GÜNDEM - 24 Ağustos 2025 Pazar 17:10

Diyarbakır’da bebeğinin öldüğünü hissetmeyen anne, 17 yıl sonra DNA testiyle haklı çıktı

A
A
A

Diyarbakır’da, 17 yıl önce hastanede bebekleri öldü denilerek Ercan-Fatma Aslan çiftine teslim edilen cenaze, annenin yıllarca yaşadığı his üzerine başlatılan hukuki süreç ve DNA sonucuyla ölen bebeğin onlara ait olmadığı ortaya çıktı.

Fatma-Ercan Aslan çiftinin 2008 yılında bir erkek çocukları dünyaya geldi. Doğumun evde olması nedeniyle Aslan çifti, Muhammed Furkan ismi verdiklerini bebeklerinin kontrolü için Bismil Devlet Hastanesine başvurdu. Bebek, önce buraya, ardından tam teşekküllü bir hastane için Diyarbakır’da Dağkapı’daki Çocuk Hastanesine sevk edildi.

Burada kalan bebek, 17’inci günde sabaha doğru ailesine ölüm haberi verildi. Bir kutu içerisinde bebeği alıp defneden aile, yıllarca huzursuzca yaşadı. Anne Fatma Aslan, yaşadığı hisleri eşiyle paylaşmasının ardından hukuki süreç için savcılığa başvuruda bulundu. Annenin, ölen bebeğin kendi evladı olmadığı hissi, 17 yıl sonra DNA sonucuyla ortaya çıktı.

Diyarbakır’da bebeğinin öldüğünü hissetmeyen anne, 17 yıl sonra DNA testiyle haklı çıktı

Baba Ercan Aslan, İHA muhabirine, 2008 yılında evde bir çocuklarını dünyaya geldiğini, Muhammed Furkan adını bıraktıklarını söyledi. İsim, kimlik, o zaman sağlık karnesini de çıkardıklarını belirten Aslan, "Erken doğum ve evde olduğun için sağlık için Bismil Devlet Hastanesini aradık. Sağ olsunlar gelip aldılar. Orada resmi işlemler yapıldıktan sonra Diyarbakır’da Dağkapı’daki Çocuk Hastanesine kaldırmayı uygun gördüler. Orada 17 gün kaldı. 17’inci gün sabaha doğru saat 03.00’te bir telefon geldi hastane personelinden. ‘Başınız sağ olsun, çocuğunuz vefat etti’ dedi. Bu zaman zarfı içerisinde normal yapılması gerekenler hiç yapılmadı" dedi.

"Anne sütü her gün olmasa da en azın iki günde bir verilmesi gerekiyor. Anne sütü vermek için izin vermediler. Anne ve babasının görmesine izin vermediler" diyen Aslan, şöyle konuştu:

"Onlar olunca ister istemez insanın kafasında bir şüphe oluşuyor. Gittik, cenazemizi bize bir kutu içerisinde verdiler. Aldık, dini vecibeleri yerine getirmek için Diyarbakır Yeniköy Mezarlığında defnettik. Dava açtığımızda soruşturmadan sonra Diyarbakır Yeniköy Mezarlıklar Müdürlüğünden gelen bir yazı, ‘defin ettiğinize dair kayıt yok.’ Kaydın olmaması onların bir eksikliğidir. Rapor, sağlık karnesi, kimliğiyle beraber oraya gittik ve birkaç arkadaş defin için yardımcı oldular. Hukuki süreç 3 yıl önce başladı. Hala devam ediyor. Bundan sonra ne yapılması gerekiyorsa yapılmasını istiyoruz. Mağdur durumdayız. Babalar, anneler bilirler. Bir çocuğun olmaması, kaçırılması, değiştirilmesi, bunlar rahat şeyler değildir."

Anne Fatma Aslan, 5 Şubat 2008’de bebeğinin dünyaya geldiğini, daha sonra hastaneye götürdüklerini ifade etti.

Aslan, "Bismil Devlet Hastanesine götürdük, oradan Diyarbakır’a Dağkapı Çocuk Hastanesine götürüldü. 17 gün yaşadı. 17 gün boyunca 3-4 defa o hastane kapısına gittim. Beni içeriye almadılar. ‘Yasaktır, göremezsin’ dediler. 17 gün sonra bebeğiniz öldü dediler. Bir kutu içinde eşime teslim ettiler. Bu sefer onu hiç ölü hissetmedim. Biraz ağladım ama bir anne ciğeri yanar, kötü olur, çok üzülür. Hiç öyle bir duygu yaşamadım. Hatta kendimi hesaba da çektim. Evladım ölmüş, niye üzülmüyorum. Öyle bir anneyim ki, iki çocuğum daha var. Üstlerine titrerim. O denli çocuklarıma dikkat ederim. Hiç öldü hissetmedim. Hep eşime anlattım. Bence oğlum yaşıyor, bence oğlum yaşıyor. Öyle derken 14 yıl geçti" diye konuştu.

