KÜLTÜR SANAT - 20 Mayıs 2025 Salı 14:55

İş Bankası’ndan Laodikeia ve Tripolis antik kenti kazılarına 5 yıllık destek

A
A
A
İş Bankası’ndan Laodikeia ve Tripolis antik kenti kazılarına 5 yıllık destek

Türkiye İş Bankası, Denizli’deki UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Laodikeia ve önemli ticari yolların geçiş güzergâhındaki stratejik konumuyla tarihte önemli bir yerleşim yeri olan Tripolis antik kentlerindeki bilimsel kazı ve araştırma çalışmalarına destek veriyor.



Birçok medeniyete tarih boyunca ev sahipliği yapan Anadolu, arkeolojik açıdan insanlığın binlerce yıllık geçmişine de ışık tutuyor. Türkiye İş Bankası, ülkemizin arkeolojik varlığının gün yüzüne çıkarılması, korunmaya alınarak dünya mirasına kazandırılması amacıyla bilim insanlarının yürüttükleri uzun soluklu kazı projelerini destekliyor. Son olarak Denizli’deki iki önemli antik kentte kazı çalışmalarına katkı sunmaya başlayan Banka, Laodikeia Antik Kenti’nde Prof. Dr. Celal Şimşek başkanlığında, Tripolis Antik Kenti’nde Prof. Dr. Bahadır Duman başkanlığında yürütülen bilimsel kazı ve araştırmalara 5 yıl boyunca destek sağlayacak.



"Ülkemizin dünya mirasına sunduğu ve sunacağı katkıların zenginliğini her seferinde yeniden görüyoruz"


İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat Sözen, konuya ilişkin açıklamasında, kadim uygarlıkların izini sürerek ülkemizin ve dünyanın zengin kültürel mirasına katkı sağlayan arkeolojik çalışmaların önemine işaret ederek, bu uzun soluklu çalışmaların yoğun emek ve çabalarla sürdürüldüğünü vurguladı. İş Sanat aracılığıyla uzun süredir destek verdikleri arkeolojiyi kurumsal sosyal sorumluluk alanlarından biri olarak gördüklerinin altını çizen Sözen, şöyle devam etti: "Şu ana kadar Gaziantep’te Zeugma Antik Kenti, Antalya’da Patara Antik Kenti, İzmir’de Teos Antik Kenti, Aydın’da Nysa Antik Kenti, Muğla’da Stratonikeia Antik Kenti ve Kırşehir-Kaman’daki kazı çalışmalarına katkıda bulunduk. Kazıların yapıldığı antik kentlerdeki gelişmeleri yakından izlerken, ülkemizin dünya mirasına sunduğu ve sunacağı katkıların zenginliğini her seferinde yeniden görüyoruz. Tripolis ve Laodikeia Antik Kentlerinde de Lidyalılar, Frigyalılar, Romalılar ve Bizanslılar’ın binlerce yıllık izlerini görmek mümkün. Köklü bir geçmişin sessiz tanıkları olan ve tiyatrolardan agoralara, sütunlu caddelere birçok anıtsal yapıya ev sahipliği yapan bu kentlerde eminim ki önümüzdeki dönemde de arkeolojik mirasımıza dair pek çok yeni bilgi ortaya çıkacaktır."



"Çürüksu Vadisi’nin parlayan yıldızı Laodikeia"


Laodikeia Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Celal Şimşek de 2003 yılında başlatılan kazı çalışmalarıyla antik kentin yavaş yavaş ayağa kaldırıldığını, özellikle 2013 yılında yürütülen çalışmalarla burayı UNESCO’nun Dünya Geçici Kültür Mirası listesine aldırdıklarını belirtti. 2016’da Laodikeia Kilisesi’nde yaptıkları titiz restorasyon ve konservasyon çalışmaları sayesinde Avrupa Birliği Europa Nostra ödülünü aldıklarını ifade eden Prof. Dr. Şimşek, şöyle konuştu: "Laodikeia, 8 kilometrekarelik alana yayılan, Denizli’nin binlerce yıl önceki aktif ticari hayatını yansıtan ve birçok belgeyi sunan bir kent olması itibarıyla önemli. Tekstil ticaretine, tarımsal faaliyetlere, hayvansal ürünlere, mermer ticaretine ev sahipliği yapan; bir tıp fakültesi, iki tiyatrosu bulunan ve Olimpiya’daki olimpiyat oyunlarından sonra Anadolu’daki en etkin heptatlon ve dekatlon yarışmalarıyla bilinen bir antik kenti ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Çürüksu (Lykos) Vadisi’nin parlayan yıldızı Laodikeia, binlerce yıl öncesinden bizleri kucaklıyor. Biz, bu kültür mirasının gelecek kuşaklara aktarılması için canla başla çalışıyoruz."



