GENEL - 11 Nisan 2012 Çarşamba 16:15

EŞİNE KARACİОER VEREN AİLEYE BÖBREОİNİ VERECEK

A
A
A
EŞİNE KARACİОER VEREN AİLEYE BÖBREОİNİ VERECEK

Muş`un Varto ilçesinden tedavi için Malatya`ya getirdiği eşine karaciğer bağışında bulunan aileye kendi böbreğini bağışlayacağını söyleyen şahıs, devletten ve duyarlı vatandaşlardan yardım istedi.
6 yıldan beri karaciğer tedavisi gören Mihriban Gökalp`ın eşi Mehmet Gökalp, karaciğer bağışının fazla olmaması nedeniyle eşine karaciğer nakli yapılamadığını anlatarak, ``Eşime doku naklinde yardımcı olanlara biz de elimizden geldiğince yardımcı olacağız. Ben böbreğimi vermeye hazırım. Yeter ki eşim iyi olsun. Benim bugüne kadar kahrımı çekti. 8 çocuğum var. Çocuklardan doku nakli olmadı. 4 yıl Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi`nde, 1 yıl Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi`nde, 1 yıl Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi`nde, 3 aydır da İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi`nde tedavi görüyor. Devletimizden ve duyarlı vatandaşlarımızdan yardım bekliyoruz`` dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Antalya’da her derde deva andız pekmezi Antalya’nın Akseki ilçesinde Toros Dağları’nda andız ağaçlarından toplanan kozalaklardan pekmez yapılıyor. Her derde deva olarak bilinen pekmezin kilogramı 200 TL’ye satılıyor. Akseki’de eski yıllardan beri yaygın olarak üretilmekte olan andız pekmezi, Akseki’nin Kuyucak Mahallesi’nde üretimi devam ediyor. Pekmez yapan Halil Erdoğan, andız ağaçlarının olgunlaşan kozalaklarını topladıklarını, kırma makinesinde kırdıktan sonra 2 gün süreyle Şıra hanede ıslatıldığını söyledi. “120 derece kızgın ateşte kaynıyor” Şırahanede ıslanan kozalakların şırasını aldıktan sonra tavalara döktüklerini söyleyen Erdoğan, “Pekmez yapımına geçmek için bir gün öncesinden hazırlıklarımızı yapıyoruz. Gece saat 03.00’te kalkıyoruz. Hazırlamış olduğumuz tavaların altını kızgın ateşle ateşliyoruz. Tavalardaki şıraları yaklaşık 120 derece ısıda kaynatıyoruz. Tabii ki bu pekmezi yapması kolay değil. Oldukça zordur. Saatlerce kaynıyor. Yaklaşık 15 saat kaynatıyoruz. 15 saat kaynattıktan sonra kıvamını takip ederek tavaları indiriyoruz. 5 kilodan bir kilo pekmez çıkar. Gerçekten bu pekmezi yapmak zordur. Yıllık olarak 2 ton andız pekmezi üretiyorum" dedi. "Torosların doğal şifa kaynağı" Andız pekmezinin ham maddesini Toros Dağları’nda bin 500-2 bin metre rakımlı yerlerden topladıklarını anlatan Erdoğan, "Elde edilen pekmez tamamen doğaldır. İçinde herhangi bir karışım bulunmuyor. Andız pekmezinin, basur, kansızlık, mide, akciğer, karaciğer, romatizma, şeker hastalığı, idrar yolları iltihabı, astım gibi birçok hastalığa iyi geldiği biliniyor. Bu pekmez, şifa kaynağı" ifadelerini kullandı.
Edirne Bu köyde kurban eti girmemiş ev de kalmadı Edirne’de Kurban Bayramı’nda kesilen kurbanlıkların etleri Osmanlı Devleti zamanından yapılan gelenek ile dev kazanlarda pişirilerek sıcak olarak dağıtılıyor. Edirne’nin Süloğlu ilçesine bağlı Akardere köyünde kurbanlarını kesen köylüler, etlerin bir kısmının pişirilmesi için köyün camisinde bulunan aşçılara teslim ediyor. Her evden gelen kurbanlık inek, dana ve koyun etleri öncelikle temiz bir şekilde yıkanıyor. Meşe odununda dev kazanlarda yaklaşık 4 saat pişirilen etler, daha sonra dağıtılmak üzere köylüye camiden anons ediliyor. Ellerine kaplarını alan köylüler, pişen etlerden almak için caminin yolunu tutuyor. İmamın bereket duasının ardından herkese eşit bir biçimde dağıtılan etleri alan köylüler, daha sonra akşam yemeğinde yemek için evinin yolunu tutuyor. Kesilen kurbanlık etleri, odun ateşinde pişirilip köy halkına dağıtılıyor. Böylelikle köyde kurban eti girmemiş ev kalmıyor. “Geleneğin devem etmesi için gençlere de öğretiyoruz” Köyde kurban eti girmemiş ev kalmadığını belirten Akardere köyü muhtarı Aydın Yeğitoğlu, “100 yıldan beri 150 hane komşumuz kestikleri kurban etlerinin bir kısmını cami avlusuna getirir burada kazanlarda kaynar. Kaynayan etleri İkindi vakti köylümüze ve gelen misafirlere dağıtımı yapılmaktadır. bu geleneğin gelecek nesillere devamı içinde genç kardeşlerimizi de yanımıza alarak işi öğrenmelerini sağlıyoruz. Bu geleneğin yıllarca devam etmesi için elimizden geleni yapacağız” dedi. Köy halkından Alper Demiraslan ise, “Atalarımızdan ve dedelerimizden gelen geleneği sürdürmeye çalışıyoruz. Muhtarımız ve büyüklerimizin desteği ile Allahın izni ile gelecek nesillere de aktarmaya devam edeceğiz” diye konuştu.