YEREL HABERLER - 24 Nisan 2012 Salı 12:57

BGC`DE KADINCA SOHBETLER

A
A
A
BGC`DE KADINCA SOHBETLER

Ünlü oyuncular Bennu Yıldırımlar ile Evrim Solmaz`ın ``Kadınca Sohbetler`` başlığını taşıyan söyleşisine Bursalı kadınlar büyük ilgi gösterdi.
Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen söyleşi Uğur Mumcu Etkinlik Salonu`nda yapıldı. Salon hınca hınç dolarken, yüzlerce dinleyici söyleşiyi ayakta veya ekrandan izlemek zorunda kaldı. Bennu Yıldırımlar ve Evrim Solmaz, ABD yapımı ``Desperate Housewives`` dizisinin Türkiye`ye uyarlanmış hali olan ``Umutsuz Ev Kadınları`` dizisinin kadın kahramanlarını oynayan dört oyuncudan ikisi. Yıldırımlar, orijinal dizideki Bree karakterini, Solmaz ise Gabrielle karakterini canlandırıyor.
Öteki başrolleri paylaşan Songul Öden ile Ceyda Düvenci, ilan edilmesine karşılık işlerinin yoğunluğu yüzünden söyleşiye katılamadı. Salona telefonla bağlanan Düvenci şu anda sette film çekiminde olduğunu belirterek , ``Söz veriyorum, böyle bir organizasyon daha olursa mutlaka katılacağım, mutlaka sizlerle olacağım`` dedi.
Banu Perçin`in kısa giriş konuşmasının ardından başlayan söyleşide, Bennu Yıldırımlar dinleyicilerin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramını kutlayarak sözlerine başladı. Yıldırımlar, dizi oyuncularının çok yoğun çalıştıklarını ifade ederek, ``Ceyda, maalesef bugün çalışmak zorunda kaldı. Beni de sabah saat 08`de alacaklar. Bugünün acısı yarın çıkacak anlayacağınız. Ne olur, mazur görün, bir gün dördümüz birden burada olacağız`` dedi.
Evrim Solmaz`a, bir yakının dizi oyuncusu olduğunu belirten bir dinleyici, ``12 saat çalışıyorsunuz. Niçin örgütlü değilsiniz? Niçin haklarınızı arayacak şekilde sendikalar kurmuyorsunuz? Dünyada böyle değil, Türkiye`de niçin böyle oluyor`` diye sordu.
Solmaz, ``Biliyorsunuz, ben de SİNESEN (Sinema Emekçileri Sendikası) üyesiyim. Sendikaların ne hale getirildiğini biliyorsunuz Türkiye`de. 12 Eylül`den itibaren sendikaların etkisizleştirilmesi için her şey yapıldı. ABD`de birkaç yıl önce senaryo yazarlarının boykotu ve grevi olmuştu hatırlayacaksınız. Öteki sanatçılar da desteklediği için o eylem çok başarılı olmuştu. Bizde bu kadar birliktelik yok, umarım 60 yıl sonra bizde de çok farklı olur.`` cevabını verdi.
Solmaz bir dinleyicinin ``Şehir tiyatrolarının bitirilmesine ne diyorsunuz?`` sorusu üzerine, ``Bitmesi diye bir şey yok. Bir ülkede bazı şeyler iyi gitmiyorsa, tiyatrosunun da bundan etkilenmesi çok doğal. Biz Şehir Tiyatroları`nın oyuncuları, dramaturgları, yönetmenleri, ışıkçıları, dekorcuları, kostümcüleri vb. olarak, bir şeyin yapılmasını gerekli görürsek onu yaparız. Şehir tiyatroları 100. yaşını kutlamaya hazırlanıyor. Yani yüz yaşında olan köklü bir kurum. Bu kadar köklü başka kurumlar da yok...`` dedi.
