GENEL - 18 Nisan 2012 Çarşamba 15:26

ÜNİVERSİTEYE `CAMİ` TALEBİ

A
A
A
ÜNİVERSİTEYE `CAMİ` TALEBİ

`Kutlu Doğum Haftası` etkinlikleri kapsamında Adana`ya gelen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Çukurova Üniversitesi`nde öğrencilerin `Üniversitemize Cami İstiyoruz` sürprizi ile karşılaştı. Görmez, "Gençler bana yumurta atacak sandım ama benden cami istiyorlarmış. Siz cami istersiniz de ben vermez miyim" dedi.
Adana İl Müftülüğü`nce organize edilen; `Kutlu Doğum Haftası` kutlama etkinliklerine katılmak üzere kente gelen Görmez, bölgede bir dizi ziyaret ve temaslarda bulundu. ÇÜ İlahiyat Fakültesi`ni de ziyaret ederek, burada öğrencilerle bir araya gelen Görmez, burada beklenmedik bir sürprizle karşılaştı. Fakültede okuyan öğrencilerin sevgi gösterileriyle karşı karşıya kalan Görmez, bir grup öğrencinin eylemi karşısında önce şoke oldu, sonra da işin aslını öğrenince öğrencilere de takılmadan edemedi.
Üzerinde; `Sizi Çok Seviyoruz Üniversitemize Cami İstiyoruz` ifadesinin yer aldığı öğrencileri karşısında görünce ilk başta şaşırdığını dile getiren Görmez, "Gençler bizden yana gelince bana yumurta atacaklar sandım. Ama onlar yumurta atmak değil, bizden cami istiyorlarmış. Siz bizden cami istersiniz de biz vermeyiz miyiz" ifadesini kullandı.
Böylesi bir isteğe duyarsız kalmalarının söz konusu olamayacağının altını çizen Mehmet Görmez, yanında bulunan ÇÜ Rektörü Prof. Dr. Alper Akınoğlu`na dönerek, "Sayın Rektörümüzden kıyıda köşede değil, üniversitenin en güzel yerlerinden cami yapılması için arsa istiyoruz. Aslında bunun için geç kaldığımızın üzüntüsü içindeyim. Bu isteği en kısa zamanda değerlendireceğiz. Diyanet İşleri Başkanı olarak bizzat takipçisi olacağım" diye konuştu. Daha sonra fakülteye geçerek, burada öğrencilerle bir araya gelen
Görmez, ilahiyat fakültelerinin önemine dikkat çekerek, gelişen ve değişen dünyada İslam alimlerine çok ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Çalışmaların buna göre şekillendirilmesi gerektiğini vurgulayan Görmez, üniversitelilere; hedeflerini yüksek tutmaları ve ilahiyat mezuniyeti ile yetinmemeleri gerektiği uyarısında buldu. Görmez, "İslam dünyasının ihtiyaçlarından bir tanesi de alim ihtiyacıdır. Yolu aydınlatacak, bilgisi ile sorunların çözümüne öncülük edecek münevver insanlara ihtiyacımız var. Bu ihtiyaç, aynı zamanda hem İslam dünyasının, hem de insanlığın sorunlarına çözüm olacak bir ihtiyaç" diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.