EĞİTİM - 14 Kasım 2019 Perşembe 15:32

Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü Taşçıer, Türkiye’de ilklere devam ediyor

A
A
A
Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü Taşçıer, Türkiye’de ilklere devam ediyor

Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü Doç.

Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü Doç. Dr. Feysel Taşçıer, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek Şehit Birkan Gündüz Ortaokulu’nda yarım günlüğüne okul müdürlüğü yaptı. Doç. Dr. Taşçıer, okulun öğretmenleri, velileri ve öğrencileriyle bir araya gelerek sorunlarını dinledi.


İl Milli Eğitim Müdürü Doç. Dr. Feysel Taşçıer, Diyarbakır’da ve Türkiye’de eğitim alanında ilklere devam ediyor. Doç. Dr. Feysel Taşçıer, başlattığı çalışma ile akademik kimliğiyle okullarda ders vermeye başlamıştı. Bu çalışmayla Türkiye’de eğitim alanında bir ilki gerçekleştiren Doç. Dr. Taşçıer, bugün bir ilke daha imza attı. Merkez Bağlar ilçesi Bağcılar Mahallesi’nde bulunan 2 bin 800 öğrencili Şehit Birkan Gündüz Ortaokulu’nda yarım günlüğüne okul müdürlüğü yapan Doç. Dr. Taşçıer, öğretmenler ve öğrencilerle bir araya geldi.



Sorunları yerinde tespit ediyor


Başlattığı uygulama ile ilgili İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Feysel Taşçıer, Şehit Birkan Gündüz Ortaokulu’nda yarım günlüğüne okul müdürlüğüne terfi ettiğini söyledi. Doç. Dr. Taşçıer, “Okul müdürü sıfatımla buradayım. Müdür okul müdürü kadardır şiarı gerçekçi bir yaklaşımdır. Onun için Diyarbakır’da en büyük ortaokullarında birindeyiz. Nüfusumuz 2 bin 800 civarında. İkili eğitim görüyoruz. Sabah bin 400, öğleden sonra bin 400 olan yüzün üzerinde öğretmene ev sahipliği yapan bir okulumuz. 30 derslikle Diyarbakır’ın en büyük okullarından birisi. Diyarbakır’da tabi bu sene akademisyen kimliğimle hafta da iki defa ders verme sürecimiz devam ediyor. Yıl sonuna kadar da devam edecek. Haftada bir nüfus yoğunluğuna göre yukarıdan aşağıya doğru okullarımıza yarım günlüğüne müdürlük yapmak hedefiyle ilk çalışmamızı başlatmış bulunmaktayız. Amacımız şu, eğitim öğretim ortamının başında okullarda müdür var. Okul idaresinin öğretmenler odasını korumasından, okul aile birliklerinin iletişimine kadar öğrencinin ortamlarına hazırlanmasına kadar birinci derece bir sorumluluğu ve yetkisi var. Biz tabi bunu yerinde gözlemlemek, gözetlemek ve yaşamak için buradayız. Diyarbakır eğitiminde sahada sorunlarını tespit edip ona göre çözümleri geliştirme ufku ve şiarıyla hareket ediyoruz. İnşallah bu Diyarbakır içinde bizim içinde bu deneyim yararlı olur. Bütün gayemiz ve çabamız Diyarbakırlı çocukların daha sağlıklı koşullarda eğitim, öğretim ortamını teneffüs etmelerini sağlamak. Bu doğrultuda oluşabilecek sorunları da gözlemleyip erken kararlarla bu sorunları önlemeye dönük adımlar atmaya çalışıyoruz” dedi.



"Dünya Pi Gününde olimpiyatlar yapmayı hedefliyoruz"


Diyarbakır’ın il ve ilçelerine 81 adet tasarruf beceri atölyesini kazandırmak adına projelerinin olduğunu belirten Doç. Dr. Taşçıer, “İnşallah sezon bitmeden 81 tasarruf beceri atölyesi kazandırmış olacağız. Dünya Pİ Gününde bir konferansla başlayacağız. Ondan sonra Diyarbakır’ bir matematik olimpiyatları kazandırmayı amaçlıyoruz. Bu matematik olimpiyatlarını matematikle ilgili Diyarbakırlı çocuklarımızın bilgi, ilgi ve yeteneklerini barıştırmayı, buluşturmayı hedefliyoruz. Bunun dışında diğer branş bazlı fizik olur, kimya olur diğer derslerde yine il genelinde olimpiyatlar yapmayı planlıyoruz. Bunun dışında yine TÜBİTAK projeleri çerçevesinde üniversite işbirliğiyle Diyarbakır’a olimpiyatlar getirme yönüyle projeler geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu ay itibariyle LGS ve 12’nci sınıflarımıza Diyarbakır ilimizde birinci dönem 4, ikinci dönem 4 olmak üzere 8 adet deneme sınavı yapıyoruz. Bütün bu çalışmalarımızın odak noktasında tabi insan var, çocuklar var. Eğitim, öğretim ortamı var. Evet, fiziksel koşullarımızın kendi başına yetersizlikleriyle ilgili ciddi bir çalışma, bakım onarım süreçlerimiz var. Yine valimizin katkılarıyla büyük bir dönüşümün içinde olduğumuzun müjdesini Diyarbakır eğitim ortamına rahatlıkla ifade edebiliriz bu şekilde” diye konuştu.



