GENEL - 14 Ocak 2019 Pazartesi 15:21

Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nebati, iş insanları ile buluştu

A
A
A
Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nebati, iş insanları ile buluştu

Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Dr.

Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Dr. Nureddin Nebati, Diyarbakır’da iş dünyası ile bir araya geldi. Bakan Yardımcısı Nebati, “Özellikle ihanet şebekelerine, ucu nerede olursa olsun, bunlara sufle yapan kriz tellalların açık ve net olarak sesleniyorum, başaramayacaksınız. Diyarbakır başta olmak üzere bu bölgenin tüm evlatları Türkiye’yi ülkesini, vatanını seven insanlardan müteşekkildir. Biz her an, her yerde bu ülke için kendimizi vermeye hazırız” dedi.


Bir otelde düzenlenen toplantıya, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Dr. Nureddin Nebati, Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Ebubekir Bal, kamu kurum müdürleri, STK temsilcileri, iş insanları ve davetliler katıldı. Burada konuşma yapan Bakan Yardımcısı Nebati, Diyarbakır’ın hayalindeki kent olduğunu söyledi. Kentin barış dolu, üreten, paylaşan ve kazanan tarafının olduğunu aktaran Bakan Yardımcısı Nebati, “Barış dolu, üreten, kazanan, paylaşan, birlikte olmanın, asla ötekileştirmenin yapılmadığı, Türk’ü ile Kürt’ü ile Arap’ı ile bu coğrafyaya hakim olan kadim dostluğun ve inançlara yapılmış olan hoşgörünün bir de ekonomik anlamda göstermiş olduğu bu performans ile gerçekten keyiflendim. Özellikle ihanet şebekelerine, ucu nerede olursa olsun, bunlara sufle yapan kriz tellallerine açık ve net olarak sesleniyorum, başaramayacaksınız. Diyarbakır başta olmak üzere bu bölgenin tüm evlatları Türkiye’yi ülkesini, vatanını seven insanlardan müteşekkil. Biz her an, her yerde bu ülke için kendimizi vermeye hazırız” diye konuştu.



“17-25 Aralık, Kobani, 15 Temmuz, bunlar ülkeye yapılmış operasyonlardı”


Her türlü krizin, operasyonun, bu ülke ve millet tarafından defedildiğini vurgulayan Bakan Yardımcısı Nebati, şöyle devam etti:


“14 Mayıs 2013’te enflasyonun en düşük, faizin en düşük olduğu bir ayı ve İMF ile borcunun son taksitinin ödendiği bir ayı yaşadık. Bu ülke o günü umut verdi, heyecan verdi, müjdeleri verdi. Ortaya konulan performans birileri tarafından adeta operasyonların başlandığı gün olarak tarihe geçti. Gezi olayları, mayıs sonu itibari ile birkaç ağacın sökülmesi bahane edilerek, başta İstanbul olmak üzere birçok şehirde milleti birbirine düşürmeye gayret eden, Türkiye’de seçilmiş hükümeti indirmek için bir bahane olarak türedi, başaramadılar. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu performans, milletimizin sağduyusu bu işi kapattı. 17-25 Aralık yargı darbe girişimi, Kobani olayları bütün bunlar bu ülkeye yapılmış operasyonlardı. Kriz tellalları hep sufle çektiler. Bu işin şahikası 15 Temmuz 2016, bu tarihte tanklar, silahlar, askerlerin bir kısmı, millete karşı operasyona başladı. Birçok ülkenin bu tür operasyonla yıllarca baş edemediği bir harekatı bakın yılbaşı geldi geçti, biz atlattık. Enflasyon düşüyor, ithalat düşüyor, ihracat artıyor, artan ihracatla rekor kırdık, 168 milyar dolarlık ihracat hacmi, 390 milyarı aşan dış ticaret hacmi ile Türkiye yeni bir rekor kırmış oldu. Bu ülke, her türlü operasyona set çekebilecek bir iradeye sahip ülkedir.”


