EKONOMİ
Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasına giren SANKO’nun 4 şirketi ödüllendirildi 21 Aralık 2025 Pazar - 15:18:49 Gaziantep Sanayi Odası (GSO) tarafından düzenlenen Gaziantep’in Yıldızları Ödül Töreninde Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu arasına giren 4 SANKO şirketine başarı plaketi takdim edildi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Gaziantep Valisi Kemal Çeber, AK Parti Grup Başkanvekili ve Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, Gaziantep Üniversitesi Atatürk Kültür Sahnesi’nde düzenlenen törendeki konuşmalarında, Gaziantep ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundular. Konuşmaların ardından, İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından açıklanan Türkiye’nin 500 büyük ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşu arasına giren GSO üyesi firmalara ödül verildi. GSO Meclis Başkanı Adil Sani Konukoğlu ile Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, ödül alan firma temsilcilerine ödülleri protokol üyeleriyle birlikte sundu. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasındaki ÇİMKO Çimento’nun ödülünü ÇİMKO Çimento CEO’su Dr. Önder Kırca’ya, SANKO Tekstil’in ödülünü ise SANKO Tekstil Genel Müdürü Gökhan Aydın’a takdim etti. Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasındaki SANKO Enerji’nin ödülü SANKO Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yiğitcan Konukoğlu’na, Süper Film Ambalaj’ın ödülü de Süper Film Ambalaj Genel Müdürü Ozan Güven’e AK Parti Grup Başkanvekili ve Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül tarafından verildi. İstanbul Sanayi Odası tarafından, şirketlerin 2024 yılı üretimden net satışlar baz alınarak yapılan araştırmaya göre, ÇİMKO Çimento ve Beton 94’üncü, SANKO Tekstil İşletmeleri 177’nci, Süper Film Ambalaj 306’ncı, SANKO Enerji ise 337’nci sırada yer almıştı.
21 Aralık 2025 Pazar - 12:29 DTSO Başkanı Kaya: "2026’da en büyük beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması" Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılının hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istedikleri düzeyde geçmediğini ifade ederek, 2026’ya yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu belirtti. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılını değerlendirdi. Kaya, "Doğrusu 2025 yılı, hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istediğimiz düzeyde geçti diyemeyiz. Bu süreci olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biri, banka faiz oranlarının oldukça yüksek olmasıdır. Yüksek faiz oranları, işletmelerin büyümesini neredeyse imkansız hale getirmiştir. Burada iki durumu birlikte değerlendirmek gerekir. Birincisi, kredi kullanmış olan işletmeler, faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle büyüme hedeflerinden vazgeçerek kredilerini kapatma yoluna gitmişlerdir. Bu durum, işletmelerin öz kaynaklarını nakde çevirmelerine ve dolayısıyla faaliyetlerini yavaşlatmalarına, hatta durma noktasına getirmelerine neden olmuştur. İkinci olarak ise büyümeyi hedefleyen işletmelerin, yalnızca öz kaynaklarıyla büyümelerinin mümkün olmaması ve krediye erişimde yaşanan zorluklar öne çıkmaktadır. Krediye ulaşabilen işletmeler ise yüksek faiz oranları ve düşük karlılık nedeniyle bu yoldan vazgeçmiş, bu da büyümeyi engellemiştir. Bu sürecin sonucu olarak özellikle istihdam kaybı yaşanmıştır. Diyarbakır için istihdam açısından büyük önem taşıyan, yoğun bir sektör olan hazır giyim ve tekstil sektöründe yaklaşık yüzde 30’a varan istihdam kaybı meydana gelmiştir. Bununla birlikte yalnızca istihdam değil, işletmelerin yaklaşık yüzde 30’unun faaliyetlerini durdurması gibi ciddi sonuçlar da ortaya çıkmıştır" dedi. 2026’da beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye kolay erişim 2026 yılına yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu ifade eden Kaya, şu ifadeleri kullandı: "Kredi oranlarının düşmesi, bölgede sektörlerin hızlı bir şekilde gelişmesini sağlayacaktır. İlimizin sanayi altyapısı bu açıdan güçlüdür. Her türlü sanayi ürününü üretebilecek kapasitemiz, alanlarımız, altyapımız, beşeri sermayemiz ve genç nüfusumuz bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerin en önemli özelliklerinden biri, komşularıyla yaptıkları ticaretin yüksekliğidir. Barış süreci de tam olarak bunu etkileyecek bir unsurdur. Türkiye’nin güney komşularıyla yakalayacağı bir barış ortamı, en fazla sınır ve komşu illerin ticaretini ve ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. İhracat rakamlarına baktığımızda Irak’ın bu anlamda önemli bir örnek olduğunu görüyoruz. Irak, en çok ticaret yaptığımız ülkeler arasında hızla üst sıralara çıkmıştır. Aynı süreci Suriye için de yakalayabiliriz. Suriye’nin yeniden imarı ve kalkınmasında itici güç Türkiye, özellikle de bölge illeri olacaktır. Bu nedenle barış sürecinin en olumlu etkileyeceği alan ekonomidir. Bu süreç, hem Türkiye hem de güney komşularımız için önemli bir kalkınma modeli oluşturacaktır." 2026 yılı özellikle tüccarların, sanayicilerin ve imalatçıların arzu ettiği performansın yakalandığı bir yıl olmasını dileyen Kaya, "Barış sürecinin gelişmesi ve güney komşularımızla ilişkilerin güçlenmesi, hem ekonomimizin gelişmesine hem de yaşam kalitemizin artmasına katkı sağlayacaktır. Bu vesileyle hem üyelerimizin hem de halkımızın yeni yıla barış, huzur ve mutluluk içinde girmesini temenni ediyorum" diye konuştu.