“Eğitimle şiddeti, terörü bitirebileceğimize inanıyoruz”


Toplumsal olarak pek çok şiddetin, bölgede özellikle artık olmayan ama geçmiş dönemlerde denenmiş terör faaliyetlerin pek çoğu odağında eğitimin yeterince kalitesini geliştirilmediğine dair bir inançları olduğunu kaydeden Doç. Dr. Fyesel Taşçıer, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Biz eğitimle ilgili bu çalışmaları başardığımızda bölgemizde yaşanılan pek çok olayı, şiddeti, terörü bitirebileceğimize, devlet anlamında bu yetkiyi ortaya koyduğumuzda daha çok sayıda yeteneğinde ülkemizin bilimsel alanına, eğitim alanında faaliyetlere destek üretebileceklerine inanıyoruz. Buraya sabahın 7’sinde, 7 buçuğunda, 8’inde çocuklarımız derslere geliyorsa, biz o çocuklara, cana kıymet ve değer vermek zorundayız. O canla birlikte uyanıp, o canla birlikte uyumamız lazım. Velilerimizden beklentimiz okul ortamlarının ve çevresinin öğrenci güvenliği ve öğrencinin sağlık koşulları çerçevesinde bize destek olmaları, bizimle birlikte uyanmaları, bizimle birlikte uyumlu hareket etmelerini istiyoruz. Tüm çabamız ve gayemiz Diyarbakırlı çocuklarımızın daha sağlıklı koşullarda eğitim görmesi.”


