YEREL HABERLER - 01 Mayıs 2012 Salı 21:00

HEDEFTEKİ MADENCİ KENDİNİ SAVUNDU

A
A
A
HEDEFTEKİ MADENCİ KENDİNİ SAVUNDU

Balıkesir`in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy`de kapanan maden ocağını kimyasal atık depolama tesisi olarak kiraya verdiği iddiasıyla köylülerin yakalandığı ve eleştirilerin hedefindeki isim olan Şentaş Madencilik şirketinin sahibi Erhan Ortaköylü, kendini savundu. Ortaköylü, Odaköy`deki maden ocağında insanların veya hayvanların ölmesine yol açacak bir atık tesisi kurmayacağını ileri sürdü. Orntaköyle, projenin devam edeceğini, vazgeçmediklerini söyledi.
KISITLI TOPLANTI
İş adamı Erhan Ortaköylü`nün düzenlediği basın toplantısında, beraberinde Şentaş Madencilik şirketinin ortaklarından Emre Temizer, proje teknik koordinatörü Mustafa Aydın, şirket mali müşaviri Cumhur Aka ve Odaköydeki madende atık depolama tesisinin proje çalışmasını yürüten AKTEL firması yetkilisi Mustafa Tel hazır bulundular. Ortaköylü ve ortakları ile personelinin beraber düzenlediği basın toplantısına basın-yayın kuruluşlarından bazılarının davet edildiği gözlendi. Basın toplantısının tüm basına haber verilmemesi tepki çekti. Erhan Ertaköylü, atık depolama tesisini ocağın maden rezervi biten bir bölümüne yapmayı düşündüklerini, projenin bölgeye katkı sağlayacağını söyledi. Erhan Ortaköylü, atık tesisinin birkaç kilometre ötesinde 10 yıllık maden çalışması yapacaklarını söyledi. Ortaköylü, "Biz daha birinci adımdayız. Biz burada bu projeyi halka rağmen yapacağız diye bir şey yok. İlk önce ÇED`i vatandaşa anlatmak istedik. Kurum, kuruluşlar ve halk ikna olursa proje devam edecek. Bu çalışmanın içerisinde 16-17 kuruluştan onay alınacak. Bu da o kadar kolay iş değil. Fabrika atıkları tarlaya atıyor, yol kenarına bırakıyor. Fabrikanın atığı var belediye almıyor, ne yapacak? Bir yere götürecek. Bizde bizim alanımız var belirli şartlar var buraya dökebilirsin diyeceğiz. Kimyasal, radyo aktif olmayacak. Her fabrikanın kendi arıtması var. OSB`nin de arıtması var. Tek başınıza iş yapamazsınız. 1950 Türkiye`si değil" dedi.
Bu projenin ilk olduğunu bu yolda ufak tefek çelme ve serzenişlerin olacağını vurgulayan Ortaköylü projeyi kendilerinin yapmadığı taktirde 3-5 sene içinde bu tesisin benzerinin Balıkesir il sınırları içinde yapılacağını kaydetti. Ortaköylü, "Yılın 200 gününü Dursunbey`de geçiriyorum. Kimyasal ya da radyoaktif bir tesis inşa etmiyoruz. Ne kendimi nede Dursunbey halkını yakmam. Ayrıca bunu da ilk kez bura söylüyorum bölgede yakın zamanda 300 kişilik istihdam sağlayacak bir yatırımın eşiğindeyim. Ben insanların ya da hayvanların ölmesine vesile olacak bir atık tesisi kurmayacağım. Sadece 32 yıldır çalıştığım bu alandaki çevreye verdiğimiz tahribatı geri kazandırmak istiyoruz" diye konuştu.
PROJE DEVAM EDECEK
Dursunbey-Odaköy`de kurulması öngörülen 16 milyon Euro`luk "I. ve II. Sınıf Atıklar için Düzenli Depolama Tesisi" projesini masaya yatıran Şentaş Madencilik sahibi iş adamı Erhan Ortaköylü, projeden vazgeçmediğini açıkladı.