İpsala Pirinci ve Bursa Kestane Şekeri AB’de tescillendi
17 Kasım 2025 Pazartesi - 10:05 İpsala Pirinci ve Bursa Kestane Şekeri AB’de tescillendi Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Uluslararası Coğrafi İşaret Seferberliği ile Anadolu değerlerinin dünya çapında tanıtılmaya devam ettiğini belirterek, "İpsala Pirinci ve Bursa Kestane Şekeri ile Avrupa Birliği’nde tescil edilen coğrafi işaretli ürünlerimizin sayısı 42 oldu" ifadelerini kullandı. Bakan Kacır, NSosyal hesabından yaptığı paylaşımda, "Uluslararası Coğrafi İşaret Seferberliği ile Anadolu’muzun değerlerini dünya çapında tanıtmaya devam ediyoruz. İpsala Pirinci ve Bursa Kestane Şekeri ile, Avrupa Birliği’nde tescil edilen coğrafi işaretli ürünlerimizin sayısı 42 oldu. Edirne’nin verimli İpsala Ovası’nda yetişen pirincimiz ve Bursa’nın ustalık geleneğini yaşatan kestane şekerimiz, yerelden küresele uzanan bir markalaşma hikâyesinin simgeleri. 2025 yılında 13 yeni ürünümüz Avrupa Birliği’nde tescil edildi. Bu, ülkemizin bugüne kadarki en yüksek yıllık tescili oldu. Yerel Kalkınma Hamlesi vizyonuyla zenginliklerimizi kayıt altına almaya, korumaya ve markalaştırmaya devam edeceğiz" açıklamasında bulundu. Avrupa Birliği’nde tescilli coğrafi işaretli ürünlerimiz şöyle: "Gaziantep Baklavası, Aydın İnciri, Malatya Kayısısı, Aydın Kestanesi, Milas Zeytinyağı, Bayramiç Beyazı, Taşköprü Sarımsağı, Giresun Tombul Fındığı, Antakya Künefesi, Suruç Narı, Çağlayancerit Cevizi, Gemlik Zeytini, Edremit Zeytinyağı, Milas Yağlı Zeytini, Ayaş Domatesi, Maraş Tarhanası, Edremit Körfezi Yeşil Çizik Zeytini, Ezine Peyniri, Safranbolu Safranı, Aydın Memecik Zeytinyağı, Araban Sarımsağı, Osmaniye Yer Fıstığı, Bingöl Balı, Bursa Şeftalisi, Hüyük Çileği, Bursa Siyah İnciri, Söke Pamuğu, Manisa Mesir Macunu, Gaziantep Menengiç Kahvesi, Silifke Yoğurdu, Aydın Memecik Zeytini, Erzincan Tulum Peyniri, Aydın Çam Fıstığı, Afyon Pastırması, Afyon Sucuğu, Antep Fıstık Ezmesi, Mut Zeytinyağı, Kırkağaç Kavunu, Hatay Kaytaz Böreği, Gaziantep Lahmacunu, İpsala Pirinci ve Bursa Kestane Şekeri."