Daha sonra konuşan Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Diyarbakır’dan, bu bölgeden tüm dünyaya, bu ülkenin ekonomisine dönük, iç ve dış kim kötü niyet besliyorsa, bir hedefleme gerçekleştiriyorsa, en güçlü cevabı el birliği ile vereceklerini söyledi. Vali Güzeloğlu, şöyle konuştu:


“Çünkü biz biliyoruz ki bu büyük devlet ve dualı devlet kararlı ve emin adımlarla kendi çabası ile geleceğe büyük bir imanla ve başarı ile yürüyor. Bugün huzur ve güvenin temin edildiği, öncelikle konumuzun ekonomik gelişme ve kalkınma olduğu dönemdeyiz. Bu kentin önüne çıkan, bu kentin gerideki yıllarını ziyan eden gelişme ve kalkınmasını engelleyen bütün ihanet odakları, iş birlikçileri ve onun uzantıları bu kararlı yürüyüşümüz karşısında etkisiz kalmış ve kalmaya mahkum olmuştur.”


Toplantı daha sonra basına kapalı devam etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Kalp rahatsızlığından vefat eden çocuğu kullanarak insanları dolandırdı Ümraniye’de bir dolandırıcı, daha önce kalp rahatsızlığı nedeniyle vefat eden Yahya Karakuş’un fotoğraflarını ve hastalığını kullanarak sosyal medya üzerinden para topladı. Oğlunu kız gibi gösterip yardım toplayan dolandırıcıyı fark eden anne Figen Karakuş, “Bir anne daha ne kadar yıkılabilir bilemiyorum" dedi. İddiaya göre, Serhad T., yaklaşık 5 yıl önce Ümraniye’de kalp rahatsızlığı nedeniyle vefat etmiş Yakup Karakuş adındaki çocuğun fotoğraflarını kullanarak yüzlerce kişiyi dolandırdı. Anne Figen Karakuş, internette gezinirken durumu fark etti. Figen Karakuş, sosyal medya üzerinden Serhad T.’ye ulaşarak, yardım parası için fotoğrafları kullanılan çocuğun kendi vefat eden oğlu olduğunu söyledi. Duruma sinirlenen dolandırıcı; anne Karakuş’a tehdit, hakaret ve küfür etmeye başladı. Emniyete başvuran anne Figen Karakuş vefat eden oğlu için adalet istiyor. Erkek çocuğunu kız gibi gösterip yardım istedi Anne Figen Karakuş, "Geçen cuma bana bir mesaj geliyor, ‘Sizin oğlunuzun resmini bir dolandırıcı tarafından kullanılıp para toplanılıyor’ diye. Ben onu gördüğümde ne hissettiğimi değil de yani ne yapacağımı şaşırdım. Biz bu insana ulaştık, yüklü miktarda bir yardım yapacağız dedik. bize çocuğun resmini gösterir misin dedik. O da ‘gruplara attığım resim doğrudur, bu benim kızımdır, bir baba olarak ben kızım hakkında yalan mı söyleyeceğim’ dedi. Sonra neyse biz böyle biraz üsteleyince hani bir resim falan görelim ona göre sana yardım edelim dedik, adam hemen telefonu kapattı anladı. İster yapın ister yapmayın dedi, hani olay doğrudur dedi kapattı. Adam tutturmuş hayır o benim kızım diyor. Anladı benim annesi olduğumu, bu sefer bana tehditler savurmaya başladı. İnsanları dolandırmaya çalışıyorlar ve bu gibi insanlar yüzünden gerçekten hasta olan çocuklara yardım edilmiyor. Bir anne daha ne kadar yıkılabilir bilemiyorum" diye konuştu.
İzmir Yüzde 96 engeli bulunan MS hastası genç, yazdığı kitaplarla hayata tutunuyor Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde yaşayan Multiple Skleroz (MS) hastası Abdullah Berber (25), hastalığı sürecindeki mücadelesini ve bu süreçte anlatamadığı durumları kitap haline getirdi. Berber, “Şu anda istediğim tek şey çalışmak” dedi. Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde yaşayan 25 yaşındaki Abdullah Berber, 15 yaşında Marmaris’te bir otelde çalışırken, müşteriye servis yaptığı sırada ellerinin titrediğini fark etti. İlk başta titremelerin yorgunluktan kaynaklandığını düşündü. Daha sonra yaz tatilinin bitmesiyle memleketi Manisa’ya geri döndü. Şikayetlerinin devam etmesiyle Berber, bir süre sonra kontrol amacıyla Ege Üniversitesi Hastanesi’ne başvurdu. Orada yapılan tetkikler sonucu Berber’e, merkezi sinir sistemi rahatsızlığı olan MS hastalığı teşhisi konuldu. Yüzde 96 engeli bulunan Berber, hastalığın ataksız süreğen yüzde 5’lik kesimi arasında yer alıyor. 5 senede 5 kitap yazdı Hastalığı sebebiyle yürümekte güçlük çeken ve bastondan destek alan Berber, hastalığını öğrendikten sonra bir kitap yazmaya karar verdi. İlk olarak 2015 yılında yaşadığı süreci ve hastalığını konu alan ‘Gülümse’ kitabını çıkardı. Kitabının ilgi görmesinin ardından yazmayı bırakmayan Berber, sırasıyla ‘Hayata Dair’, ‘Aybike’, ‘Reform’ ve ‘Sol Yanım’ kitaplarını bastırdı. Her kitabında hastalığıyla ilgili ayrı bir hikayeyi ele alan Berber, 1 şiir, 2 otobiyografi ve 2 hikaye kitabı olmak üzere, 5 yılda toplam 5 kitap yazdı. Ayda bir kez gittiği İzmir Şehir Hastanesi’nde tedavisine devam edilen Berber, şimdi ise Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde bulunan pazaryerinde hem doğal ürünlerini hem de yazdığı kitapları satarak hastane masraflarını karşılamaya çalışıyor. Hastalığını öğrendiğinde yaşadığı şoku atlatmanın çok uzun zaman aldığını ifade eden Berber, “Çünkü daha önce ismini bile duymadığım bir hastalıkla hayatımı paylaşmıştım. O süreç benim için çok zordu. Çok büyük mücadelelerim oldu. Yaptığım en büyük hatanın MS hastalığını düşmanım olarak görmek olduğunu düşünüyorum. Çünkü ben onunla savaştım ve MS beni yendi. Artık onu kötü bir arkadaşım olarak görüyorum. Hiçbir zaman anlaşamayacağız ama hayatımdan da hiç çıkmayacak” ifadelerine yer verdi. “En büyük sıkıntım çalışamıyor olmam” Çalışabildiği takdirde hayatını devam ettirebileceğini ve hayata biraz daha tutunabileceğini düşündüğünün altını çizen Berber, şunları kaydetti: “Titremelerim tüm bedenimi sardı, dengemi kaybediyorum. Bastonsuz ve desteksiz yürüyemiyorum. En büyük sıkıntım çalışamıyor olmam ama bunun için de pazarcılık yapıyorum. Benim için başkalarına muhtaç olmak, eşyaları taşımak zor bir süreç. Benim şu anda istediğim tek şey çalışmak. Kendimi herhangi bir yere ait hissetmek istiyorum. Ben MS hastalığının en şanssız olan yüzde 5’lik kesimindeyim.” “Hastalığımı insanlara tanıtmak istedim” Hastalığını öğrendikten bir süre sonra kitap yazmaya başladığını söyleyen Berber, anlatamadığı durumları kitapta anlatmak ve hastalığını insanlara tanıtmak istediğini aktardı. Yazdığı kitapların hikayelerinden bahseden Berber, “İlk olarak ‘Gülümse’ isminde bir kitap yazdım. Daha sonrasında sırasıyla ‘Hayata Dair’, ‘Aybike’ ve ‘Reform’ adında kitapları çıkardım. ‘Reform’ kitabımda insanların kendi hayatlarında yapabilecek oldukları değişiklikleri, bir kişiye ‘sen’ veya ‘siz’ diye hitap edilmesini anlattım. Ardından ‘Sol Yanım’ isminde de bir şiir kitabı çıkardım” diye konuştu. “Olabilecek en iyi şeyleri kitaplarda yapmaya çalışıyorum” “Kitaplarımda hastalığıma dair yaşadığım olaylar var” diyen Berber, sözlerine şunları da ekledi: “‘Hayata Dair’ kitabımda hastalıktan önceki ve sonraki süreci anlatmaya çalıştım. ‘Reform’ kitabımda da MS hastası bir kişiden bahsettim. Bu kişi benim hayatımdaydı. Ailesi hastalığımdan dolayı beni istemedi. Çok zor süreçler yaşadım. Olabilecek en iyi şeyleri kitaplarda yapmaya çalışıyorum.” Maliyetlerin artması sebebiyle kitap yazmaya devam etmeyi düşünmediğini ifade eden Berber, vatandaşların da kitaba olan ilgisinin azaldığını belirtti.