EĞİTİM - 27 Aralık 2025 Cumartesi 09:25

Arıcı Cevat 50’sinde üniversite okudu, 60’ında kitap kaleme aldı

A
A
A
Arıcı Cevat 50’sinde üniversite okudu, 60’ında kitap kaleme aldı

Diyarbakır’da arıcılık yapan Cevat Yıldız, 50 yaşında üniversiteye başladı, 60 yaşında ilk kitabını yazarak yazarlığa adım attı.


Diyarbakır’da yaşayan 62 yaşındaki Cevat Yıldız, arıcılık ve çiftçilik yaparak hayatını sürdürürken, 50 yaşında üniversite yolculuğuna başladı. Anadolu Üniversitesi’nde açık öğretimle ön lisans ilahiyat okudu. Yıldız, daha sonra aynı üniversiteden Uluslararası İlişkiler bölümünü okuyarak lisans eğitimini tamamladı. 58 yaşında yüksek lisans eğitimini Mardin Artuklu Üniversitesi Zaza Dili ve Edebiyatı bölümü üzerine yapan Yıldız, ik kitabını 61 yaşında Zazaca atasözü kitabını, ardından 62 yaşında ’Ageyr be’ şiir kitabını yazdı.


Cevat Yıldız, Zaza dilinin 2009 yılında UNESCO raporlarında kaybolmaya yüz tutmuş diller arasında yer almasının kendisini Zaza dili konusunda çalışmalara sevk ettiğini söyledi. Yıldız, "Herkes ana dilini evinde ailesiyle konuşursa bu diller kaybolmaz, yaşatılır. Bütün dillerin konuşularak yaşatılmasını istiyorum. Milli Eğitim Bakanlığı’mızın dillerin korunması ve yaşatılması konusunda önemli çalışmaları var" dedi.



