TEKNOLOJİ - 11 Eylül 2024 Çarşamba 11:27

Marangoz 4 ayda eliyle 1925 model elektrikli araç yaptı

A
A
A

Denizli’de elektrikli klasik tema araba üretmek için kolları sıvayan marangoz, tasarımı ve malzemelerini kendisine ait olan 1925 model aracın elektriklisini 4 ayda eliyle tamamladı.

Çevre kirliliği ve karbon ayak izlerinin azaltılmasının önem kazanmasıyla yıllar önce benzine yenik düşen elektrikli arabalar, hızla geri dönmeye başladı. Her geçen gün gelişen elektrikli araç piyasasındaki önemli çalışmalardan birisi de Denizli’de hayata geçirildi. Uzun süredir elektrikli araç yapmak için Ar-Ge çalışmaları yapan marangoz Yalçın Taşbaş, elektrik mühendisi olan asistanıyla birlikte 1925 model bir aracın elektriklisini yaptı. Tasarım ve malzemeleri kendisi temin ederek 4 ayda aracını tamamlayan Taşbaş, el yapımı aracına “Dejavu 1925” ismini verdi. Denizli Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Genel Sekreteri Yunus Emre Gönç, örnek bir girişime imza atan marangozu ziyaret ederek, projesi için tebrik etti.

“Memleketin dört bir yanındaki turistlik alanlarda kullanılmasını istiyoruz”

Daha öncelerinde de araç konusunda çalışmaları olan ve şuan ki yapmış olduğu elektrikli aracı Türkiye’nin truzlik alanlarında kullanılmasını düşündüğünü belirten Yalçın Taşbaş, “Araba bizim 2009 yılından beri uğraştırdığımız bir sektör. Ben daha öncesinde de alışveriş merkezi için elektrikli trenler yapmıştım. Daha sonra Denizli Büyükşehir Belediyesi’ne Laodikya Antik Kenti‘ne iki tane elektrik otobüs çalışmamız oldu. Daha sonra bir Cadıllac çalışmamız oldu. Yine bunun bir önceki versiyonu krem renkli bir aracımız vardı. O da şuanda Kuşadası’na bir otele gönderdik. Atatürk köşesi yaptılar. Bu araçlar sürebildiğimiz turistik gezi araçları olarak tasarladık. Araç projemizin yanı sıra kendimizin imal ettiği faytonlarımız var. Bunlarla turizm dan rengarenk yaparak turizme kazandırmayı düşünüyoruz” dedi.

Günümüzdeki araçların aynı versiyonunu yaptığını aynı zamanda yapmış oldukları aracın turistik araç olarak tasarladıklarını belirten Taşbaş, “Aracımız normal araç konseptlerinin bütün özelliklerini taşıyan fren sistemi ile far sistemi ile duruş kalkışıyla elektrikli olmasına rağmen dediğim gibi gerçek araçlardaki veya günümüz araçlarının bütün versiyonları üzerine taşıyan bir araç. Turistik araç olarak geliştirdiğimiz bir konsept üzerinde 20 kilowatt güçlü bir motorumuz var. 400 amperlik bir akü gücümüz var. Biz bunları test için gerçekleştirdiğimiz için jel akülerle kullanıyoruz. Fakat seri üretimde lityuma geçiş yaparak hem mesafeyi artırmak hem de akülerden kurtulmanın yönlerini düşünüyoruz” diye konuştu.

“Tekerlekleri dışındaki bütün malzememiz yerli”

1900 yıllarını esinlendiğini ve aracı yaparken tekerlekleri hariç diğer ürünlerin yerli olduğunu belirten Taşbaş, “1905 ve 1925 arasındaki modeller bu tarzda şirin görünüyor, güzel görünüyor ve nostalji olduğu için ve çok ciddi anlamda dikkat çektiği için ben bu versiyonu seçtim. Aracımızın tekerleri hariç değerinin diğerleri tamamen yerli yani tekerleri yurt dışından gelen onun dışındaki her şey el üretimi kendi yapımız. Seri üretime geçildiğinde her şey daha da güzel olacak. Yaklaşık olarak 6 saatte şarj oluyor 60 amper şarj cihazımız var 400 amperlik gücümüz var bununla beraber dediğiniz gibi 6 saatte şarj ediyoruz ve 125 kilometrelik bir sürüş mesafesinde erişiyoruz Seri üretimlerde bunları biz bütün Lityumla destekleyip tek maaşla Denizli’den İstanbul’u görmek istiyoruz” şeklinde konuştu.