Oyuncu Bennu Yıldırım, bir dinleyicinin ``Umutsuz Ev Kadınları`` dizisinin ABD yapımı orijinali ile uyarlanmış yerli versiyonunun birebir örtüşmediğini söylemesi üzerine şöyle konuştu:
``Dizimizin orijinal versiyonu, Amerika`daki versiyonuna dayanıyor. Orada daha iki senelik metin var ellerinde sanıyorum. Mesela benim Nermin rolündeki Bree`nin iki çocuğundan birinin Gay olması gerek. Orijinalinde böyle. Ama bizim toplumsal yapımızda bu nasıl karşılanır? Bunu düşünmeden olmaz. Bu yüzden benim rolüm Bree`nin orijinal rolünden sapıyor ister istemez.``
Bir dinleyicinin, ``Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 3`üncü Antalya Televizyon Ödülleri`nde Umutsuz Ev Kadınları`nın neden diğer diziler kadar başarılı görülmediği`` şeklindeki sorusunu Yıldırımlar şöyle cevapladı:
``Jüriler farklıdır ve farklı jürilerden farklı sonuçlar çıkar. Oynadığınız dizi ödül alırsa sevinirsiniz ama, önemli olan halkın teveccühüdür. Halkın beğenisi her şeyden önce gelir. Halk sizi beğeniyorsa, izliyorsa; bundan sizin dizinizin de, o dizideki performansınızın da iyi olduğu sonucu çıkar. Kendi adıma, kimsenin kendini öne çıkarma, parlatma çabası içinde olmadığı bir ortamdayım. Birbirimizden hep iyi bir elektrik alıyoruz. Pozitif bir elektrik alıyoruz. Gayet uyumlu bir ekibiz. En büyük ödülümüz bu. Halkın teveccühü en büyük ödül bizim için``¦``
Bir dinleyici, Yıldırımlar ve Solmaz`a hitaben, ``Umutsuz Ev Kadınları`nı oynuyorsunuz, ama hepimize umut oldunuz. Sahnede sizlerle bütünleşen ev kadınları olarak bizim bir parçamız oldunuz. Ev kadını olarak tebrik ediyorum. Bir de şiddet konusu var biliyorsunuz. Bu konuda daha radikal mesajlar veremez misiniz? Çök önemli! Çünkü kadınlar şiddet görüyor. Dövülüyor, öldürülüyor. Televizyon insanların bu konuda uyarılması, eğitilmesi için önemli bir araç. Siz ne düşünüyorsunuz kadınlara karşı şiddet uygulamaları konusunda?`` şeklinde konuşunca, Bennu Yıldırımlar şunları söyledi:
``Çok teşekkür ediyorum. Bizim elimizdeki metinler, önceden hazırlanmıştır. Bizim onları değiştirme hakkımız olamaz. Ama elbette küçük jestler, mimikler, ünlemlerle metnin bir yerinin daha kuvvetle vurgulanmasında katkımız olur. Bunu da sık sık yaparız doğrusu. Metinle oynayamam, metni değiştiremem, ama içinde bir yer vardır, kendi hassasiyetimi orada oyunumla dile getiririm. Senarist zaten metni bizim halkımız için uyarlıyor``¦ Şiddet konusuna gelince: Eğitimsizlik, cehalet ve ekonomik zorlukların şiddeti körükleyen unsurlar olduğunu düşünüyorum. Maalesef çocuk ve kadın şiddete uğruyor. Sadece şiddete uğramıyor, bugünkü gazetelerde de gördüğümüz gibi, bu dünyadan ayrılmalarına sebep oluyor. Bir erkek bir kadına şiddet uyguluyorsa o kadının korunması gerekir, nitekim korunuyor da. Bunu tam sağlayabilirsek bu kadar kötü tabloyla karşılaşmayız. Mesela, bugün gazetelerde yer alan cinayette, şiddet uyguladığı için daha önce gözaltına alınmış eşe karşı kadın özel olarak korunsaydı adam bu cinayeti işleyemezdi.``
Evrim Solmaz da, aynı konuyla ilgili olarak şöyle konuştu:
``Değerli dinleyicime ben de teşekkür ediyorum güzel sözleri için. İşte, büyük bir ödül benim için ve dizi için! Bize umut oldunuz, dediler, ne güzel! Ceyda ve Songül de burada olsalardı da, duysalardı bunları``¦ Kadına karşı şiddet, bu toplumun kanayan bir yarası. Çok zalimce, çok insafsızca bir eylem olarak görüyorum bunu. Her durumda, koşulda ve ortamda kınıyorum kadınlara yönelik şiddeti ve kınamaya da devam edeceğim. Kadını erkeğin emrinde ve denetiminde olması gereken biri olarak görmek; erkeği de kadından daha güçlü, daha akıllı olarak düşünmek``¦ Bir kere böyle bir ayrımı yapmak çok yanlış. Biliyoruz ki kadın ve erkek zekası arasında bir fark yok. Erkekler bazı alanlarda daha başarılı olabilir, ama kadınların da bazı alanlarda erkeklerden daha başarılı oldukları kesin. Gerçek hayatta ezilmiş insanların kadınları ezerek kendilerini kamufle etmeye çalıştığını düşünüyorum. Kendinden emin bir adamın yapacağı bir şey değil bu. Televizyon ve genel olarak basın insanları uyarmak ve eğitmek için çok önemli, ama bu da yetmiyor, biliyorsunuz. Anlayışın değişmesi gerekiyor. Kadını küçük gören, ikinci sınıf gören zihniyetin değişmesi gerek.``
Bu arada söyleşiye telefonla bağlanan Ceyda Düvenci, dinleyicilere hitaben şöyle konuştu:
``Orada olamadığım için hepinizden çok özür diliyorum. Şu an orada muhteşem bir ortam olduğunu, salonun çok kalabalık olduğunu telefondan algılayabiliyorum. Şu an setteyim, çalışıyorum. Hepinizi öpüyorum. En kısa zamanda orada olmak isterim. Söz veriyorum, böyle bir organizasyon daha olursa mutlaka sizinle olacağım. İki mutsuz ev kadınını sizinle bırakıp iyi geceler diliyorum. Hepinizi bir kez daha öpüyorum``¦``
``Kadınca Sohbetler`` söyleşisi geç saatlere kadar devam etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Erzurum’da geri dönüşüm ustası: Atıkları sanata dönüştürüyor Erzurum’un Tortum ilçesinde Abdulkadir Şimşek, doğadan ve çevresinden topladığı atık malzemeleri adeta birer sanat eserine dönüştürüyor. Tortum’a bağlı Şenyurt Mahallesi’nde yaşayan 60 yaşındaki Abdulkadir Şimşek geri dönüşüme olan ilgisi ve ustalığıyla dikkat çekiyor. Bugüne kadar 500’ün üzerinde ahşap ürün ortaya çıkaran Şimşek, yaptığı eserlerin hiçbirini satmıyor hepsini kendi atölyesinde biriktiriyor. Ürünlerine uyguladığı eskitme tekniği sayesinde ortaya çıkan ahşap oymalar, Osmanlı döneminden çıkmış birer antika görünümüyle görenleri kendine hayran bırakıyor. Sadece eserleri değil, onları üretmek için kullandığı makineleri de geri dönüşümden elde eden malzemelerle tasarlayan usta, hurdalardan topladığı parçalarla kendi atölye düzeneklerini kuruyor. Bunlardan biri olan hidrolik sistemli dut sıkma makinesi, araba sileceği motoruyla çalışıyor. Bu makine sayesinde dutun suyunu ziyan etmeden tamamen verimli şekilde kullanabiliyor. Kendi kendine yetmeyi yaşam felsefesi haline getiren Abdulkadir Şimşek, el emeği ürünlerinin yanı sıra kaşar peyniri, beyaz peynir, meyve suyu gibi birçok gıdayı da doğal yöntemlerle evinde üreterek tüketiyor. Yaptığı her işte detay ve ustalığın izlerini taşıyan Şimşek’in hem geri dönüşüm hem de el sanatları konusundaki çalışmaları, bölge halkının da büyük ilgisini çekiyor. Sanata ve doğaya değer veren ustanın atölyesi, adeta geçmişin izlerini bugüne taşıyan bir kültür köşesine dönüşmüş durumda.
