GENEL - 28 Şubat 2012 Salı 00:03

`SİYA MEM U ZİN` ADLI KÜRTÇE DİZİNİN GALASI YAPILDI

A
A
A
`SİYA MEM U ZİN` ADLI KÜRTÇE DİZİNİN GALASI YAPILDI

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TRT ekranlarında Kürtçe olarak yayınlanacak olan ’Siya Mem u Zin’ adlı dizinin galasında gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Arınç, MGK toplantısında eğitim sistemindeki 4+4+4 sisteminin konuşulmadığını belirtti. Arınç ’Siya Mem u Zin’ adlı diziyle ilgili olaraksa, "Artık özgürlükler Türkiye’sinde ana dilde yazılmış bir eserin dizi haline getirilmiş olmasından hepimiz kıvanç duyacağız" değerlendirmesini yaptı.
Ahmed-i Hani’nin Mem u Zin adlı eserinden uyarlanan ve Kürtçe olarak yayınlanacak olan ’Siya Mem u Zin’ adlı dizinin TRT 6 ekranlarında başlayacak olmasından dolayı Rixos Otel’de bir gala düzenlendi. Geceye Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, dizi oyuncuları ve sanatçılar katıldı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, galaya gelişinde ise gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı. Gazetecilerin
TRT 6’da başlayacak olan Siya Mem u Zin dizisi hakkında düşüncelerini sorması üzerine Arınç, Mem u Zin’in meşhur bir aşk hikayesi olduğunu belirterek, "Kültürümüzün, medeniyetimizin en güzel örneklerinden birinin destanıdır. Ahmed-i Hani tarafından manzum olarak yazılmıştır. TRT bu konuda bu konuda çok duyarlı davrandı ve bu aşkı yaşatabilecek insanlarla güzel bir dizi çekilebilmesine vesile oldu. Umarım herkesin beğenisi olacak ve TRT 6 ekranlarından bu dizinin yayınlanması TRT tarihinde de bir ilk olacak"
diye konuştu.
Ahmed-i Hani’nin eseri olan Mem u Zin kitabının 2010 yılında Kültür Bakanlığı tarafından basıldığını hatırlatan Bülent Arınç, "Bu, Kürtçe yazılmış bir nazım eserdir. Dizide de alt yazılarla bu Türkçe olarak desteklenecek, orijinalliği kaybolmasın diye. Umarım çok başarılı olmuştur, halkımız tarafından beğenilecektir. Artık özgürlükler Türkiye’sinde ana dilde yazılmış bir eserin dizi haline getirilmiş olmasından hepimiz kıvanç duyacağız. TRT’yi de sanatçılarımız da kutluyorum’’ şeklinde konuştu.
"MGK’DA 4+4+4 KONUŞULMADI"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gazetecilerin Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in de MGK toplantısına katıldığını ve toplantıda 4+4+4 sisteminin ele alınıp alınmadığını sorması üzerine, "MGK’nın asıl üyeleri bellidir ancak ihtiyaç duyulduğunda gündeme göre bakanlar, ilgili genel müdürler, müsteşarlar da kendilerinden bilgi alınmak üzere çağrılabilmektedir. Geçtiğimiz MGK toplantılarında bazen Enerji, bazen Sağlık Bakanımızın çağrıldığını biliyorum. Bugün de Milli Eğitim Bakanımız ve bir müsteşar
yardımcısı, kurula bilgi vermek üzere davet edilmişti" diyerek cevapladı.
Toplantıda eğitimin geldiği nokta, öğretmenlerin durumu, derslikler, yatılı bölge ilköğretim okulları ve yeni sistem içerisinde eğitimin daha rasyonel hale gelmesi için Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı çalışmaların bir rapor olarak sunulduğunu belirten Arınç, şunları kaydetti:
"Benim söyleyeceğim, bildiride sunulan görüşlere itibar edilmesidir. Yoksa zannediyorum ki bazı arkadaşlar şunu sormak istiyor; mecliste bir kanun teklifi var, 4+4+4 şeklinde yeniden yapılanma ile ilgili... Bu konu kesinlikle MGK toplantısında konuşulmamıştır. Çünkü bu bir kanun teklifidir, kanun teklifini veren bir milletvekilidir. Genel kurul çalışmalarında şüphesiz hükümet tarafından sıralara oturmak suretiyle düşünceleri alınacaktır ama bir hükümet meselesi olmaması sebebiyle böyle bir teklifin MGK
gündemine girmesi ve konuşulması esasen mümkün değildir.’’
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir gazetecinin 28 Şubat’la ilgili bir sorusu üzerine ise şunları ifade etti:
"28 şubat ile ilgili söyleyeceklerim ayaküstü şeyler değil, o dönemi yaşamış bir siyasetçi olarak zaman zaman belgesellerin içerisinde, televizyon mülakatlarında çoğu zaman da gazetelere verdiğimiz röportajlarda bildiklerimizi anlatıyoruz. Önemli olan 28 Şubat sürecinin ’1000 yıl sürecek’ dendiği halde 10 yıl bile sürmemiş olmasıdır ve 28 Şubat’ın faillerinden, yargı tarafından hesap sorulacak noktaya gelinmiş olmasıdır. Bunu olumlu bir gelişme olarak görebilirsiniz.’’
