ASAYİŞ - 27 Ekim 2025 Pazartesi 10:15

Kızı için 55 milyonluk malından olan kadın hukuk mücadelesini kazandı

A
A
A

Kızının beşik kertmesi yapılmasına müsaade etmeyerek kaçtıktan sonra 55 milyonluk malvarlığından olan Fatma Kovan verdiği hukuk mücadelesinde bir zafer daha kazandı. Kardeşinin nakil tedavisini karşılayabilmek eşine vekalet veren Kovan, daha sonra eşinin bu vekalet ile kendisine ait villayı dayısının üzerine geçirdiğini öğrendi. Kovan, villayı geri almak için verdiği hukuk mücadelesini kazandı.

Muğla’nın Bodrum ilçesinde yaşayan 34 yaşındaki Fatma Kovan, 2019 yılında sosyal medya üzerinden tanıştığı A.K., ile birliktelik yaşamaya başladı. Bir süre görüşen çift daha sonra dini nikah kıydı. Eşinin "Kadınlar çalışamaz" düşüncesi üzerine restoranını kapatan Fatma Kovan, bu süre zarfında kredi çekemediğini ileten eşinin üzerine dairesini verdi. Daha sonra A.K.’nin memleketi olan Mardin’in Derik Kayacık köyüne taşınan çiftin burada bir kız çocukları dünyaya geldi. çiftin dünyaya gelen kız çocuğunun beşik kertmesi yapılmak istenmesine karşı çıkan Fatma Kovan, eşinin bu duruma tepkisiz kalması, kendisinin de sessiz kalmasını istemesi üzerine çılgına döndü. Çocuğunu da yanına alan kadın Mardin’den kaçtı.

55 milyonluk malvarlığını alamayınca hukuk mücadelesine başladı

A.K., Fatma Kovan’ın kendisine verdiği vekalet ile Kovan’a ait villayı dayısının üzerine geçirdi. Daha önce A.K., Bodrum ve Mardin arası gidip dönüşlerinde zorluk yaşadıklarını bu sebeple bir araca ihtiyaçlarını olduğunu söyleyip Kovan’a ait arsayı sattırarak lüks bir araç aldığı ileri sürüldü. Mallarını geri alamayan Fatma Kovan hukuk mücadelesi başlattı. İlk olarak velayet davasını kazanan Fatma Kovan ardından manevi tazminat davasını kazanmıştı. Kovan, son olarak ise A.K.’nın dayısının üzerine oradan ise üçüncü bir şahsın üzerine geçirilen villa davasını da kazandı.

Kardeşine yardım etmek için verdiği vekaleti fırsata çeviren eşi villayı dayısının üzerine geçirmiş

2021 Mayıs aylarında Fatma Kovan’ın erkek kardeşi yaşadığı karaciğer rahatsızlığı nedeniyle nakil olma zorunluluğu doğdu. Tek erkek kardeşinin tedavisi için Kovan, eşi A.K.’ye vekalet vererek Bodrum’daki malvarlıklarını satmasını, elde edilecek parayı da kardeşinin tedavisinde kullanacağını iletti. A.K.’nin Bodrum’a gittiği sırada Kovan’ın erkek kardeşi hayatını kaybetti. Erkek kardeşinin vefatıyla yaşadığı üzüntüyle verdiği vekaleti unuttuğunu ifade eden Fatma Kovan, "2 yıldır sürecimiz devam ediyor. Manevi tazminat davamı kazanmıştım. Son olarak da villa davamı kazandım. Adalet yerini buldu ve bulmaya da devam edecek. Kardeşim vefat etmeden önce eski eşime vekalet vermiştim. Bu vekalet kendi acımızla unuttuğumuz bir vekaletti. Bu şahıs vekaleti unutmayıp kötüye kullanarak benim villamı öncesinde dayısına, dayısı da bilmediğim bir şahsa geçirmiş. Kendi aralarında kendilerince bir iş yapmışlar. Ben vekaleti kardeşimden dolayı verdim. Kardeşimin zaten ölüm tarihi de belli. Her şey ortada. Kardeşim karaciğer rahatsızıydı. Nakil olması gerekiyordu. Bundan dolayı vekaleti verdim. Bu vekaleti verdikten sonrada kendisi Bodrum’a geldi. Mal satacaktı. Kardeşimin tedavisi için para lazımdı. O arada kardeşim vefat etti. O acıdan dolayı o vekalet öyle kaldı ve sonrasında unuttum. Kendi derdimizle meşgul olduğumuz için şahısın bu tarz bir şey yapabileceğini hiç düşünmedim. Dayım dediği insanın üstüne geçiyor akabinde o da tanımadığım bir şahsın üstüne geçiriyor. Ben o şahsı tanımıyorum. Aralarında saçma sapan şeyler oluyor" dedi.

