KÜLTÜR SANAT - 07 Haziran 2017 Çarşamba 12:04

İki büyük peygamber, 27 sahabe, muadili olmayan bir tarih

A
A
A
İki büyük peygamber, 27 sahabe, muadili olmayan bir tarih

Diyarbekir Tanıtma ve Kalkınma Derneği Başkanı Abdulkadir Arslanoğlu, kentin turizm potansiyeline dikkat çekti.

Diyarbekir Tanıtma ve Kalkınma Derneği Başkanı Abdulkadir Arslanoğlu, kentin turizm potansiyeline dikkat çekti. Arslanoğlu, “Diyarbakırımız sınırları içinde metfun olan bu iki büyük peygamber, 27 şehit sahabe, ilme, bilime ve medeniyete yön veren onlarca dünya çapında İslam alimiyle, dünyanın ikinci bir yerinde eşi, benzeri ve muadili olmayan tarihi, manevi ve kültürel muhtevasıyla dünya çapında inanç, tarih ve kültür turizminin kalbinin attığı bir cazibe merkezi olmaya namzet kutlu ve mübarek bir şehirdir” dedi.


Diyarbekir Tanıtma ve Kalkınma Derneği Başkanı Abdulkadir Arslanoğlu, Diyarbakır’ın turizm potansiyeli ve doğru argümanlarla tanıtılmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Eğil ilçesinde bulunan Hz. Zülküf ile Hz. Elyasa Peygamberlerin Kuran’da adı geçen 25 peygamberden ikisi olduğuna dikkat çeken Arslanoğlu, Diyarbakır’ın dünyanın ikinci bir yerinde eşi, benzeri ve muadili olmayan tarihi, manevi ve kültürel muhtevasıyla dünya çapında inanç, tarih ve kültür turizminin kalbinin attığı bir cazibe merkezi olmaya namzet kutlu ve mübarek bir şehir olduğunu kaydetti.



Kuran’da adı geçen iki büyük peygamber


Konuşmasının başında Hz. Muhammed’in hadisine değinen Arslanoğlu, “İslam’ın muazzez peygamberi Hz. Muhammed bir hadislerinde şöyle buyuruyor, ‘Allah, ilk peygamber Hz. Adem ile son peygamber Hatemül Enbiya Muhammed arasında 124 bin elçi göndermiştir.’ Çok ilginçtir ilk peygamber Hz. Adem ile son peygamber Hatemül Enbiya Muhammed arasında gönderilen 124 bin elçisinden sadece 25’inin adını Kuran’da zikretmiştir. İşte isimleri Kuran-ı Kerim’de zikredilen bu peygamber kadrosundan iki tanesi burada yatıyor. Diyarbakır’ın Eğil ilçesinde” dedi.



Taşınma süreçleri


İki büyük peygamberin mübarek kabirlerinin 1995 yılında şuanda Dicle Baraj Gölü’nün olduğu yerde bulunduğunu belirten Arslanoğlu, “Orada iki büyük peygamberin mübarek kabirleri vardı. Orada baraj yapımı gündeme gelince dönemin Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün oluşturduğu 9 kişilik yeminli bir heyet dünya tarihinde bir ilkin altına imza attılar. Dünya tarihinde yaşanmamış bir hadise vuku buldu. İki büyük peygamber Hz. Zülküfil ve Hz Elyasa’nın mübarek kabirleri açıldı ve 3 bin küsur yıllık mübarek naaşları bulundukları yerden alınıp şuanda bulundukları Nebi Harun Tepesi’ne nakledildiler. Olay esnasında yeminli heyet içerisinde yer almış ilmi ve irfani itibariyle en fazla temayüz etmiş olan Molla Ömer Kalkan Hoca Efendi, naaşların nakil olayından bir sene sonra ulusal bir gazeteye verdiği beyanatta, ‘Her iki peygamber naaşını bizzat gördüm. Naaşlar yeni ölmüş insan cesedi gibiydi. Uyuyan bir insanın yatmış hali gibiydi. Nasıl ki uyursunuz sadece hareketsiz olursunuz, işte aynen öyleydi. Kefenlerinin üzerinde en küçük bir leke dahi yoktu. Her iki peygamberin mübarek vücutlarına, kollarına, bacaklarına, ayaklarına, başlarına ellerimle dokundum, temas ettim, yumuşacıktı. Hz. Zülküfil’in mübarek saçları kefenlerinden dışarı çıkmıştı. Ne tam kara ne tam aktı. Onlara duyduğumuz hürmetten ve mahcubiyetten dolayı yüzlerini açıp bakamadık. Salavat ve tekbirlerle o yüce peygamberin mübarek saçlarını alıp kefenlerinden içeri koyduk’ ifadelerine yer vermiştir” diye konuştu.