Araca ait turizm plakası alıp aracın renkli hallerini ürettikten sonra turizm hizmetine vermek istediğini belirten Taşbaş, “Araçla ilgili biz turizm plakası istiyoruz. Ben trafiğe çıkamıyorum yani turizm ülkesindeyim ülkemiz için bir şey yapmaya çalışıyorum. Araca plaka alamıyorum en azından turizm plakası verirse bizim rengarenk bir kırmızı, laciverti, siyahı, moru neyse artık seri bir şekilde üretip turizm hizmetine vermek istiyoruz ülkemize gezisini kazandırmak istiyoruz” dedi.

“Yola çıktığımızda vatandaşlar bir fotoğraf çekilmek için durdurmaya çalışıyor”

Resim çekilmek için aracı durdurmaya çalışanlar olduğunu ve yolda vatandaşların hayretle izlediklerini söyleyen Taşbaş, “Aracımızda gezerken inanılmaz derecede beklentimin çok çok daha üstünde bir sempati görüyoruz. Vatandaşlar bir resim çekilmek için bizi durduruyorlar. Bu araç hakkında bilgi istiyorlar, ‘Nerede yapıldı, Nereden geldi, Nasıl ulaştınız’ diye soru soruyorlar. Biz kendimiz yaptığımız söyleyince de biraz daha fazla bir hayretle bizlere bakıyorlar. Şaşırılmaması lazım, bizim önümüze imkan verildikten sonra her şeyi yaparız. Ben bir mobilyacıyım elektrikli araba yapıyorum” şeklinde konuştu.

“DESOB olarak üreticiyi destekliyoruz, yanındayız”