"Yaşadıklarımdan dolayı kazandığım davalar için mutlu değilim"

Devam eden davalarının olduğunu ifade eden Fatma Kovan, "Devam eden davalarımız da var. Villa davamı ve daha öncesindeki davamı da kazandım. Devam eden bir tapu davamız var. Onun dışında tazminat ve alacak davamız var. Ben kazandığım için mutlu değilim. Benim 1 yaşındaki kızıma yaptıkları her şey ve bu süreçteki yaşadığım her şey ortada. Her şey ortaya çıkıyor ve çıkmaya da devam edecek" şeklinde konuştu.

Fadıl Kösedağ - Burak İlemin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Trump’ın Venezuela hamlesi küresel ticareti geriyor Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Donald Trump yönetiminin Venezuela’ya uyguladığı baskılar, Karayip Havzası’nda tansiyonu yükseltirken, Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Doç. Dr. Berat Akıncı, yaşananların bölgesel bir gerginliği küresel krize dönüştürebileceğini belirterek, ülkelerin güvenlik ve ticaret planlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalacağını söyledi. Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Trump yönetimi Aralık 2025’te Venezuela’nın petrol ticaretine karşı baskıyı sertleştirerek, yaptırımlı petrol tankerlerinin Venezuela’ya giriş-çıkışına ‘tam ve eksiksiz abluka’ emri verdiğini açıkladı. Bu kapsamda ABD’nin, Venezuela açıklarında uluslararası sularda bir tankeri durdurup denetlediği ve bunun "gölge filo" üzerinden yaptırımları delmeye karşı bir hamle olduğu aktarıldı; Venezuela ise adımı "uluslararası korsanlık" diye niteledi. Bölgede ABD’nin sadece Venezuela değil Karayip Havzası’ndaki birçok ülkede de yaptırımları arttırıyor. Ayrıca Trump, Venezuela petrolü ithal eden ülkelere yüzde 25’e kadar ek tarife uygulanabilmesini öngören kararnameyi de devreye alarak üçüncü ülkeler üzerinden ticareti caydırmayı amaçladı. Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Berat Akıncı, konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu. "Bölgesel kriz, küresel krize dönüşüyor" Doç. Dr. Akıncı, ABD Başkanı Donald Trump’ın Birleşmiş Milletler’e üye olan bir ülkeye dahi tehditler savurduğunu belirterek, "Trump’ın Amerikan dış politikasında Venezuela ile yaşadığı gerginlik, bölgesel gerginlik ortamından çıkarak küresel bir boyut kazandı. Artık Amerika’nın dış politikası, Trump’ın baş aktör olarak bu dış politikayı güç ekseninde değerlendirmesi ve Amerika’nın hegemonik gücünü diğer ülkelere baskılamasıyla bölgesel bir krizi küresel bir krize dönüştürme evresindeyiz" dedi. "Ülkeler ticaret ve güvenlik planlarını yeniden gözden geçiriyor" Trump’ın son dönemde içerik ve kullanılan ifadeler açısından bağımsız, Birleşmiş Milletler üyesi bir ülkeye müdahale niteliği taşıyan bir yaklaşım sergilediğini anlatan Akıncı, "Küresel olarak düşünüldüğünde ülkelerin kendi güvenlik ve kendi ticaret altyapılarını, ikili ticaret ilişkilerini yeniden baştan dikkate alacağı konuma eviriliyoruz. Bütün ülkeler artık Amerika Birleşik Devletleri’nin istemediği, onların kendi çıkarlarına uygun olmayan durumda biz ikili ticaret ilişkilerimizi nasıl dengeye oturacağız. Bu şu an ciddi anlamda belirsizlik oluşturuyor" ifadelerini kullandı. "Venezuela’nın rezervi büyük, payı sınırlı" Venezuela’nın küresel ölçekte en büyük petrol rezervlerine sahip ülkeler arasında yer aldığını, ancak istikrarsızlık nedeniyle pazardan sınırlı pay aldığını söyleyen Akıncı, "Her ne kadar Venezuela, küresel anlamda petrol ihracatçısı olmasa da aslında en büyük rezervlere sahip. Ancak bölgenin istikrarsızlaştırılması sonucu Venezuela minimize bir pay alıyor" diye konuştu. "Ticaret anlayışı ‘haydut devlet’ çizgisine evriliyor" Trump’ın "kural tanımayan ve belirsiz" dış