“İslam alemini yerinden oynatacak bir hadise”


Burada bir buçuk milyarlık İslam alemini yerinden oynatacak bir vakanın vuku bulduğunun altını çizen Arslanoğlu, şunları kaydetti:


“İslam’ın muazzez peygamberi Hz. Muhammed, 15 asır evvel bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar, ‘Allah, toprağa peygamberlerin cesedini, naaşını çürütmeyi haram kılmıştır’ Binaenaleyh toprak peygamberlerin cesedi, naaşını çürütemez. Hz. Muhammed’in 15 asır öncesinden terennüm ettiği bu hadis Allah resulü Hz. Muhammed’in vefatından 15 asır sonra yeryüzünde, yer kürede ilk defa Diyarbakır topraklarında tahakkuk etmiştir. Hakikaten toprağın 3 bin küsur yıl önce vefat etmiş iki Allah elçisini çürütmediği, bedenlerine ve mübarek naaşlarına bir zarar vermediği beşer gözüyle müşahede edilmiştir. Biz bu iki büyük peygamberin Diyarbekir’de olduğunu dünyaya duyurabilirsek, hiç kimsenin şüphesi olmasın her gün Türkiye’nin ve dünyanın muhtelif yerlerinden Diyarbakır’a birkaç bin insan gelir. Her gün Türkiye’nin ve dünyanın muhtelif yerlerinden Diyarbakır’a peygamber naaşı, peygamber kabri ziyaretiyle gelirse beraber getirdikleri o pozitif enerjiyle, o rahmet atmosferiyle Diyarbakır’ın caddelerinde, sokaklarında, kaldırımlarında, pazarlarında, pasajlarında, hanlarında, hamamlarında arzı endam etseler Diyarbakır halkı kendine bir çeki düzen verir ve nasıl bir hazinenin sahibi olduğunun farkına varır. İkinci bir husus her gün bu kadar insanın Diyarbakır’a gelmesi Diyarbakır ekonomisini yükseltecektir. Bugün Diyarbakır ekonomisinin en büyük sorunu istihdam problemidir. Mali sıkıntılarla cebelleşen vatandaşlarımın sıkıntıları orta yerde duruyor. Öyle bir durumdayken yani inanç turizminin hayata geçmesi ve buradaki dinamiklerimizin hayata geçmesi sayesinde buradaki ekonomik çıta da fevkalade yükselecektir. Bu iki peygamberin duyurulması meselesi Diyarbakırımız için hem sosyo politik hem de sosyo ekonomik sıkıntıların ilacı olabilecek konumda bir hadisedir.”



“Muadili olmayan bir tarih”