Kendi imkanlarıyla 1900 yıllarına dayanarak yapılmış olan elektrikli aracın destekçisi olduklarını ve yatırımcıların yerine gelip otomobili görerek ellerinden gelen desteği ve gayreti yapılması gerektiğini söyleyen Denizli Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Genel Sekreteri Yunus Emre Gönç ise “Denizli Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği olarak çeşitli projeleri destekleme açısından kimi zaman talepler üzerine kimi zamanda gelen öneriler üzerine Denizli’deki esnaflarımızı ziyaret etmekteyiz. Yine Denizli Sanayi bölgesindeki bir abimizin farklı bir çalışma yaptığını gördük daha önce marangozluk işiyle uğraşmakta iken fikirlerine bir değişiklik yaparak otomobil üretimine geçmiş bulunmaktadır. Kendi konsept olarak geçmişten gelen bir otomobil üretim yapmıştır bunu daha çok turizm bölgelerinde turistlere pazarlamak oralarda kullanılması için düşünmüştür tabii otomobilin üretilebilmesi ve ilerlemesi için ARGE çalışmalarına ihtiyaç vardır. Biz kurum olarak bu çalışmaları desteklemekteyiz, abimize de yardımcı olabilmek için geniş yatırımcıların yerine gelip otomobili görerek ellerinden gelen desteğe ve gayreti göstererek yardımcı olacaklarını düşünüyoruz. Projenin bizde DESOB olarak arkasındayız” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Güner, "Ülkemizde yaklaşık iki milyon kişi bipolar bozukluğa sahip" Zonguldak İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Ertuğrul Güner, 30 Mart Dünya Bipolar Günü nedeniyle açıklama yaptı. Güner, açıklamasında bipolar bozukluk ve ruhsal hastalıklar hakkında farkındalık oluşturulmasının önemini vurguladı. Güner, dünya genelinde ruh sağlığı alanında artan farkındalık çalışmalarının bireylerin ruhsal hastalıklara yönelik bilgi düzeyini artırdığını ve sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştırdığını belirtti. Bu gelişmelerin, toplumsal damgalamanın azaltılması, erken tanı ve tedaviye olan vurgunun güçlenmesini sağladığını ifade etti. Bipolar bozukluk, bireyin ruh halinde, enerjisinde ve günlük işlevlerinde belirgin değişiklikler gösteren, tıbbi olarak tanımlanan bir ruhsal hastalık olduğunu ifade eden Güner, "Toplumsal damgalamanın azaltılması, erken tanı ve tedavinin öneminin vurgulanmasını daha da önemli hale getirmiştir. Bipolar bozukluk, bireyin ruh halinde, enerjisinde ve günlük işlevlerinde belirgin değişikliklerle seyreden, tıbbi olarak tanımlanmış bir ruhsal hastalıktır. Eskiden manik depresif bozukluk ismiyle de bilinen bipolar bozukluk, iki ayrı hastalık döneminin ( manik ve depresif ) görüldüğü iki uçlu psikolojik bir rahatsızlıktır. Bu durum kişinin aile, sosyal çevresi ve günlük yaşantısında çeşitli sıkıntılara sebebiyet vermektedir. Dünyada bipolar bozukluk sıklığının dünya nüfusunun yüzde bir ile yüzde beş arasında değiştiği tahmin edilmektedir. Yaklaşık altmış milyon bipolar bozukluğa sahip bireyin bulunduğu projeksiyonel olarak belirtilmektedir, Ayrıca ülkemizde de iki milyondan fazla kişinin bipolar bozukluğu olduğu tahmin edilmektedir" dedi. Uygun tedavi ve sosyal destekle bipolar bozukluğu olan bireyler, yaşamlarını üretken ve sağlıklı bir şekilde sürdürebildiğini ifade eden Güner şöyle devam etti: "Uygun tedavi ve sosyal destekle bireyler yaşamlarını üretken ve sağlıklı bir şekilde sürdürebilmektedir. Ancak toplumsal ön yargılar ve ruhsal hastalıklara yönelik etiketlemeler, bireylerin sağlık hizmetlerine başvurusunu geciktirmekte ve iyilik hallerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bireylerin ruhsal iyilik hallerinin desteklenmesi, toplumun bipolar bozukluk hakkında doğru bilgiye sahip olması ve damgalama ile mücadeleye katkı sunulması amacıyla her yıl 30 Mart tarihi, "Dünya Bipolar Günü" olarak anılmaktadır. Bu yılın teması "Bipolar Bozukluk: Farkındalıkla Tanı, Destekle Tedavi, Umutla Yaşam" olarak belirlenmiştir. Bu hafta vesilesiyle toplumda ruhsal hastalıklara karşı anlayışın artması, damgalamanın önlenmesi ve bireylerin tedaviye erişiminin kolaylaştırılması hedeflenmektedir." Zonguldak’ta vatandaşların, Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri, Aile Sağlığı Merkezleri ve Sağlıklı Hayat Merkezlerinden ücretsiz olarak yararlanabildiğini ifade eden Güner şu cümlelere yer verdi: "Toplum temelli ruh sağlığı hizmetleri kapsamında vatandaşlarımız, Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri, Aile Sağlığı Merkezleri ve Sağlıklı Hayat Merkezlerinden ücretsiz olarak yararlanabilmektedir. Bu kapsamda; Toplum Ruh Sağlığı Merkezlerinde ağır ruhsal