Eşiyle karar verdiklerini kaydeden Aslan, "Savcılığa başvuracağız. Yaşıyorsa zaten bulacağız, yaşamıyorsa zaten mezardadır, o kadar üzülmem. 3 yıl önce başvurduk. Geçen yıl 1 Kasımda fethi kabir yapıldı. DNA sonucu da bizim çıkmadı. Hem benden, hem eşimden örnekler alındı. İstanbul Adli Tıp’tan DNA sonucu raporu geldi. Biliyorum, oğlum yaşıyor. Yüzde yüz eminim. Allah’tır, ama eminim oğlum yaşıyor ve başka bir ailede. Biliyorum, orada da mutlu değil. Belki yanılıyor olabilirim. Ben anneysem oğlu yaşıyor ve orada hiç rahat da değil. Oğlum ya Diyarbakır’da, ya da çevresinde. Bütün yetkilere sesleniyorum. Oğlumu biran önce bulsunlar. O hastanede o tarihte doğan çocukların ailelerinin gelmesini istiyorum" diye konuştu.

Ailenin Avukatı Zeki Oran, 2008 yılında yaşanan bu trajediden sonra ailenin bunan 3 yıl önce savcılığa bir başvuru yaptığını söyledi.

Diyarbakır’da bebeğinin öldüğünü hissetmeyen anne, 17 yıl sonra DNA testiyle haklı çıktı

Savcılığın soruşturma başlattığını aktaran Aslan, "Ailenin başvurusu üzerine. Ancak soruşturma etkin bir şekilde yürütülemediğinden takipsizlik kararı veriliyor. Ailenin ısrarlı başvurularına karşılık savcılık, dosyayı yeniden ele alıyor ve fetih kabir kararı ele alınıyor. Karar verildikten sonra hem ailenin, hem çocuğun genetiği alındı ve adli tıp kurumuna gönderildi. Adli tıp kurumundan gelen kararda sonuçta ailenin çocuğu olmadığı ortaya çıktı. Halen soruşturma devam etmekte. Biz, bu süreçte hukuki olarak kimin kusuru varsa herkesin cezalandırılması ve çocuğun bulunup aileye teslim edilmesi için gerekli bütün başvuruları yaptık" şeklinde konuştu.