Laodikeia’nın Anadolu’nun en çok gezilen 10 ören yeri içinde yer aldığını söyleyen Şimşek, "Bugüne kadar başta Kültür ve Turizm Bakanlığı ve kazıların yürütücüsü olarak Pamukkale Üniversitesi olmak üzere pek çok kamu kurumu ve sivil toplum kuruluşunun desteğini aldık. Bu yıl itibarıyla 5 yıllık bir program dahilinde Türkiye İş Bankası’nın kazılarımıza sponsor olmasından büyük mutluluk duyduk. Bu desteğin prestij açısından da kıymetli olduğunu düşünüyoruz" dedi.



"Tripolis’te MÖ 5500’lerden 1920’lere kadar tarihin farklı sahnelerine ait yerleşim izleri görüyoruz"


Tripolis Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Bahadır Duman ise 2012 yılından bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Pamukkale Üniversitesi adına yılın 12 ayı devam eden kazı çalışmaları yürüttüklerini, Tripolis’in aynı zamanda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın başlattığı Geleceğe Miras projesinin bir parçası olduğunu söyledi. Kentin farklı noktalarında kazı çalışmalarının devam ettiğini belirten Duman, "Tripolis’in en önemli özelliği bir yamaç kenti olması. Bu nedenle kentin kuzeyinden güneye doğru akan erozyon toprağı katman katman bu kentin üstünü kapatmış. Dolayısıyla kazı çalışmaları sonrasında yaklaşık 3 ve 9 metre arasındaki dolgunun ardından kentte yapılar sağlam bir şekilde, neredeyse çatı seviyesinde ortaya çıkabiliyor. M.Ö. 5500’lerde ilk yerleşim izlerini tespit ettiğimiz Tripolis’te 1920’lere kadar çeşitli katmanlara ait, tarihin farklı sahnelerine ait yerleşim izlerini görüyoruz. Mevcut kalıntılar dahilinde özellikle MS. 2. ve 3. yüzyılda kentte 20-25 bin civarında bir nüfusun yaşadığını öngörüyoruz" diye konuştu. Zeytinin de Tripolis için önemli bir ürün olarak öne çıktığını ifade eden Duman, konuyla ilgili yürütülen akademik çalışmalar neticesinde Roma döneminde Tripolis’in çok gelişmiş düzeyde bir zeytin yetiştiriciliğine sahip olduğunu, bu üründen önemli gelir elde ettiğinin görüldüğünü aktardı.



Geleceğe Miras projesine dahil edilmesi ve ören yeri statüsü almasının ardından Tripolis’in ziyaretçilerinin de giderek artacağını vurgulayan Prof. Dr. Duman, "2025 itibarıyla Türkiye İş Bankası da Tripolis’in önemli destekçilerinden biri oldu. Banka, 5 yıl boyunca Tripolis kazılarına destek verecek" ifadelerini kullandı.



Laodikeia Antik Kenti


Anadolu’nun en önemli arkeolojik kazı alanları arasında yer alan ve antik dönemlerde ticaret, kültür ve inanç açısından önemli bir merkez olan Laodikeia’nın özellikle Roma imparatorluğu döneminde büyük bir refah ve zenginlik içinde yaşadığı biliniyor. MÖ 3. yüzyılda Seleukos Kralı II. Antiokhos tarafından eşi Laodike adına kurulan kent, Lykos (Çürüksu) Nehri’nin suladığı verimli bir ovada bulunuyor. Ören yerinde 2003 yılından bu yana yapılan kazı ve araştırmalar, ilk yerleşimin MÖ 5500 yılından başlamak üzere MS 7. yüzyıl depremine kadar kesintisiz devam ettiğini gösteriyor.


Zamanında yün ve tekstil üretimiyle ünlü olan ve antik kaynaklarda kaliteli yünleriyle anılan Laodikeia, Ana Ticaret Yolu’nun bir kolu üzerinde bulunması nedeniyle de büyük önem taşıyor. Yaklaşık 8 kilometrelik alana yayılan Antik Kent, İncil’de adı geçen yedi kiliseden birine de ev sahipliği yapıyor. Laodikeia, 2013 yılından bu yana UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer alıyor.



Kentin önemli yapıları arasında Batı Tiyatrosu, Stadyum, Güney Hamamı-Gymnasium Kompleksi, Suriye Caddesi, Doğu Hamamı, Septimius Severus Anıtsal Çeşmesi, Tapınak A, Merkezi Agora, Merkezi Hamam, Caracalla Çeşmesi, Bouleterion (Meclis Binası), Güney Agorası, Kiliseli Perıstylli Ev, Laodikeia (Katedrali) Kilisesi, Stadyum Caddesi, Efes Caddesi Portikosu, Traian Nymphaeumu, I. Su Dağıtım Terminali (Castellum Aquae), Kuzey (Kutsal) Agora, Propylonlar yer alıyor.



