YEREL HABERLER - 28 Şubat 2012 Salı 17:22

MÜSİAD`DAN ABİGEM`E ZİYARET

A
A
A
MÜSİAD`DAN ABİGEM`E ZİYARET

Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Konya Şubesi Lojistik Komitesi, Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi (ABİGEM) Konya İşletme Müdürü Emel Köşker’i ziyaret etti.
Hazırladıkları Lojistik Raporu’nu Emel Köşker’e sunan Komite Başkanı Lütfi Şimşek, "MÜSİAD Konya Şubesi Lojistik Komitesi olarak KTO, KSO, KTB, MEVKA, Selçuklu Belediyesi, TCDD, üniversiteler ve diğer STK’larla işbirliği içerisinde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Lojistik Merkezin kurulması ile birlikte sanayicilerimizin lojistik faaliyetlerinin bir noktada daha sağlıklı yürütülmesinin önü açılacak. Lojistik Merkez bölge sanayisine önemli bir katkı sağlayacak. İhracatın öneminin ciddi derecede arttığı bir döneme giriyoruz. Sanayicilerimizin ürettikleri ürünleri limanlara daha kolay taşıyabilmesi için demiryolu bağlantısı etkinleştirilmiş bir Lojistik Merkez hayati öneme sahip. Bu nedenle, Taşucu limanının Konya’nın dünyaya açılan kapısı olması için gerekli inisiyatif ivedilikle oluşturulmalıdır" dedi.
MÜSİAD Lojistik Komitesi Danışmanı Doç. Dr. Turan Paksoy ise, hazırladıkları raporun Konya ekonomisi için büyük önem arz ettiğini dile getirerek, "Aslında bir nevi bölgenin lojistik açısından röntgeni çekilmiştir. Konya-Karaman bölgesinde kapsamlı bir saha çalışması yapılarak elde edilen sonuçlara dayalı bir mevcut durum analizi raporu oluşturulmuştur. Bu rapor ile Konya bölgesinin yük analizi çıkartılmış, lojistikte yaşanan sorunlar ve lojistik hizmet verenlerin mevcut yapısı tespit edilmiş, Konya-Karaman Bölgesi Lojistik Sektörünün mevcut durumu analiz edilmiş, sorunlar ve çözüm önerileri ortaya koyulmuştur. Bölgemizin lojistik analizi yapılarak lojistik etkinlik ve verimliliği artıracak, sanayici ve iş adamlarımıza ulusal ve uluslararası rekabet avantajları sağlayacak bir Lojistik Merkez için rehber bir doküman oluşturulmuştur. Daha önce Konya’nın yük hacmi 600 bin ton olarak zikrediliyordu. Yapılan bu çalışma ile 2,5 milyon ton civarında bir yük hacmimiz olduğu ortaya çıktı" şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.