İstanbul Yedikule zindanlarında fener ışığında tarihe yolculuk Yedikule Hisarı zindanlarında ay ışığında düzenlenen "Fenerli Gece Turu" masalsı görüntüler oluşturdu. Hisarın gölgeler altındaki atmosferinde gerçekleştirilen tura katılan vatandaşlar, tarihi zindanları fenerler eşliğinde gezme imkanı buldu. İstanbul’un tarihi siluetinin en görkemli yapılarından biri olan Yedikule Hisarı’nda Fatih Belediyesi tarafından "Fenerli Gece Turu" düzenleniyor. Ziyaretçiler yüzlerce yıllık duvarların arasında, fenerler ile tarihi atmosferi yaşarken, zindanların ürkütücü ve büyüleyici ortamında adeta zamanda yolculuk yaptı. Tura katılanlar geçmişte yaşanan o anları yeniden hissediyor Düzenlenen turda rehberlim yapan Turan Oflaz katılanların çok büyük keyif aldığını ve adeta o anları yeniden hissettiklerini belirterek "Yedikule zindanlarında haftada iki defa gece turu düzenliyoruz. Çarşamba ve pazar akşamları bu turu düzenliyoruz. Akşam olduğunda bizim temamız Yedikule zindan formatı. Bir yandan Sultan Genç Osman’ın idam edildiği kuleyi, bir yandan da savaş esirlerinin tutulduğu diğer bir zindan kulesini görüyoruz. 1 saatlik bir programın ardından tutumuzu tamamlıyoruz. Vatandaşlar bu turdan keyif alıyorlar ambiyansı çok özel o duyguyu hissediyorlar. Biz buranın hikayesini anlattığımız da vatandaşların o anı hissedebildiklerini biz anlayabiliyoruz. Onlar için unutulmaz bir deneyim oluyor. Turun en sonunda 1600 yıllık Roma surlarının üzerine çıkınca da bambaşka bir şölenle bitiyor tur" dedi "Burada o insanların yaşadığı yalnızlığı hissettim" Yaşadığı deneyimin heyecan verici olduğunu ve çok etkilendiğini belirten Merve Şanlı "Daha önce arkadaşlarım katılmış. Fatih belediyesinin sitesinden başvurmuşlar. Ben de daha önce duymuştum ama çok dolu olduğunu yer bulmanın zor olduğunu söylüyorlardı. Ama sonrasında uygulamasını indirerek şansımı denedim o şekilde katıldım. Bence çok güzel oldu tur. Atmosfer çok güzel rehberimiz detaylı anlattı. Diğer müzeleri de akşam açtılar. Bence bir yeri gündüz görmekle gece görmek arasında çok fark var. Hem bu duyguyu o ıssızlığı hissetmek açısından da etkili. Burada o insanların yalnızlığını belki de acılarını hissetmek bu şekilde daha kolay oldu" diye konuştu Tura katılım ücretsiz 2021 yılından bu yana düzenlenen turun ücretsiz olduğunu ve sadece Fatih belediyesinin internet sitesinden kayıt yapılması gerektiğini belirten Yedikule Hisarı Sorumlusu Hakan Sain "2021 yılında Fatih belediyesi Ergün başkan öncülüğünde bir restorasyon başladı ve burası tamamlandı. Yaklaşık 3 yıldır da burada fenerli gece turlarını yapıyoruz burada. Turumuz tamamen ücretsiz vatandaşlarınızdan yalnızca istediğimiz Fatih Belediyesinin internet sitesine girerek istenen bilgileri girerek istenilen seansa kayıt olmaları. Bizden kendilerine buraya geldiklerinde fenerler vererek rehber eşliğinde buranın tarihi atmosferini yaşamalarını sağlıyoruz. Turumuz haftada iki gün çarşamba ve pazar olarak yapıyoruz. Kayıtlar da her hafta cuma günü belediyemizin etkinlik başvuruları sitesinden yapılıyor. Biz bu konsepte çok önceden geçtik. Bizden sonra şu an Topkapı Sarayında da gece turları yapılıyor ama bizim burada ki atmosferimiz biraz daha farklı" dedi
