SAĞLIK - 03 Aralık 2025 Çarşamba 16:39

Gereksiz anjiyo dönemi bitiyor: Edirne’de "Stres Kardiyak MRI" görüntüleme yöntemi uygulanmaya başlandı

A
A
A
Gereksiz anjiyo dönemi bitiyor: Edirne’de "Stres Kardiyak MRI" görüntüleme yöntemi uygulanmaya başlandı

Edirne’de kalp damar hastalıklarının tanısında önemli bir adım atarak "Stres Kardiyak MRI" yöntemini klinik uygulamaya kazandırdı. Kalp atardamarlarındaki kan akımını dinamik olarak inceleyen bu gelişmiş teknik, damar darlıklarının işlevsel etkisini ortaya koyarak hastaların tedavi planlarının daha doğru yapılmasına katkı sağlıyor.


Kalp damar hastalıklarının erken tanısı ve tedavi planlamasında kritik öneme sahip olan Stres Kardiyak MR’, özellikle koroner arter hastalığı şüphesi bulunan hastalarda büyük avantaj sağlıyor. Stres Kardiyak MRI sayesinde hastaların tedavi süreçlerinde daha isabetli kararlar alınabiliyor ve gereksiz stent uygulamalarının önüne geçilmesi hedefleniyor.


Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’nde bu teknolojinin kullanıma girmesiyle birlikte, Edirne başta olmak üzere Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale ve çevre illerdeki binlerce hastanın ileri görüntüleme için büyük şehirlere gitme ihtiyacı azalacak.


Uygulamayı gerçekleştiren ekipte yer alan Doç. Dr. Fethi Emre Ustabaşıoğlu, kalbin radyolojik olarak ayrıntılı bir şekilde görüntülenmesinin son yıllarda hem tanı hem de tedavi süreçlerinde büyük önem kazandığını söyleyerek uygulama ile ilgili detayları anlattı.


"Gereksiz işlemler artık önlenebilecek"


TÜ Radyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fethi Emre Ustabaşıoğlu, yöntemin önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Stres Kardiyak MR’ın, kalp kasının kanlanmasını ve kalp duvar hareketlerini stres altında inceleyerek damar tıkanıklığına dair en doğru keşifleri sunan teknolojilerden biri olduğuna dikkat çeken Ustabaşıoğlu, "Bu işlemle görüntülemeyi yaptıktan sonra kalbe, damarlara işlem yapılıp yapılmayacağını görebiliyoruz ve gereksiz işlemlerin önüne geçebiliyoruz. Bu açıdan da mutlaka kardiyolog doktor arkadaşlarımızla beraber oturup bunu konuşup değerlendirip ona göre karar veriyoruz" dedi.


Doç. Dr. Ustabaşıoğlu, Stres Kardiyak MR’ın özellikle anjiyografi kararı alınmadan önce önemli bir yol gösterici olduğunu, böylece hastaların gereksiz girişimsel işlemlerden korunabildiğini vurguladı. 2025 yılının henüz tamamlanmamış olmasına rağmen bu yıl gerçekleştirdikleri sanal anjiyo sayısının 5 bine yaklaştığını belirten Doç. Dr. Ustabaşıoğlu, bu sayıyla yalnızca ülkemizde değil Avrupa’da da en ön sıralarda yer almanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Doç. Dr. Ustabaşıoğlu, ayrıca Kalp MRI tetkikinde bu yıl 400 sayısına ulaştıklarını da sözlerine ekledi.


"Önemli bir yeniliğe imza attık"


Kasım ayında ilk kez Edirne’de ve bölgede stres kalp MR tetkikini başarıyla uygulayarak önemli bir yeniliğe daha imza attıklarını belirten Doç. Dr. Ustabaşıoğlu, bu gelişmenin hem hastalar hem de üniversite için büyük öneme sahip olduğunu ifade etti. Bu tekniğin, kalp damarlarında orta dereceli darlık bulunan hastalarda kan akışının bozulup bozulmadığını gösterdiğini vurgulayan Doç. Dr. Ustabaşıoğlu, Böylece stentin gerçekten gerekli olup olmadığın netleştiğini ve gereksiz müdahalelerin önüne geçildiğini dile getirdi.


