EKONOMİ - 30 Aralık 2025 Salı 10:20

Hindi var, kaz var alıcı yok: Tezgâhlarda durgunluk

A
A
A
Hindi var, kaz var alıcı yok: Tezgâhlarda durgunluk

Edirne’de yeni yıl yaklaşırken artış göstermesi beklenen kanatlı hayvan satışları, bu yıl satıcıların yüzünü güldürmedi. Geçen yıla kıyasla satışların daha düşük seviyede kaldığını belirten esnaf, artan maliyetlere rağmen vatandaşın alım gücünün zayıflaması nedeniyle ürünlerin elde kalmasından endişe ediyor.


Satıcı Erol Gümüşler, yeni yıl öncesi umutla hazırlık yaptıklarını ancak beklenen hareketliliğin yaşanmadığını söyledi. Fiyatların geçen yıla göre çok fazla artmadığını vurgulayan Gümüşler, enflasyon söylemlerinin sahaya yansımadığını dile getirdi.



"Hayvanlar elimizde kalacak"


İstanbul’da hindinin 5 bin TL’ye satıldığı yönündeki iddialara değinen Gümüşler, "Biz burada hindiyi 2 bin - 2 bin 500 TL’ye, hatta 2 bin TL’ye satmaya çalışıyoruz. Yine de alıcı bulamıyoruz. Korkarım hayvanlar elimizde kalacak. Son günlerde bir hareket olur diye bekliyoruz" dedi.



Tezgâhlarda geniş ürün yelpazesi


Tezgâhlarda hindi, kaz, tavuk, ördek ve horoz bulunduğunu belirten Gümüşler; kazın 1000 TL, tavukların 300 TL’den başladığını, yerli tavuğun 500 TL olduğunu, horoz fiyatlarının ise 500 ile 700 TL arasında değiştiğini aktardı. Hindi fiyatlarının ise 2 bin TL’den başlayıp 3 bin - 3 bin 500 TL’ye kadar çıktığını ifade etti.


Vatandaşların çoğunlukla fiyat sorduğunu belirten Gümüşler, "Alım gücü olan alıyor, olmayan alamıyor," sözleriyle yaşanan durgunluğu özetledi.



Talep geçen yıla göre düştü


Tavukçu Emrah Ayaz da hindiye olan talebin geçen yıla kıyasla azaldığını ifade etti. Ayaz, "Bütün hindinin kilosu 420 TL. Ortalama bir hindi 6-7 kilo geliyor. Bu da 2 bin - 2 bin 500 TL arasında bir fiyata denk geliyor. Geçen seneye göre talep fazla değil" dedi.



Satıcılar son günlere umut bağladı


Satıcılar, yeni yıla sayılı günler kala talebin artmasını beklerken, satışların artmaması halinde sezonu zararla kapatmaktan endişe ediyor.



