ASAYİŞ - 27 Kasım 2025 Perşembe 10:09

Elazığ’da kocası tarafından öldürülen kadının kardeşi: "MS hastalığının son evresinde olan bir kişi bu tetiği bu şekilde çekemez, bu aile içinde olan bir cinayet"

A
A
A
Elazığ’da kocası tarafından öldürülen kadının kardeşi: "MS hastalığının son evresinde olan bir kişi bu tetiği bu şekilde çekemez, bu aile içinde olan bir cinayet"

Elazığ’da kocası tarafından 7 el ateş edilerek öldürülen 3 çocuk annesi Sümeyye Y’nin kardeşi Fatih Sonay, "MS hastalığının son evresinde olan bir kişi bu tetiği bu şekilde çekemez, bu şarjörü namlunun ağzına veremez, bu şekilde kurma kolunu çekemez. Bu mümkün değil. Buna inanmamız da mümkün değil. Belli ki bu aile içinde olan bir cinayet" dedi.


Olay, önceki gün Kovancılar ilçesi Bağlar Mahallesi Murat Sokakta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, henüz bilinmeyen bir nedenle 3 çocuk annesi Sümeyye Y. (34) ile kocası E.Y. arasında ailevi konuda tartışma çıktı. Tartışmanın ardından E.Y. çıkardığı silah ile eşine 7 el ateş etti. Silah seslerini duyan komşularının haber vermesi üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri kadının hayatını kaybettiğini belirledi. Şüpheli şahıs ise polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Kadının cansız bedeni yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Fırat Üniversitesi Hastanesi morguna kaldırıldı. Otopsinin ardından morgdan alınan kadının cansız bedeni, ailesi tarafından defnedildi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.


Gerçek failin peşinde olduklarını vurgulayan Avukat Ercan Yıldırım, "25.11.2025 tarihinde, Kovancılar ilçesinde kızımız Sümeyye Y’nin katledilmesiyle ilgili davaya biz bakıyoruz. Sümeyye kızımızı öldüren kişinin kim olduğu, gerçek failin tespiti, adalet önüne getirilmesi, adalet önünde cezalandırılması ve hakkın yerine getirilmesi için çalışacağız. Bu konuda tüm meslektaşlarımdan yardım bekliyoruz. Ayrıca şunu da açıkça belirtmek istiyorum, kızımız Sümeyye’nin MS hastası kocası tarafından öldürüldüğü iddia edilmektedir. Bu iddia bizce gerçek bir iddia değildir. Tetiği çekenin farklı kişi olma ihtimali çok yüksektir. Görünüşteki fail değil, gerçek failin peşindeyiz ve gerçek failin ortaya çıkarılması için gerekli tüm mücadelemizi hukuk zemininde yapacağız" diye konuştu.



"O silahı kaldırıp o kurma kolunu çekecek gücü de yok"


Sümeyye’nin kardeşi Fatih Sonay, "Daha önce aile içi şiddetten dolayı kız kardeşime farklı baskılar vardı. İlk evlendikleri zamanlarda kardeşimin sapa sağlam biriyle evlendi diye biliyorduk. Zaman geçtikten sonra kendisinde MS hastalığı çıktı. Hangimizin başına geleceği bilinmez, Allah derdidir. Zamanla ele avuca düştü, son zamanlarda kendisi yiyemeyecek, içemeyecek seviyedeydi. Hatta bundan 2-3 ay önce beraber Karakoçan ilçesinin Sarıcan beldesinde pikniğe, kahvaltıya gittik. Akşam yemeğini de orada yedik. Ablam kendi eliyle ona et yedirdi, çocukları kendi elleriyle kola içirdiler. Siz de takdir edersiniz ki MS hastalığının son evresinde olan bir kişi bu tetiği bu şekilde çekemez, bu şarjörü namlunun ağzına veremez, bu şekilde kurma kolunu çekemez. Bu mümkün değil. Buna inanmamız da mümkün değil. Belli ki bu aile içinde olan bir cinayet ve aile fertleri olarak, bütün köylü olarak bizim bu cinayeti onun işlemediğine dair kanaatimiz var. Kendisinin bunu yapacak gücü yok. O silahı kaldırıp o kurma kolunu çekecek gücü de yok. Biz gerekli hukuk mücadelemizi vereceğiz. Avukatımız da sağ olsun elinden geleni yapacak" şeklinde konuştu.



