KÜLTÜR SANAT - 31 Ekim 2018 Çarşamba 11:13

Harput’un ’Süt Kalesi’ efsanesi

A
A
A
Harput’un ’Süt Kalesi’ efsanesi

Elazığ’da bulunan Harput Kalesi’ndeki surların yapımında kalker taşı kullanıldığını belirten FÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.

Elazığ’da bulunan Harput Kalesi’ndeki surların yapımında kalker taşı kullanıldığını belirten FÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Aytaç, uzaktan bakıldığında surlar beyaz göründüğü için halk arasında ’Süt Kalesi’ denildiğini ve bu konuda anlatılan ’kalenin yapımında kuraklıktan dolayı süt kullanıldığı’ hikayesinin zamanla efsane haline geldiğini aktardı.


Tarihi Harput Mahallesi’nde M.Ö. 8. Yüzyıl’da Urartu Krallığı tarafından yapılan Harput Kalesi, diğer adıyla ’Süt Kalesi’ olarak biliniyor. Efsaneye göre, kalenin yapımında kuraklıktan dolayı süt kullanıldığı ve surlarının bu yüzden beyaz olduğu anlatılıyor.


Yazılı kaynaklarda kalenin yapımıyla ilgili süt kullanıldığına dair bilgi olmadığını aktaran FÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Harput Kalesi Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç, çocuklara anlatılan ve sonra efsaneleşen bu olayların edebiyat ürünleri olduğunu söyledi.



"Beyaz surlar olduğundan Süt Kalesi olarak geçmiştir"


Mitolojinin teknolojiden önceki dönemler açısından insanları bilgilendirme yönünden çok kullanılan bir edebiyat türü olduğunu belirten FÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Aytaç, “Harput’ta da bir çok efsane vardı. Bunlardan birisi de kalenin Süt Kalesi oluşuyla ilgiliydi. Efsaneye göre, Harput Kalesi surları yapılırken kuraklık olduğu, o kuraklıktan dolayı su bulunmadığından harç karışımının yapılmadığı söylenir. Harç için buradaki sürülerden elde edilen sütün kullanıldığı, bundan dolayı da kalenin surlarının sütle yapıldığı ve adının da süt kalesi olduğuna inanılmaktadır. Harput Kalesi’ndeki surların yapımında genellikle kalker taşı kullanılmıştır. Bu ocaktan çıktığında beyaz olan taş, zamanla hava ve güneşle temas ettiği için rengi biraz sarımtırak hale gelmiştir. Ancak yeni çıkan ocak taşları beyazdır. Uzaktan bakıldığında da çok beyaz surlar olduğundan halk arasında Süt Kalesi olarak geçmiştir. Zamanla da bu efsane olmuştur. Kalede yaşanan fetihler sırasındaki o olaylar, hep bu Süt Kalesi’yle bağdaştırılarak hikaye haline getirilmiştir. Bu bakımdan Harput’un yerleşmesi ve hikayeleri bizim açımızdan önem arz etmektedir” dedi.



"Eskinin efsanelerini, şimdinin çizgi filmi olarak ifade edebiliriz"


Yazılı kaynaklarda kalenin yapımıyla ilgili süt kullanıldığına dair bilgiler olmadığını aktaran Aytaç, “Bizde en eski kayıtlar 12. Yüzyıl’daki Selçuklu ve Artuklu kayıtları. O dönemde ve sonrasında geçen olayların hepsinde kale ile ilgili bağlantılar var. Zindana Belek Gazi’nin haç kontunu hapsettiği, onu kurtarmak için yapılan girişimler, IV. Murat dönemindeki esir edilen komutanların zindanlara atılması geçiyor. Efkaf defterlerinde kaledeki görevlilerle ilgili bilgi var. Ama yapımında süt kullanıldığına dair bilgi yok. Bu çocuklara hikayelendirilen ve sonra efsaneleşen olaylar biraz edebiyat ürünleridir. Hayal ürünüdür ama hayatımızın da bir parçasını oluşturmaktadır. Eskinin efsaneleri şimdinin çocukları için çizgi filmleri olarak ifade edebiliriz” diye konuştu.