Diyarbakır’ın doğru tanıtılması durumunda inanç, tarih ve kültür turizminin başkenti olmaya aday bir kent olacağını belirten Arslanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Artık şunu söyleyebiliriz, Diyarbakırımız sınırları içinde metfun olan bu iki büyük peygamber, 27 şehit sahabe, ilme, bilime ve medeniyete yön veren onlarca dünya çapında İslam alimiyle, dünyanın ikinci bir yerinde eşi, benzeri ve muadili olmayan tarihi, manevi ve kültürel muhtevasıyla dünya çapında inanç, tarih ve kültür turizminin kalbinin attığı bir cazibe merkezi olmaya namzet kutlu ve mübarek bir şehirdir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Trabzon’da kaçak hafriyat sahasında heyelan alarmı Trabzon’un Yomra ilçesinde, geçmiş yıllarda kaçak hafriyat döküm sahası olarak kullanıldığı belirtilen alanda meydana gelen heyelan endişeye neden oldu. Yomra ilçesindeki Kaşüstü Mahallesi’nde 1311 Nolu Sokak üzerinde bulunan ve 2015-2019 yılları arasında bölgedeki inşaatların temel kazılarından çıkarılan hafriyatların döküldüğü alanda, yaklaşık 6 yıl sonra toprak kayması yaşandı. Heyelanın meydana geldiği bölgede çok sayıda konutun bulunması nedeniyle risk oluşurken, toprak kayması sonucu bazı sitelere ulaşımı sağlayan yollar ulaşıma kapatıldı. Olayın ardından bölgede güvenlik önlemleri artırılırken, yetkililer tarafından alanda inceleme başlatıldı. Edinilen bilgiye göre, söz konusu alanın geçmişte kaçak döküm sahası olarak kullanıldığı ve durumun daha önce Trabzon Büyükşehir Belediyesi’ne bildirildiği öğrenildi. Kaçak döküm yaptığı tespit edilen firmaya gerekli bildirimlerin yapıldığı, olayla ilgili hukuki sürecin ise devam ettiği belirtildi. Heyelanın ardından bölgede yeni bir risk oluşup oluşmadığının tespit edilmesi amacıyla teknik ekiplerin zemin etüt çalışmaları yapacağı öğrenildi. "Arkasındaki yerleşim yerlerindeki binalara bir zararın gelmeyeceğini düşünüyoruz" Yaşanan heyelan ile ilgili bilgiler veren Yomra Belediye Başkanı Mustafa Bıyık, kaçak döküm sahasına hafriyat döken firma ile ilgili hukuki sürecin devam ettiğini belirterek, "Kaşüstü mahallemizde meydana gelen heyelanlı alan 2015-2019 yılları arasında bölgede yapılan inşaat faaliyetleri döneminde hafriyatlarının döküldüğü bir sahadır. Büyükşehir belediyesine ait bir izinli döküm sahası olmaması vesilesiyle kaçak döküm alanı olarak söylenir. Burada sanırım yüzlerce araçlık bir malzeme var. Bu bölgede vatandaşların kullanmış olduğu yollar var. Aynı zamanda doğal gaz hattının geçtiği, su hatlarının geçmiş olduğu bir alan var. Aynı zamanda şu anda heyelanın olup da aşağıda inmiş olduğu alanda Kaşüstü mahallemizden hastaneye doğru yapılması planlanan yeni hastane yolunun olduğu güzergah var. Heyelanın oluştuğu alanın tahribatının giderilmesini bekliyoruz. Sonrasında da havaların biraz daha ısınmasının ardından alanda nasıl bir çalışma yapılacağını planlayacağız. Hafriyatın üzerine yapılmış olan yollar şu anda trafiğe kapatıldı. İnşallah kurumlarımızla birlikte ilgili çalışmaları yapacağız. Mahalleden bu sorunu ortadan kaldıracağız. Çünkü bu sorun yaklaşık 10 yıldır ilçemizin o bölgede olan ciddi bir sorunudur" ifadelerini kullandı.
