GÜNDEM - 22 Nisan 2025 Salı 09:41

Devlet veriyor, insanlar istismar ediyor

A
A
A

Elazığ’da yaşanan 2020 ve 2023 depremlerinin ardından kentte yapılan TOKİ konutlarının ev sahipleri tarafından fahiş kiralara verilmesi, vatandaşları zor durumda bırakmaya devam ediyor. Mahalle muhtarı, ev sahiplerine seslenerek devletin neredeyse bedavaya verdiği konutları, kiraya verdikleri zaman vicdanlı davranmalarını istedi.

Elazığ’da 24 Ocak 2020 ve 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinden etkilenen hak sahiplerinin evlerine kavuşması için çalışmalar hızla devam ediyor. 24 Ocak 2020 Elazığ depreminin ardından kent genelinde 24 binden fazla konutun yapımı başlayarak hak sahibi vatandaşlara teslim edilmişti. Depremin yaraları sarılmaya devam ederken, 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli depremlerden de etkilenen Elazığ’da, evlerini kaybeden vatandaşların sıcak yuvasına kavuşmaları için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un koordinesinde deprem konutları hızla yükselmeye başladı. Depremlerden en çok etkilenen Elazığ’da 2020 ve 2023 depremlerinde 27 bin 716 hak sahibi evlerine yerleştirilirken, 11 bin 366 inşaatın yapımı devam ediyor. Yılsonuna kadar, yapımı devam eden konutların da tamamlanarak hak sahiplerine teslim edilmesi planlanıyor.

Devlet veriyor, insanlar istismar ediyor

Öte yandan, devlet tarafından hak sahibi vatandaşlara uygun rakamlarla verilen TOKİ konutları hak sahipleri tarafından kiracılara fahiş fiyatlarla verilmeye devam ediyor. Depremzede olarak evlerini teslim alan ve yıllık 9-10 bin lira civarında ödemesi olan konutlar, aylık 10 ila 15 bin lira arasında kiraya veriliyor. Mahalle sakinlerinin şikayetleri üzerine hak sahipleri ile konuşmaya başlayan Hicret Mahallesi muhtarı Murat Gülbasan, "Şimdi gelip de evini 13 bin liraya vermeye hakkın yok. Yazık, günahtır bu insanlık değildir. Yıllık 9 bin liraya evin borcunu ödüyorlar aylık 15 bin liraya kiraya veriyorlar. Devlet sana bedavaya vermiş ama sen kiracıyı mahvediyorsun. Her şeyi devlete yüklüyorlar fakat insanlar önce kendilerine baksınlar’’ dedi.

Devlet veriyor, insanlar istismar ediyor

’’Yıllık 9 bin lira ödedikleri konutları aylık 15 bine kiraya veriyorlar’’

