GÜNDEM - 15 Aralık 2025 Pazartesi 11:06

Erdemliler Hareketi Derneği Diyarbakır’da tefeciliğe dikkat çekti

A
A
A
Erdemliler Hareketi Derneği Diyarbakır’da tefeciliğe dikkat çekti

Erdemliler Hareketi Derneği Diyarbakır Temsilcisi Atilla Kaymaz, şehrin huzur ve toplumsal dirliği için tefecilik sorunun ivedilikle çözülmesi gerektiğine dikkat çekti.


Derneğin Diyarbakır Temsilcisi Atilla Kaymaz, Mardin’in Kızıltepe ilçesinde gerçekleştirilen operasyonun, aslında uzun süredir bölge esnafının yaşadığı büyük bir yaraya dikkat çekildiğini söyledi. İnsanların ekonomik sıkıntılarının istismar edilmesi, fahiş faizle borçlandırılıp ödeyemeyince silahla tehdit edilerek çek ve senet imzalatılması, sadece adli bir mesele olmadığını belirten Kaymaz, bunun toplum düzenine, aile huzuruna ve esnafın onuruna yapılan ağır bir saldırı olduğunu kaydetti. Emniyet teşkilatının kararlı operasyonu sayesinde bu yapının çökertilmesinin herkesi rahatlattığını dile getiren Kaymaz, "Benzer tabloyu maalesef Diyarbakır’da da yaşıyoruz. Özellikle ekonomik kırılganlığın arttığı dönemlerde tefecilerin cesaret bulduğu, aileleri borç bataklığına sürüklediği, birçok esnafın işini kaybettiği, hatta kimi zaman yuvaların dağıldığı olaylara hep birlikte şahit oluyoruz. Bugün Mardin Kızıltepe’de ortaya çıkarılan tablo, Diyarbakır için de çok net bir uyarıdır: Bu yapılar yalnızca para tahsil etmiyor; insanların onurunu, emeğini, geleceğini gasp ediyor. Burada özellikle ifade etmek isterim ki Diyarbakır Valimiz Murat Zorluoğlu’nun ve İl Emniyet Müdürümüzün şehrimizin güveni, huzuru ve toplumsal dirliği için gösterdiği olağanüstü hassasiyete yakından şahidiz. Diyarbakır’ın her meselesine olduğu gibi bu konuya da aynı ciddiyetle yaklaşacaklarından hiçbir kuşkumuz yoktur" dedi.


Kaymaz, bu yapılarla mücadele konusunda gerekli çalışmaların titizlikle sürdürüldüğünü bildiklerini dile getirerek, "Ancak tefecilik sorununun artık ivedilikle çözülmesi gereken başlıklar arasında yer aldığına inanıyoruz. Bu nedenle çağrımız nettir. Devletimizin ve emniyet birimlerimizin tüm kararlılığıyla bu yapıları mercek altına alması, Diyarbakır’da da aynı şekilde kapsamlı ve sonuç alıcı operasyonların hayata geçirilmesi artık kaçınılmazdır. Çünkü bir ailenin daha canı yanmasın, bir esnaf daha ocağını kaybetmesin, şehrimizin huzur iklimine gölge düşmesin istiyoruz. Tefecilik sadece bir ekonomik suç değildir; toplumsal dokuyu, güven duygusunu ve şehirdeki adalet terazisini bozan bir tehdittir. Bizler Diyarbakır’ın huzurunu, esnafımızın onurunu, ailelerimizin refahını savunurken; hukukun, adaletin ve caydırıcı yaptırımların güçlü şekilde işletilmesi gerektiğini açıkça ifade ediyoruz. Kızıltepe’deki başarılı operasyon, devletimizin kararlılığını göstermiştir. Aynı kararlılığın Diyarbakır’da da uygulanması, toplumun beklentisidir, ihtiyacıdır ve gecikmeye tahammülü yoktur. Allah devletimizi var etsin. Emniyet teşkilatımıza, güvenlik birimlerimize ve adalet mekanizmasına sonsuz güven duyuyoruz. Diyarbakır’ın huzuru için, milletimizin geleceği için, tefecilik gibi karanlık yapıların artık tamamen tarihe karışması gerektiğine inanıyoruz" ifadelerinde bulundu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya ATSO Başkanı Hacısüleyman’dan Antalya için kritik uyarı: "Kaynaklar sınırlı, tercihler belirleyici" Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Antalya’nın 2050 vizyonunun ortak akılla belirlendiğini belirterek, sınırlı kaynaklar karşısında kentin geleceğinin doğru tercihlerle planlanması gerektiğini söyledi. ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman’ın ev sahipliğinde, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda kentin sosyo-ekonomik yapısını güçlendirmek ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla düzenlenen "Antalya 2050 Vizyonu Arama Konferansı" tamamlandı. Üç gün süren konferansta, Antalya’nın gelecek 25 yılına yön verecek stratejiler ortak akılla ele alındı. Kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler, meslek kuruluşları, iş dünyası temsilcileri ve sivil toplum paydaşlarının geniş katılım sağladığı konferans ’tarım’, ’turizm’, ’ticaret-sanayi’ ve ’kentsel dönüşüm’ başlıkları altında dört ana oturum şeklinde gerçekleştirildi. Oturumlarda, Antalya’nın nüfus artışı, göç, kaynak yönetimi, iklim değişikliği, afetler, teknoloji, şehircilik, ulaşım ve ekonomik çeşitlilik gibi başlıklar bütüncül bir yaklaşımla ele alındı. "Ortak noktamız insan yaşamının sürdürülebilirliği" Toplantının açılış konuşmasını yapan ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman, ortak noktalarının insan yaşamının sürdürülebilirliği olduğunu vurguladı. "Nasıl bir Antalya istiyoruz, neyi neye tercih edeceğiz?" sorularının kritik öneme sahip olduğunu belirten Hacısüleyman, bu soruların tek bir doğru cevabı olmadığını, ancak tercih hakkının Antalya’da yaşayanlara ait olması gerektiğini söyledi. Hacısüleyman, "Kendi geleceğimizi yine Antalyalılar olarak biz belirlemeliyiz" dedi. "Neyi, ne kadar tercih edeceğimizi konuşuyoruz" 2050’ye giderken kentin nasıl bir yol izlemesi gerektiğinin tartışıldığını belirten Hacısüleyman, "Daha fazla ticaret mi istiyoruz, daha fazla yapılaşma mı, yoksa tarımı, suyu ve doğayı koruyan bir Antalya mı?" ifadelerini kullandı. Tarım sektörünün artan sıcaklıklar nedeniyle üretimde zorlandığını, turizmin ise kaynak baskısını her geçen gün daha fazla hissettiğini kaydeden Hacısüleyman, kentleşmenin kültürle birlikte düşünülmemesi halinde şehrin ruhunu kaybedeceğini söyledi. "Turist sayısı 5 kat arttı, kaynaklarımız aynı kaldı" Antalya’nın nüfusunun 2000 yılında yaklaşık 1 milyon 700 bin olduğunu hatırlatan Hacısüleyman, bugün bu sayının 2 milyon 700 bine ulaştığını ifade etti. Son 25 yılda kaynakların 1 milyon kişiyle daha paylaşılır hale geldiğine dikkat çeken Hacısüleyman, "Su arttı mı? Hayır. Ama kişi başına düşen kaynak azaldı" dedi. Turizm verilerine de değinen Hacısüleyman, 2000 yılında Antalya’ya gelen yabancı turist sayısının yaklaşık 3,4 milyon olduğunu, bugün ise bu rakamın 17 milyonun üzerine çıktığını belirtti. Her yeni kullanıcının kaynaklara ortak olduğunu dile getiren Hacısüleyman, turizmde bunun geçici, göçte ise kalıcı bir etki oluşturduğunu vurguladı. Beş katlık artışa rağmen kaynaklarda benzer bir artış yaşanmadığını vurgulayan Hacısüleyman, "Bu yükü kaldıracak hangi kaynağımız beş kat arttı? İşte bu nedenle taşıma kapasitesini konuşmak zorundayız" diye konuştu. Antalya’nın daha ne kadar nüfusu, turisti ve yapılaşmayı kaldırabileceğinin bilimsel verilerle analiz edilmesi gerektiğini ifade