Vodafone yeni nesil 5G çözümlerini, MEXT’te iş dünyasıyla buluşturuyor
17 Kasım 2025 Pazartesi - 09:51 Vodafone yeni nesil 5G çözümlerini, MEXT’te iş dünyasıyla buluşturuyor Vodafone Business, 5G Özel Mobil Şebekesini kurduğu MEXT Teknoloji Merkezi’ndeki alanını, akıllı perakende, akıllı şehircilik, akıllı ulaştırma gibi yeni teknoloji çözümleriyle zenginleştirerek iş dünyasının kullanımına sundu. Vodafone Business, 5G tabanlı ürün ve servislerini iş ortağı olduğu Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) tarafından kurulan MEXT Teknoloji Merkezi’nde işletmelerle buluşturuyor. MEXT’te yer alan Vodafone Business Teknoloji Deneyim Alanı, yenilenen yapısı ve genişleyen çözüm ekosistemiyle ülke sanayisinin dijitalleşmesini sağmaya devam edecek. MEXT Teknoloji Merkezi’ndeki Vodafone Deneyim Alanı’nın tanıtım toplantısına Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy, MESS Genel Sekreteri Fatih Ay, MEXT Genel Müdürü Efe Erdem ve Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Kestioğlu katıldı. Toplantının açılışında konuşma yapan Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Kestioğlu, Vodafone Business’ın geliştirdiği çözümlerle ülkemizin sanayisi ve ekonomisinin dijital dönüşümüne destek verirken iş dünyasına geleceğin iş modellerini sunduğunu söyledi. "Bu kapsamda sanayinin dijital dönüşüm merkezi MEXT’le olan iş birliğimizde yeni bir dönemi başlatıyoruz" diyen Kestioğlu, konuşmasına şöyle devam etti: Beş yıl önce MEXT’te Türkiye’nin ilk 5G Özel Mobil Şebekesini kurduk. O günden bu yana, üretimin ve hizmet sektörlerinin geleceğini şekillendiren pek çok çözümü şirketlerle buluşturduk. Şimdi bu iş birliğini bir adım ileri taşıyoruz. MEXT’te bulunan Vodafone Business Teknoloji Deneyim Alanı’nı yenileyerek akıllı perakende, akıllı şehircilik, akıllı ulaştırma gibi yeni deneyim alanlarıyla zenginleştirdik. Yeni alanlarımızla birlikte işletmelere üretimde verimlilik, enerji yönetiminde sürdürülebilirlik ve süreçlerinde dijital çeviklik sağlayacak deneyimler sunuyoruz. Bu kapsamda Vodafone’un Red Enerji platformu; enerji tüketimi, iklimlendirme, aydınlatma ve hava kalitesi takibi gibi alanlarda veri odaklı yönetim imkânı sunarken, Görüntü İşleme Çözümleri de üretim, perakende ve şehir yönetiminde veri analitiğiyle desteklenen akıllı karar süreçlerini mümkün kılıyor. 5G teknolojisiyle desteklenen Kablosuz Sabit Ağ (FWA) ise fiber altyapının bulunmadığı bölgelerde belirli kapasitelere kadar hızlı ve güvenli bağlantı imkânı sunuyor. İş sürekliliği perspektifinden, FWA çözümü yedekli bağlantı senaryolarına uygun yapısıyla kurumlara kesintisiz hizmet sağlarken, hızlı kurulum özelliğiyle de çeviklik kazandırıyor. Teknoloji ile yarını tasarlamak isteyen tüm şirketleri deneyim alanımıza bekliyoruz. Platform olarak şirketlerin dijital dönüşüm yolculuklarında yanlarında olmaya devam edeceğiz." MESS Genel Sekreteri Fatih Ay ise açılışta yaptığı konuşmada şu mesajları verdi: "Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası olarak MEXT’İ 5 sene önce, üretimde dijital ve yeşil dönüşümü hızlandırmak ve sanayimizi ileriye taşımak amacıyla kurduk. Bugün itibariyle, sanayicimiz MEXT’te yapay zekâ projelerini de hayata geçirebiliyor. Sanayimizin verimliliğini ve rekabet gücünü artırmayı hedefleyen MEXT, ülkemizin en kapsamlı teknoloji merkezi konumundadır. Vodafone Business ile MEXT’in kuruluşundan bu yana devam eden stratejik iş birliğimizi, 5G altyapısı sayesinde artık farklı bir seviyeye taşıyoruz. Üretim hatlarında 5G teknolojisi kullanımıyla artık veriler gerçek zamanlı analiz ediliyor, makineler daha güvenli, esnek ve verimli bir şekilde çalışabiliyor. Dolayısıyla, MEXT olarak Vodafone Business ile birlikte sanayimizi 5G altyapısı ve yapay zekânın gücüyle, daha akıllı, hızlı ve veriye dayalı bir üretim altyapısına kavuşturuyoruz." Her sektörün ihtiyacına özel çözümler Etkinlik kapsamında "5G ile Sektörlerin Dönüşümü" başlıklı bir panel de düzenlendi. Panelde OYAK Çimento ve CIMPOR Global CTO & Yönetim Kurulu Üyesi Berkan Fidan, Nestle CDO’su Samet Çokyaşar, Deloitte Uluslararası Telekomunikasyon Uzmanı Dieter Trimmell görüşlerini paylaştı. Yapılan açıklamaya göre platform, merkezdeki teknoloji deneyim alanında yer alan yeni çözümleriyle dijital sanayinin geleceğine yön veriyor. Daha önce merkezi 5G özel ağ (MPN) ile donatan ve "Deneyim Alanı"nda IOT ve bulut teknolojisi ile farklı sektörlerde hayata geçirilen çözümleri tanıtan platform, çok sayıda yeni çözüm ve ürünü iş dünyasının kullanıma sundu. Red Enerji, görüntü işleme tabanlı akıllı şehir çözümleri, siber güvenlik gibi birçok yenilik, MEXT ziyaretçilerine canlı senaryolar üzerinden deneyimlenebiliyor.