Kalple ilgili tüm sonuçların kardiyoloji uzmanlarıyla değerlendirildiğini belirten Ustabaşıoğlu, "Kalp rahatsızlığıyla ilgili gelen bir hastaya, durumuna göre damar yapıları bilgisayarlı tomografiyle görüntülenip sanal anjiyo yapılıyor. Örneğin yüzde 90 darlık varsa, ciddi bir darlık görüldüğü için stent takılması denenecektir. Ancak yüzde 60 gibi darlık ve göğüs ağrısı bulunan hastada bu darlığın gerçekten kalp kasında kanlanma bozukluğu oluşturup oluşturmadığını anlamak için bu yöntemi uyguluyoruz. Görüntüleme esnasında hastaya kalp ritimlerinin tanısı ve tedavisi için kullanılan adenozin ilacını vererek kalbe egzersiz yaptırıp yorulmasını sağlıyoruz. Kalbi yorduğumuzda, o damarın beslediği alanda kan akışının kesintiye uğramasına neden olan bir durum tespit edilirse ve ilacın etkisi geçince bu durum kaybolursa, buraya bir stent konulması gerektiği ortaya çıkar. Tam tersi durumda strese sokulan kalpte damarın beslediği alanda bir sorun yoksa stente gerek yoktur. Bu durumda gereksiz stentlerin önüne geçilmiş oluyor" şeklinde açıklamada bulundu.


Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sedat Üstündağ, dekanlıkta düzenlenen toplantıda, hastalara en güncel imkanları sunmak için çalıştıklarını söyledi. Fakültede düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuşan Prof. Dr. Sedat Üstündağ, diğer ilgili bölümlerden hocalarla yapılan toplantı sonucu verilen karara göre hastanın ameliyata alındığını ve sürecin buna göre işlediğini belirtti.


Stres Kardiyak MRI’nın ileri düzey uzmanlık gerektirdiğini vurgulayan Radyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nermin Tunçbilek, bu çekimlerin Trakya bölgesinde ilk kez yapıldığını ve görüntülerin değerlendirilmesinin özel bir bilgi birikimi istediğini ifade etti.