eden Hacısüleyman, "Kaynaklar artmayacak. Bu yüzden planlamayı kapasite üzerinden yapmak zorundayız" dedi. "Teknoloji büyük bir dönüşüm getiriyor" Son 25 yılda dijital platformların kısa sürede küresel ölçekte büyük değerlere ulaştığını hatırlatan Hacısüleyman, önümüzdeki 25 yılda çok daha köklü bir dönüşüm yaşanacağını belirtti. Otonom araçlar, dikey tarım, suyun depolanması ve gri su kullanımı gibi başlıkların konferansta ele alındığını söyleyen Hacısüleyman, "25 yıl sonra yine aynı sorunları mı konuşacağız, yoksa bir kısmını çözmüş mü olacağız? Bu sorunun cevabını bugünden vermek zorundayız" diye kouştu. "İklim değişikliği artık teorik değil" İklim değişikliğinin artık günlük hayatın bir gerçeği haline geldiğini vurgulayan Hacısüleyman, "Eskiden 40 günde yağan yağmur bugün 2 saatte yağıyor. Sonrasında altyapıyı ya da yönetimleri suçluyoruz ama bireysel sorumluluğumuzu da sorgulamamız gerekiyor" dedi. Deprem, sel ve su krizinin insan yaşamını doğrudan etkileyen başlıklar olduğunu belirten Hacısüleyman, Antalya’nın geleceğinin ancak bütüncül, bilimsel ve sürdürülebilir bir planlamayla güvence altına alınabileceğini sözlerine ekledi. Antalya 2050 vizyonu belirlendi Konferans sonucunda Antalya’nın 2050 yılına uzanan yol haritasını şekillendirecek ortak vizyon, sürdürülebilirlik, çeşitlendirilmiş ekonomi, akıllı şehircilik ve yüksek yaşam kalitesi ekseninde tanımlandı. Vizyon çerçevesinde Antalya’nın; kültür, sanat, turizm ve eğitimin başkenti, marka değerleriyle Akdeniz’in çekim merkezi, sürdürülebilir, akıllı, güvenli ve çevreye duyarlı dönüşümünü tamamlamış bir şehir olması hedefleniyor. Tek bir sektöre bağımlı olmayan dengeli ekonomik yapısıyla, kalite odaklı ve destinasyon çeşitliliği yüksek turizmini güçlendiren Antalya’nın; iklim göçü baskısına rağmen kentsel dokusunu koruyan marka şehir kimliğini pekiştirmesi öngörülüyor. "Dünyanın en yaşanabilir şehirleri arasına girme hedefi" Vizyon kapsamında Antalya’nın, veriye dayalı yönetilen, çalışma, yaşam ve sosyal alanları birbiriyle uyumlu, doğayla barışık ve kendi kendine yeten bir kalkınma modelini hayata geçirmesi amaçlanıyor. Sanayi ve ticarette teknoloji odaklı, rekabetçi bir güç haline gelmesi; demiryolu öncelikli lojistik altyapısı, gelişmiş liman kapasitesi ve yatçılık ekosistemiyle yüksek katma değerli ihracat yapan küresel bir merkez olması hedefleniyor. İklim değişikliğine uyumlu bir şehir vizyonu doğrultusunda ise; su ve enerjiyi akıllı yöneten, yerel üretimi güçlendiren, yenilenebilir enerji ve etkin atık yönetimiyle çevresel etkileri en aza indiren, sürdürülebilir tarım ve Ar-Ge ekosistemi oluşturulmuş, dirençli ve yaşam kalitesi yüksek bir şehir modeli öne çıkıyor. Bu dönüşümle Antalya’nın, dünyanın en yaşanabilir ilk 10 şehri arasına girmesi amaçlanıyor. "Somut projelere dönüşecek" Oturumlar sonunda elde edilen çıktılar doğrultusunda, her bir alan için hazırlanan "Antalya 2050 Vizyonu Stratejik Yol Haritası Raporları" ilgili kurumlarla paylaşılacak. Belirlenen stratejiler, ATSO iş birliğinde somut projelere dönüştürülerek hayata geçirilecek. Konferans çıktılarında ayrıca; iş birliği, koordinasyon ve yönetişim anlayışıyla tüm paydaşlarıyla birlikte çalışan, ekosistem odaklı büyüyen bir şehir modelinin hayata geçirilmesinin önemi vurgulandı.