Eren Çekiç yeni vergilendirme sistemini anlattı
17 Kasım 2025 Pazartesi - 09:47 Eren Çekiç yeni vergilendirme sistemini anlattı Balıkesir Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Eren Çekiç, 9 Eylül 2025’te Resmî Gazete ’de yayımlanan 10380 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye’de vergi sisteminde gerçekleşen değişikliklerle ilgili açıklamalarda bulundu. Büyükşehir belediyesi sınırları içindeki ve nüfusu 30 bini aşan ilçelerde faaliyet gösteren bazı mükellef gruplarının, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren basit usulden çıkarılarak gerçek usule geçeceklerini hatırlatan Başkan Çekiç, yaptığı açıklamada detaylı bilgiler verdi. Eren Çekiç, karara göre; her türlü emtia imalatı yapanlar, her türlü emtia alım-satımı yapanlar, inşaat işleri ile uğraşanlar, motorlu taşıt bakım ve onarımı yapanlar, lokanta, kafe ve benzeri işletmeleri, eğlence ve istirahat yerleri işletenler, şehir içi yolcu taşımacılığı yapan taksici, minibüsçü gibi ticari araç sahipleri, kuyumculuk ve benzeri faaliyetlerde bulunanların basit usulden çıkarılarak yeni vergilendirme sistemine tabi tutulacağını söyledi. Söz konusu düzenleme ile daha önce 13 büyükşehirde mal alım satımı, otel, lokanta faaliyeti gibi basit usul kapsamı dışında olan işler, aralarında Balıkesir’de olan diğer 17 büyükşehirde de söz konusu kapsamın dışına çıkarıldığını anlatan Çekiç, "Bu uygulama ile 30 büyükşehirde aynı işi yapanlar için vergileme usulü eşit hale getirildi. Büyükşehirlerde nüfusu 30 binin altında olan ilçelerde faaliyet gösteren esnaf ise gerekli şartları taşımaları halinde basit usulden yararlanmaya devam edecek. Amaç, küçük esnafı korurken büyükşehirlerdeki haksız rekabeti önlemek olarak ifade edilmektedir" dedi. Gerçek Usulde Vergilendirme ne anlama geliyor Gerçek usulde vergilendirme ile ilgili de açıklamalarda bulunan Balıkesir Serbest Mali Müşavirler Odası Başkanı Eren Çekiç, "Bilindiği üzere Basit usulde; vergi muafiyeti bulunmaktaydı, KDV ödenmiyordu, defter tutma zorunluluğu sınırlıydı ve gelir vergisi yılda bir kez ödenirken, geçici vergi ödemesi ise yapılmamaktaydı." şeklinde hatırlatmada bulundu.
Kivi üreticileri İran kivisinden rahatsız
17 Kasım 2025 Pazartesi - 09:32 Kivi üreticileri İran kivisinden rahatsız Yalova Ziraat Odası Başkanı Şaban Beşli, bu yıl hem zirai don nedeniyle verimin düşmesi hem de İran kivisinin piyasaya girmesiyle üreticilerin zor bir hasat dönemi yaşadığını söyledi. TÜİK’in açıkladığı bitkisel üretim tahminine göre Türkiye kivi üretiminin 92 bin tondan yüzde 16 azalışla 77 bin tona gerilemesi bekleniyor ancak sahadaki rakamlar farklı söylüyor. Beşli, Türkiye’nin kivi üretiminin yaklaşık yarısını Yalova’nın ürettiğini belirterek, "Yani tahminler biraz hatalı. Bu yıl zirai don nedeniyle yaklaşık 25 bin tonluk bir rekoltemiz var. Geçen yıla göre yüzde 40’a varan verim kaybı oldu." dedi. Kivinin zirai don destek kapsamında çıkarıldığını hatırlatan Beşli, ilk darbeyi bununla yiyen çiftçinin ikinci darbeyi İran kivisiyle aldığını söyledi. İran’dan gelen ithal kivilerin yeri üretimi baltaladığını dile getiren Beşli, "Erken sokuyorlar piyasaya. Normalde bugün kilogram fiyatlarımız 120-130 lira olması gerekirken 80 liraya düştü. Çiftçi yine umutla beklediği sezonda hayal kırıklığı yaşadı" diye konuştu. Beşli, İran kivisinin çok kalitesiz olduğunu ancak yoğun ithal edildiğini belirterek, "Hem çiftçiye zarar hem de tüketici kalitesiz ürüne para veriyor. İran kivisini sokmayın diyoruz ama sesimizi duyan yok. Biz kivimizi sattıktan sonra ithal etsinler ya da belli bir kota dahilinde izin verilsin. İran’dan ithal kivi girdikçe ve tam hasat dönemi bu yapıldıkça kazanmamız çok zor" ifadesini kullandı.