"Artık boşamak istiyorum, olmuyor diyordu"


Bunlarla kalmamakla beraber kardeşinin son zamanlarda kocasından gördüğü muameleye çocukların şahit olduğunu dile getiren Sonay, "Sürekli şiddet içerikli konuşmalar, küfürler zaten yapılıyordu. Kardeşim zamanla ‘ya artık çekilecek halde değil. Bunu artık boşamak istiyorum. Artık olmuyor’ diyordu. Biz de ‘kardeşim bu adamla sapa sağlam haliyle evlendin. Allah’tır, bir şey başımıza geldi, hastalandı. Bu adamı bu şekilde çocuklarla ortada bırakmak bizim de yüreğimiz el vermez. Sen de çocuklarını bu şekilde bırakma’ dedik. O da ‘tamam ne yapayım, artık idare edeceğim’ dedi. Zaten çok fazla ömrünün olduğunu da söylemiyorlar. MS hastası son evre, eli ayağı tutmuyor zaten" diye konuştu.



"Benim çocuğumun hakkını araştırsınlar, adalet yerini bulsun"


Sümeyye’nin babası Vahap Sonay, "Adalet yerini bulsun, adalet istiyorum. Benim kimseyle uğraşacak vaktim yoktur, kimseyle bir meselem yoktur. Benim torunlarım, çocuklar görgü tanıklarıdır. Benim kızım akşam halasının kızıyla güzel bir şekilde konuşuyor. Evde tartışmaları çoktu ama o gece herhangi bir sorun olmadığının şahitleri var. Yeğenlerim ve torunlarım var. Çocuklar onlar teslim edilmesin. Devlette kalmasını rica ediyorum. Yargıya inanıyorum ve güveniyorum" cümlelerini kullandı.