İstanbul Türk savunma sanayisinin gücü Baltık bölgesine taşınıyor Samsun Yurt Savunma (SYS) Grup, bünyesinde yer alan AEI Systems sponsorluğunda düzenlenecek Land Warfare Europe 2025 etkinliğine katılarak Avrupa’da savunma yatırımlarının arttığı bir dönemde Baltık bölgesinde yeni iş birliklerine kapı aralayacak. SYS Grup şirketlerinden AEI Systems, 9–10 Aralık 2025 tarihlerinde Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta düzenlenecek Land Warfare Europe 2025 etkinliğine sponsor olarak katılarak Avrupa savunma ekosistemine güçlü bir mesaj verecek. NATO ve Avrupa ülkelerinin savunma yetkilileri ile sektörün önde gelen karar vericilerini bir araya getiren etkinlikte, SYS Grup Genel Müdürü Cahit Utku Aral temsil edecek ve grubun modern savunma çözümlerine yönelik vizyonunu aktaracak. Bu yılki etkinlik, Rusya-Ukrayna savaşının ardından Avrupa’da hızla artan savunma harcamaları ile Baltık bölgesinin kıtanın güvenliği açısından kazandığı kritik rol üzerine şekillendi. SYS Grup, AEI Systems, CANiK ve UNIROBOTICS markalarıyla oluşturduğu entegre savunma ekosistemi sayesinde, bölgenin modern kara kuvvetleri ihtiyaçlarına yönelik yenilikçi ateş gücü çözümlerini tanıtacak. Grup, başta 30113mm VENOM LR olmak üzere orta kalibre top sistemleri, TRAKON serisi uzaktan komutalı silah sistemleri ve CANiK’in hafif silah ürün ailesiyle modern ordular için kapsamlı, modüler ve ITAR-free çözümler sunuyor. Litvanya, SYS Grup için son dönemde stratejik bir buluşma merkezi haline geldi. Geçtiğimiz aylarda grup şirketlerinden UNIROBOTICS, Litvanya’da gerçekleştirilen bir atışlı demo faaliyetine katılarak sergilediği performansla bölgedeki savunma otoritelerinden tam not aldı. SYS Grup, Land Warfare Europe 2025 ile bu başarıyı daha da ileri taşımayı ve Baltık ülkeleriyle iş birliğini derinleştirmeyi hedefliyor. AEI Systems’in etkinlikte ön plana çıkaracağı 30113mm VENOM LR, dünyanın en düşük geri tepmeli 30 mm top sistemi olarak dikkati çekiyor. Ayarlanabilir atım hızı seçenekleri, yüksek hassasiyet kabiliyeti ve ITAR-free olması sayesinde kara, deniz ve insansız platformlara kolaylıkla ve en çabuk termi sürelerinde entegre edilebilen VENOM LR, modern muharebe ortamında en mobil platformlarda etkili ateş gücü ihtiyacına doğrudan karşılık veriyor. SYS Grup Genel Müdürü Cahit Utku Aral, modern savunma ortamındaki dönüşüme ve müttefik ülkeler arasındaki iş birliği fırsatlarına vurgu yaptı. Aral, "Rusya-Ukrayna savaşı sonrası savunma dengeleri yeniden şekilleniyor. Avrupa’da artan savunma yatırımları, özellikle Baltık bölgesinde yeni iş birlikleri için büyük fırsatlar sunuyor. SYS Grup olarak; CANiK, AEI Systems ve UNIROBOTICS firmalarımızla modern orduların ihtiyaç duyduğu modüler, güvenilir ve ITAR-free çözümler sunuyoruz. Türkiye ve Birleşik Krallık’taki üretim altyapılarımızla, müttefik ülkelerin savunma kabiliyetlerine katkı sağlamaktan gurur duyuyoruz. Land Warfare Europe 2025 boyunca sunacağımız entegrasyon mühendisliği kabiliyetleri, modüler silah çözümleri ve operasyonel etkinliği artıran teknolojilerle de Baltık bölgesinin savunma ihtiyaçlarına yönelik güçlü ve sürdürülebilir çözüm ortaklıklarını destekleme irademizi bir kez daha ortaya koyacağız" dedi.