Tarım işçilerinin grevi mandalinayı dalında bıraktı: Kilosu 3 liraya kadar geriledi
17 Kasım 2025 Pazartesi - 09:32 Tarım işçilerinin grevi mandalinayı dalında bıraktı: Kilosu 3 liraya kadar geriledi Türkiye’nin önemli narenciye üretim merkezlerinden Adana’da geçtiğimiz ay tarım aracılarının 9 günlük yevmiye grevi nedeniyle mandalinalar dalında kaldı. Mandalinanın bahçede kilosu 3 ile 5 liraya kadar geriledi. Türkiye narenciye üretiminin yüzde 40’ını karşılayan Adana’da kent genelinde yaklaşık 383 bin dönüm alanda ekilen mandalinada hasat Eylül ayının sonunda başladı. Bu sene Çukurova’da birçok ürün zirai dondan etkilenirken okitsu, mihowase, early ve primasol cinsi erkenci mandalinalar zirai dondan zarar görmedi. Dönümüne ortalama 4 ile 6 ton arasında verim alınan mandalina, ilk hasat edildiği haftalarda kilosu bahçede kalitesine göre 8 ile 15 lira arasında alıcı buldu. Ancak tarım aracılarının 9 günlük yevmiye grevi sırasında mandalinalar dalında kaldı ve erkenci cins birçok mandalina zarar gördü. İşçilerin grevi bittikten sonra ise portakal hasadının da başlaması, mandalinada rekolte fazlalığı nedeniyle ürün dalında kaldı. Mandalinanın bahçede kilosu 3 ile 5 liraya kadar geriledi. Öte yandan Rusya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesine ihraç edilen Adana mandalinası, dalında zarar görünce ihraç da edilemedi. "Mandalinalar şu anda 3-5 liradan alıcı buluyor" Konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı’na konuşan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "9 gün işçiler işe çıkmayınca meyve gecikti. Bu meyvenin bu zamana kalmaması lazımdı. Mandalinalar şu anda raf ömrünü kaybetti ve dış piyasaya gidemiyor, iç piyasada tüketiliyor. Sadece iyi olanlar yurt dışına gönderiliyor. İlk hasatta kilogram fiyatı 15 liraya kadar yükselen mandalinalar şu anda 3-5 liradan alıcı buluyor" ifadelerini kullandı. Çiftçinin tek para kazanacağı ve zirai dondan etkilenmeyen ürünün mandalina olduğuna dikkat çeken Doğan, "Zirai dondan tek mandalina etkilenmedi ve soğuk nedeniyle bazı cinslerde verim daha çok arttı. Kesimler eğer zamanında yapılsaydı bu meyveler ağaçta kalmayacaktı. Ekim ayının sonunda hasadı bitmesi gereken mandalinada hasat, Kasım ayının ortasına gelmemize rağmen devam ediyor" dedi. "Yüzde 10-20 ürün ağaçta kalacak" Hatay ve Adana’da mandalinaların dalında kalacağını belirten Doğan, "Mandalina verimi çok olduğu için Hatay ve Adana’da yüzde 10-20 ürün ağaçta kalacak. Zamanında kesilseydi bu meyveler ağaçta kalmayacaktı. Hem milli ekonomiye, hem de çiftçimize zarar oldu" diye konuştu.
