YEREL HABERLER - 13 Mart 2017 Pazartesi 15:54

Hekimlerden, sağlıkta şiddete ceza artırımı isteği

A
A
A
Hekimlerden, sağlıkta şiddete ceza artırımı isteği

Edirne Tabip Odası Başkanı Dr.

Edirne Tabip Odası Başkanı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin günden güne arttığını belirterek, yasaya eklenecek maddeyle 2 ile 4 yıl arası cezai işlem uygulanabileceğini belirtti.

Edirne Tabip Odası Başkanı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu, 14 Mart Tıp Bayramı kapsamında yaptığı açıklamada, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin günden güne arttığını belirterek, yasaya eklenecek maddeyle 2 ile 4 yıl arası cezai işlem uygulanabileceğini belirtti.

Tabip Odası yönetimi tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasına, Edirne Tabip Odası Başkanı Ertuğrul Tanrıkulu, Oda Genel Sekreteri Alper Eker, Dr. Zeynep Erişkin Kaya ve Dr. Özlem Önal katıldı. Hekimler, 14 Mart Tıp Bayramı’nda sağlık çalışanına şiddet ve hastaya yeterli zaman ayıramama konularına dikkat çekti.

“Sağlıkta şiddet artan bir trend oldu”

Edirne Tabip Odası dernek lokalinde gerçekleştirilen açıklamada konuşan Dr. Tanrıkulu, “Sağlıkta şiddet çok önemli bir konu. Son yıllarda ne yazık ki Türkiye’de artan bir trend olarak içimizi acıtmakta. Görev başında çok fazla şehit verdik son yıllarda. Hekim arkadaşlarımız öldürüldü, terör kurbanı oldu. Bu anlamda biz her aşamada gerekli tüm tepkiyi gösterdik. Halkımıza şunu anlatmaya çalıştık. Sağlıkta karşılaştığımız sorunların kişisel bir çözümü olamayacağını, sistemden kaynaklı sorunlar nedeniyle sizlerin bazı sağlık alımında zorlukla karşılaşıyorsanız bunun kişisel bir mücadele olmaması gerektiğini söyledik” dedi.

“En fazla fiziksel şiddet erkek sağlıkçılara”

Dr. Tanrıkulu, şiddetin sadece fiziksel şiddet şeklinde düşünülmemesi gerektiğini belirterek, “Sağlık hizmeti sunan doktor, hemşire, laborant ve teknisyen arkadaşlarımız en çok sözlü şiddete maruz kalıyorlar. Bunun yanında fiziksel şiddete maruz kalıyorlar. Ve ne yazık ki bu yapılan araştırmada ortaya çıkmış ki 3 hemşire arkadaşa da cinsel saldırı da bulunulmuş. 20 sağlık çalışanı fiziksel şiddete uğramış. Edirne özelinden konuşuyoruz, bu çok önemli. En fazla fiziksel şiddete erkek sağlık çalışanları maruz kalmışlar. Aynı zamanda şiddetin en yaygın olduğu birimlere baktığımızda birinci sırada acil servisler, ikinci sırada cerrahi klinikler daha sonra da yoğun bakımlar ve çalışanları geliyor” ifadelerini kullandı.

“2-4 yıl cezai işlem uygulansın”

Tanrıkulu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“TTB ’Sağlığa Karşı Suçlar, Sağlık Hizmetini Engelleme’ ile ilgili bir ceza kanununa ek madde öneriyor. Diyoruz ki sağlık hizmetinin verilmesi sırasında herhangi bir şiddet uygulayan hasta yakınına 2 ile 4 arası ceza öngörülsün. Neden 2-4 yıl? Şu anda da var ama 2 yılın altında olduğu için hemşire arkadaşı dövüyor, doktor arkadaşı yaralıyor, sözlü saldırıda bulunuyor ama 2 yılın altında olduğu için ceza erteleniyor. Bu da ne yapıyor? Şiddeti arttırıyor. Biz de cezanın ertelenmemesi için sadece bir ek madde konulsun. Toplasanız 6 satır. Ama biz bunu yıllardır ne yazık ki geçiremiyoruz” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.