Kayseri Kayseri Büyükşehir’den Türk Dili’ne güçlü katkı Kayseri Büyükşehir Belediyesi bünyesinde hizmet veren KAYMEK, farklı ülkelerden gelen yabancı öğrencilere ücretsiz Türkçe eğitimi sunarken, kültürel etkinliklerle Türk dilini ve medeniyetini dünyaya tanıtıyor. Kayseri’nin TÜRKSOY 2027 Türk Dünyası Kültür Başkenti adaylığı sürecinde bu çalışmalar ayrı bir anlam kazanıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından önerilen ve 26 ülke tarafından onaylanan 15 Aralık’ın UNESCO tarafından ’Dünya Türk Dili Ailesi Günü’ ilan edilmesi, Türk dünyası adına gurur verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Bu kapsamda Kayseri Büyükşehir Belediyesi, eğitim ve kültür alanındaki vizyoner projeleriyle Türk dilinin uluslararası alanda tanıtımına önemli katkılar sunmaya devam ediyor. Büyükşehir bünyesinde faaliyet gösteren Kayseri Mesleki Eğitim ve Kültür A.Ş. (KAYMEK), farklı ülkelerden gelen yabancı öğrencilere yönelik Türkçe eğitim programlarıyla dikkat çekiyor. KAYMEK’te A1, A2 ve B2 seviyelerinde ücretsiz olarak verilen Türkçe derslerinde öğrenciler, günlük hayatta rahatlıkla kullanabilecekleri pratik iletişim becerilerini kazanıyor. Dil eğitiminin yanı sıra düzenlenen kültürel etkinliklerle kursiyerler, Türk kültürünü yakından tanıma fırsatı buluyor. Bu yönüyle KAYMEK, yalnızca bir dil eğitim merkezi değil, aynı zamanda kültürler arası etkileşimin güçlü bir adresi olarak öne çıkıyor. KAYMEK Meslek Edindirme Kursları Yabancılar İçin Türkçe Kursu Eğitmeni Banu Odabaşı, 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü’ne dikkat çekerek, "A1, A2 ve B2 seviyesinde Türkçe eğitimi verilmektedir. Bugün 15 Aralık Türk Dili Ailesi Günü. UNESCO tarafından 3 Kasım 2025’te ilan edilen Türk Dili Ailesi Günü’nde öğrencilerimle bir aradayız" dedi. Odabaşı; yabancı öğrencilere Türkçe’nin dil özelliklerin yanı sıra Türk kültürü ve Kayseri kültürüne dair de bilgiler aktarıldığını belirterek, "Öğrencilerimize Türk dilinin önemini anlatırken onlara dil bilgisi eğitimi yanında Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Dr. Memduh Büyükkılıç’ın destekleriyle özellikle Kayseri kültürü hakkında da bilgiler verilmektedir. Öğrencilerimize kültürel geziler yapmaktayız. Yöresel ağızda kullanılan kelimelerle ki etraftan çok fazla duyuyorlar, bunlar hakkında da bilgiler verilerek öğrencilerimize Türk kültürü ve Kayseri kültürü hakkında bilgilendirmeler yapılıyor" şeklinde konuştu. Rusya’dan gelen ve 15 yıldır Kayseri’de oturan Elena Arslan, Kayseri’nin çok güzel olduğunu söyleyerek, Başkan Büyükkılıç’a ve eğitmenlere teşekkür etti. Arslan, Türkçe’yi burada öğrendiğini ve artık çok rahatlıkla konuştuğunu anlattı. İranlı Delnia