Kayseri Başkan Bağlamış: "Yeni yılda da rekabet gücü artan bir Kayseri için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz" Kayseri Ticaret Borsası (KTB) Yönetim Kurulu Başkanı Recep Bağlamış, yeni yıl dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı. Kayseri Ticaret Borsası (KTB) Yönetim Kurulu Başkanı Recep Bağlamış, 2025 yılının son gününde yaptığı yazılı açıklamada, yeni yılın hayırlara vesile olmasını diledi. Başkan Bağlamış mesajında şu ifadelere yer verdi; "Yeni bir yıla girerken; 2026 yılının ülkemize, milletimize ve iş dünyamıza sağlık, huzur, bereket ve başarı getirmesini temenni ediyorum. Geride bıraktığımız yıl boyunca Kayseri Ticaret Borsası olarak; üreticilerimizin, tüccarlarımızın ve sanayicilerimizin yanında olmaya, tarım ve hayvancılık sektörümüzün gelişimi için var gücümüzle çalışmaya devam ettik. Şehrimizin ekonomik gücünü daha da ileriye taşıma hedefiyle, birlik ve dayanışma içerisinde önemli adımlar attık. Yeni yılda da sürdürülebilir üretimi destekleyen, katma değeri yüksek ve rekabet gücü artan bir Kayseri için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. İnancımız odur ki; ortak akıl, güçlü iş birliği ve azimle aşamayacağımız hiçbir zorluk yoktur. Bu duygu ve düşüncelerle; başta üreticilerimiz ve üyelerimiz olmak üzere, tüm hemşehrilerimizin ve milletimizin yeni yılını en içten dileklerimle kutluyor, 2026 yılının sağlık, mutluluk ve bol kazanç getirmesini diliyorum."
Ordu Ordulu çiçekçi Karadeniz zekasını konuşturdu: Gül buketini ’karalahana’ ile süslüyor Ordu’da çiçekçilik yapan Mevlüt Kuvan, Karadeniz Bölgesi’nin yöresel ve sevilen tatlarından olan karalahanayı gül buketlerinde kullanıyor. Karadenizli zekasını kullanan çiçekçi, güller ile gönüllere, yemek yapılabilen karalahanalar ile de mideye hitap ettiklerini belirtiyor. Karadeniz Bölgesi’nin en sevilen ve yöresel lezzetlerinden olan karalahana, özellikle kış aylarında sofraların vazgeçilmez lezzetleri arasında yer alıyor. Çorba, dolma, kavurma ve turşu yapımında sıkça kullanılan karalahana, Karadenizli zekasını kullanan çiçekçinin elinde farklı bir boyuta taşındı. Altınordu ilçesinde 25 yıldır çiçekçilik yapan Ekrem Kuvan (42), gül buketlerinde kullanılan ve bir süre sonra çöpe atılan yeşil yapraklı bitkiler yerine bölgede yetişen karalahanayı kullanıyor. Karalahanalar bir yandan buketleri süslerken, bir taraftan da müşteriler tarafından yemek yapımında kullanılabiliyor. Karalahanalı gül buketlerinin bir özelliği ise fiyatının diğer buketlere göre daha uygun olması. "Herke kokina buketi yaparken, biz karalahana yapmak istedik" Çiçekçi Mevlüt Kuvan, Buketlerinde farklı tasarımlar yapmayı sevdiğini belirterek, "Yeni yıl geldi çattı, herkes kokina buketi yaparken, biz de değişiklik yapmak istedik ve Karadenizli olduğumuz için pancar ve gülden buket yapmak istedik. Değişiklik her zaman daha güzel ve alışılmışın önüne geçtik. Bu buketimiz ilgi görüyor, Karadenizli olmamız ayrıcalıklı olduğu için karalahana buketini şuanda insanlara tanıtıyoruz" dedi. "Karalahana çorbası içtiğim esnada bu fikri tasarladım" Bir akşam yemeğinde içtiği karalahana çorbası üzerine bu fikri tasarladığını kaydeden Kuvan, "Ertesi gün geldim ve iş yerimde karalahana buketini yaptım. Müşteriler ilgi gösteriyor. Karalahanamızı günlük alıyoruz ve günlük kullanıyoruz. İnsanlar buketi eve götürdükleri zaman gülleri vazoya, pancarı da çorba ya da dolma yaparak kullanabilirler. Bu sayede çöpe gitmeyecek hepsini kullanabilecekler" diye konuştu. "Bu buket ile evlerde karalahana pişecek" Gülün içerisine yeşil yapraklı bitkiler yerine karalahana kullandıklarını kaydeden Kuvan, "Kış aylarının vazgeçilmez çorbası karalahana. Aynı zamanda 4 mevsim de tüketilebilir. Kar yağdı ve pancarın bulunması gerçekten zor. Bu buket sayesinde evlerde karalahana da pişecek. İnsanlar yeni yılda kokina yerine buketi alabilir. Karalahana olan buketimiz diğer buketlere göre daha da ucuz. Bunların yanında soğan buketi, pırasa, limon ve havuçlu buketimiz de var. Soğan her yemekte kullanılıyor, kış geldi pırasa da oldukça fazla tüketiliyor. Hem buket olarak götürecekler, hem de eşler bunları yemek yapabilecekler" şeklinde konuştu. (SK