Sarıgöl’de pekmez yapımına hız verildi
16 Kasım 2025 Pazar - 19:48 Sarıgöl’de pekmez yapımına hız verildi Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde 2025 yılı Sultaniye üzümlerinden pekmez üretimi yoğun bir şekilde devam ediyor. Üzüm bağlarından özenle toplanan kaliteli üzümler, geleneksel yöntemlerle işlenerek kazanlarda saatlerce kaynatılıp pekmeze dönüştürülüyor. Kış aylarının vazgeçilmez lezzetleri arasında yer alan pekmez, özellikle sabah kahvaltılarında sıkça tüketiliyor. Evlerde ihtiyaç fazlası olarak üretilen pekmezler ise özel sipariş üzerine satışa sunuluyor. Üretim sürecinde konu komşunun imece usulü bir araya gelmesi, Sarıgöl’de yıllardır sürdürülen geleneksel pekmez kültürünün yaşatıldığının da en önemli göstergesi. Sarıgöllü ev kadınları, pekmez yapım aşamalarını şu sözlerle anlattı: "Üzümleri iyice yıkadıktan sonra çuvalların içine koyuyoruz. Daha sonra ayaklarımızla ezerek üzüm suyunu (şırasını) çıkarıyoruz. Elde edilen bu şıra kazanlarda saatlerce kaynatılıyor ve pekmezimiz hazır hale geliyor. Şişelere doldurduktan sonra güneş görmeyen yerlerde saklıyoruz." Evlerde üretilen ihtiyaç fazlası pekmezlerin tanıdıklara satıldığını belirten üreticiler, bu yıl pekmezin litre fiyatının 400 ile 500 lira arasında değiştiğini söyledi. Vitamin ve mineral açısından oldukça zengin olan pekmez, hem sade olarak hem de tahinle karıştırılarak tüketiliyor. Ayrıca birçok evde pekmezle yapılan kek ve tatlıların da kış aylarında sofraları süslediği ifade edildi.
Yılmaz: "Yanlış arazi kullanımı ve kömür depoları Çarşamba Ovası’nın geleceğini tehdit ediyor"
16 Kasım 2025 Pazar - 16:00 Yılmaz: "Yanlış arazi kullanımı ve kömür depoları Çarşamba Ovası’nın geleceğini tehdit ediyor" Çarşamba Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Yılmaz, Çarşamba Ovası’nda arazi kullanımındaki bozulma ve kömür depolarının oluşturduğu çevresel riskler nedeniyle tarımsal verimliliğin ciddi tehdit altında olduğunu belirtti. Çarşamba Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Yılmaz, Çarşamba Ovası’nın son yıllarda doğal karakterini hızla kaybetmeye başladığını vurgulayarak, "Bir zamanlar Türkiye’nin sebze üretiminde lokomotif bölgelerinden biri olan Çarşamba Ovası, kontrolsüz fındık ve kavak dikiminin artmasıyla tarımsal yapısını kaybediyor. Üretici kısa vadeli kazanç sağlayan ürünlere yöneldiği için sebze üretimi hızla azalıyor" dedi. Yılmaz, ovadaki dönüşümün temel nedenlerinden birinin üretim tercihindeki değişim olduğuna dikkat çekti. Yılmaz, fındık fiyatlarındaki dalgalanmalar ve kavak ağacının cazip gelir sunması nedeniyle sebze üretiminden uzaklaşılmanın giderek hızlandığını ifade etti. Çevresel risklere de dikkat çeken Yılmaz, "Çarşamba Ovası’nda tarım arazilerinin ortasında kurulu kömür depoları bulunuyor. Bu depolar toprağı, suyu ve havayı kirletiyor. Kömür tozu ürünlere yapışarak sebze ve meyveyi öldürüyor. İnsan sağlığını tehdit ediyor, kanser riskini artırıyor. Bir kısmı 30 yıl önce alınmış ruhsatlarla çalışan bu tesisler, bugün binlerce insanın yaşadığı, tarım ve hayvancılığın yoğun olduğu alanlarda faaliyet gösteriyor. İnsanlar resmen zehir soluyor. Artık birilerinin bu tabloyu görmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı. Bölgenin kritik bir eşikte olduğunu söyleyen Yılmaz, uzun vadeli planlama ve doğru üretim politikalarının zorunlu olduğunun altını çizerek, "Ovayı eski üretken günlerine döndürmek istiyorsak sözleşmeli tarımın yaygınlaşması, çevresel denetimlerin sıkılaştırılması ve kömür işletmelerinin tarım alanlarından tamamen kaldırılması gerekiyor. Çarşamba Ovası sadece bu bölgenin değil, Türkiye’nin stratejik gıda kaynağıdır. Kaybetmeyi göze alamayız" diye konuştu.
