev almış; inşaatların tamamlanmasının ardından ise çalışmalar doğal olarak sona ermiştir. Termik santrallerde yapılan planlı bakım ve ünite revizyonlarında taşeron personelin görevlendirilmesi de aynı mantıkla yürütülen, geçici ve proje bazlı bir uygulama olup, kadrolu personelin istihdam yapısıyla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır" denildi.
Zonguldak BEUN’lü akademisyenler geliştirdi: Zemin yapısı ve fay hattı ücretsiz sorgulanabiliyor Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) Mühendislik Fakültesi Geomatik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu tarafından, Türkiye genelindeki fay hatları ve zemin yapısına ilişkin deprem verilerini gösteren internet tabanlı ve interaktif DepremBİS uygulaması geliştirildi. Sosyal sorumluluk projesi kapsamında geçen yıl hayata geçirilen deprembis.com.tr adresli platform, Türkiye’deki fay hatları ve zemin özelliklerinin vatandaşlar tarafından açık şekilde sorgulanabilmesini amaçlıyor. Bilgiye erişimdeki eksiklik giderildi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu belirterek, vatandaşların yaşadıkları bölgelerle ilgili sağlıklı ve açık bilgiye ulaşmakta zorlandığını söyledi. Kutoğlu, "Vatandaşlarımız yaşadıkları yerlerdeki fayların varlığı, bu fayların üretebileceği depremlerin büyüklüğü, oturdukları bölgenin zemini ve muhtemel bir depremde ne tür hasarlarla karşılaşabilecekleri konusunda açık platformlara erişemiyor" dedi. Bu eksikliği gidermek amacıyla DepremBİS’i geliştirdiklerini ifade eden Kutoğlu, platformun temel hedefinin deprem farkındalığını artırmak olduğunu kaydetti. Faylar ve zemin aynı sistemde görüntülenebiliyor DepremBİS’te hem fay hatlarının hem de zemin özelliklerinin birlikte görüntülenebildiğini aktaran Kutoğlu, "Platformda vatandaşlar, bölgelerindeki fayları, bu fayların hangi büyüklükte deprem üretebileceğini ve zeminlerin dayanım durumlarını görebiliyor" diye konuştu. Sistemde iki ayrı sorgulama alanı bulunduğunu belirten Kutoğlu, zemin sorgulamasında yapıların bulunduğu noktaya tıklanarak zemin sertliği ve dayanım seviyesine ulaşılabildiğini, fay sorgulamasında ise her bir fayın üretebileceği deprem büyüklüğünün görüntülenebildiğini söyledi. Yaşanabilecek hasar harita üzerinde gösteriliyor Sisteme yeni eklenen özellikle birlikte, fayların beklenen bir deprem üretmesi durumunda oluşabilecek hasarların da hesaplandığını ifade eden Kutoğlu, şu bilgileri verdi: "Fayın üzerine tıkladıklarında, beklenen depremin hangi bölgelerde ne düzeyde hasar oluşturabileceğini renklendirilmiş harita üzerinde görebiliyorlar. Ayrıca depremin hangi alanlarda hissedileceği de harita üzerinden izlenebiliyor." Haritada mavi rengin sarsıntının hafif hissedileceği ve hasar beklenmeyen alanları, sarı rengin orta düzey hasar oluşabilecek bölgeleri, kırmızı rengin ise şiddetli sarsıntı ve ağır hasar beklenen alanları gösterdiği aktarıldı. 50 fay hattı için hesaplama tamamlandı DepremBİS’te şu ana kadar yaklaşık 50 fay hattına ilişkin hasar hesaplamalarının tamamlandığı öğrenildi. Bu fayların harita üzerinde turuncu renkle gösterildiğini belirten Kutoğlu, "Hesaplamalar devam ediyor. Bilgileri tamamlanan faylar siyah renkten turuncuya dönecek ve tıklanabilir hale gelecek" dedi. Sistem üzerinden Marmara’nın güneyinde Gemlik’ten deniz içine uzandığı ve Bandırma yönünde devam ettiği değerlendirilen fay hattına ilişkin örnek veren Kutoğlu, "Bu fay yaklaşık 7 büyüklüğü civarında bir deprem üretebiliyor. Depremin nerede hissedileceği ve hangi bölgelerde ne düzeyde hasar oluşacağı sistem üzerinden görülebiliyor" ifadelerini kullandı. Tamamen ücretsiz olarak hizmet veren DepremBİS platformuna üye olan kullanıcılar, Türkiye genelindeki fay hatlarını, zemin özelliklerini ve muhtemel hasar seviyelerini çevrim içi olarak sorgulayabiliyor.