Zehra Gayretli - Rıdvan Kılıç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Beşiktaş’ta 29 kişinin hayatını kaybettiği gece kulübü yangınına ilişkin davanın görülmesine devam edildi Beşiktaş’ta tadilat yapılan gece kulübünde çıkan yangın sonucu 29 kişinin hayatını kaybetmesine ilişkin davanın görülmesine devam edildi. Beşiktaş Gayrettepe’de 2 Nisan tarihinde 16 katlı binanın eksi 1 ve eksi 2’nci katında faaliyet gösteren gece kulübünde tadilat yapımı sırasında yangın çıkmış, çıkan yangında 29 kişi hayatını kaybetmişti. Olaya ilişkin 22 sanıklı davanın görülmesine devam edildi. İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen duruşmada 4 tutuklu sanık ile bazı tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Duruşmaya taraf avukatlarıyla bazı müştekiler de katıldı. Duruşmada bazı sanık avukatları ile mağdur aileler arasında gerginlik yaşandı. Mahkeme duruşma düzeni bozulduğu gerekçesiyle yaklaşık 45 dakikalık aradan sonra savunma ve beyanların alınmasıyla devam etti. Duruşma ertelendi Alınan ifadelerin ardından ara kararını açıklayan mahkeme, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmederek, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı 2 Mart 2026 tarihine erteledi. Olayın geçmişi Beşiktaş Gayrettepe’de 2 Nisan tarihinde 16 katlı binanın eksi 1 ve eksi 2’nci katında faaliyet gösteren gece kulübünde tadilat yapımı sırasında yangın çıkmış, çıkan yangında 2’si yabancı uyruklu 29 kişi hayatını kaybetmişti. Yangına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlanarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca iddianame hazırlanmıştı. Hazırlanan iddianamede 9 şüphelinin ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak’ suçundan ayrı ayrı 2 yıl 8 aydan 22,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. Soruşturma çerçevesinde İstanbul Valiliği’nce aralarında Eski Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcılarının da bulunduğu kişiler hakkında soruşturma izni verilmişti. Konuya ilişkin yürütülen soruşturma tamamlanarak iddianame hazırlanmış, iddianamede ise 13 şüphelinin ‘görevi kötüye kullanma’ ve ‘taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma’ suçlarından ayrı ayrı 2,5 yıldan 17 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. 2 ayrı dava dosyasının birleştirilmesine karar verilmişti.
Bursa Nilüfer’de 2 kaçak yapı yıkıldı Nilüfer Belediyesi, kent genelinde kaçak yapılaşmayla mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor. Özellikle tarım alanlarını tehdit eden yapılaşmaya karşı denetimlerini sıkılaştıran belediye ekipleri, Ürünlü ve Alaaddinbey mahallelerinde toplam 2 bin 250 metrekarelik kaçak depoyu yıkarak kullanılamaz hale getirdi. Nilüfer Belediyesi, kaçak yapılaşmanın önüne geçmek ve özellikle tarım arazilerini korumak amacıyla yürüttüğü çalışmalara devam ediyor. Hem vatandaşlardan gelen ihbarları değerlendiren hem de saha ekiplerinin rutin kontrolleriyle tespit edilen kaçak yapılar, yasal süreçlerin tamamlanmasının ardından birer birer yıkılıyor. Belediye ekipleri, bu kapsamda son olarak Ürünlü ve Alaaddinbey mahallelerinde iki ayrı noktada işlem gerçekleştirdi. İlk olarak Ürünlü Mahallesi’nde, tarım alanı üzerine inşa edildiği belirlenen ve depo olarak kullanılan kaçak yapıya müdahale edildi. İçerisinde çeşitli malzemelerin bulunduğu deponun yıkımı, malzemelere zarar verilmeyecek şekilde titizlikle yürütüldü. Ekiplerin bir sonraki durağı ise Alaaddinbey Mahallesi oldu. Burada da yine depo amaçlı inşa edilen 450 metrekarelik kaçak yapı, iş makineleri tarafından yıkılarak ortadan kaldırıldı. Çalışmalarda toplam 2 bin 250 metrekarelik kaçak yıkıldı. Yıkım çalışmaları sırasında polis ve zabıta ekipleri çevrede geniş güvenlik önlemleri alırken, tedbir amaçlı sağlık ekipleri de alanda hazır bulundu.
Kütahya Altı Nokta Körler Derneği Kütahya Gençlik Meclisi’nden Proje Toplantısı Altı Nokta Körler Derneği Kütahya Gençlik Meclisi’nin öncülüğünde, derneğin Kütahya Şubesi ev sahipliğinde görme engelli gençlerin katılımıyla istişare toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda, gençlik meclisi üyeleri ileriye dönük projeler ve yaşadıkları sorunlara ilişkin görüşlerini paylaştı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Altı Nokta Körler Derneği Kütahya Gençlik Meclisi Temsilcisi ve Kütahya Gençlik Kolları Başkanı Murat Akkoyu, uzun bir aradan sonra gençlerle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, toplantının amacının gençlerden gelen talepler doğrultusunda hayata geçirilecek projeleri şekillendirmek olduğunu ifade etti. Toplantıda söz alan görme engelli gençler; toplumda yeterince yer bulamadıklarını, istihdam alanındaki düzenlemelerin yetersizliği nedeniyle iş hayatına katılmakta zorlandıklarını belirtti. Ayrıca yüzme, bilgisayar, bağımsız hareket ve çağrı operatörlüğü gibi alanlarda kurslara erişimde eğitmen yetersizliği yaşandığını, ulaşımda da ciddi sorunlarla karşılaştıklarını dile getirdiler. Altı Nokta Körler Derneği Gençlik ve Spordan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Kütahya Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Barış ise organizasyona emek verenlere teşekkür ederek, dile getirilen sorunların çözümü için çalışmaların sürdüğünü belirtti. Barış, gençlerin desteğinin sorunların çözümünde büyük önem taşıdığını vurgulayarak, birlik içinde hareket edilmesi halinde seslerinin daha geniş kitlelere ulaşacağını söyledi. Samimi bir atmosferde geçen toplantı, yapılan değerlendirmelerin ardından toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Kayseri ERVA Kar Fırtınaları başladı Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, 65’inci ERVA Spor Okulu olarak Erciyes Hacılar Kapı Kayak Merkezi’nde faaliyete başlayan ERVA Kar Fırtınaları Spor Okulu’nu ziyaret etti. Ziyaret esnasında ERVA Kar Fırtınaları Projesi hakkında konuşan Vali Gökmen Çiçek, Erciyes’in Türkiye’nin kayak açısından en uygun ve en güzel dağlarından birine sahip olduğunu vurgulayarak, bu potansiyelin mutlaka sporla değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Vali Çiçek açıklamasının devamında, "Kayak için Türkiye’nin en uygun dağına sahip bir ilde yaşıyoruz. Böyle bir şehirde ERVA Spor Okulları kapsamında kayak branşının açılmaması büyük bir eksiklik olurdu. Geçtiğimiz hafta 64’üncü ERVA Spor Okulumuzu Bünyan Cezaevinde açmıştık. Ancak kayakta Türkiye için bu kadar önemli olan bir şehirde, özellikle kayak sporcuları yetiştirmemiz gerekiyor" dedi. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün projeye büyük emek verdiğini belirten Çiçek, 100 öğrencinin evlerinden alınarak kayak merkezine getirildiğini ve haftanın beş günü düzenli antrenman yaptıklarını söyledi. Antrenörler ve proje ekibini tebrik eden Çiçek, "ERVA Spor Okulları Kar Fırtınaları projesiyle çok önemli bir adım atıldı. Bu branştan beklentimiz büyük" ifadelerini kullandı. Kayak sporlarıyla birlikte ERVA Spor Okulları’nın toplamda 26 branşa ulaştığını belirten Vali Çiçek, "Kayseri’nin çocukları, Kayseri’nin evlatları için başlatılan bu proje çığ gibi büyüyerek devam edecek" diyerek sözlerini tamamladı.