Süt Kalesi ile ilgili anlatılan efsaneler


Efsaneye göre, Harput Kalesine, Süt Kalesi denmesinin ilginç bir hikayesi vardır. Kalenin temelleri atılır. Kale duvarları yükselmeye başlar. Ancak o yıl başlayan su kıtlığına bir çare bulunamaz. Aynı yıl bu su kıtlığının aksine hayvanların sütleri oldukça boldur. Zamanın hükümdarı emir verir. Harç için süt kullanılacaktır. Hayvanlar sağılır. Harç süt ile karılır, kale tamamlanır.


Başka bir efsaneye göre ise kalenin pek çok dehlizi vardır. Bu dehlizlerden birinde güzellerden güzel bir kız yaşarmış. Ancak büyülü olduğundan sürekli kendisi için yaptırılan bir altın köşkte uyumaktaymış. Yalnız her yıl bir kez uyanır “Süt Kalesi yıkıldı mı, katırlar kuzuladı mı, dere hamamının yerinde yeller esiyor mu" diye sorar, sonra yeniden uykuya dalarmış.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Kıratlı: “Çeşmeli-Taşucu otoyol projesinin ilk etabı 9 farklı noktada devam ediyor” AK Parti Mersin Milletvekili ve TBMM Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu üyesi Ali Kıratlı, Çeşmeli-Taşucu otoyol projesinin ilk etabının 9 farklı noktada devam ettiğini belirterek, "41 kilometrelik Çeşmeli-Kızkalesi etabında süre anlamında projenin önünde gidiyoruz" dedi. Kıratlı, Erdemli ilçesinde yapımı devam eden projeleri yerinde inceledi. İlk olarak İmam Hatip Lisesi inşaat alanını ziyaret ederek yetkililerden bilgi alan Kıratlı, sonrasında Çeşmeli-Taşucu Otoban projesinin ilk etabı olan 41 kilometrelik Çeşmeli-Kızkalesi etabında devam eden çalışmaları inceledi, yüklenici firma yetkililerinden bilgi aldı. Çalışmalar hakkında bilgi aldıktan sonra açıklamalarda bulunan Kıratlı, “Şu anda ‘bu proje yapılmaz, hayal’ denilen Çeşmeli-Taşucu Otoban projesinin Çeşmeli-Kızkalesi etabında yapımı devam eden T2 tünelinin önündeyiz. 41 kilometrelik Çeşmeli-Kızkalesi etabında 10 kilometrelik 7 tünelin yanı sıra 2,5 kilometrelik 5 viyadük ve 8 bağlantı yolumuz var. Mersin’in en büyük ihtiyaçlarından biri olan ve adeta Mersin’in olmazsa olmazı diyebileceğimiz bu proje kapsamında yapılan çalışmalarda hiçbir canlıya, tarihi sit alanlarına, ekosisteme ve doğal güzelliğe zarar verilmeden devam ettiğinin altını özellikle çizmek istiyorum" diye konuştu. "Çeşmeli-Kızkalesi etabı, belirtilen süreden önce tamamlanacak" Çalışmaların yoğun bir şekilde devam ettiğinin altını çizen Kıratlı, “2027 yılında bitmesi planlanan ve şu anda 9 farklı lokasyonda 400 emekçi kardeşimizin gayretleri ile yapımı devam eden 41 kilometrelik Çeşmeli-Kızkalesi etabında, süre anlamında projenin önünde gidiyoruz. Kısa süre sonra hizmete açacağımız Çukurova Uluslararası Havalimanımız ile Çeşmeli-Taşucu Otobanı projesi birlikte ele alındığında Mersin, 321 kilometrelik sahili ile ülkemizin ve belki de dünyanın önemli turizm bölgelerinden biri olacaktır. Bu yatırımların Mersin’e kazandırılmasında emeği olan başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Ulaştırma