KÜLTÜR SANAT - 17 Temmuz 2020 Cuma 12:05

Diyarbakır’da çekimi yapılan "Suzan Suzi" filmi Eylül’de vizyona giriyor

A
A
A
Diyarbakır’da çekimi yapılan "Suzan Suzi" filmi Eylül’de vizyona giriyor

Kültür Bakanlığı desteğiyle Diyarbakır ’da çekilen "Suzan Suzi" filminin, Eylül ayında vizyona girmesi bekleniyor.

Kültür Bakanlığı desteğiyle Diyarbakır ’da çekilen "Suzan Suzi" filminin, Eylül ayında vizyona girmesi bekleniyor. Filmin yapımcısı ve başrol oyuncusu sanatçı Bedri Ayseli, Diyarbakır’ın çok değerli sanatçılar yetiştiğini belirterek, kentin tanıtımına katkıda bulunmak için Suzan Suzi filmini Diyarbakır’da çektiklerini ve Eylül ayında vizyona girmesini beklediklerini söyledi.


Kültür Bakanlığı desteğiyle Diyarbakır ’da çekilen "Suzan Suzi" filminin yapımcısı ve başrol oyuncusu sanatçı Bedri Ayseli, yaşam hayatı ve filme dair açıklamalarda bulundu.



“Sazım kapının eşiğindeki süpürgeydi”


Diyarbakır’ı her yerde söylediğini ve anlattığını belirten Ayseli, “Çocukken bize misafirler çok gelirdi ve o zamanlar radyo ile televizyon yoktu. Bana herkes, Bedri bize bir şarkı oku ama ben sesimin güzel olduğunun bilincinde ve farkında bile değildim. Bende derdim okurum ama sazım olmadan okuyamam derdim. Sonra sazımı getirin derdim, sazım da kapının eşiğindeki süpürgeydi. Süpürge gelince bir çöp koparırdım ardından süpürgenin çöpü ile başlardım çalmaya ve şarkı söylemeye. Böyle geçip gitti. Ardından mesamelere başladık, sonra İstanbul’a gittim ve lise yıllarım İstanbul’da devam etti. İstanbul’da Sadi Avar Ataman hocamızdan Fatih Halk evinde dersler aldım. Nota ve benzeri derslerin ardından 1970 yılında TRT imtihanlarına girdim, İstanbul radyosu TRT imtihanlarını kazandım ve böylece yürümüş oldu gitti. Beni en çok gündeme taşıyan parça ise Hamili Boynunda parçasıydı” dedi.



“Bedri Ayseli sağ olduğu sürece Diyarbakır çok daha güzel olacak“


Diyarbakır’ın çok iyi yerde olduğunu ve çok iyi müzisyenler yetiştiğini belirten Ayseli, “Diyarbakır’da Allah’a çok şükür ve şuanda durumlarımız çok iyidir. Çok güzel müzisyenler yetişiyor, örneğin şuanda okuyanlar ne uyumlu okuyorlar diye Kenan beye inan ki zevkle dinliyorum dedim ve inan ki hakikaten de öyledir. Çok güzel değerli müzisyen arkadaşlarımız var ve hepsini canı gönülden kutluyorum. Diyarbakır’a gelmeden duramıyorum. En son ben Suzan Suzi türküsünü derledim ve ondan sonra burada Suzan Suzi filmini çektik, Allah nasip ederse Eylül ayında vizyona girecektir. Kültür Bakanlığından ve bizim Diyarbakırlı bazı iş adamlarından ne yazık ki bazılarından diyorum destek aldık. Keşke herkes elini taşın altına koyabilseydi çok daha güzel bir şey meydana çıkarabilseydik. Olmadı ama bununla da yetinelim ve şükür edelim. Allah’ın izniyle Bedri Ayseli sağ olduğu sürece Diyarbakır için çok daha güzel şeyler yapmayı planlıyorum. Örneğin bugün bu sabah yine bulunduğu bu mekanda yani Diyarbakır Kültür, Turizm ve Musiki Derneği, Kültür evine Kenan Aksu kardeşimizin mekanına geldik. Yani onun mekanı değil, bütün Diyarbakırlıların mekanına geldik ve benim derlemiş olduğum bir türkünün ve benim yazmış olduğum söz müziğinin de bana ait olan, ‘Dicle’de akan su gibi damarımdaki kanımsın, Kırklar Dağında ziyaret Mardin kapıda canımsın, hiç bilmiyem bu ne sevda Diyarbekir toprağımsın’ bu türkünün klibini çektik ve en kısa sürede sizlerin sayesinde gündemde olacak ve herkese ulaştıracağız” diye konuştu.