İncesu, "Ardahan’ın Turizm Potansiyeli Görmezden Geliniyor"
16 Kasım 2025 Pazar - 15:54 İncesu, "Ardahan’ın Turizm Potansiyeli Görmezden Geliniyor" Ardahan Milletvekili Özgür Erdem İncesu, ’’Ardahan’ın turizm potansiyeli yıllardır bilinçli şekilde görmezden geliniyor’’ dedi. İncesu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, hükümetin turizm politikalarını eleştirerek, Türkiye’nin turizm vizyonunun birkaç kentle sınırlandırıldığını, Ardahan’ın ise yıllardır yatırım programlarına dâhil edilmediğini ifade etti. CHP Ardahan Milletvekili Özgür Erdem İncesu,, ’’Bakanlığın gözünde turizm hâlâ Antalya, Muğla ve Kapadokya’dan ibaret. Oysa Ardahan da bu ülkenin sınır kenti, doğunun serhat ili, yeni turizm kapısı olabilecek bir potansiyele sahip. Bu potansiyeli yıllardır görmezden geliyorsunuz. Ardahan’da bulunan Yalnızçam Kayak Merkezi milyonlar harcanarak yapıldı ama sistem çalıştırılamıyor. Turizm teşviklerinde adı yok, yatırım programlarında bir satır bile yer almıyor. Sarıkamış’a bakın, aynı coğrafya, aynı iklim Orada vizyon var, Yalnızçam’da kendi haline terk edilmişlik bir durum var." Türkiye’nin en büyük ikinci gölü olan Çıldır Gölü için Bakanlık bütçesinde tek bir kuruş ayrılmadığını ifade eden İncesu, "Çıldır Gölü kışın atlı kızaklarıyla, yazın doğasıyla uluslararası bir destinasyon olabilir. Ama altyapı yok, tanıtım yok, proje yok. Her yıl sosyal medyada birkaç haftalık görüntü paylaşılıyor, hepsi bu. Çıldır Gölü’nün potansiyelini siz değil, Ardahan halkı görüyor" İncesu, Ardahan’ın yayla, doğa ve eko turizm bakımından Türkiye’nin en zengin bölgelerinden biri olduğunu vurgulayarak, "Posof’un vadileri, Göle’nin yaylaları, Damal’ın endemik bitki çeşitliliği ekonomik değere dönüştürülemedi. Çünkü Bakanlığın kalkınma anlayışı batıya yatırım, doğuya sabır üzerine kurulu. Ardahan bu ülkenin sınır ili değil, onurudur. Yalnızçam’a yatırım yapın, Çıldır Gölü’ne proje geliştirin, Ardahan’a hakkını verin! Bölgesel eşitsizliğe son verin, doğunun da batı kadar ışıldamasına izin verin" dedi.
KUZKA’nın desteğiyle kurulan mısır kurutma tesisi ile çiftçiler ürünlerini değerinde satabilecek
16 Kasım 2025 Pazar - 13:33 KUZKA’nın desteğiyle kurulan mısır kurutma tesisi ile çiftçiler ürünlerini değerinde satabilecek Kastamonu’nun Taşköprü ilçesine bağlı Çetmi köyünde Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUZKA) desteğiyle kurulan mısır kurutma tesisiyle çiftçiler, ürünlerini artık değerinde satabilecek. Sosyal Gelişmeyi Destekleme Programı (SOGEP) kapsamında desteklenen proje, 2 milyon 72 bin TL bütçeyle hayata geçirildi. Bu bütçenin 1 milyon 450 bin TL’si KUZKA tarafından karşılandı. 18 aylık uygulama sürecinde Çetmi köyünde trafo, silo ve kurutma makinesi yatırımlarıyla modern bir kurutma tesisi kuruldu. S.S. Kastamonu Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği (Köy Koop) tarafından işletilen tesis, hem tarımsal üretimi teşvik etmeyi hem de bölge ekonomisine katkı sağlamayı hedefliyor. Yıllık 850 ton kurutulmuş mısır üretim kapasitesi hedefleniyor Tesisin faaliyete geçmesiyle birlikte Kastamonu’da yıllık 850 ton kurutulmuş mısır üretim kapasitesine ulaşılması hedefleniyor. İlk etapta 168 kooperatif ortağının kullanımına sunulan tesisten çevredeki yaklaşık 250 çiftçinin yararlanması planlanıyor. Bölgedeki 10 köye hizmet verecek tesis, tarım sektöründe yeni bir istihdam alanı da oluşturacak. Üreticiye eğitim, bölgeye istihdam sağlayacak Tesis bünyesinde dört kişilik istihdam sağlanacak; bir ziraat mühendisi ve bir teknik personel sürekli görev yapacak. Proje kapsamında ayrıca "mısır kurutmanın püf noktaları" ve "küf oluşumunun sakıncaları" konularında düzenlenen eğitimlerle yaklaşık 250 