Bakanımıza, milletvekillerimize, önceki dönem milletvekillerimize, bakanlarımıza, tüm siyasi parti temsilcilerimize, yüklenici firmalarımıza ve en önemlisi tüm emekçi kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı. Erdemli programı kapsamında son olarak yeni hizmete açılan Erdemli Çevre Yolunda incelemelerde bulunan Kıratlı, burada yaptığı açıklamada, “Yerel seçimin hemen ardından hizmete açmaya söz verdiğimiz, özellikle Erdemli genelinde ve Mersin’den batı istikametine doğru giden güzergahta trafiği önemli ölçüde rahatlatacak olan 3,2 kilometrelik çevre yolunun hizmete açılmasının mutluluğunu yaşıyoruz. Çevre yolu başta Erdemli olmak üzere tüm Mersin’e hayırlı olsun. Mersin’e ve ilçelerine yatırımlarımız devam edecek” şeklinde konuştu. Kıratlı, programı kapsamında Erdemli Belediyesini de ziyaret ederek Belediye Başkanlığına seçilen Mustafa Kara’ya ’hayırlı olsun’ dileklerinde bulundu.
İstanbul MomTalks 8. yılında İstanbul’da ebeveyn ve eğitimcilerle buluştu Ebeveyn-uzman buluşma platformu MomTalks, 8. yılında İstanbul’da ebeveyn ve eğitimcilerle buluştu. Tüm gün süren ve alanının sevilen isimlerini bir araya getiren etkinliğe yediden yetmişe, çocuklarla ilgilenen ve kendini geliştirmek isteyenler katıldı. Ebeveyn-uzman buluşma platformu MomTalks, 8. yılında İstanbul’da hibrit olarak gerçekleşti. Ebeveynleri, eğitimcileri bilinçlendirmeye ve güçlendirmeye odaklanan etkinlik, 4 Mayıs Cumartesi günü Grand Pera’da gerçekleşti. Ebeveynler, ebeveyn adayları ve eğitimciler bir araya geldi Eğitimci Dr. Bahar Eriş ve Aile Çocuk Yazarı Zeynep İşman ortaklığında gerçekleştirilen etkinlikte her yaş grubundan çocuğu olan ebeveynler, ebeveyn adayları ve eğitimciler için zengin içerikler sunuldu. Girişimci Yazar Gamze Cizreli ve Başarı Uzmanı Mümin Sekman, İlham Verenler oturumunda “Ateşle Oynamak” ve “Rağmenci Olmak” başlıklı konuşmalarını yaptılar. Matematikçi ve eğitim girişimcisi Burcu Haboğlu Baba “Matematiksel hayat becerileri” başlıklı sunumuyla matematik öğrenimi üzerine kritik bilgiler verdi. Geleceğe Dokunan Anneler ev sahipliğinde gerçekleşen diğer oturumda ise Prof. Dr. İsmihan Çetin Artan, toplumda çok yaygın olan ancak fark edilmeyen çocuklukta duygusal ihmal konusunu anlattı. Artan, aynı zamanda toplumsal cinsiyet rollerini erken yaşta kazandırmanın ve aile kültürünün önemine dikkat çeken Evde Eşitlik Var projesinden bahsetti. Öğleden sonra ise Klinik psikolog Damla Til, Boşanma ve Ebeveynlik, Klinik psikolog Şule Önce “Kendini Doğurmak” konularında konuştu. Günün son oturumunda Eğitimci Prof. Dr. Soner Yıldırım, "Her Çocuk Öğrenir Ama Nasıl?" başlıklı konuşmasını yaptı. Tüm oturumların sonunda soru cevap bölümleri yapıldı. “MomTalks bilgi küratörlüğü hizmetiyle ayrışıyor” MomTalks’un fikir annesi Dr. Bahar Eriş, “Bilgiye erişimin çok kolay hale geldiği bu çağda, bilgi kirliliği de ciddi bir sorun. Ebeveynlerin kafası çok karışık. Özellikle