"TÜRKİYE’NİN BİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın gelmesinin ardından ise dizinin gösterime sunulacağı salona geçildi. Burada protokol konuşmalarından birisini yapan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Mem u Zin’in yeryüzünde başlayan ve gökyüzünde süren bir aşk olduğunu söyledi. Eserin diyalektik bir anlatımı olduğunu ifade Eden Bakan Eker, dizi içinse "Kültürümüz için çok önemli bir hizmettir" değerlendirmesini yaptı. TRT 6’nın Ahmed-i Hami’nin eserini dizi yapmasının ok önemli bir adım olduğunu belirten Bakan
Eker, "Türkiye’nin birlik ve bütünlüğü için çok önemlidir" diye konuştu.
Bakan Mehdi Eker’den sonra konuşma yapmak üzere kürsüye gelen Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ise, "Mem u Zin’den Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun’unu anlamak lazım" dedi. Ahmed-i Hani’nin bir tasavvuf büyüğü olduğunu belirten Bakan Yılmaz, daha sonra ise eseri dizi haline getiren TRT’ye ve dizi oyuncularına teşekkür ederek sözü Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a bıraktı.
"ÇOK GÜZEL BİR ŞAHESER"
Galada konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Mem u Zin eserinin çok güzel bir şaheser olduğunu belirterek, TRT’nin bu konuda çok önemli bir adım attığını ifade etti. Arınç, TRT 6’yla ilgili olaraksa "Biz TRT 6’yı ideolojik bir kanal olarak kabul etmiyoruz. Bu ülkenin temiz evlatlarının izleyebileceği bir kanal olarak kabul ediyoruz" diye konuştu.
Arınç’ın konuşmasının ardından ise dizinin ilk bölümü salondaki davetlilere izlettirildi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 2026 Merkezi Yönetim ve 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iyileştirilmeye, geliştirilmeye her zaman açık bir sistem olduğunu söyleyerek, "İhtiyaçtan yeni ihtiyaçlar ortaya çıktıkça yeni değerlendirmeler yapıldıkça, dinamik bir şekilde kendini geliştiren bir yapı olduğunu ifade etmek isterim" ifadelerini kullandı. Demokratik sistemlerde farklı yönetim biçimlerinin olduğunu belirten Yılmaz, "Bunların hepsi demokratiktir ama yönetim sistemi olarak farklılık arz ederler. Başkanlık sistemi de vardır, parlamenter sistem de vardır, yarı başkanlık sistemi de vardır. Üçü de demokratik dünyada görülen sistemlerdir. Her birinin de farklı alt versiyonları olduğunu biliyoruz. Örneğin İngiltere’deki parlamenter sistemle kıta Avrupa’sındaki parlamenter sistem arasında da belli farklılıklar olduğunu biliyoruz. Nitekim bizim de önceki sistemimizin farklı bir parlamenter sistem olduğunu hep birlikte biliyoruz. Çok çeşitli zaafiyetler içeren bir sistem olduğunu biliyoruz. Halkımızın referandumda onayıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğimiz Türkiye’nin özel koşullarına uygun, kültürüne uygun bir yapılanmayı gerçekleştirmiş durumdayız. Bu sistem yeni sistem birçok testten başarıyla geçti. Kim ne derse desin. Son beş altı yıl özellikle bir taraftan dünyada belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Risklerin belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Bölgemizde jeopolitik gelişmelerin, savaşların, çatışmaların yoğunlaştığı bir dönem oldu. Pandemi gibi tüm dünyayı sarsan bir hadisenin yaşandığı bir dönem oldu. İçeride yine asıl afeti dediğimiz tarihimizin en büyük afetini yaşadık. Ekonomik şartlarla ilgili yine çeşitli süreçler yaşandı. Bütün bu süreçlerde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin avantajını gördüğümüzü, yaşadığımızı rahatlıkla ifade edebilirim. Hızlı karar alan, uygulayan, etkin bir sistem olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kendisini ispat etmiştir. Ama hep altını çiziyorum. Bugün de ifade edeceğim. Bu daha iyileştirilemeyeceği anlamına da gelmiyor. Daha da iyiye, daha gelişmiş bir yapıya doğru dönüşmeyeceği anlamına da gelmiyor. Tam aksine tecrübelerle yaşadığımız süreçlerle birlikte sistem iyileştirilmeye de her zaman açık bir sistem" şeklinde konuştu. Yılmaz, şöyle konuştu: "İyi ki bu küresel ve bölgesel fırtınalı dönemde Cumhur İttifakı gibi güçlü bir ittifakımız var. İyi