çiftçiye bilgi desteği verildi. Doğal kurutma yerine modern yöntem kullanılacak Kastamonu’da mısır üretiminin sınırlı kalmasının en önemli nedeni, yüksek nem oranına sahip mısırın pazarlanmasının zor olmasıydı. Hasat sırasında nem oranı yüzde 25’e kadar çıkan mısırın uzun süre saklanabilmesi için bu oranın yüzde 14’ün altına düşürülmesi gerekiyor. Yeni tesis, küf ve bozulma riskini ortadan kaldırarak ürün kalitesini koruyacak ve çiftçilere önemli bir avantaj sağlayacak. Mısır kurutma tesisinde yüzde 25’lerde olan nem oranı, yüzde 12’lere kadar düşürülerek daha uzun süreli saklanabilmesine imkan sağlıyor. Bu sayede çiftçiler, ürünlerini il dışına getirmeden daha uygun imkanlarla ürünlerini kurutarak saklayabiliyor. "20 bin tonda 23-25 civarında olan nemi mısır kurutma tesisinde 14-15’lere kadar düşürüyoruz" S.S. Kastamonu Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği’nde teknik destek personeli olarak görev yapan Sefa Akgün, "Bu tesis, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından buraya hibe desteği ile kuruldu. Burada mısır ve tahıl ürünlerini kurutuyoruz. Çiftçilerimize daha iyi hizmet verebilmek için bu tesisi çalıştırıyoruz. Kapasitesi ilk depolamada 20 ton ürün alıyor. Onun harici gelen mısırları silolarımıza alıyoruz, silolarda bekletiyoruz. Kuruttuktan sonra kurutan malzemeyi vatandaşa teslim ediyoruz. Sonra silodan tekrar çekiyoruz. Gelen mısırın ilk önce nemine bakıyoruz. Almadan önce ortalaması şu an için 22-23 nemde geliyor. Daha sonra kurutup bunu 14-15’lere kadar düşürüyoruz. Burası kurulmadan önce diğer illerde Karabük, Vezirköprü taraflarında oralarda birkaç tesis var ama faal durumda değil, çalışır durumda değil yani şu an için. Buraya şimdi vatandaşlar geliyordu, tacirlere satıyordu, mısırı oradan gidiyordu, depolama olmuyordu ama şu an için biz, nemini düşürdüğümüz için tuttuğumuz için vatandaş kendisi depolayabilir. Artık mısırın nemine göre fiyat alımı var. Nemine göre fiyatını da belirliyorlar. Şu an için ortalaması atıyorum. 20 bin tonda nem 23-25 nem oluyor. Mısır Kurutma Tesisinde bu nemi 14-15’lere kadar düşürüyoruz" dedi. "Buğday, arpa, mısır gibi ürünlerini burada kurutup, yıl boyunca saklayabiliyor" Tesisin yeni çalışmaya başladığını söyleyen Akgün, "Mısır kabulüne yeni başladık. Yaklaşık olarak iki hafta kadar oldu, 40 ton kadar kuruttuk, teslim ettik ve şu an için hiçbir sıkıntı yok. Şu an için arayan soran çok maliyet de düşünüyorlar. Tabi maliyeti hesapladık. Biz vatandaşlara uygun gelirse kurutacaklar. Çiftçimiz kendisi ürünü getirip buraya döküp kendisi burada bekliyor. Kuruttuktan sonra alıp gidiyor. Nakliye ücreti vesaire bir şey yok, yol masrafı yok, dışarıda illere kamyon bulacak hiçbir şey yok. Buraya mısırı getiriyor, döküyor, kurutup tekrar traktörüne yükleyip gidiyor. Yaklaşık olarak 23 nem olarak geliyor, bir saatte falan düşüyor yaklaşık olarak 20 tonda buradan aldıkları ürün 14-10 neme kadar düşüyor. Biz, bunu daha önce bu mısır kurutma tesisi çok araştırdık. Buralarda Kastamonu ilinde hiç yok, olmadığı için de vatandaşın bunu ihtiyacı olduğunu düşündük. Buğdaydır, arpadır, mısırdır. Bunları kurutamadığı için saklayamıyor, onun için sürekli satıp yenisini yani kurusunu alıyor, bu da maliyet gerektiriyordu. Biz de araştırdık. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’ndan hibe desteği alarak bu tesisi kurduk. Mısır kurutmayı yapmamızda ki amaç çiftçilerimizin mısırı veya diğer ürünleri saklayabilmelerine imkan sağlamak. Şimdi biz, bu tesisi kurduktan sonra mısırı saklanabilir derecede olan 13-14 neme kadar düşürdüğümüz için çiftçimiz bunu alıyor. Sonra kendisi depoluyor. Bunu yıl boyunca hayvanlarına yem olarak yediriyor" diye konuştu.