Hindi var, kaz var alıcı yok: Tezgâhlarda durgunluk

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Gölcük’teki 145 yıllık çivisiz cami restore ediliyor Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde Sultan 2. Abdülhamit döneminde "kurtboğazı" tekniğiyle hiç çivi kullanılmadan inşa edilen 145 yıllık Nüzhetiye Camisinde restorasyon çalışmaları devam ediyor. Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, Nüzhetiye Mahallesi’nde bulunan ve Kocaeli Valiliği tarafından restorasyonuna başlanan Nüzhetiye Camisinde incelemelerde bulundu. Sultan 2. Abdülhamit döneminde Başmabeyinci Hacı Ali Paşa tarafından yaptırılan ve 1880 yılında ibadete açılan cami, "kurtboğazı" tekniğiyle çivi kullanılmadan inşa edilmesiyle dikkati çekiyor. Başkan Sezer, caminin ilçenin önemli kültürel miraslarından biri olduğunu vurguladı. Restorasyonun aslına uygun yürütüldüğünü belirten Sezer, "Çivi kullanılmadan kurtboğazı tekniği ve muhteşem ahşap işçiliğiyle, yığma yapı olarak inşa edilen, ilçemizdeki en önemli kültürel miras eserlerden biri olan camideki restorasyon çalışmaları devam ediyor. Cami, restorasyon çalışmalarıyla aslına uygun şekilde yapıldığı günkü ihtişamına kavuşacak ve özellikle iç mekan süslemeleri gelecek kuşaklara aktarılacak" dedi. Başkan Sezer, incelemelerinin ardından "Buğday Tanesi Engelsiz Sosyal Yaşam Köyü"nü ziyaret ederek, özel bireylerle bir araya geldi ve kursiyerlerin el emeği ürünlerini inceledi. Mahalle temasları kapsamında 102 yaşındaki Zeynep Kuş’u da evinde ziyaret eden Sezer, asırlık çınarın hayır duasını aldı.
Adıyaman Kadına yönelik şiddetle mücadele il koordinasyon toplantısı gerçekleştirildi Kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında sunulan hizmetlerin etkinliğinin artırılması ve uygulamada karşılaşılan sorunların giderilmesi amacıyla Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Koordinasyon Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, Adıyaman Üniversitesi Rektörü Mehmet Keleş, Vali Yardımcısı Emine Karataş ile ilgili kurum amirleri katıldı. Toplantıda, il genelinde kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında hayata geçirilen çalışmalar ile önümüzdeki dönemde planlanan projeler ele alındı. Kurumlar arası iş birliğinin daha da güçlendirilmesi, sahada karşılaşılan sorunların birlikte aşılması ve kadınlar için daha güvenli bir yaşam ortamı oluşturulmasına yönelik atılabilecek adımlar değerlendirildi. Toplantının açılışında konuşan Vali Osman Varol, kadının toplumdaki eşsiz yerine vurgu yaparak, kadim medeniyetimizin kadınlara verdiği değerin altını çizdi. Vali Varol, "Kadim medeniyetimiz; aileyi ayakta tutan, toplumu güçlü kılan ve hayatımıza yön veren değerlerle doludur. Türk toplumunda kadın, yalnızca ailenin değil, insanlığın da temel direğidir. Sevginin, merhametin ve fedakârlığın en güçlü temsilcisidir. Kadına yönelik şiddetin temelinde, ne yazık ki bu değerlerin yeterince benimsenmemesi yatmaktadır. Bizler, tüm kamu kurumlarımız ve toplumun her kesimiyle el ele vererek, ‘şiddete sıfır tolerans’ anlayışıyla kadına yönelik şiddetin her türlüsüne karşı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, kadının mutlu, güvende ve huzurlu olmadığı bir dünyada gerçek mutluluktan söz etmek mümkün değildir" ifadelerini kullandı. Toplantı, ortak sorumluluk bilinciyle atılacak adımların değerlendirilmesinin ardından sona erdi.
Kars Sarıkamış’ta ortak akıl buluşması: Kars TSO üyeleriyle bir arada Kars Ticaret ve Sanayi Odası (KATSO), Sarıkamış ilçesinde faaliyet gösteren üyeleriyle istişare toplantısı gerçekleştirdi. Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Bozan başkanlığında düzenlenen toplantıya Sarıkamış Kaymakamı Enes Aslantatar, Sarıkamış Belediye Başkanı Serdar Kılıç, sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütlerinin temsilcileri ile çok sayıda Oda üyesi katıldı. Toplantının açılışında konuşan Kars Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Bozan, bu tür buluşmaların yalnızca bir toplantı değil; birlikte konuşmanın, birlikte düşünmenin ve ortak akılla yol almanın en önemli zemini olduğunu söyledi. Kars Ticaret ve Sanayi Odası’nın en büyük gücünün üyeleriyle kurduğu samimi ve doğrudan iletişim olduğunu vurgulayan Bozan, toplantının amacının üyeleri dinlemek, sorun ve beklentileri birinci ağızdan almak olduğunu belirtti. Sarıkamış’ın üretimi, ticareti ve özellikle turizm potansiyeliyle Kars için büyük bir değer taşıdığını dile getiren Bozan, Kars Ticaret ve Sanayi Odası olarak Sarıkamış turizminin gelişmesi adına her platformda çalışmalar yürüttüklerini kaydetti. Bu yıl faaliyete geçen yapay kar makinesinin Sarıkamış turizmi açısından önemli bir kazanım olduğunun altını çizen Bozan, bu gelişmenin sezonun daha erken başlamasına