İl Milli Eğitim Müdürü Doç. Dr. Feysel Taşçıer, daha sonra öğretmenlerle toplantı gerçekleştirip, öğrenci velileri ile görüştü.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Atakum dikey mimariye yenik düştü: Hızlı yapılaşma riskleri artırdı Samsun’un Atakum ilçesinde son yıllarda hızla artan dikey yapılaşma, güvenli kentleşme açısından yeni değerlendirmeleri gündeme getiriyor. İlçede yüksek ve çok yüksek bina sayısının büyüme eğiliminin sürmesi, özellikle zemin şartları ve altyapı kapasitesi yönünden çeşitli risklerin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılıyor. "Türkiye’nin Miamisi" olarak adlandırılan Samsun’un Atakum ilçesinde son yıllarda hız kazanan çok katlı yapılaşma, güvenli kentleşme açısından yeni teknik değerlendirmeleri gündeme taşıyor. İlçede hem nüfus artışı hem de arsa sıkıntısı nedeniyle dikey mimariye yönelimin devam ettiği gözleniyor. Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Mekanik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sertaç Tuhta, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’ne göre 30.5 metre üzerinin yüksek, 60.5 metre üzerinin ise çok yüksek yapı sınıfında yer aldığını belirterek Atakum’da bu tür yapıların sayıca fazla olduğuna dikkat çekti. Tuhta, son 25 yılda ilçenin yerleşim alanı açısından dört kata yakın büyüme gösterdiğini ifade etti. Tuhta, "Yüksek yapıların ekonomik yönden ve bağımsız bölüm sayısı açısından avantajları bulunmaktadır. Ancak bilimsel çalışmalarla da kanıtlandığı gibi altyapı ile ilgili ve kendi bölgesinde mikro iklim oluşturma bakımından dezavantajlarının olduğu bilinmektedir. Samsun bu yönden bazı dezavantajları bünyesinde barındırmaktadır. Dikey mimari, yatay mimarinin aksine çok sayıda bağımsız bölümü bir arada barındıran, altyapı ve ulaşım sorunlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlayan günümüzdeki yapılaşma türüdür. Dikey mimaride bazı dezavantajlar vardır. Örnek verecek olursak deprem riski. Bir diğer risk de yapılarda meydana gelen yangın riskleridir. Bunlar olumsuz olarak sayabileceğimiz özelliklerdir. Tabii, hem yatay hem de dikey mimaride kurallara uygun yapıldığında herhangi bir risk olmadığını söyleyebiliriz. Nüfus artışına bağlı olarak belirli bölgelerde yapı stoku artmaktadır. Nüfusun artmasıyla birlikte arsa miktarında azalma yaşanmakta ve dikey mimariye yönelim olmaktadır" dedi. "Bina yeni bile olsa deprem analiz raporları olup olmadığı sorgulanmalı" Yüksek katlı yapıların ekonomik ve kullanım açısından bazı avantajlar sunduğunu belirten Tuhta, buna karşın altyapı yükü ve mikro iklim üzerindeki etkiler gibi bilimsel olarak ortaya konmuş dezavantajların da göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi. Tuhta, dikey mimarinin arsa yetersizliğine bağlı olarak tercih edildiğini ancak deprem ve yangın riskleri açısından ilave tedbirler gerektirdiğini vurguladı. Atakum’un kıyı bandına yönelik değerlendirmelerde ise sıvılaşma ve zemin büyütme potansiyelinin önemli bir tehlike olduğunun altını çizen Tuhta, çok yüksek yapıların genellikle ilçenin üst kotlarında konumlandığını belirterek, "Atakum özelinde baktığımızda, kıyı şeridi boyunca sıvılaşma ve zemin büyütme riskinin potansiyel bir tehlike olduğundan bahsedebiliriz. Çok yüksek binaların ise ilçenin daha yüksek kotlarında yer aldığını görmekteyiz. Yüksek veya çok yüksek yapıların deprem performans analiz raporlarının olup olmadığını sorgulamamız gerekmektedir. Bu sınıfa giren eski yapılarda vatandaşlarımızın hasarlı veya hasarsız olarak nitelendirilen sistemlerle deprem performans analizlerini mutlaka araştırmaları gerekir. Bu performans seviyeleri, güncel Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ne uygun ise tercih edilmelidir" diye konuştu. Sağlıklı bir kentleşme için mikro bölgelendirme çalışmalarının şart olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Tuhta, parsel bazlı zemin etütlerinin geoteknik ve sismik açıdan yapılmasının önemine dikkat çekerek, bu verilerin deprem tehlike haritalarıyla birlikte değerlendirilip planlama çözümlerine yön vermesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Samsun Doğal gaz 10 metre ötede, mahalleli yıllardır beklemede Samsun’un İlkadım ilçesine bağlı Kıran Mahallesi’nde yaşayan yaklaşık 160 hane, çevre sokaklarda doğal gaz bulunmasına rağmen kendi bölgelerine "imarsız" olduğu gerekçesiyle hat çekilmemesine tepki göstererek çözüm talep etti. Mahalle sakinleri, "Şehrin merkezinde yıllardır kömür ve tüple yaşamaya mahkum edildik" diyerek yetkililere seslendi. İlkadım ilçesi Kıran Mahallesi’nde, 10-11-13 ve 22 ada parsellerde "imarsız" alanda bulunan evler, çevredeki mahallelerde doğal gaz olmasına rağmen hat bağlatamıyor. Yaklaşık 160 hane, doğal gazdan yararlanamadıkları için bir araya gelerek yetkililere seslendi. Mahalle sakinleri, bulundukları bölgenin ya kentsel dönüşüme alınmasını ya da doğal gaz altyapısının kurulmasını talep etti. Yıllardır kömür ve tüp kullandıklarını belirten vatandaşlar, özellikle yaşlıların hem ısınma hem de yemek pişirme konusunda büyük sıkıntı yaşadığını ifade etti. "Ya gazımızı versinler ya da kentsel dönüşüme sokacaklarsa soksunlar" Özellikle yaşlıların ve evde bakıma muhtaç bireylerin olduğu hanelerin doğal gaz olmaması nedeniyle büyük sıkıntı yaşadığını ifade eden Kıran Mahalle Muhtarı Kemal Saraç, "Mahallemizdeki doğal gaz sıkıntısı yıllardır devam ediyor. Mahalle sakinlerinin bir an önce doğal gaza ulaşmasını istiyoruz. Ya gazımızı versinler ya da kentsel dönüşüme sokacaklarsa soksunlar. Yaklaşık 160 hane Samsun’un merkezinde doğal gaz hizmeti alamıyor. Bir an önce bu sıkıntının çözülmesi, vatandaşlarımız açısından oldukça yararlı olacaktır" dedi. Mahalle sakinleri, hemen karşılarındaki ve çevredeki binalarda doğal gaz bulunmasına rağmen kendi evlerinde olmamasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Şehrin merkezinde yıllardır kömür ve tüple uğraştıkları için büyük sıkıntı yaşadıklarını belirten vatandaşlar, problemlerinin çözülmesini talep etti. SAMGAZ’dan konu hakkında açıklama Doğal gaz hizmeti veren SAMGAZ yetkilileri ise konu hakkında şu açıklamayı yaptı: "Kıranköy Mezarlığı ile Ankara Bulvarı arasında yer alan bölüm, heyelan riski nedeniyle kentsel dönüşüm alanı ilan edilmiş, Toplu Konut İdaresi tarafından inşa edilen yapılarla dönüşüm tamamlanmış ve bu yeni konutların doğal gaz çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bunun yanında, Ankara Bulvarı’na cepheli kısımda yapılan imar düzenlemesiyle yeni yapılar oluşmaya başlamış, bu bölgenin doğal gaz arzı da 2025 yılı içinde tamamlanmıştır. Toplu Konut İdaresi konutları ile imar çalışması yapılarak doğal gaz sağlanan bölgenin arasında kalan kesim ise daha önce heyelan alanı olarak ayrıldığı için imar planı dışında tutulmuş durumdadır. Günümüzde bu alan için 1/5000’lik imar planı hazırlanmış olsa da 1/1000’lik uygulama imar planları henüz tamamlanmamıştır. Bu nedenle bölgedeki konutlar hâlen plansız alanda bulunmakta ve mevcut ulaşım yolları imar planında yol olarak görünmediğinden doğal gaz dağıtım çalışması yapılamamaktadır."