“Diyarbakır’da Bedri Ayseli’nin müzesi ya da anıtı dikilmesi gerekiyor”


Diyarbakır musikisini Diyarbakır kültür evinde yaklaşık 10 yıldır yaşattıklarını ve yaşatmaya devam edeceklerini belirten Diyarbakır Kültür, Turizm ve Musiki Derneği Başkanı Kenan Aksu ise, “Diyarbakır musikisi bizler için önemlidir. Nedeni ise, Diyarbakır musikisi Celal Güzelses’ten bugüne taşınması ve yaşatılması lazımdır. Biz dernek olarak Bedri ağabeyimizle çok etkinlikler yaptık ve kendisi bizim için çok çok önemlidir. Çünkü bir memleketin içinde çıkmış böyle bir sanatçı hem Diyarbakır türkülerini TRT repertuvarında hem de sahnelerde sürekli yaşatıyor. Benim nezdimde Bedri Ayseli ağabeyimiz için çok güzel bir müzesinin, evinin ve hatta anıtının yapılması gerekiyor. Çünkü böyle memleketini canı gönülden temsil eden bir müzisyen yoktur benim düşünceme göre, diğer müzisyenlere ve sanatçılara da saygımız sonsuz ama Bedri ağabeyin hali başkadır. Çünkü devamlı şehrinde yaşıyor, şehrini solukluyor ve yaptıkları ile Diyarbakır’ı her yere götürüyor. Ben şahsen yaptığı ve yapacağı bütün çalışmalarda kendisine teşekkür ediyorum ve ellerinden öpüyorum. İyi ki var” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Bakan Kacır: "Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "23 yıl önce piyade tüfeğini yurt dışından temin eden bir ülkeydik, savunma ürünlerinde yüzde 80 dışa bağımlıydık. Bugün, kendi İHA’mızı, mühimmatını, uçaklarını, helikopterlerini, uydularını, radarlarını, elektronik harp sistemlerini geliştiren, üreten ve artık rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilen bir ülkeyiz. Fikirden ürüne, üründen pazara uzanan yolculukta her aşamada Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" dedi. Sakarya Teknokent Ar-Ge Binası, Füzyon Girişim Ofisi ve Milli Teknoloji Atölyesi açılışı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın katılımıyla gerçekleşti. Açılışta konuşan Bakan Kacır, "Teknolojide tam bağımsız Türkiye tasavvurumuzu gerçeğe dönüştürme yolunda hayata geçirdiğimiz tüm bu projelerin Sakarya’mıza, üniversitelerimize, gençlerimize, ülkemize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Küresel ölçekte değişimin hız kazandığı, bilginin stratejik bir güç halinde geldiği bir çağdayız. Bu dönemde ülkelerin refah düzeyini ve rekabet gücünü bilimsel bilgi üretme kabiliyetiyle teknolojideki yenilikleri ekonomik değere dönüştürme düzeyi belirliyor. Özellikle yenilikçi teknolojilerde söz sahibi ülkeler sadece bugünün değil yarının dünyasını da şekillendiriyor. Pek çok ülkenin belirsizlikler sarmalında bocaladığı ve geleceğe dair vizyon ortaya koymakta zorlandığı bu süreçte bizler yaşanan değişimi tehdit olarak değil bilakis Türkiye adına tarihi bir fırsat olarak görüyoruz. Bu anlayışla bilimi ve teknolojiyi kalkınma yolculuğumuzun pusulası atlettik. Son 23 yılda dev bir Ar-ge ve inavasyon alt yapısı inşa ettik. Bugün özel sektörümüz bünyesinde bin 700’ü aşkın Ar-Ge ve tasarım merkezinde görev yapan nitelikli mühendislerimiz ve teknisyenlerimiz, yüksek katma değerli üretimi mümkün kılan yenilikçi çözümler geliştiriyor" dedi. "Ar-Ge harcamalarımızın milli gelirimizdeki payını binde 5’ten yüzde 1,46’ya çıkardık" Bakan Kacır, "113 Teknoparkımızda 12 binden fazla firmamız inavasyon odaklı çalışıyor. Bilim insanlarımız, araştırmacılarımız özel sektörümüze sunduğumuz destekler neticesinde Ar-Ge harcamalarımızın milli gelirimizdeki payını binde 5’ten yüzde 1,46’ya çıkardık. 2002’de 29 bin olan tam zaman eş değer Ar-Ge personel sayımız şimdi 310 bini aştı. İnşa ettiğimiz güçlü Ar-Ge alt yapısı milli teknoloji hamlesinin vizyon projelerinin fikirden hakikate dönüştüğü biz zemini sundu. 