politika anlayışının hem bölgesel hem de küresel ticareti sorgulattığını kaydeden Doç. Dr. Berat Akıncı, "Uluslararası ticaret hukukunu ve ulus devletlerinin bağımsız ticaret yapabilme özgürlüğünü de sınırlayan bir hale dönüştü. Burada özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin ticaret anlayışını ‘haydut devlet’ üzerine kurduğu bir noktaya eviriliyoruz. Bu aslında Birleşmiş Milletlere üye bütün ulus devletlerinin sorunu haline geliyor. Şu anda Latin Amerika’da, Karayip Denizi’nde veya bize uzak gibi gözüken bölgesel krizler, bir bakışa uluslararası ticaret hükümlerini yeniden dizayn eden bir noktaya evriliyor" dedi. "Kısa vadede petrol fiyatlarında sert etki yok" Bölgeye yönelik yaptırımların şimdiye kadar petrol fiyatlarında ciddi bir sıçrama üretmediğine işaret eden Akıncı, "Bu bölgeye yönelik yapılan yaptırımların çok etkisini görmedik. Petrol fiyatlarının çok artmadığını görüyoruz. OPEC üyelerinin bu tür şoklara karşı üretimi arttırma kapasitesi var. Venezuela’nın rezervi çok ama bunları işleyip satma noktasında küresel pazardan çok pay alamıyor. Özellikle petrol rezervlerinin talebi karşılamasından dolayı şu anda bölgede oluşan savaş tehdidi fiyatları etkilemiyor. Kısa vadede böyle ama orta ve uzun vadede OPEC üyeleri petrol rezervlerini arttırma kapasitesine sahip. Tedbir alacaklardır" şeklinde konuştu. "Küresel sistem belirsizlik dönemine giriyor" Uluslararası ortamda ülkelerin ardı ardına yaşanan krizlerden yorulduğunu vurgulayan Doç. Dr. Akıncı, daha sonra şunları söyledi: "Orta Doğu’daki gelişmeler, Ukrayna-Rusya savaşı ve son yaşanan bu olaylar ulus devletlerinin istemediği durumlar. Ticaretin önündeki engellerin kaldırılması konuşulması lazımken küresel sistemin oyuncusu olan Amerika Birleşik Devletleri’nin ulus devletlerinin serbestçe yapabileceği ticareti de kendi çıkarları doğrultusunda evrimleştirilebildiği ve küresel ticaret anlamında bir belirsizlik dönemine ilerliyoruz."
Ankara 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçısı yakalandı, 112’si tutuklandı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 14 ilde son 2 haftada jandarma tarafından göçmen kaçakçılığına yönelik düzenlenen operasyonlar ile 156 şüpheli göçmen kaçakçısının yakalandığını ve 112’sinin tutuklandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, Jandarma Genel Komutanlığı Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti ile Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; Edirne, Muğla, Aydın, Balıkesir, İzmir, Çanakkale, Tekirdağ, Antalya, Mersin, Van, Şanlıurfa, Erzurum, Hatay ve Gaziantep olmak üzere 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlar düzenlendi. Son 2 haftada Jandarma İnsansız Hava Araçları (JİHA) ile havadan, İl Jandarma Komutanlıklarınca karadan yapılan çalışmalar sonucu düzenlenen operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçılığı organizatörü yakalandı. Şüphelilerden 112’si tutuklanırken 44’ü hakkında ise adli kontrol hükümleri uygulandı. Ayrıca yapılan operasyonlar sonucu 120 adet araç ile 13 adet bot ele geçirildi. Bakan Yerlikaya yaptığı paylaşımda göç yönetimine dikkati çekerek, "Göç yönetiminin güvenlik boyutunu; insan ticareti, düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığı ile mücadele alanlarında hukuk devleti ilkeleri ve insan haklarına riayet temelinde yürütülen etkin çalışmalar oluşturmaktadır. Bu kapsamda sınır güvenliği, üstün teknolojilerden ve gelişmiş izleme-denetim sistemlerinden yararlanılarak güçlendirilmekte; yasa dışı göç yollarını teşvik eden ve organize eden yapılara karşı hem sahada hem de hukuki zeminde güçlü ve caydırıcı mekanizmalar işletilmektedir" ifadelerine yer verdi.