GENEL - 16 Nisan 2012 Pazartesi 13:12

BALYOZ DAVASI AVUKATLARI, MAHKEMEYİ HSYK`YA ŞİKAYET ETTİ

A
A
A
BALYOZ DAVASI AVUKATLARI, MAHKEMEYİ HSYK`YA ŞİKAYET ETTİ

Balyoz davasının sanık avukatları, adil bir yargılanma sürecinin gerçekleşmediğini iddia ederek, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyetini Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu`na şikayet etti.
Çağlayan Adliyesi`ne gelen emekli Orgeneral Çetin Doğan`ın da aralarında bulunduğu bazı Balyoz davası sanıklarının avukatlığını yürüten Hüseyin Ersöz ve birçok avukat, davaya bakan mahkeme heyetini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı aracılığıyla HSYK`ya şikayet etti. Grup adına açıklama yapan Avukat Hüseyin Ersöz, "Bugün meslektaşlarımızla Balyoz davasında müdafilik görevi üstlenmek üzere burada bulunuyoruz. Buraya gelmemizdeki amaç İstanbul Başsavcılığı aracılığıyla Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu`na bir dilekçe göndermek. Bu dilekçemizin içeriği, halen İstanbul 10.Ağır Ceza Mahkemesi`nde devam eden Balyoz yargılamamalarında bir takım hukuki aykırılıklara vurgu yapmak için ve 10. Ağır Ceza Mahkemesi`nde görevli olan yargıçların, bu hukuka aykırı uygulamaların Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu`na şikayet amacıyladır" dedi.
Hukuka aykırı olan bir takım durumların söz konusu olduğunu belirten Ersöz, "Duruşmaların başlangıcından itibaren savunma hakkının kısıtlanması, adil yargılanma hakkının ortadan kaldırılması çerçevesinde gerçekleşmiş olan uygulamalardır. Tavandan sarkıtılan mikrofonların aracılığıyla avukatların seslerinin kayıt altına alınması. Gerek kendi meslektaşlarıyla yapmış olduğu görüşmelere, gerekse müvekkilleriyle yapmış olduğu görüşmelerin kayıt altına alınması, meslektaşlarımız hakkında tamamen savunma
sınırları olan beyanları nedeniyle suç duyurusunda bulunmaları, bazı meslektaşlarımızın duruşmalara sırasında söz talep etmeleri karşısında 10. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı tarafından salondan çıkartılmalarıdır. Ama bütün bunlardan daha da önemlisi orada müdafilik görevi üstlenmiş olan bizlerin bir takım taleplerini, bunlar maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına hizmet eden taleplerdir. Bunların yerine getirilmemesidir" diye konuştu.
Ersöz, "Özellikle son dönemde 10. Ağır Ceza Mahkemesi`ne verilen dilekçeler ve birtakım bilirkişi raporlarıyla müvekkillerimize istinat edilen suçlamalara dayanak dijital verilerin dokümanların tamamının sahteliği ispatlanmıştır. Mahkeme dosya içerisinde bulunan bu dijital dokümanların üzerinde yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerekirken, bu değerlendirmelerin hepsini değerlendirmemiştir. Savunma hakkını önemli ölçüde kısıtlamamaktadır. Yine aynı şekilde kamu tanığı olarak nitelendirilebilecek ve
iddianamede doğrudan atıfta bulunulan Aytaç Yalman ve Hilmi Özkök`ün dinlenmesi de yine taleplerimizin arasındadır. Devam eden bu yargılama sürecinde Aytaç Yalman ve Hilmi Özkök`ün dinlenilmemesi, savunma hakkını ortadan kaldıran ve lehe olan delillerin toplanmasına aykırı bir durumdur. Bu nedenden dolayı 10. Ağır Ceza Mahkemesi ve üyelerinden meslektaşlarımızla burada bulunarak bir suç duyurusunda bulunacağız. Bu nedenle hazırladığımız bu dilekçeleri İstanbul Başsavcılığı aracılığıyla Hakimler ve Savılar
Yüksek Kurulu`na göndereceğiz. Artık bundan sonra bizim beklentimiz adil bir yargılanma koşullarıdır. Eğer bu koşullar oluşturulmazsa, biz duruşmalara girmeme kararlığımızı sürdüreceğiz" dedi.