ki Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü, dirayetli, tecrübeli bir liderimiz var. Liderlik her zaman önemlidir. Ama fırtınalı zamanlarda zor zamanlarda bir kat daha önemlidir. Bugün Türkiye siyasi istikrarıyla dünyadan birçok alanda pozitif ayrışan bir ülkedir. Sorunlarımız da elbette var ama bu sorunları aşma kapasitemiz de var. Bunu da birçok vesileyle ortaya koymuş durumdayız. Cumhurbaşkanlığı’yla ilgili saray ifadesini kullanıyor değerli arkadaşlarımız muhalefetten. Tabii ki saray değil orası. Milletin evi. Biz milletin evi olarak görüyoruz ve orası bir gelip bir gün görürsünüz belki. Ziyaret ederseniz nasıl bir, kurgu var zihninizde bilmiyorum ben, ama orası bir çalışma mekanı. Orada bürokratlarımız var. Çalışanlarımız var. Kamu görevlileri var. Gece gündüz bir mesai harcanıyor. Birçok durumda mesai kavramına bakılmadan bu ülkenin ihtiyaç duyduğu çalışmalar, faaliyetler yürütülüyor. Orası hiçbir partiye ait değil. Hiçbir kişiye de ait değil. Milletin evidir. Milletin gönlüne giren külliyenin kapısından da girer. Milletin gönlüne giremeyen oranın bir saray olarak hayalini kurar." Yılmaz, "Bugünkü Cumhurbaşkanlığımız geçmişteki Cumhurbaşkanlığı değil, bazen karıştırılıyor. Sanki o eski sistemimizdeki Cumhurbaşkanlığı makamıymış gibi değerlendiriliyor. Öyle değil. Bugün yönetimimizin merkezi Cumhurbaşkanlığı. Yasamada milli iradenin tecelli Türkiye Büyük Millet Meclisi’miz, gazi Meclisimiz. Yürütmede de milli iradenin tecelli ettiği makam Cumhurbaşkanlığı makamı. Eskiden doğrudan seçilmiyordu biliyorsunuz. Artık doğrudan halkımızın sandığa gidip seçtiği bir Cumhurbaşkanımız var. Milli iradenin doğrudan yansıdığı bir makam var. Ve burada yürütme makamı olarak Cumhurbaşkanlığı eski sistemdeki Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığının birleşmiş hali. Eskiden iki tane ayrı makam vardı biliyorsunuz. Dolayısıyla ayrı maliyetler, masraflar vardı. Aslında yeni sistem bunları sadeleştirmiş durumda. Yıllar itibariyle fark etmekle birlikte geçmişte Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığı bütçelerini birleştirirseniz toplam bütçenin binde üçüne dördüne denk gelirdi geçmişteki masrafla. Bugün binde biri seviyesinde. Binde bir, binde bir nokta bir, binde bin nokta iki seviyesinde. Geçmişe göre çok daha düşük maliyetle çalışan bir merkezden bir karargahtan bahsediyoruz. Yönetim sistemimizin kalbinden bahsediyoruz. Son derece makul düzeylerde bir maliyetle bu stratejik görevin yerine getirdiğini ifade etmek isterim" diye konuştu. Anayasa konusunda Yılmaz, "Burada bizim yaklaşımımız açıktır. Yeni sivil bir anayasayı savunuyoruz. Seçim beyannamemizde de var. Parti programımızda da var. Aslında bütün partilerin seçim beyannamelerinde bu var. Yani millete böyle daha iyi bir anayasa vaadi hemen hemen tüm partilerin seçim beyan namelerinde, politika belgelerinde var. Biz de bu yönde bir çalışmayı, mutfak çalışmasını sürdürüyoruz. Bütün partilere de çağrı yapıyoruz" dedi. Anayasada vesayetçi zihniyetin etkileri büyük oranda giderildiğini söyleyen Yılmaz, "Hala bazı kalıntıları olduğunu görüyoruz. Ancak çok sayıda değişiklikle iç tutarlılığı bir ölçüde zayıfladığını iç yapısında yeni daha tutarlı bir yaklaşımın faydalı olacağını düşünüyoruz. Bunlardan da belki daha önemlisi gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz. Bu anayasa hem devletin kurumlarını daha etkin çalıştıran daha uyumlu çalıştıran bir anayasa olmalı, hem de birey devlet ilişkilerini daha özgürlükçü, daha hak, hukuk temelli tanımlayan bir anayasa olmalı diye inanıyoruz. Ama bu bizim tek başına yapabileceğimiz veya Cumhur İttifakı olarak yapabileceğimiz bir konu değil. Diğer partilerle birlikte en geniş mutabakatı sağlayarak yapmamız gereken bir alan hem sistem eleştirileri yapıp hem de anayasa çalışmalarına girmeyiz diyenlerin çok tutarlı olduğunu ifade edemem doğrusu. Yani eğer gerçekten burada daha iyi bir anayasa, daha iyi bir sistem istiyorsanız buyurun çağrı yapıyoruz; gelin birlikte çalışalım, ortak akılla çalışalım" ifadelerini kullandı.