Elinde fizibilite raporu olduğunu hatırlatan Ortaköylü, firma olarak ÇED raporunu almaları halinde projeyi hayata geçireceklerinin altını çizerek, bu yatırımdaki tek rakibinin ise belediyeler olduğunu söyledi. Ortaköylü, projeyi bilmeyen yada çevreye sağlayacağı faydadan haberdar olmayan insanların karşı çıkmasına da bir anlam veremediğini söyledi. Erhan Ortaköylü, söz konusu maden sahasında sadece demir, curuf küllerinin ve kağıt atıklarının depolanacağını, Dursunbey`de kimyasal atık deposu yapılmayacağını iddia etti. İş adamı Ortaköylü, projeden kendisinin vazgeçse bile Çevre Bakanlığı Avrupa Birliği çalışmaları kapsamında bu projelerin Balıkesir`e yapılacağını hatta aynı projenin Balıkesir kentinin 6 km ötesine yapılmaya çalışıldığını anlattı. Ortaköylü ayrıca Dursunbey Belediyesini ima eden sözlerinde kendisine karşı çıkanların çöplüklerinin ÇED raporu olmadığını söyledi. Toplantıda bu işin proje ayağını oluşturan AKTEL firması yetkilisi Mustafa Tel, söz konusu atık tesisinin tabanına drenaj tabakası yapılacağını, kil tabakası ile kaplanacağını, sızdırmazlık sistemi ile atıkların yeraltı sularına karışmasının önleneceğini, proje sahasında açılacak gözlem kuyuları ile zaten sürekli denetim altında olacağını söyledi. Mustafa Tel, benzer projelerin dünyanın ve Türkiye`nin çeşitli kentlerinde başarıyla yapıldığını anlattı. Tel, "16 milyon Euro`luk bu yatırımın yapılacağı madenin 50 milyon metre küplük bir hacmi var. Bunu sadece 4 milyon metre küplük bölümüne katı atık depolanacak, geri kalan kısmı yalıtım ve sızdırmazlık için harcanılacak. Günde 500 ton kapasiteli ile çalışacak bu tesise yılda 150 bin ton atık depolanacak. Tesise gelecek I. ve II. Sınıf Atıklar 3 aşamadan geçirilecek, onay alırsa buraya getirilecek. Yapılacak drenaj tabakası ile kil tabakasından oluşacak özel üretimdeki örtü sayesinde atıklar yeraltı sularına karışmayacak. Yerel belediyeler bu bağlamda bizim çözüm ortağımız olmak zorunda. Onlar şimdi aldıkları bu atıkları çöplüğe bırakıyorlar. Ayrıca bölgede daha farklı tesislerin yapılması mümkün olacak" diye konuştu.
Firmanın kendini savunduğu ve her ne olursa olsun projenin mutlaka devam edeceği mesajının verildiği toplantının köylülerin ayaklanıp tepki göstermesi, ÇED raporu için ön tespit yapmak isteyen heyeti köylerine sokmaması üzerine konunun haber ajansları kanalıyla tüm basın kuruluşlarında yer bulması ve kamuoyu oluşmasından sonra yapılması dikkat çekti. Basın mensupları, bu bilgilendirme toplantısının neden en başta yapılmadığı sorusuna ise cevap bulamadı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Savaş arenasında modern saldırılar ile ilkel savunma stratejileri bir arada kullanılıyor Rusya ve Ukrayna arasında devam eden savaşta modern saldırılar ile ilkel savunma stratejileri bir arada kullanılıyor. Savaş arenasında 300 dolarlık ev yapımı droneların saldırısına karşı çatı sacı gibi basit çözümler ile tankların sıra dışı kalkanı dikkat çekiyor. Rusya ile Ukrayna arasında iki yıldır devam eden savaş, sahada da çeşitli modernizasyonları beraberinde getiriyor. Her iki ülke de savaş meydanın en etkili silahlarından tankları ve konvansiyonel silahları ev yapımı FPV droneların (yarış droneları) saldırılarından korumak için çatı sacı gibi ilkel yöntemlerle ile önlem alıyor. Modern saldırılara ilkel çözümler Gelişen teknolojinin etkisiyle kamikaze saldırılarına karşı konvansiyonel silah sistemlerinin korunması için basit ancak etkili modernizasyonlar dikkat çekiyor. Özellikle tankları ve zırhlı araçları giderek artan kamikaze saldırı tehditlerine karşı korumak amacıyla çeşitli önlemler görülüyor. Bu önlemler arasında, araçların üzerine yerleştirilen çatı sacı gibi basit ancak etkili kalkanlar öne çıkıyor. Rusya’nın sahada kullandığı kalkanlar ilk bakışta gecekonduya benzetilse de basit ama etkili modernizasyon olarak şu an için mevcut tehditlere karşı önemli bir savunma sağlıyor. Ukrayna’da 300 dolara üretilen ev yapımı FPV dronelar ile elektronik savaşlar Son zamanlarda Ukrayna’nın mühimmat sıkıntısı yaşaması, yeni çözüm