Arıcı Cevat 50’sinde üniversite okudu, 60’ında kitap kaleme aldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ağrı Besin alerjilerinde uzman uyarısı: Geç kalınan müdahale ölümcül olabilir Ağrı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Özdamar, besin alerjilerinde yanlış diyet uygulamaları ve geç müdahalenin hayati risk taşıdığını belirterek aileleri uyardı. Ağrı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapan Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Özdamar, besin alerjilerinin genellikle alerjen gıdaya maruz kalındıktan sonraki ilk 1-2 saat içerisinde ortaya çıktığını söyledi. Özdamar, "Vücutta kaşıntı, kızarıklık, burun kaşıntısı, hapşırık ve kusma gibi belirtiler görülebiliyor. Bu belirtiler hafiften şiddetliye kadar geniş bir yelpazede seyredebilir" ifadelerine yer verdi. En sık yapılan hatanın, ailelerin bir çocuk alerji uzmanına başvurmadan kendi gözlem ve yorumlarıyla çocuklarına diyet uygulaması olduğunu vurgulayan Özdamar, "Bu durum çocukların beslenme kalitesini bozuyor ve gereksiz kısıtlamalara yol açıyor" dedi. Besin alerjisi tanısı olan bireyler için temel kuralın alerjiye neden olan besinden kesin olarak kaçınmak olduğunu belirten Özdamar, gıda alışverişlerinde etiket okumanın hayati önem taşıdığına dikkat çekti. Özdamar, "Hiç umulmadık gıdaların içerisinde bile alerjen maddeler bulunabiliyor. Bu nedenle içeriklerin mutlaka kontrol edilmesi gerekiyor" diye konuştu. Restoran ve lokantalarda da dikkatli olunması gerektiğini ifade eden Özdamar, alerjen besinin yemeğin içinde doğrudan yer almasa bile aynı tezgahta hazırlanması, aynı bıçakla kesilmesi ya da aynı kapta pişirilmesi durumunda alerjik reaksiyon gelişebileceğini söyledi. Seyahatlerde ise uçak ekibinin ve konaklanan otellerdeki restoran birimlerinin mutlaka bilgilendirilmesi gerektiğini kaydetti. Besin alerjilerinde nadir ancak son derece tehlikeli olan anafilaksi tablosuna da değinen Özdamar, "Kaşıntı ve kızarıklığa ek olarak bilinç kaybı, tansiyon düşmesi, nefes darlığı, hırıltı ve öksürük gibi bulgular ortaya çıkabiliyor. Bu durum hayatı tehdit eden bir acil tablodur" ifadelerini kullandı. Anafilaksi riski bulunan hastaların mutlaka doktor tarafından reçete edilen adrenalini yanlarında taşımaları gerektiğini vurgulayan Özdamar, "Küçük çocuklara adrenalin ampulleri, kilosu 15 kilogramın üzerinde olanlara ise adrenalin oto-enjektörleri veriyoruz ve ailelere nasıl kullanacaklarını ayrıntılı şekilde anlatıyoruz" dedi. Adrenalinin zamanında uygulanmasının hayat kurtarıcı olduğunun altını çizen Özdamar, "Alerjen besinle temas sonrası nefes darlığı, hırıltı, öksürük, bilinç kaybı ya da tansiyon düşmesi varsa adrenalin hiç vakit kaybetmeden uygulanmalı. Bu ilaç ne kadar erken yapılırsa hayat kurtarıcı etkisi o kadar yüksek olur. Gecikme durumunda hastaneye gidilse bile tablo ağırlaşabilir" uyarısında bulundu. Son olarak vatandaşlara çağrıda bulunan Özdamar, "Besin alerjisi şüphesi olan çocuklar mutlaka çocuk alerji uzmanına, erişkinler ise erişkin alerji uzmanına başvurmalı. Tedavi ve diyet yalnızca uzman önerileri doğrultusunda şekillendirilmeli. İnternetten ya da kulaktan dolma bilgiler ciddi riskler doğurur" ifadelerine yer verdi.
Adıyaman Adıyaman’da depremin izleri siliniyor Adıyaman’da 6 Şubat 2023’te meydana gelen ve kentte büyük yıkıma neden olan depremlerin ardından başlatılan kalıcı konut çalışmaları kapsamında, İndere Konutları’na yerleşen Yapıcı Ailesi yeni yuvalarında güven ve huzur içerisinde yaşamlarını sürdürüyor. 6 Şubat depremlerinde evlerini kaybeden ve uzun süre konteyner kentlerde kalan Yapıcı ailesi, kalıcı konutlarına kavuşmanın ardından hayatlarında yeni bir sayfa açtı. Deprem sonrası yürütülen yeniden inşa süreciyle birlikte hak sahiplerine teslim edilen konutların, deprem gerçeği dikkate alınarak inşa edildiğini belirten aile, evlerinden son derece memnun olduklarını ifade etti. Mehmet Yapıcı, "Allah’a çok şükür bu yeni yapılan evlerimiz çok güvenli ve çok temiz. Allah devletimize zeval vermesin. Çok memnunuz, çok rahatız. Kafamızı yastığa koyduğumuzda artık içimiz rahat bir şekilde uyuyabiliyoruz. Depremin psikolojisini yavaş yavaş atlatmaya çalışıyoruz. Önceki evimizde yürüdüğümüzde bile ses geliyordu, neredeyse sallanıyordu. Şimdi ise komşular konuşsa, bağırsalar bile ses gelmiyor. Duvarlar çok sağlam, hepsi perde duvar. Bu bizim için çok önemli. Kendimizi güvende hissediyoruz" dedi. Fatma Yapıcı ise konuşmasında, "Elhamdülillah evimize geldik. Evimiz sağlam, çok şükür rahatlıkla uyuyoruz. Konteynerden çıktıktan sonra burası bize adeta saray gibi geldi. Çok memnunuz. Allah bu imkanlara henüz kavuşamayan herkese de nasip etsin" şeklinde konuştu. 6 Şubat depremlerinin ardından Adıyaman genelinde hızla yükselen kalıcı konutlar, depremzedeler için yalnızca bir barınma alanı değil; aynı zamanda güven duygusunun yeniden tesis edildiği, hayatın yeniden kurulduğu alanlar olarak öne çıkıyor. İndere Konutları’nda yaşamlarını sürdüren Yapıcı Ailesi ve diğer hak sahipleri, depremin izlerini geride bırakmaya ve geleceğe umutla bakmaya devam ediyor.