(ÖC-MEF-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Makas atarak ilerlediği iddia edilen otomobilin sebep olduğu cinayet gibi kazanın tutanağı pes dedirtti Bursa’da 29 Ocak 2025’te geçirdiği trafik kazasının ardından 44 gün yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren 30 yıllık aile hekimi ve 4 çocuk babası Dr. Erdal Hatipoğlu (60), 14 Mart Tıp Bayramı’nda hayatını kaybetti. Hatipoğlu’nun ailesi, hem kazaya sebep olan sürücü hem de hastanede yaşandığını iddia ettikleri ihmaller nedeniyle hukuk mücadelesi başlattı. Olay, 29 Ocak 2025’te merkez Osmangazi ilçesinde meydana geldi. Akşam saatlerinde 34 BM 5244 plakalı otomobiliyle otoyolda seyir halindeki Hatipoğlu şerit değiştirdiği esnada aracına, ’makas attığı ve süratle ilerlediği’ iddia edilen F.G. idaresindeki 16 F 3892 plakalı otomobil çarptı. Çarpışmanın etkisiyle kazaya karışan araçlar yol kenarındaki dinlenme tesisinin önüne sürüklendi. Kazanın ardından olayı gören çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Olay yerinde yaralanan Hatipoğlu, Bursa Şehir Hastanesi’ne kaldırıldı. 44 gün boyunca yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Dr. Hatipoğlu, 14 Mart Tıp Bayramı’nda hayatını kaybetti. Acı kaybın ardından Hatipoğlu ailesi, kazanın oluş şekline ve hastanedeki sürece ilişkin ciddi soru işaretleri bulunduğunu belirterek, hem kazaya karışan sürücünün hem de sağlık çalışanlarının sorumluluklarının araştırılmasını ve adaletin yerini bulmasını talep etti. Yoğun bakımdaki babalarını bırakıp otoparka koştular Kaza sonrası olay yerine gelen ekiplerin Erdal Hatipoğlu’na ait eşyaları, araçta bırakmalarından dolayı tedavi için gerekli olan kimliğini alabilmek için yoğun bakımdaki babalarını bırakıp otoparka gittiklerini söyleyen Derya Tuna Hatipoğlu, "Olay otoyolda meydana geliyor. İş çıkışı saati olduğu için çok fazla araç yoğunluğu var. Biz karşı tarafın seyir ettiği hızı öğrenemedik, babama kaç km hızla çarptığını bilmiyoruz. Olay gerçekleştikten sonra babam geç de olsa Bursa Şehir Hastanesi’ne kaldırıldı. Kazanın ardından babamın bagajında kişisel eşyaları kalmış. Plakadan kimlik tespiti yapılamadı, bize haber verilmedi. Hastaneye gittiğimizde bizden babamın kimliği istendi. Aracımız kaza sonrası otoparka çekildiği için mağdur olduk. Babam yoğun bakım sürecindeyken otoparka gidip dilekçe yazdık, ardından babamın eşyalarını aldık. Ancak o zaman babamın kimliğini götürebildik" dedi. Arkadan süratle gelerek çarpan araca 0 kusur verildi Olayın görgü tanıklarına göre, F.G. hakimiyetindeki otomobilin sürat yaptığı ve makas atarak trafiği tehlikeye attığını kaydeden Hatipoğlu, "Kaza krokisinde hatalı bir çizim var. Araç şeridinde giderken tam önüne kırmış şeklinde görünüyor. Bize başka bir kamera kaydı verilmedi ama verilen kamera kaydında da anlaşılıyor ki araç sol şeritten orta şeride araçlar arasında makas atarak geçiyor. İş çıkış saatine göre oldukça süratli ve babama çarpıyor. Bize babamın yüzde yüz kusurlu olduğu söylendi. Bunun sebebini de şerit ihlali olduğunu söylediler. Karşı tarafın süratli gittiği ve makas attığına dair görüntü ve görgü tanıkları var. Görgü tanıklarını jandarma ve savcı dinlemedi. Bölge trafik ekiplerinin kaza tutanağında babam yüzde yüz kusurlu görüldüğü için kovuşturmaya gerek duyulmadı ‘mahkemeniz görülmeyecek’ dendi. Biz buna itirazlarda bulunduk ama itirazlarımız reddedildi. Üstelik bize ‘kovuşturmaya yer yoktur’ ibareli yazı geldi. Babama çarpan şahıs F.G. ifadesinde ‘çarptım ve aracım fırladı’ demiş olmasına rağmen bize gelen ifadede babam hakimiyetini kaybetmiş ve karşı tarafa çarpmış şeklinde yazılmış. Oysaki bu şahsın ifadesinde ve kamera kaydıyla çelişiyor. Bu tamamen anlamsız bir karar. İtirazlarımız hiçbir şekilde bunu değiştiremedi ve biz bunu anlayamıyoruz" şeklinde konuştu. Kazada boynu kırılan Hatipoğlu 7 saat acil serviste yoğun bakıma alınmayı bekledi Ambulansla gelmesine rağmen kendileri gelmeden müdahalede bulunulmadığını belirten Hatipoğlu, "Bize olay gerçekleştikten sonra 21.08’de babamın şahsi telefonundan jandarma ekipleri haber verdi. Bizlere bizim görevimiz değil biz insanlık namına yaptık denildi. Biz haberi alır almaz hastaneye gittiğimizde babamın sadece burun kanaması değil başka durumları da olduğunu gördük, babamın yüzü kanla kaplıydı. Biz olay gerçekleştikten bir buçuk saat sonra hastaneye vardık. Buna rağmen hiçbir şekilde MR çekilmemişti. Biz oradaki bir görevliyle birlikte MR çekimine götürdük. MR çekiminde babamın boyun kırığı olduğu tespit edildi. Babam acilde 7 saat boyunca bekledi, nefes alamıyorum diye çırpındı. Çok fazla acı çekiyordu ve hiçbir şekilde sakinleştirici uygulanmadı. 7 saatin sonunda babamı entübe etmeye karar verdiler. Babam 44 gün boyunca yoğun bakımda verdiği yaşam mücadelesinin ardından 14 Mart Tıp Bayramı’nda yaşam savaşını kaybetti" ifadelerini kullandı. Aile adalet istiyor Kaza tutanağında ve hastanede yaşanan ihmallerin incelenmesini istediklerini söyleyen Hatipoğlu, "Burada bir sürü ihmal var. Kaza denilen katliam olayının tutanağında ihmaller var. Ambulansla gelen hastaya müdahale etmeyen doktorların, hemşirelerin ihmalleri var. Bunlar göz göre göre olan ve saatler süren ihmaller. Biz bunların titizlik ve hassasiyetle incelenmesi sonrası sorumluların yaptırımlara mükellef olmasını istiyoruz" dedi. Öte yandan, 30 yıllık aile hekimi Dr. Erdal Hatipoğlu’ndan geriye doğaya bıraktığı güvercinleri ve torunlarıyla birlikte çektiği videoları kaldı. Çektiği videolarda zamanının büyük bir kısmını eşi, kızları ve torunlarına ayırdığı görülen Hatipoğlu’nun evde besleyip büyüttüğü güvercinleri torunları ile birlikte doğaya saldığı anlar dikkat çekti.