çocuk yetiştirme gibi hassas bir alanda, doğru kişilerden kaliteli bilgiye ulaşabilmek büyük önem taşıyor. MomTalks 8 yıldır alanın en değerli uzmanlarını ebeveynler ve eğitimcilerle buluşturarak kaliteli içerik küratörlüğü hizmeti sunuyor. Geleceğin aileden başladığını düşünürsek, anne baba eğitiminin bir memleket meselesi olduğunu görebiliriz. Sorumluluğumuzun ne kadar büyük olduğunun bilincindeyiz ve etkinliğimizi her yıl daha çok sayıda aileye ve eğitimciye ulaştırmayı hedefliyoruz” dedi. “Mutlu çocuklar mutlu aile ortamında yeşerir” MomTalks’un ortağı, Aile ve Çocuk Yazarı Zeynep İşman ise aile eğitiminin her geçen zaman daha da kritik hale geldiğini söyleyerek, “Mutlu, ahlaklı, değerleri olan bireyler yetiştirmek, sağlıklı bir toplum için olmazsa olmaz. Aile bir çocuğun ilkokuludur ve pek çok değer ailede yeşerir. Bu inançla, bugüne kadar binlerce ebeveyn ve eğitimciye dokunduk. Etkinliklerimizi hibrit yaparak yurt içi ve yurt dışından aileler ile de buluştuk. MomTalks artık bir aile ve ülkemizin her yanına bu güzel platformu taşıyacağız” dedi. Gün boyu fuaye alanında markaların standları katılımcılarla buluştu. Ürün tanıtımları ve çeşitli atölyeler gerçekleştirildi.
Eskişehir Kayı Boyu’ndan bugüne gelen ‘kös oyunu’ Türk Ocağı’nda öğretildi Eskişehir’deki Türk Ocağı’nda, Kayı Boyu’ndan bugüne gelen ve geleneksel bir tahta oyunu olan ‘kös’ katılımcılara öğretildi ve tarihçesi anlatıldı. Yaklaşık 8 asırdır Anadolu’da varlığını sürdüren ve Kayı Boyu’nun Kara Keçeli Yörükleri’nden kaldığı öğrenilen kös oyununun oynanışı Türk Ocakları’nda katılımcılara öğretildi ve tarihçesi anlatıldı. Çocukluğundan beri kös oynadığını belirten Bekir Ok, bu oyunu öğreten az sayıda kişilerden biri olduğunu dile getirdi. Kütahya’dan Eskişehir’e sırf kös oyununu anlatmak için geldiğini belirten Ok, bu oyuna geçmiş nesillerin sahip çıktığı gibi günümüzdeki vatandaşların da sahip çıkması gerektiğini söyledi. “Bu oyun genellikle Ramazan aylarında oynanıyor” Kös oyununu öğretmek ve tarihçesini anlatmak için Eskişehir’deki Türk Ocağı’na gelen Bekir Ok, bu oyunun Kayı Boyu’nun Kara Keçeli Yörükleri’nden günümüze geldiğini belirterek, “Oyunun kökü, Türklere dayanıyor. Tabii bu oyun zamanla köyde, halk arasında hayvan otlatmak için mi gittiklerinde meralarda oralarda zaman geçirmek için oynanan bir oyun. Bu oyun stratejiye dayalı zihin geliştirmeye yönelik bir oyun. Çünkü oyunun içerisinde plan yapılması gerekiyor. Burada maksat karşılıklı erlerimizi yok etmek. Bir nevi küçük savaş diyebiliriz bu oyuna. Şu anda ben 51 yaşındayım. Bundan 30 sene önce daha çok oynanıyordu bu oyun. Köy odalarında Ramazan aylarında bayan, erkek, gençler arasında oynanıyordu. Ama son 10 yıldır 15 yıldır bu oyun ekseriyetle Ramazan aylarında oynandı. Ramazan gecelerinde ve gündüz oruçluyken zaman geçirmek için oynanan bir oyun haline geldi. Ramazan gecelerinde ise sahura kadar gruplar halinde