Tripolis Antik Kenti


Denizli’nin Buldan ilçesi sınırlarında yer alan Tripolis Antik Kenti, antik dönemdeki isimleriyle Lydia, Phrygia ve Karia Bölgeleri’nin kesişim noktasında önemli ticari yolların geçiş güzergahında yer alıyor. Yaklaşık 2 kilometrekarelik bir alana yayılan Antik Kent, Çürüksu Vadisi’nin kuzeybatı ucunda vadiye hakim bir tepenin güney yamacında yer alıyor ve stratejik konumu sayesinde hem Ege’ye hem de İç Anadolu ve Akdeniz’e ulaşımı bulunuyor.



İsmi Helenistik Dönem’de çeşitli kaynaklarda geçmeye başlayan kentin sanat, müzik, şiir ve kültürün koruyucu tanrısı Apollon’a ithafen Apollonia olarak kurulduğu, daha sonra Roma generali Marcus Antonius’a ithafen Antoniopolis adını aldığı, son olarak İmparator Augustos Dönemi’nden itibaren Tripolis olarak değiştirildiği biliniyor. Antik kentin yüzeyinde yer alan kalıntılar Roma ve Bizans dönemlerine ait mimari özellikleri ve yapı örneklerini yansıtırken, birçok kez yıkıcı depremlerden etkilenen kentte yaşamın pek çok kez yeniden inşa edildiği görülüyor.



Tripolis Antik Kenti’nde bu zamana kadar Agora, Konut alanı ve Mozaikli Ev, Sütunlu Cadde, Kilise, Ana cadde, Taberna, Granarium (Tahıl Ambarı), Kemerli Yapı, Anıtsal Çeşme, Agora Hamamı, Latrina (Roma Tuvaleti), Taş Kesim Atölyesi, Roma Dükkânları, Kutsal Alan, Tiyatro, Nekropoller (Mezarlık), Büyük Tekke Türbesi, Yukarı Kale, Hamambükü Höyük, Akkayahöyük alanlarında kazı ve yüzey araştırma çalışmaları gerçekleştirilmiş durumda.