Elazığ Medilines Hospital muhtarlarla indirim protokolü imzaladı Medilines Hospital, Elazığ’daki muhtarlarla indirim protokolü imzaladı. Protokol çerçevesinde muhtarlar ve muhtar yakınları poliklinik hizmetleri ile laboratuvar tetkiklerinden indirimli faydalanacak. Bir restoranda düzenlenen ve katılımın yoğun olduğu etkinlikte konuşan Kızılay Mahalle muhtarı Emrah Işık, ’’Medilines Hospital bugün yaptığı hizmetleri bizlere anlattı ve güzel bir ortam oluşturdu. Hastanemize teşekkür ediyorum muhtarlarımıza böyle bir etkinlik yaptıkları için" dedi. Gümüşkavak Mahallesi muhtarı Ahmet Gül de ’’Medilines Hospital’a nazik davetlerinden dolayı muhtarlarımız adına teşekkür ediyorum. Muhtarlar ve muhtar yakınlarıyla alakalı güzel bir protokol yaptık. Tüm kurumlarda olduğu gibi muhtarları için kendilerine teşekkür ediyorum. Hastaneyi gezme fırsatımız da oldu, gerçekten çok güzel hizmet veriliyor. Vatandaşlarımıza anlatacağız bu hizmetlerin yerini bulması için. Vatandaşlarımızın da buraya gelip güzel hizmeti görmesi lazım. Hastane yönetimine bir kez daha misafirperverlikleri için teşekkür ediyorum" diye konuştu. "Muhtarlarımız Elazığ’ın her yerinde" Medilines Hospital Yönetim Kurulu Başkanı Muhittin Siğergök ise "Elazığ’ımızın güzide muhtarları davetimize icabet ettiler, birlikte değerlendirme yaptık. Birlikte neler yapabilirizi görüştük. Onlar Elazığ’ın sosyal projesi ve Elazığ’ın her yerine dokunuyorlar. Onlara destek anlamında bir istişaremiz oldu. Beklentimizin üstü bir katılım oldu muhtarlarımızın onlara çok teşekkür ediyorum. Güzel bir toplantı, güzel bir istişare oldu. Elazığ’ımıza hayırlı olsun diyorum’’ şeklinde konuştu.
Kayseri Mezarlıktaki esrarengiz taş Kayseri’nin Kocasinan ilçesinde üzerinde semboller ve yazıların bulunduğu mezarlıktaki taşlar gizemini korurken Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtım Vakfı (ÇEKÜL) Kayseri İl Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy, taşların incelenmesi ve üzerindeki yazıların deşifre edilmesi gerektiğini belirtti. İlçedeki bir mahalle mezarlığında üzerinde semboller ve yazıların bulunduğu iki taş ilgi odağı oldu. Taşların arka ve ön yüzünde figürlerin bulunduğu, çeşitli sembollerin çizildiği görünürken taşların mezarlığa nasıl ve nereden geldiği ise merak konusu oldu. Taşların bulunduğu mezar hakkında çeşitli rivayetlerin olduğunu aktaran ÇEKÜL İl Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy, "Burada iki tane mezar taşı var. Mezar taşı; buradaki en enteresan mezar taşı. Sonraki yıllarda buraya yeni bir mezar yapılmış. İki taşın hikayesini biliyoruz; kervan yolu üzerinde olan olaydan sonra ölen bir kişiye ait olduğu varsayılmakta. Ama bu da çok uzunca bir tarih değil, belki geçen yüzyıla ait bir bilgi. O dönem kervancıbaşı ile bir bekçi arasında kavga olmuş ve kavga neticesinde bekçi kervancıbaşını öldürmüş. Rivayet odur ki bir şekilde buraya getirilerek defnedilmiş. Bu bölgenin insanı da belli bir noktaya kadar anlatıyor. Daha da ilginç olan kısmı; buraya defin yapıldıktan sonra İncesu’daki eski yapılardan buraya bazı taşların getirildiği yönünde bir rivayet de var" dedi. "Buraya ait olmayan önemli bir taş" Taşların incelenmesi ve üzerindeki yazıların deşifre edilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Özsoy, "Buradaki iki taşa çok yakından baktığınız zaman bizi en çok şaşırtan buraya ait olmayan bir taş. Bu kadar ihtişamlı bir mezar taşını ilk gördüğümüzde Selçuklu dönemini anlatan bir görüntü var. Çeşitli figürler var, oldukça sanatvari bir duruşu da var. Bununla beraber belki bir eksik kitabe olabilir. Bölgede bulamadığımız veya eksik olan bir kitabe buraya nakledilmiş olabilir. Veya bir kümbet parçası olabilir, yazı sitili uyuyor. Başka bir tahmin de bu bir lahit olabilir, Türk İslam Kültürü’nde böyle yapılarımız var. Bu lahit buraya yatay değil de dikine yerleştirilmiş olabilir. Arkasına ve önüne baktığımız zaman her iki tarafında da süslemelerin olması benzer çağrışım yapıyor. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki; buraya ait olmayan bir taş. Gerçekten bu hikaye doğru mu, onu da bilemiyoruz. Fakat çalışılması gereken, üzerinde yazanların deşifre edilmesi gereken önemli bir taş olarak değerlendiriyoruz" ifadelerini kullandı.