Hatay Evladını bulan arama kurtarma görevlisinin alnından öpen baba: "Oğluma bunu yapan caninin en ağır cezayı almasını istiyorum" Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 2 gündür kayıp olarak aranan ve dayısı tarafından taşla başından yaralanarak toprağa gömülen Suriye uyruklu 10 yaşındaki Amir Alcedduh’un, hastanede yapılan ameliyatının başarılı geçmesiyle sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Baba Muhammed El Cedduh, evladını bulan arama kurtarma görevlisinin alnından öperek cani dayının en ağır cezayı almasını istedi. Reyhanlı ilçesi Kurtuluş Mahallesi’nde yaşayan 10 yaşındaki Suriye uyruklu Amir Alcedduh, cuma günü okul çıkışı evine gitmeyerek kayıplara karışmıştı. Çocuklarından haber alamayan aile Reyhanlı İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne giderek kayıp başvurusunda bulundu. İhbar üzerine harekete geçen polis ekipleri, Amir’in okulunun bulunduğu bölge başta olmak üzere ilçe genelinde kamera izleme çalışması başlattı. Polis ekiplerinin 200’den fazla kamera kaydını izlemesiyle olayın şüphelisi olarak Amir’in dayısı M.E. gözaltına alındı. Baraj yolunda aracında yeğeniyle bir evin kamerasına yakalanan dayı yeğeninden haberdar olmadığını söylese de polis, AFAD, jandarma ve STK’lar bölgede arama çalışması başlattı. Ekiplerin çalışmasıyla kayıp çocuk 2 gün sonra kafasından yaralanmış halde toprağa gömülü halde bulundu. Ekiplerin diyalog kurduğu çocuk, okul çıkışı dayısı tarafından kaçırıldığını ve dövüldüğünü söyledi. Ağır yaralı Amir, kaldırıldığı Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ameliyat edilerek yoğun bakıma alındı. Evladının durumunun iyi olduğunu ifade eden baba Muhammed El Cedduh, dayısının neden böyle bir şey yaptığını bilmediğini belirterek devlet görevlilerine ve Türk halkına teşekkür etti. Cuma günü gözaltına alınan ve suçlamaları kabul etmeyen 30 yaşındaki dayı M.E. ise nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı. M.E.’nin, ’taksirle yaralama’ suçundan 1 kaydı olduğu öğrenildi. "Oğlum 3 gündür o taşların altında azap çekti ve oğluma bunu yapan caninin en ağır cezayı almasını istiyorum" Evladını bulan arama kurtarma görevlisini alnından öperek oğlunu ölüme bırakan cani dayısının ise en ağır cezayı almasını isteyen baba Muhammed El Cedduh, "Öğlen saat 12.00’de oğlum okula gitti. Dayısı okula gidip oğlumu aldı ve arabaya bindirip götürdü. Oğlum 3 gündür kayboldu. Tüm ekipler geldi aradık ve bulduk. Oğlumu bulduktan sonra oğlum bize, ’dayım gelip beni aldı, götürdü ve ısırdı’ dedi. Hastaneye getirdik ve ameliyata aldılar. Ameliyat başarılı geçti ve durumu iyi. Dayının neden böyle yaptığını biz de bilmiyoruz. Türkiye’ye çok teşekkür ederim. Tüm ekip 3 gün aradılar ve buldular. Onlara da teşekkür ederim. Biz 3 gündür uyumadık. Oğlum 3 gündür o taşların altında azap çekti. Oğluma bunu yapan caninin en ağır cezayı almasını istiyorum. Allah hepimizi korusun. Türkiye devletimizden o cani en ağır nasıl ceza alabiliyorsa o cezayı almasını istiyoruz" dedi. "Büyük taşların altından çocuk bağırıyordu ve taşları kaldırdığımda büyük bir taş, çocuğun başının üzerindeydi" Çocuğu gelen ses üzerine fark ettiğini ve kaya denilebilecek 7 taşı çocuğun üzerinden kaldırdığını ifade eden gönüllü arama kurtarma görevlisi Ramazan Albayrak, "Allah bizi bulmamıza vesile kıldı. Ben arama kurtarma gönüllüsü olarak gittim. Arama yaparken bir ses duydum. Ben bir arkadaşla beraber ayrı bir yerde çalışma yapıyorduk. Bir ses duydum. Duyduğum sese doğru gittiğimde çöplük ve kargaların olduğu bir yerdi. Karga sesine benzer bir ses duydum ve sonra sağa sola bakınmaya başladım. Taşların üzerinde olduğu bir çocuk gördüm. Büyük taşların altından çocuk bağırıyordu. Kaya denilecek kadar büyük 7 taşı çocuğun üzerinden kaldırdım. Çocuğu bunların sebebini sorduğumda çocuk, dayısının yaptığını söyledi. Arama kurtarma faaliyetlerinde olan herkese teşekkür ederim. Gerçek manada duygularımı anlatamıyorum. Eve gitmedik ve buradayız. Çocuğumuzun ameliyatı başarılı geçti. Ben taşları kaldırdığımda büyük bir taş, çocuğun başının üzerindeydi. Bundan dolayı başından zedelenme vardı. Biz bulduğumuzda çocuğun bilinci açıktı. 3 gündür o halde oradaydı ve öldürmeyen Allah öldürmüyor. Çocuğu canlı bulduk ve durumunun iyi olması bizim için gurur vericiydi" ifadelerini kullandı.