Mahkemeye girmemeleri durumunda, başka avukatların görevlendirilmesinin söz konusu olup, olmayacağı sorusu üzerine Avukat Hüseyin Ersöz, "Tabi o aşamada mahkemenin nasıl davranacağını bilemeyiz. Ancak biraz öncede ifade ettiğim gibi bizler adil bir yargılanma koşulları ve taleplerimiz gerçekleşene kadar duruşmaya girmeyeceğiz. Bundan sonraki aşama İstanbul Barosu takdir hakkını kullanacaktır. 10.Ağır Ceza Mahkemesi ve İstanbul Barosu arasında şekillenecek bir husustur. Biz tamamen bu sürecin dışındayız"
diye konuştu.
Duruşmaya girmemenin hukuk devleti açısından oluşturacağı tabloyu değerlendiren Ersöz sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Tabi bu aşamada 10. Ağır Ceza Mahkemesi`nin bizim hakkımızda yaptığı işlem suç duyurusu değil. Hakkımızda idari işlem başlatılması için mahkeme heyeti İstanbul Barosu`na bildirimlerde bulunmuş. Bu bizim dışımızda olan süreç. İstanbul barosu gerekli değerlendirmeyi yapacaktır. Burada tekrar tekrar savunma hakkının ihlal edildiğini vurgulamak gerekir. Bizlerin orada, mahkemede avukatların şeklen bulunmalarının bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Müdafilik kurumu yüzyıllara yayılmış olan belirli bir
kazanımların ürünüdür. Bizler bu savunma hakkının ortadan kaldırılmasına müsaade etmeyeceğiz."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankara’da yıl boyu süren ‘Forex’ operasyonları 174 şüpheliye uzandı: 84 tutuklu Ankara’da 2025 yılı boyunca yürütülen ‘Almanak Operasyonu’ 174 şüpheliye kadar ulaştı. Operasyonlarda 84 kişi tutuklandı. Gölbaşı Başsavcılığı ve Ankara Asayiş Şube Müdürlüğü tarafından yıl boyu süren ‘Almanak Operasyonu’ kapsamında içlerinde İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya, Diyarbakır, Adana ve Urfa’nın da bulunduğu Ankara merkezli 18 ilde operasyon yapıldı. Sözde ‘Forex’ hesapları açtırarak yasadışı işlem yapan toplam şüpheli sayısı 174 iken 98 şüpheli mahkemeye sevk edildi. 98 şüpheliden 84’ü ise çıkartıldıkları mahkemece tutuklandı. Kurdukları internet siteleri, oluşturdukları uygulamalar üzerinden sözde ‘Forex’ hesapları açtırarak yüksek kazançlı yatırım vaat ettiği iddia edilen şahıslar, üçüncü şahıslara para karşılığı şirket kurdurdu. Açılan her şirket başına şahıslara haksız kazançtan pay verildi. Şirketler adına açılan hesaplardaki paralar; farklı hesaplara, soğuk cüzdanlara, Kripto hesaplara ve coin hesaplara gönderildi. Bankalardan ve ATM’lerden para çekme görüntüleri dosyaya delil olarak girdi ve bu sayede hesapçılar da tespit edildi. ‘Servet Stratejileri’ adı altında kurulan grup üzerinden sözde yurt dışı piyasalarında alım satım yaptıklarını söyleyen şahıslar, kendini yatırım danışmanı olarak tanıtan şahısların ikna için her türlü yöntemi denediği öğrenildi. Gerektiğinde küçük geri ödemeler yapan şahıslar, kazanç adı altında yatırımcıları yatırıma daha çok teşvik etti. Çağrı merkezi de kuran şahıslar, kadın yatırım danışmanlarına ikna diyalogları ezberlettirdi. Şüphelenerek parasını geri isteyen mağdurlara ‘vergi stopaj’ adı altında parayı ödemeleri kaydıyla iade edebileceklerini söyleyen şüpheliler, mağdurları tekrar dolandırdı. Şahıslar, parası olmayanları ise kredi çektirmek suretiyle daha da zarara soktu. Mağdurları ikna etmek için kullandıkları cümleler ve reklam kampanyaları polis dinlemelerine yansıdı. Cümleler ve reklam kampanyaları arasında; ‘zirve üstüne zirve’, ‘size her gün 2 katı kazandıramayız ama size ücretsiz danışmanlık verebiliriz’, ‘bakiye büyük olursa kazanç da büyük olur’, ‘tek tıkla kazan hem de online’ ve ‘para mühendisleri ile dev yatırım maksimum kazanç’ ifadeleri yer aldı. Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı ile koordineli yürütülen Ankara Asayiş Şube Dolandırıcılık Büro’nun çalışmasında; 40 müştekiyi yatırım vaadiyle dolandıran, şirket hesaplarına para gönderilmesini sağlayarak 35 milyon lira haksız kazanç elde ettiği tespit edilen sahte ‘Forex’ çetesine dinleme yapıldı. Soruşturma kapsamında Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Raporu alındı. Rapora göre, dolandırıcılık suçunda kullanıldığı anlaşılan 117 hesap tespit edildi. Hesaplarda yaklaşık 8 milyar lira hareket/hacim olduğu görüldü. Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı ile Ankara Asayiş Şube Dolandırıcılık Büro’nun ‘Forex’ vurgununa yönelik çalışmaları devam edecek.
Erzincan 24 Erzincanspor’dan Olağanüstü Genel Kurul kararı 24 Erzincanspor Yönetim Kurulu, kulübün içinde bulunduğu zorlu süreç nedeniyle seçimli olağanüstü genel kurul kararı aldığını duyurdu. Yapılan açıklamada, kulübün bugünlere gelmesi için büyük fedakârlıklar yapıldığı vurgulanırken, mevcut yükün artık birkaç kişinin omzunda taşınamayacak kadar ağırlaştığı ifade edildi. Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Bu şehirde bir sevda var. Zorlukta kaçmayan, yük ağırlaştığında omuz veren, rengine kara değse de pes etmeyen bir sevda. Erzincanspor’un yaşaması için imkânlarımızı zorladık; evimizden, işimizden, zamanımızdan eksilterek bu armaya sahip çıktık. Aylar boyunca kulübümüzün geleceği için çalmadığımız kapı kalmadı. Çünkü Erzincanspor, bu şehir için yalnızca bir futbol kulübü değil; birliktir, onurdur, umuttur." Kulübün sahipsiz kalmaması ve Erzincan’ın spor geleceğinin karanlığa sürüklenmemesi için olağanüstü kongre kararı alındığı belirtilen açıklamada, bunun bir "kaçış" ya da "vazgeçiş" olmadığı özellikle vurgulandı: "Bu karar, Erzincanspor’un önünü açma ve kulübü daha güçlü yarınlara teslim etme iradesidir. Bugüne kadar makam için değil, yalnızca Erzincanspor yaşasın diye mücadele ettik. Evimizin bereketinden eksiltip kulübün bereketine kattık. Bir otobüsün mazotunda, bir futbolcunun maaşında, sahipsiz bırakılan gecelerde ‘Bu şehir bu kadar mı yalnız?’ diye içimiz sızladı. Ama biliyoruz ki Erzincanspor düşerse sadece bir takım değil, bir şehrin umudu yara alır." Yönetim, tüm Erzincanlılara çağrıda bulundu: "Bu şehrin gerçek sahipleri, bu armaya gönül verenler, ‘Ben de taşın altına elimi koyarım’ diyen herkes bu emanete sahip çıkmalıdır. Erzincanspor; bir kişinin, bir grubun değil, 7’den 70’e tüm Erzincan’ın takımıdır." Açıklama, kulübün geleceğine ilişkin umut mesajıyla son buldu: "Bu bir veda değildir. Bu, Erzincanspor’a yeni bir sayfa açma cesaretidir. Yorgunuz, kırgınız ama hâlâ umutluyuz. Bir sevda gerçekten bir şehre aitse terk edilmez; yalnız bırakılsa bile vazgeçilmez. Erzincanspor’un geleceği, Erzincan’ın geleceğidir."