2020 ve ardından 2023 depreminde insanların çok zor bir süreç yaşadıklarını belirten Hicret Mahallesi Muhtarı Murat Gülbasan, "Allah’a şükürler olsun vatandaşlar 2020 deprem konutlarında 2 yıldır oturuyorlar. 2023 depremi de bitti, anahtar teslimleri var. Hükümetimiz sağ olsun konut konusunda dünyada eşi benzeri olmayan bir örnek sergiledi. Vatandaşlara ayrıca 2020 depreminde çok uygun verdi. 10 bin lira yıllık ödeme yapıyorlar. Vatandaşlar depremden sonra kimisi ev aldı, kimisi köylerine yerleşti bazıları da kiraya gittikleri evlerde kaldılar. Burada çıkan konutlarını da kiraya vermeye başladılar. Bundan dolayı da kiralar bir anda 12 ile 15 bin liraya kadar yükseldi. Mahallede vatandaşlarımız bizlere şikayette bulununca bizde bu ev kiralarının bu kadar fazla olmaması gerektiğini defalarca söyledik. Evlerini fahiş fiyatlarla kiraya verenlere biz dünya kadar yardım ettik. Hak sahiplerine hatırımız varsa düşük fiyattan verin dedik. 7 bin lira olsun ki ortak giderlerle falan yine 10 bin lirayı bulacak. Vatandaşlardan 12 bin lira kira aldıkları zaman o fiyatlar 15 bin lirayı buluyor. Ev sahibi için belki yüksek bir rakam değil ama asgari ücretle çalışan insanlara yazık günahtır. 2 bin 500 lirayla çocuklarının okul masrafı veya mutfak masraflarını karşılarlar. Yeni alan vatandaşlar sağ olsunlar bizi aradılar ve kiralarını 7 bin liraya verdiklerini söylediler. O vatandaşlarımıza duyarlı davrandıkları için teşekkür ederim. Vatandaşların aldığı aylık belli onu da getirip kiraya verseler ne yiyip içecekler. 2023 depreminde bir vatandaşın 6 evi yıkıldı. Bir anda gece gelerek çadır istedi. Malına güvenmeyeceksin. Biz sana çadır verdik o gece orada kaldın. Şimdi gelip de evini 13 bin liraya vermeye hakkın yok. Yazık günahtır bu insanlık değildir. Yıllık 9 bin liraya evin borcunu ödüyorlar aylık 15 bin liraya kiraya veriyorlar. Devlet sana bedavaya vermiş ama sen kiracıyı mahvediyorsun. Her şeyi devlete yüklüyorlar fakat insanlar önce kendilerine baksınlar. Bu kadar vicdansızlık olmaz" diye konuştu.

Devlet veriyor, insanlar istismar ediyor

Ahmet Mücahid Kantarcıoğlu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Artvin Artvin’de liseli gençler projelerini sergiledi Artvin’de Kazım Karabekir Anadolu Lisesi tarafından düzenlenen Bilim Fuarı’nın açılışı yapıldı. Okulun spor salonunda gerçekleştirilen fuarda, 5 öğretmenin danışmanlığında 50 öğrencinin hazırladığı 20 proje ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Fuarın koordinatörlüğünü yürüten Yeliz Canbaz Başkaya, bilim fuarlarının gençlerin merak duygusunu geliştirdiğini, gözlem yapmayı öğrettiğini ve araştırmaların somut ürünlere dönüştüğü alanlar olduğunu söyledi. Başkaya, fuarda sergilenen projeler arasında doğadan ilham alan robot tasarımları, ata tohumlarının korunması, biyokaçakçılıkla mücadele, lavantanın faydalarının araştırılması, sahipsiz hayvanların yaşam koşullarının iyileştirilmesi ile tarihi camiler ve kültürel mirasın belgelenmesi gibi konuların yer aldığını söyledi. Her bir projenin öğrencilerin araştırma, sorgulama ve çözüm üretme becerilerinin bir yansıması olduğuna dikkat çeken Başkaya, "Bilim sadece laboratuvarda değil; sokakta, tarlada, okul bahçesinde, yaşadığımız her alandadır. Bu projeler, Artvin’in doğasını, tarihini, değerlerini ve sorunlarını bilimsel bir bakış açısıyla ele alma çabasının ürünüdür" dedi. Kentte yaşanan sorunlardan esinlenerek hazırlanan projeler arasında Ahmet Berkay Bayram ve Yiğit Erim Perçim’in hazırladığı "Engelleri Aşan Robot" ile Zeynep Alkan, Arda Kağan Öztürk ve Ezgi İpek Topbaş’ın hazırladığı "Genetik Kaynakların Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı İçin Biyokaçakçılık ve Biyokorsanlıkla Mücadele" projeleri büyük ilgi gördü. Öğrencilerden Zeynep Alkan, hazırladıkları projeyle lise öğrencilerini biyokaçakçılık konusunda bilinçlendirmeyi hedeflediklerini söyledi. Artvin’in biyolojik çeşitlilik açısından Türkiye’nin önde gelen illerinden biri olduğunu vurgulayan Alkan, biyokaçakçılık ve biyokorsanlık kavramlarını incelediklerini ve genetik kaynakların korunarak sürdürülebilir şekilde kullanılmasının önemine dikkat çekmek istediklerini belirtti.