arayışlarını da beraberinde getirdi. Önceleri keşif için kullanılan bin dolarlık DJİ marka dronelar artık cephenin en ön saflarında saldırı için kullanılıyor. Yukarıdan bomba bırakmak için kullanılan DJİ dronelarının yerini düşük maliyetli ev yapımı FPV kamikaze dronelar aldı. Özellikle 2024 yılının başı itibariyle Ukrayna ordusu ev yapımı kamikaze drone saldırılarına ağırlık verdi. Her iki ülke askeri de düşük maliyetle üretilen FPV yarış dronelarını kamikazeye dönüştürerek 20 km uzaklıktaki tanklar ve diğer hedefleri yüksek hassasiyetle etkisiz hale getirebiliyorlar. Hız konusunda diğer dronelara oranla avantajlı olan FPV’ler ani manevralar yaparak düşman birliklerini hazırlıksız yakalayabilecek kadar küçük olması nedeniyle de tercih ediliyor. FPV dronelarının savaş meydanındaki etkisi ve üstünlüğü, her iki ülkenin bu yeni silahın ne kadar önemli olduğunu fark etmesine yol açtı. YouTube üzerinden savunma sanatı; halk teknolojiyi silahlaştırıyor Ukrayna’da halk, internet üzerinden parça sipariş vererek FPV droneler üretiyor ve bunları orduya bağışlıyor. Kamikaze droneları ortalama 300 dolara mal eden siviller, Youtube’da, dronelerın nasıl üretileceği ve nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda eğitim videoları paylaşarak geniş kitlelere ulaşıyor. Sahada yaşanan bu gelişmeler ise teknolojinin savaşta ve savunmada nasıl kullanılabileceği konusunu gözler önüne seriyor.
İstanbul Kadıköy’de kanoya çarpan deniz taksi kaptanı adli kontrolle serbest Kadıköy Kalamış açıklarında deniz taksi ve kanonun çarpışması sonucu kanoda bulunan iki kadın da yaralanmıştı. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan deniz taksi kaptanı, “Kano, radar reflektörü olmadığı için cihazımda temas olarak gözükmedi” dedi. Kadıköy Kalamış açıklarında 27 Nisan tarihinde iddiaya göre denizde seyir halinde olan deniz taksi ile, üzerinde iki kadının bulunduğu kano çarpıştı. Çarpmanın etkisiyle iki kadın yaralanarak denize düştü. Yaralanan kadınlar hastaneye kaldırıldı. Olayın ardından gözaltına alınan deniz taksi kaptanı Ahmet Özkan ise adliyeye sevk edildi. “Kano muhtemelen radar reflektörü olmadığı için cihazımda temas olarak gözükmedi” Şüpheli kaptan Ahmet Özkan savcılık ifadesinde, “ ‘SH-FLORYA’ isimli deniz takside kaptan olarak görev yapmaktayım. Çatışma anında mevcut radar ve harita sistemimiz çalışmaktadır. Fakat çatıştığımız kano suya yakın ve çok küçük olduğu için radarın çalışma prensibi nedeni ile kano muhtemelen radar reflektörü olmadığı için cihazımda temas olarak gözükmedi. Seyir esnasındaki hızımız ise 15 KTS olup çatışma anında 14 KTS’ dir. Çatışmayı yaşadığımız esnada bir gürültü duydum. Duyduğum gürültü üzerine arıza yaptığımı düşünerek makineyi boşa aldım ve kanoyu arka tarafımda tespit ettim. Denizde bulunan bir kano yolcusunu kurtarmak için 180 derece dönerek kurtarma manevramı yaptım. Onu kurtarırken 20-25 metre açıklarında bilinci kapalı ve can yeleği olmadığı için kafası su içinde ikinci bir kano yolcusu olduğunu fark ettim” dedi. “İlk yolcunun bir aciliyeti bulunmadığından tekneyi gemicime bırakarak denize atladım” Şüpheli Özkan ifadesinin devamında, “İlk yolcunun bir aciliyeti bulunmadığından tekneyi gemicime bırakarak denize atladım. Bilinci kapalı kano yolcusuna ulaşıp başını suyun üzerine çıkardım ve civardaki bir yattan yardım istedim. Bahsedilen mevkiinde genellikle yelkenliler mevcut olduğu için hali hazırda dikkatli ve emniyetli seyir yapıyorduk. Hava poyraz akıntı ve rüzgar sağ tarafımızdan geliyordu. Kuvvetle muhtemel kano akıntı, rüzgar ve kürek gücünün etkisiyle bordamızdan gelip arka tarafımızdan çıktı. Üstüme düşen her şeyi yaptım. Kanonun etrafında herhangi bir güvenlik botu bulunmamaktadır” dedi. Hakimlik, suçun niteliği, her ne kadar kuvvetli suç şüphesi mevcut ise de şüphelinin uzun süredir aynı adreste oturuyor olması ve delillerin büyük oranda toplanmış olması nedeniyle şüpheli Ahmet Özkan’ın ’Taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma’ suçundan adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi.