İş Bankası’ndan Laodikeia ve Tripolis antik kenti kazılarına 5 yıllık destek

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasında Semerci istikrarı Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Köksal Semerci, üyelere sağlanan imkanlarının devamlılığı ve Denizli Şoförler ve Otomobilciler Odasındaki 3 dönemlik istikrarı sürdürmek için yönetimiyle birlikte yeniden göreve talip olduklarını belirtti. Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasında 3 dönemi geride bırakan Başkan Köksal Semerci ve yönetimi, 11 Ocak 2026 tarihinde mülkiyeti Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasına ait olan eski adıyla Vera Düğün Salonunda yapılacak olan seçim de 4. dönem için 3 bin 86 üyesi ile seçime hazır olduklarını belirtti. 1984-2003 yılları arasında Denizli Şoförler ve Otomobilciler Odasında Muhasebe Müdürü ve Genel Sekreter, 2014 yılından bu yana ise başkanlık görevine devam eden Başkan Köksal Semerci, aynı zamanda Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ile Denizli Esnaf Kefalet Kredi Kooperatifi Başkan Yardımcılığı görevlerini de görevlerini başarıya sürdürüyor. Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Köksal Semerci, taksici, minibüsçü, nakliyeci, kamyoncu, kurye, araç kiralama ve galericilik yapan 3 bin 86 oda üyesinden 4 dönem için tam destek aldıklarını belirtti. Üyeleri tarafından sevilen, oda yöneticiliğin her biriminde görev yapmış olan Başkan Köksal Semerci, aynı zamanda yürüttüğü Esnaf Kefalet Kredi Kooperatifi Başkan Yardımcılığı ile Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği görevleri ile oda üyelerinin temsil yetkisi haklarını elinde bulundurduklarını, bundan önce olduğu gibi bundan sonra ki dönemde de tüm üyelerinin haklarını korumak ve en iyi şekilde temsil etmek için gayret edeceklerini kaydetti. Üyelere sağlanan imkanlarının devamlılığı, Denizli Şoförler ve Otomobilciler Odasının gücünü kaybetmemesi için yeni döneme aday oldukları ifade eden Başkan Semerci, 11 Ocak 2026 tarihinde Vera Düğün Salonunda yapılacak olan genel kurula tüm üyelerini beklediklerini ifade etti.
Adana HAVAMAŞ, 2026 için hazır 2025 yılında 1 milyon 200 bin yolcuyu havalimanına taşıyan HAVAMAŞ’ın, 2026 yılı içinde yeni destinasyonlar ve yeni araç filosuyla güvenle hizmet vermeye devam edeceği belirtildi. Türkiye’nin gökyüzüne açılan 58. kapısı olan Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın yolcu taşımacılığını yapan HAVAMAŞ, modern araç filosu, deneyimli sürücü kadrosu ve yolcu güvenliğini önceleyen hizmet anlayışıyla faaliyetlerini sürdürüyor. 2025 yılında yaklaşık 1 milyon 200 bin yolcuyu Adana, Mersin, Niğde, Nevşehir, Osmaniye ve Hatay’dan güvenle Çukurova Uluslararası Havalimanı’na taşıyan firma, 2026 yılında da yeni araç filosuyla güvenle hizmet vermeye devam edecek. "Çukurova ilçesinden artık HAVAMAŞ otobüslerimiz hareket edecek" Konuyla ilgili HAVAMAŞ Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Polat, İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Polat, "2025 yılı bizler için iyi geçti. Ticari taksilerimiz, VIP araçlarımız ve otobüslerimiz ile hizmet vermekteyiz. 2026 yılı için hem yeni araçları destinasyonlarımıza ekleyeceğiz. Adana’nın Çukurova ilçesinden de artık HAVAMAŞ otobüslerimiz hareket edecek. Güzergah başvurularımız yapıldı. Birkaç tanesi onaylandı. Zamanla geri kalan destinasyonlar da onaylanacak ve vatandaşlarımız artık daha çabuk havalimanına ulaşacak" ifadelerini kullandı. Ayrıca Polat, https://havamas.com/ adresinden yolcuların kolaylıkla bilet alıp belirtilen saatte, belirtilen durakta olmasının yeterli olacağını, ayrıca havalimanı içerisindeki KİOSK’lar aracılığıyla da kolaylıkla biletlerini alabileceklerini belirtti.
İstanbul Yanlış kanın telafisi yok: Uzmanlardan sıfır hata uyarısı ‘Damardan Damara Kan Transfüzyonu’ konferansı, İstanbul’da gerçekleştirildi. Kanın tek kaynağının insan olduğunun vurgulandığı konferansta; gönüllü kan bağışı, hasta kanı yönetimi ve transfüzyon güvenliği ele alındı. Kan transfüzyonunun hayati önemine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen "Damardan Damara Kan Transfüzyonu" konferansı, BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi’nde gerçekleştirildi. Alanında uzman hekimler, hemşireler ve sağlık teknikerlerinin katıldığı konferansta, kanın akılcı kullanımı ve yanlış transfüzyonun geri dönüşü olmayan sonuçları vurgulandı. Konferansa; Prof. Dr. Mustafa Zahir Bakıcı, Dr. Öğr. Üyesi Cengiz Uzun, Dr. Öğr. Üyesi ve Başhekim Ajlan Kasabalıgil, Uzm. Dr. İlhan Birinci ile çok sayıda hemşire ve sağlık teknikeri katıldı. "Kanın tek kaynağı insan" Türkiye Kan Merkezleri ve Transfüzyon Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hülya Bilgen, ameliyatlardan organ nakillerine kadar sağlık hizmetlerinin her aşamasında kana ihtiyaç duyulduğunu belirterek gönüllü ve karşılıksız kan bağışının önemine dikkat çekti. "Bu konuda tek kaynak insan. Bu yüzden kan bağışı çok önemli. Herkesi gönüllü ve karşılıksız şekilde kan bağışçısı olmaya davet ediyoruz" dedi. "Hasta kanı yönetimi hayat kurtarıyor" Dr. Bilgen, kanın gereksiz ve kontrolsüz kullanımının ciddi riskler taşıdığını belirterek bireylerin kendi kan değerlerini takip etmesinin ve hastanelerde hasta kanı yönetimi anlayışının benimsenmesinin hayati önem taşıdığını ifade etti. Bilgen, "Kimse kansız gezmemeli. Kan sayımı yapılmalı, eksiklikler tedavi edilmeli. Böylece ihtiyaç halinde başka birinin kanına bağımlılık azalır" uyarısında bulundu. "Yanlış kanın telafisi yok" Transfüzyon süreçlerinde sıfır hata ilkesinin altını çizen Bilgen, yanlış kan verilmesinin ölümcül sonuçlara yol açabileceğini söyledi. Bilgen, "Yanlış kanın geri dönüşü olmaz. Bu nedenle transfüzyon, sıfır hatayla yürütülmesi gereken en riskli alanlardan biridir" diyerek sözlerini sonlandırdı.