ve turizm hareketliliğinin artmasına katkı sağlayacağını vurguladı. Sarıkamış’ta faaliyet gösteren üyelerle sürekli istişare halinde olduklarına dikkat çeken Başkan Bozan, hedeflerinin Sarıkamış turizmini sadece kış aylarıyla sınırlı kalmadan 12 aya yayılabilir bir yapıya kavuşturmak olduğunu belirtti. Son dönemde artan otel ve yatak kapasitesi ile yeni yatırımların Sarıkamış’ın doğru yönde ilerlediğini gösterdiğini hatırlattı. Programda söz alan üyeler; başta turizm olmak üzere ticaret ve hizmet sektörlerinde yaşadıkları sorunları, talep ve önerilerini dile getirdi. Üyelerden gelen görüşler dikkatle not alınırken, istişare ve ortak aklın önemine vurgu yapıldı. Toplantı, karşılıklı değerlendirmelerin ardından sona erdi.
Ankara DEM Parti Abdullah Öcalan’ın mesajını paylaştı: "10 Mart Mutabakatı’nın uygulanması, süreci rahatlatacak ve hızlandıracaktır" DEM Parti Abdullah Öcalan’ın mesajını paylaştı. DEM Parti Abdullah Öcalan’ın ‘Yeni yıl savaşın değil barışın yılı olsun’ mesajını paylaştı. Öcalan şunları kaydetti: "Yeni bir yıla girerken, geçtiğimiz yüzyıl boyunca emperyalist saldırılar ile iç içe gelişen milliyetçiliğin Ortadoğu’yu nasıl derin çatışmalar, yıkımlar ve toplumsal yarılmalarla karşı karşıya bıraktığını tekrar hatırlamak zorundayız. Bugün bölgede yaşanan mezhepçilik ve etnik milliyetçiliklerin tümü, köklerini bu yakın ve acı dolu tarihten almaktadır. Ne yazık ki hegemonik sistemin "böl, yönet ve tahrik et" stratejisi farklı biçimler altında sürdürülmektedir. Tam da bu nedenle zorluklara rağmen geliştirdiğimiz Barış ve Demokratik Toplum perspektifi yalnızca bir tercih değil, tarihsel bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır. Eğer doğru ve anlaşılır değerlendirilirse bu perspektif yeni çatışmaların önüne geçebilecek, halkların birlikte, eşit ve özgür yaşamını mümkün kılabilecek bir panzehirdir. Önümüzdeki dönemde temel sorumluluğumuz, kısa sürede ortaya çıkabilecek yeni bir çatışmayı engellemek ve telafisi mümkün olmayan sonuçların önüne geçmektir. Ortadoğu’da derinleşen krizler ve politik çatışmalar, binlerce yıldır süregelen despotik, iktidar odaklı devletçi uygarlık anlayışının tıkanmasının ve sürdürülemezliğinin kaçınılmaz sonucudur. Bu krizlerin merkezinde yer alan Kürt meselesinin çözümü ise, ancak toplumsal barış ve demokratik uzlaşı ile mümkündür. Sorunun çatışma, savaş, askeri ve güvenlikçi yöntemlerle değil; halkların iradesini esas alan demokratik bir zemin üzerinden ele alınması hayati önemdedir. Unutmamak gerekir ki kadın özgürleşmeden toplumun özgürleşmesi mümkün değildir. Erkek egemen zihniyet çözülmeden savaş kültürü sona ermez, barış kalıcı hale gelemez. Bu nedenle kadın özgürlüğünü, demokratik toplumun kurucu ve vazgeçilmez ilkesi olarak ele alıyorum. Suriye’de ortaya çıkan kaotik tablo da demokratikleşme ihtiyacının açık bir yansımasıdır. Yıllarca süren tekçi, baskıcı ve kimlikleri inkâr eden yönetim anlayışı; Kürtlerin, Arapların, Alevilerin ve tüm halkların özgürlük ve eşitlik talebini daha da güçlendirmiştir. SDG ile Şam yönetimi arasında 10 Mart’ta imzalanan mutabakat çerçevesinde dile getirilen temel talep, halkların kendi kendini bir arada yönetebileceği demokratik bir siyasal modeldir. Bu yaklaşım, merkezi yapıyla müzakere edilebilir demokratik bir entegrasyon zeminini de içinde barındırmaktadır. 10 Mart Mutabakatı’nın uygulanması, süreci rahatlatacak ve hızlandıracaktır. Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı, yapıcı ve diyaloga açık bir rol üstlenmesi hayati önemdedir. Bu hem bölgesel barış açısından hem de kendi iç barışını güçlendirmesi bakımından da kritik bir öneme sahiptir. Ortadoğu’nun modern tarihi, büyük ölçüde ‘negatif devrimler’ tarihidir. Savaş, zorbalık, inkâr ve yıkım Buna karşılık önerdiğimiz ise ‘pozitif devrimdir’. Yani toplumun demokratik, barışçıl ve ahlaki-politik yöntemlerle yeniden inşa edilmesidir. Israrla savunduğumuz barış bir sonuç değil, yeni bir başlangıç olmak durumundadır. Ve barış içerisinde yürütülecek hak, hukuk ve demokratikleşme mücadelesi nefret, karşıtlık ve öfkeyi ortadan kaldıracak ve herkes için yeni bir yaşamın kapısını aralayacaktır. Bu bilinçle, yeni yılı savaşların, yıkımın ve ayrışmanın değil; demokratik uzlaşının, barışın ve halkların ortak geleceğini birlikte inşa etme iradesinin yılı haline getirmeyi diliyorum. Yeni yılın Türkiye, Ortadoğu ve Dünya’da barışa, özgürlüğe ve demokratik bir geleceğe kapı aralamasını temenni ediyor; başta mücadele eden halklar olmak üzere, tüm dostların yeni yılını kutluyorum. Yeni yılın tüm halklarımıza barış ve onurlu bir yaşam getirmesini diliyor, sevgi ve selamlarımı iletiyorum. Bu dönem, kadın özgürlüğüyle güçlenen, halkların barış içinde demokratik değerlerle bütünleştiği bir dönem olacak."