Elazığ’da kocası tarafından öldürülen kadının kardeşi: "MS hastalığının son evresinde olan bir kişi bu tetiği bu şekilde çekemez, bu aile içinde olan bir cinayet"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın ADÜ Hastanesi’nden ailelere çağrı: "Yenidoğan taramalarını ihmal etmeyin" ADÜ Hastanesi Çocuk Metabolizma Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Emine Göksoy, doğumdan sonraki ilk günlerde yapılan yenidoğan tarama testleri sayesinde birçok ciddi hastalığın erken teşhis edilerek kalıcı hasarların önlenebildiğini vurguladı. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Hastanesi, Ulusal Yenidoğan Tarama Programı’nın yenidoğan sağlığı açısından taşıdığı hayati öneme dikkat çekti. ADÜ Hastanesi Çocuk Metabolizma Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Emine Göksoy, doğumdan hemen sonra yapılan tarama testleri sayesinde birçok ciddi hastalığın erken dönemde tespit edilerek kalıcı hasarların önüne geçilebildiğini vurguladı. Türkiye genelinde Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen Ulusal Yenidoğan Tarama Programı kapsamında, fenilketonüri, biyotinidaz eksikliği, konjenital hipotiroidi, konjenital adrenal hiperplazi, kistik fibrozis ve spinal müsküler atrofi (SMA) gibi önemli hastalıkların tarandığını belirten Dr. Göksoy, bu hastalıkların erken tanısının bebeklerin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Doğumdan sonraki ilk birkaç gün içinde alınan bir damla topuk kanı ile yapılan tarama testlerinin hayat kurtarıcı olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Emine Göksoy, "Bu basit ancak etkili yöntem sayesinde ciddi hastalıklar erken dönemde tespit edilerek tedaviye başlanabiliyor. Böylece bebeklerde oluşabilecek kalıcı hasarların önüne geçilebiliyor" dedi. Programın başarısında ailelerin bilinçli katılımının kritik rol oynadığını vurgulayan Dr. Göksoy, ailelerin yenidoğan taramalarını ihmal etmemesi gerektiğinin altını çizdi. Yenidoğan tarama programlarının erken tanı ve tedaviyle pek çok hastalığın önlenmesine katkı sağladığını belirten Göksoy, "Bu programlar sayesinde birçok bebeğin yaşamı kurtulmakta ve sağlıklı nesillerin yetişmesine zemin hazırlanmaktadır" ifadelerini kullandı.
Gaziantep 55 yıldır semercilik yapan usta teknolojiye meydan okuyor Gaziantep’te 55 yıldır semercilik yapan Ali Danaoğlu, zamana yenik düşen baba mesleğini yaşatabilmek için mücadele ediyor. Şahinbey ilçesindeki dükkanında babasından öğrendiği semer yapımını yarım asrı aşkın süredir aynı aşkla sürdüren 60 yaşındaki Ali Danaoğlu, mesleğini ayakta tutmaya çalışıyor. Kentin sayılı semerci ustalarından olan Danaoğlu, semer yapımının yanı sıra eyer, hamut, koşum takımı ve at süslemesi yapıyor. Semer ustası olan babasından öğrendiği semercilik mesleğiyle 55 yıldır geçimini sağlayan Danaoğlu, her gün açtığı dükkanında teknolojiye yenik düşen mesleğini yaşatabilmek için mücadele ediyor. At ve eşeklerin artık taşımacılıkta kullanılmaması sebebiyle ilginin azaldığı semerleri yapmaya devam eden Danaoğlu, köylerde yaşayan kısıtlı müşterilerine hizmet veriyor. Henüz 5 yaşındayken babasının yanında çırak olarak mesleğe adım atan Danaoğlu, aradan geçen 55 yıla rağmen aynı mesleği sürdürmenin gururunu yaşıyor. Büyük bir emekle yaptığı ve tamir ettiği semerler ile hayvancılık alanında kullanılan diğer malzemeleri yapan Danaoğlu, yetiştirecek çırak bulamadığı için ata yadigarı mesleğinin kendisinden sonra yok olmasının endişesini taşıyor. Yarım asrı aşkın sürdürdüğü baba mesleğinden vazgeçmeyen Danaoğlu, önceki yıllarda at ve eşeklere yaptıkları semerleri, eyerleri ve hamutları Türkiye’nin tüm bölgelerine gönderirken, son yıllarda sayılı müşterilerine hitap ediyor. Sadece hayvancılığın yaygın olduğu ve traktörlerin giremediği tarlalarını atlarla süren müşterileri için semer, eyer ve hamut yapan Danaoğlu, günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte talebin azaldığı ve bitme noktasına gelen mesleğini severek sürdürüyor. Tüm zorluklara rağmen baba mesleğini yaşatmaya çalışan Danaoğlu, geçmişin gözde mesleklerinden olan, büyük sabır ve emek isteyen mesleğini yaparak geçimini sağlamaya devam ediyor. Sanayileşen ve makineleşen tarımla birlikte at ile eşeklerin köylerde kullanımı azalmasına rağmen bölgedeki bazı illerin coğrafi yapısı nedeniyle kırsal alanlarda at ve eşek kullanımının halen batı illerine göre daha yaygın devam etmesi sayesinde mesleğini sürdürüyor. Bir zamanlar büyük ilgi gören mesleğinin yok olmaya yüz tuttuğuna dikkat çeken Danaoğlu, "55 yıldır bu mesleğin içerisindeyim. Bu meslek baba mesleğim. Allah rahmet eylesin. Babam iyi ki bize bu mesleği öğretmiş. Yıllardır bu meslekten ekmek yiyoruz. At semeri, eşek semeri, kedene, hamut ve yural çeşitleri yapıyoruz. Bu ürünleri Türkiye’nin dört bir tarafına gönderiyoruz" dedi. Mesleği öğretecek eleman bulamadıklarını belirten Danaoğlu, "Kimse artık çocuğunu çırak olarak bu tür mesleklere koymuyor. Koymamasının nedeni de hayvancılığın bitmesi oldu. Millet bu mesleğe hiç rağbet göstermiyor. Bu meslekte bir ben, kardeşim ve bir de oğlum var. Ben de zaten gittikten sonra bir oğlum kalıyor. Mesleği yapacak başka kimse de kalmadı. Yine de şükür ediyoruz. İyi ki bu mesleğe alışmışız. Babamın mekanı cennet olsun. Babam bizi bu mesleğe alıştırdı. Bir ekmek yiyoruz. 