23 yıl önce piyade tüfeğini yurt dışından temin eden bir ülkeydik, savunma ürünlerinde yüzde 80 dışa bağımlıydık. Bugün, kendi İHA’mızı, mühimmatını, uçaklarını, helikopterlerini, uydularını, radarlarını, elektronik harp sistemlerini geliştiren, üreten ve artık rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilen bir ülkeyiz. İnsansız hava aracı üretiminde dünyada lideriz. Türkiye’nin otomobili Togg ile elektrikli ve akıllı araç devrimini ve otomotiv sektöründe yaşanan eşzamanlı dönüşümleri ülkemiz adına fırsata çevirme iddiamızı ortaya koyduk. Teknoloji üretiminde ve geliştirmede yakaladığımız bu ivmeyi farklı sektörlere taşıyarak üniversitelerimizle sanayi arasındaki iş birliğini daha da güçlendirerek Türkiye yüzyılında teknolojide tam bağımsız Türkiye hedefimizi adım adım gerçeğe dönüştüreceğiz" diye konuştu. "Teknoloji girişimciliğini bu vizyonu hayata geçirecek itici güç addediyoruz" Bakan Kacır, "Teknoloji girişimciliğini bu vizyonu hayata geçirecek itici güç addediyoruz. Bu doğrultuda ülkemizde teknolojik girişimlerin yeşermesini ve ölçeklenmesini mümkün kılacak zemini çok boyutlu adımlarla inşa etti. Hayata geçirdiğimiz fonların fonu ve eş finansman mekanizmalarıyla 4,6 milyar liralık kamu kaynağını doğrudan girişimlerimize yönlendirdik. Bu etkiyle 120 milyar liralık özel sektör yatırımını harekete geçirdik. Erken aşama girişimlerine finansman sağlayan BİGG programımızla 2 bin 500’den fazla teknoloji girişiminin hayata geçmesini sağladık. 2018’den bu yana düzenlediğimiz Teknofestlerle gençlerimizi girişimcilik yolculuğuna dahil ettik. Fikirden ürüne, üründen pazara uzanan yolculukta her aşamada Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" şeklinde konuştu. "Her yaştan çocuğumuzu ve gencimizi bilimin büyülü dünyasıyla buluşturacağız" 81 ilde milli teknoloji atölyelerinin kurulacağını aktaran Bakan Kacır, "Bugün oyundan e-ticarete, yapay zekadan finans teknolojilerine geniş bir yelpazedeki girişimlerimiz iftihar vesilemizdir. Bu başarı ivmesini katlanarak 2030 yılına kadar ülkemizden 100 bin teknolojik girişiminin doğmasını ve milyar dolar değeri aşan unicornların bizim değimimizle Turkornların toplam kıymetinin 100 milyar doları aşmasını hedefliyoruz. Bu cennet vatanın her köşesindeki gençlerimizin teknoloji geliştirme ve dünyayı değiştirme iddiası taşıyabilmesini sağlayacak bir alt yapıyı kurmayı temel önceliğimiz olarak görüyoruz. Sakarya gerek sahip olduğu dev sanayi alt yapısı ve lojistik gücü, gerekse küresel finans ve teknoloji merkezi İstanbul’a yakınlığıyla girişimciler için önemli bir marka değerine sahip. 2010’da faaliyete geçen ve bünyesinde 130’dan fazla firmanın çalışmalarını sürdürdüğü Sakarya Teknokent, şehrimizde teknoloji girişimciliğinin nabzının attığı, üretim ile aklın buluştuğu milli teknoloji hamlemizin örnek projelerinin hayata geçirildiği ekosistemi inşa ediyor. Girişimcilerin yoğun ilgi gösterdiği Teknokentin yatırımcı talebine cevap verebilmesi adına ilave olarak 6 bin 500 metrekare kapalı alan barındıran 39 bin metrekare bir alanı ilan ettik. Bugünde bakanlığımızın 113 milyon lira ile hayata geçen yeni Ar-ge binasının açılışındayız. Teknokentimizde 3 bin 700 metrekare kapalı alanıyla girişimcilerimize çalışma alanı sunuyoruz. Aynı zamanda bina içinde faaliyet gösterecek füzyon girişim ofisiyle kuluçka ve kuluçka öncesi aşamadaki girişimcilerimize destek seti sunuyoruz. Üniversitelerimiz ve bilim merkezlerimiz bünyesinde kurduğumuz milli teknoloji atölyeleriyle ülkemizin yarınlarını inşa edecek gençlerimizi ileri teknoloji ekipmanları ve modern alt yapıyla buluşturuyoruz. Önümüzdeki yılsonuna kadar 81 ilimizde 100 milli teknoloji atölyesini tamamlamak üzere bir seferberlik ruhuyla çalışıyoruz. İki üniversitemizin de öğrencileri bu atölyede çalışacak. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak ülkemizin nitelikli insan kaynağını büyüten, yetkinliğini derinleştiren politikaları sürdüreceğiz. Her yaştan çocuğumuzu ve gencimizi bilimin büyülü dünyasıyla buluşturacağız. 60 milyon lira destek sağlayacağımız ve bünyesinde atölyeler, sergiler barındıracak olan modern tesis ile gençlerimizin merak ve keşfetme duygusunu ateşleyen bilim üssünü şehrimize kazandıracağız" ifadelerini kullandı.