Ağrı ’Çilek Abla’ köy okulu öğrencilerini baharla süslenmiş çileklerle buluşturdu Daha önce hiç çilek tatmamış çocukları çilekle buluşturduğu için “Çilek Abla” lakabıyla tanınan Zeynep Taşdemir, Kocaeli’den Ağrı’ya iyilik köprüsü kurarak onlarca çocuğa unutamayacakları bir gün yaşattı. Köy okulu öğrencilerine yardım etmek amacıyla geçen yıl Ağrı’ya gelen ve burada gittikleri bir köy okulunda okuyan öğrencilerin daha önce hiç çilek yemediklerine şahit olan Zeynep Taşdemir, hem öğrencilere çilek tattırmak hem de onlara unutamayacakları bir gün yaşatmak için arkadaşlarıyla beraber Kocaeli’den Ağrı’ya doğru yola çıktı. Ağrı merkeze bağlı Doğutepe köyüne doğru yola çıkan gönüllüler, kasalar dolusu çileklerle çocuklara ulaştı. Çocukların kahkahalarının havada uçuştuğu etkinlikte pastalar kesildi, oyunlar oynanıp müzisyenler eşliğinde şarkılar söylendi. Etkinliğin sonunda çeşitli hediyeler alan öğrencilerin mutlulukları ise yüzlerinden okundu. Bütün çabasının çocuklara çileği tattırmak ve onlara unutamayacakları bir gün yaşatmak olduğunu söyleyen Zeynep Taşdemir, "Kocaeli’de yaşıyorum. Bugün buraya tekrar gelmemin nedeni çocukluktan hayalim olan ve geçen sene de katılım sağladığım köy okulunda çocukların hiç çilek yemediğini ya da pastaların içerisindeki çilekler için kavga ettiklerine şahit oldum. Bugün de bu hikaye ile tekrar buraya adım attım. Böyle büyük bir şenlik düzenlemek istedim. Bugün gelen misafirlerimin çoğu benim gibi Kocaeli’den, farklı şehirlerden gelen iyilik dostlarımızdı. Ve onlar da çocukların bire bir gözündeki ışıltıya şahitlik ettiler. Onların çocuklarıyla kendi çocukları kaynaştı. Böyle bir projede olduğum için ve yanımda destekçim oldukları için çok mutluyum. Bundan önce sosyal sorumluluk projelerinde de bulundular. Kitap çıkarttım bu alanda ve bu kitabı çıkarttığım zaman nasıl bir destek aldıysam şu anda da aynı destek devam ediyor. Bunlar her zaman benim içimi kıpır kıpır eder ve çocuklarınla mutluluğuna, o çilek abla demelerine şahit oluşum beni çok mutlu ediyor. Bunların da devamlılığı olması adına istiyorum, devam etsin her zaman farklı şehirlerde farklı yerlerde bu tarz etkinlikler olsun ve çocukların mutluluğuna orada şahitlik edelim. Bugün burada farklı keyifler yaptık, gelenekler köy şenliği gibi oldu aslında. Köydeki o güzel geçmişe dayalı oyunlar, şarkılar, türküler; müzisyen arkadaşlarımızla çocuklarla beraber söyledik ve bu çok güzel bir şeye şahitlik etti. Çocuklar gelip ’Abla ilk defa işte bu tarz şeylerle karşılaştık, ilk defa dron gördük’ diyen çocuklar oldu, bu beni çok mutlu etti. Bugün buraya gelen iyilik dostlarımızdan kimisi kadın girişimcilerdi ve bunlar kurabiyeler yapıp gelenler oldu, çilek sepetiyle gelenler oldu, oyuncaklarla gelen gelenler oldu ve bu beni çok mutlu etti. Hayalimdeki projeyi kendim yaptım ama beni yalnız bırakmayarak buraya gelip kendi çocuklarıyla okuldaki çocuklarla oynamalarına şahitlik etmek ekstra beni mutlu etti" diye konuştu.