55 yıldan beri başka bir iş yaptığımız yok. Sadece bu meslekten ekmek yiyoruz" şeklinde konuştu. Tarımda traktör ve modern araçların yaygınlaşmasıyla semerciliğin giderek unutulduğunu dile getiren Danaoğlu, "Mesleğimiz geçmiş yıllarda daha çok yaygındı. Eskiden eşek, at çoktu. Babamızın yanında bu mesleğe alıştık. Aldığımız siparişleri yetiştiremezdik. Şu anda pek az sipariş alıyoruz. Zaten artık ben de eskisi gibi çalışamıyorum. Yaşımız 60 oldu. Gelen siparişlere ancak gün atıyoruz. Bir haftaya, 10 güne kadar ancak yapıyoruz. Şu anda yaşım 60 ve 55 seneden beri de bu mesleğin içerisindeyim. Babamız bize bu mesleği iğne oyası gibi tek tek dikişleri atmasını öğretti" ifadelerini kullandı. Sadece traktör, kamyonet ve benzeri araçları kullanamayan vatandaşların semer talep ettiğini ifade eden Danaoğlu, "Bir hamutun yapımı bir gün sürer. Kürtünü de ancak iki günde yapıyoruz. Eskiden bir günde yapıyorduk. Yaş geçtiği için şimdi iki gün sürüyor. Gaziantep’te bu mesleği yapan 3 kişi kaldık. Kimse mesleğe rağbet etmiyor. Kimse çocuğunu bu mesleğe yönlendirmiyor" diye konuştu.
Kayseri Kayseri Şehitleri 9. yıldönümünde anıldı 17 Aralık 2016’da 15 askerin şehit, 54 askerin ise gazi olduğu terör saldırısının 9. yılında şehitler; saldırının meydana geldiği durakta düzenlenen programla anıldı. Anma programında konuşan Vali Gökmen Çiçek, "9 yıl önce bu durağı cehenneme çevirmek isteyenler bilmiyorlar ki bize burada cennet kokusu geliyor" dedi. Kayseri’de 17 Aralık 2016 tarihinde çarşı iznine çıkan 1. Komando Tugayı’nın askerlerini taşıyan otobüse yönelik terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırıda 15 asker şehit, 54 askerde gazi olmuştu. Saldırının 9. yıldönümünde Şehit Komandolar Durağı’nda Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kayseri Şubesi tarafından program düzenlendi. Programa Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, AK Parti Kayseri İl Başkanı Hüseyin Okandan, Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın, Milliyetçi Hareket Partisi Kayseri İl Başkanı Enes Ertuğrul Kalın, Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul Ve Yetimleri Derneği Kayseri Şube Başkanı Ali Yavuz protokol üyeleri, şehit aileleri ve vatandaşlar katıldı. Düzenlenen programda konuşan Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, "9 yıl önce bu durağı cehenneme çevirmek istediler. Bilmiyorlar ki şu anda bize burada cennet kokusu geliyor. Burada şehitlerimizin sesleri hâlâ kulaklarımızda. Burayı Kayseri’nin en nadide yerlerinden birisi hâline getirdik. Kalbimizin en güzel noktasında duruyorlar. Biliyoruz ki onları unutursak kalbimiz kurur. Bizim Abdulsamed Özen’i, Hasan İlhan’ı, Kamil Tunç’u, Kenan Döngel’i, Mustafa Cihan’ı, Raşi Yücel’i, Göksel Ağaçyetiştiren’i, Arif Tuğ’u, Mesut Yaşar’ı, Ahmet Taş’ı unutmamız mümkün değil. Onlar tam kalbimizdeler. Her 17 Aralık’ta kalbimiz hüzün doluyor. Onların sesleri kulaklarımıza geliyor. Biz inanıyoruz ki onlar cennetteler ve şu an bizi buradan duyuyor, dinliyorlar. Çünkü onlar hayatlarının baharında bu memleket, vatan için o giydikleri üniforma için şehit oldular. Vatan sağ olsun diyen annelerimiz olduğu sürece bu memleket daha binlerce yıl hür ve özgür kalacak" dedi. Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimler Derneği Kayseri Şube Başkanı Ali Yavuz ise, "Kahraman Mehmetçiğimizin çarşı iznine çıkmak için binmiş olduğu halk otobüsüne haince, alçakça düzenlenen saldırıda 15 kahramanımız şehit olmuş, 54 kahramanımız yaralanmıştır. Kayseri’mizde meydana gelen bu hain olayın ardından 9 yıl geçti. Bugün burada yüreklerimizi yakan bu elim olayı kınamak, vatan için, bayrak için can veren kahramanlarımızı anmak için toplandık. 17 Aralık 2016, hafızalara kara gün olarak kazınmıştır. Kahramanlarımızın acısı hâlâ yüreğimizde ilk günkü gibidir. Bu hain saldırıyı unutmadık, unutturmayacağız" ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Kur’an-ı Kerim okunması ve protokol tarafından durağa karanfil bırakılması ile program sona erdi.