Zamani Dadaneh ise kuaförlük yaptığını ve KAYMEK’ten çok memnun olduğunu, Türkçe’yi daha kolay konuşmaya başladığını ifade etti. Türkçe kelimeleri çok sevdiğini söyleyen Dadaneh, "Bu eğitimin bana çok faydası var, sınıflar temiz, personel çok güzel, burayı çok sevdim. Bu imkânlardan dolayı Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanına teşekkür ederim" dedi. "Bu kursu bize ücretsiz olarak sunuyor" Rusya’dan gelen Lyubov Akimova da Türk Dili Ailesi Günü’nün kutlayarak, "Bence Türkiye’de yaşarken, bu dili öğrenmek çok önemli. 10 yıldır Kayseri’deyim, bu dili öğrenmek zaman istiyor. Şimdi çok şükür öğrendim, anlıyorum, çocuklarıma anlatıyorum. Türkçe’yi daha iyi ilerletmek için buraya geliyorum, başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Bu kursu bize ücretsiz olarak sunuyor. Başka şehirlerde de yaşadım, Kayseri çok güzel memleket, insanlar cana yakın, yollar düzgün, yemekleri güzel" diye konuştu. KAYMEK kursiyerlerinden Cezayirli Hiba Megnouce ise "Cezayirliyim, burada evlendim. Mühendisim, yüksek lisansım var. Türkçe öğrenmek için geldim. Doktoraya devam etmek istiyorum. Bunun için Türkçe sertifika almam gerekiyor. Kayseri’yi çok seviyorum. Çok temiz, geniş güzel bir şehir. Başka bir kültür, başka bir adet" dedi. Megnouce, Türkçede Kayseri’nin yöresel ağzından ‘nördün’ kelimesini sevdiğini dile getirerek, Erciyes’i ve Kayseri yağlamasını çok sevdiğini söyledi ve sunulan ücretsiz kurs imkânından dolayı da Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti. 27 yaşındaki Brezilyalı Beatrız Uğur, 1 buçuk yıldır Kayseri’de olduğunu ve evlilik nedeniyle geldiğini ifade ederek, Kayseri’yi çok güzel bir şehir olarak niteledi, Kayseri’yi çok sevdiğini dile getirdi. Sınıfta çok farklı ülkelerden tanıştığı kimseler olduğunu kaydeden Uğur, "Burada çok farklı ülkelerden insan var ve biz aile gibi olduk" dedi ve "Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne çok teşekkür ediyorum, kurs verdi" ifadelerini kullandı. Yemeklerden pideyi, mercimek çorbasını çok sevdiğini dile getiren Uğur, Kayseri’nin yöresel dilindeki bazı kelimeleri de çok sevdiğini sözlerine ekledi. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın öncülüğünde Kayseri’nin TÜRKSOY 2027 Türk Dünyası Kültür Başkenti adaylığı süreci devam ederken, KAYMEK’in Türk dili odaklı çalışmaları bu vizyonu destekliyor. Türkçenin doğru, etkili ve kültürel anlamı içinde öğretilmesi, Türk dünyasıyla kurulan gönül köprülerini daha da sağlamlaştırıyor. Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin KAYMEK aracılığıyla yürüttüğü bu nitelikli eğitim faaliyetleri, Kayseri’yi Türk dünyasında eğitim ve kültür alanında örnek bir şehir konumuna taşıyor.