bozukluğu olan (psikotik bozukluklar, iki uçlu duygudurum bozuklukları) hastalarına psikososyal destek hizmetleri verilmekte, takip edilmekte ve tedavilerinin gereğinde evde sağlık hizmetleri uygulamasına entegre bir şekilde yaşadıkları ortamda sunulabilmektedir. Ayrıca, Sağlıklı Hayat Merkezlerindeki psikososyal destek birimlerindeki ruh sağlığı personeli vatandaşa hizmet vermektedir. Bulunduğunuz bölgedeki Aile Sağlığı Merkezlerinde bulunan aile hekimlerini ziyaret ederek düzenli ruh sağlığı değerlendirmelerini yaptırmaya, Bipolar bozukluk ve diğer ruhsal hastalıklar açısından değerlendirme ve danışmanlık almaya, tüm vatandaşlarımız davet edilmektedir. Bireylerin ruh sağlığının korunması, toplumsal farkındalığın artırılması ve damgalamanın azaltılması adına herkesi katkı sunmaya davet ediyor; tüm bireylerimize sağlıklı ve duyarlı günler diliyoruz."
Mersin Mersin’de ’Halk Kart’ ve ’öğrenim yardımı’ ödemeleri hesaplara yatırıldı Mersin Büyükşehir Belediyesince, Ramazan Bayramı öncesi vatandaşların ve öğrencilerin rahat bir nefes alması için 2024-2025 öğrenim yardımının 4. taksiti ile ’Halk Kart’ın mart ayı tutarlarının hesaplara yatırıldığı bildirildi. Belediyeden yapılan açıklamaya göre, Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından ailesi Mersin’de ikamet eden ve üniversitelerin ön lisans ve lisans bölümlerini kazanan öğrencilerin ilk yıl yararlandığı öğrenim yardımı kapsamında, 2 yıllık bölümlerde okuyan 3 bin 632 öğrenciye, 4 yıllık bölümlerde okuyan 5 bin 941 öğrenciye, 5 yıllık bölümlerde okuyan 285 öğrenciye ve 6 yıllık bölümlerde okuyan 430 öğrenciye olmak üzere toplamda 10 bin 288 öğrencinin hesabına 18 milyon 434 bin 950 TL yatırıldı. Halk Kart’tan mart ayında 7 bin 681 vatandaş yararlandı Dar gelirli vatandaşların cebini rahatlatan ’Halk Kart’ın da mart ayı tutarları hesaplara yatırıldı. Anlaşmalı yerel market ve bakkallardan temel ihtiyaç ve gıda maddelerinin alınması için kullanılabilen, hem esnafa hem de vatandaşların aile bütçesine katkı sağlayan Halk Kart uygulamasından, mart ayında toplam 7 bin 681 kişi yararlandı. Mart ayı tutarları kapsamında 4 bin 434 kişinin hesabına 750 TL, 3 bin 247 kişinin hesabına ise 1250 TL olmak üzere toplamda 7 bin 681 vatandaşın hesabına 7 milyon 384 bin 250 TL yatırıldı.
Diyarbakır Diyarbakır anneleri: "Biz duyduk ki CHP gençleri sokağa çağırıyor, bunu sakın yapmayın" Diyarbakır anneleri, CHP’nin tutuklanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için yaptığı sokak çağrılarına karşı Selahattin Demirtaş’ın 6-8 Ekim olaylarındaki çağrısını hatırlatarak gençleri uyardı. Anne Süheyla Demir, "Biz duyduk ki CHP gençleri sokağa çağırıyor. Buradan gençlere sesleniyorum, bunu sakın yapmayın" dedi. 3 Eylül 2019 tarihinden beri farklı kentlerden Diyarbakır’a gelerek eski HDP İl Başkanlığı binası önünde oturma eylemi yapan ailelerin nöbeti aralıksız devam ediyor. Çocukları terör örgütü PKK’nın elinde olan aileler, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in yolsuzluktan tutuklanan CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için gençleri sokağa çağırması üzerine eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 6-8 Ekim olaylarında yaptığı çağrıyı hatırlatarak uyardı. Ağrı’dan gelerek eyleme katılan Hayal Demir’in annesi Süheyla Demir, 6 yıldır eski HDP il binası önünde eylem yaptığını söyledi. Gençlere çağrıda bulunan anne Demir, "Biz duyduk ki CHP gençleri sokağa çağırıyor. Buradan gençlere sesleniyorum, bunu sakın yapmayın. Bakın biz 6 yıldır burada evlat nöbeti tutuyoruz, evlatlarımızı kaybettik. Yıllar önce Selahattin Demirtaş’ta gençleri sokağa davet etmişti, bir sürü gencimizi, bir sürü insanımızı kaybettik. Biz de evlatlarımızı o sırada kaybettik. Anneler, babalar çocuklarına sahip çıksın. Bizim ciğerimiz yandı, onların ciğeri yanmasın. Sakın gençler böyle bir şey yapmasın, onlara sahip çıkın" dedi. Siirt’in Şirvan ilçesinde 2014 yılında 17 yaşındayken kaçırılan oğlu Yusuf için eylemini sürdüren Nurettin Ödümlü ise, "Buradan gençlere sesleniyorum. Gençler siz kimseye kulak vermeyin, bu devlet hepimizindir. Siz öldükten sonra bir şey olduğu zaman kimse size sahip çıkmaz. 17 Mart’ta Diyarbakır’ı ziyaret eden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Diyarbakır annelerini ziyaret etmedi. Evet, bizi ziyaret etmedi. Diyarbakır’a kaç kere geldi, hiç evlat nöbeti tutan anne ve babaları ziyaret etmedi, yanımıza gelmedi" diye konuştu. Öte yandan, eylem yapan ailelerin kullandığı çadır onarıma alındı.