oyun oynanmaya devam ediyor. Bu oyunu oynayan ortalama yaş şu anda 35 ila 80 yaş arasında” ifadelerine yer verdi. "Amacımız bu köslerle çomaklık atış şekillerine göre bu erleri yok etmek" Kös oyununun tarihçesinin yanı sıra nasıl oynandığını da katılımcılara anlatan Bekir Ok, “Kös oyununun oyun aletleri 4 tane çomaktan oluşur. Bunların en uzunu 23 santimden fazla olmayacak şekildedir ve bombelidir. Ağaçların bir tarafı düz, uç kısımları da biraz çeltiktir. Bu 4 çolakla oynanır. Bu 4 çomağı havaya atarak onların geniş şekillerine göre onların isimleri var. Kös, iki linç, üçü lünç, ak dört ve altı. Bunun geliş şekline göre bir de bizim savaş alanımız var. Orada alanın sol tarafında 20 delik, sağ tarafında yine bir 20 delik. Burada 10 tane çomak vardır. Biz bunlara er yani asker deriz. Oyunda amacımız bu köslerle, çomakların atış şekillerine göre bu erleri yok etmek” dedi.
Niğde ’Sağlıklı yaşamın keyfini birlikte sürelim’ sloganı ile pedal çevirdiler Niğde’de ’Sağlıklı yaşamın keyfini birlikte sürelim’ sloganıyla 11. Geleneksel Yeşilay Bisiklet Turu gerçekleştirildi. Yeşilay’ın öncülüğünde Gençlik ve Spor Bakanlığı işbirliği ile düzenlenen bisiklet turunda Niğde Valisi Cahit Çelik ve bisikletçiler, Ömer Halisdemir Meydanı’nda toplandı. Vali Çelik, Belediye Başkanı Emrah Özdemir, Yeşilay Niğde Şube Başkanı Hayri Yıldız, Gençlik ve Spor İl Müdürü İlker Ötgünlü ve bisiklet tutkunları Şehit Ömer Halisdemir Meydanı’ndan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’ne kadar yaklaşık 10 kilometrelik mesafede bisiklet sürdü. Niğde Valisi Çelik burada yaptığı açıklamada, amaçlarının sağlıklı yaşam bilinci oluşturmak olduğunu ifade ederek, "Türkiye’nin dört bir yanındaki bisiklet severleri bir araya getirerek sağlıklı yaşam bilincini artırmayı hedefleyen Geleneksel Yeşilay Bisiklet Turu’nun 11’incisine kıymetli vatandaşlarımızla birlikte katılmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu yıl ’Sağlıklı yaşamın keyfini birlikte sürelim’ sloganıyla düzenlenen bisiklet turu bugün Türkiye genelindeki 81 ilde eş zamanlı olarak şehrimizde de gerçekleştirilmektedir. Yeşilay’ın öncülüğünde Gençlik ve Spor Bakanlığı işbirliğiyle düzenlenen etkinlik, bağımlılıkların zararlarına dikkat çekmek ve sağlıklı yaşam bilincini artırmak amacıyla icra edilmektedir. Yeşilay’ın yıl boyunca düzenlediği bisiklet turlarıyla spor yaparak bağımlılıklarla mücadeleyi ve sağlıklı yaşamı teşvik etme çabalarına katkı sağlayacak vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Dileğimiz ve isteğimiz tüm vatandaşlarımızın her türlü bağımlılıktan uzak keyifli bir şekilde spor yaptıkları, doğayla çevreyle uyumlu bir şekilde bir hayat sürmeleridir. Bisiklet turuna katılan tüm katılımcılara teşekkür ediyorum. Kazasız belasız bir bisiklet turu diliyorum" dedi. Bisiklet tutkunları ’Sağlıklı yaşamın keyfini birlikte sürelim’ ve ’Arabadan in, bisiklete bin’ sloganları ile pedal bastı.