YEREL HABERLER - 04 Mart 2012 Pazar 17:20

AYVALIKLI KADINLAR, ŞİDDETE KARŞI ETKİLİ BİR YASA İSTİYOR

A
A
A
AYVALIKLI KADINLAR, ŞİDDETE KARŞI ETKİLİ BİR YASA İSTİYOR

Balıkesir’in Ayvalık ilçesindeki kadınlar, kadına şiddete karşı daha etkili bir yasa istediklerini söyledi.
Kadının şiddetten korunmasına dair yasa tasarısı, Bakanlar Kurulu’nda bir kez daha değişikliğe uğradı. 1 Mart sabahı alelacele Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’na (KEFEK) ve gene aynı gün içerisinde Adalet Komisyonu’na gönderilen ve 8 Mart’a kadar yasalaşması beklenen tasarının son hali, taleplerinin dikkate alınması için bir yıldır çalışan Şiddete Son Platformu üyesi kadın örgütlerinin tepkisini çekti.
Ayvalık Bağımsız Kadın İnisiyatifi temsilcisi Nebahat Dinler yaptığı yazılı basın açıklamasıyla, Hükümetin kadınlara yönelik şiddetle mücadeleye dair verdiği sözlerini tutmayarak aceleyle kanunlaştırmaya çalıştığı bu yasa tasarısının şiddet mağduru kadınların ihtiyaçlarını karşılamaktan, kadına yönelik şiddeti önlemekten ve ortadan kaldırmaktan çok uzak olduğunu, yıllardır kadına yönelik erkek şiddetiyle mücadele eden kadın örgütleri olarak bu haliyle bu tasarıyı sahiplenmelerinin, desteklemelerinin ve kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirtti. Bakanlar Kurulu’nun tasarının adından başlayarak tüm içeriğine yaptığı müdahalenin geri alınmasını, kadın örgütlerinin talepleri doğrultusunda bir şiddet yasası çıkartılmasını istedi.
Ayvalık Bağımsız Kadın İnisiyatifi Temsilcisi Nebahat Dinler yaptığı açıklamada, “Bakanlık, tasarının hazırlığı ile ilgili yaklaşık bir yıldır çalışmaktadır. Kadın örgütleri, bu süreç boyunca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile çok sayıda toplantı gerçekleştirmiş, görüşülebilecek tüm kurumlarla yasa tasarısı müzakere edilmiş, kadınların talepleri defalarca yazılı ve sözlü şekilde ilgili kurum ve kişilere iletilmiş, kadın örgütlerince bir yasa taslağı metni kaleme alınmakla yetinilmemiş Bakanlığın metnine ilişkin de çok sayıda eleştiri ve öneri sunulmuştur. Kadın örgütleri tüm iletişim yollarını zorlayarak sürece müdahil olmayı talep etmelerine rağmen Bakanlık bu konuda çok geç harekete geçmiş ayrıca kadın örgütleri tarafından tasarıya eklenen düzenlemelerin Bakanlar Kurulu’nda imza aşamasında değiştirilmesini veya tasarıdan çıkartılmasını engelleyememiştir. Süreç, Hükümet tarafından açık ve samimi şekilde yürütülmemiştir. Bugün gelinen noktada Hükümet tarafından yasalaşması için TBMM’ye gönderilen metin kadın örgütlerinin taleplerini karşılamamaktadır” ifadelerine yer verdi.
TASARI İLE 4320 SAYILI KANUN’UN KAZANIMLARI GERİ ALINIYOR
Hükümetin yasalaşması için Meclis’e gönderdiği tasarı metni ile Bakanlığın Bakanlar Kurulu’na imza için gönderildiğini açıkladığı metin arasında çok ciddi farklar bulunduğunu kaydeden Dinler, “Tasarının adı ‘Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı’ iken ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi’ olarak değiştirilmiş, bir kez daha kadınların hayatının korunması yerine ailenin korunması tercih edilmiştir. Hükümetin bakış açısını yansıtan bu tutum dışında da mevcut tasarıda ciddi pek çok sorun bulunmaktadır. Tasarının temel ilkelere ilişkin maddesinden Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere yapılan atıf ve şiddet mağdurlarına ilişkin verilecek destek ve hizmetlerin sunumunda temel insan haklarına dayalı, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı, sosyal devlet ilkesine uygun, adil, etkili ve süratli bir usul izleneceği ilkesi çıkarılmıştır. Ayrıca ev içi şiddet, kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet tanımları da tasarının dışında bırakılmıştır. Bu ilkelerden ödün verilerek, kadın erkek eşitliği ve fiili eşitlik kavramlarından korkularak kadına yönelik şiddetle mücadele edilmesi mümkün değildir. Tasarının önceki halinde yer alan ve önemli bir kazanım gibi görünen Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri ise son düzenlemeyle ayrı bir hayal kırıklığına dönüşmüştür. Yasanın gereği gibi uygulanmasını sağlayacak en önemli mekanizma olan bu merkezlerin kadrosu 5557’den 362’ye indirilmiş, bu merkezlerde çalışacakların tercihen kadın olmasına ilişkin düzenleme tümden çıkarılmıştır. Kadına yönelik şiddetin bu denli yüksek oranlara ulaştığı ve günden güne arttığı bir ülkede 362 kadro ile kurulacak merkezlerin işlevsiz ve göstermelik kurumlar olacağı çok açıktır.
Meclis’e sunulan tasarıda, şu an yürürlükte olan 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’un kazanımları geri alınmakta ve 4320 sayılı Kanun’un çok daha gerisinde düzenlemelere yer verilmektedir. 4320 sayılı Kanun’da ve tasarının önceki halinde yer alan şiddet gören dışında çevresindeki kişilerin de şikâyetçi olabilmesini içeren “ihbar hakkı” son anda metinden çıkarılmıştır. Hâkimlerin dosya üzerinden ve şiddetin yazılı olarak belgelenmesini aramaksızın, dosyanın kaydedildiği gün tedbir kararı vereceği yönündeki düzenleme de tasarıdan çıkarılan düzenlemeler arasındadır. Bu düzenlemeler ile kadınlar yalnızlaştırılmakta, maruz kaldıkları şiddeti ispatlamaları istenmekte, hâkimlerin tedbir kararı verirken delil aramaları esas, aramamaları ise istisna haline getirilmektedir. Tüm bunlar, yasayı etkisizleştirecek müdahalelerin somut örnekleridir” denildi.
PRESTİJ MALZEMESİ OLARAK KULLANILAN BİR YASA DEĞİL, GERÇEK BİR YASA İSTİYORUZ
Tasarının, 1 Mart sabahı alelacele Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’na (KEFEK) ve gene aynı gün içerisinde Adalet Komisyonu’na gönderildiğinin altını çizen Ayvalık Kadın İnisiyatifi Temsilcisi Nebahat Dinler, “Komisyon toplantılarına katılan Bakan Fatma Şahin kadınlara Adalet Komisyonu’nun eski tasarıyı dikkate alacağı sözünü verdi. Ancak eski tasarı da daha önce defalarca belirttiğimiz gibi kadınların taleplerini yeterince dikkate almamaktaydı. Kadın örgütlerinin yasaya ilişkin başlıca talepleri şunlardır: Kadına yönelik şiddetin insan haklarına aykırılık teşkil ettiğinin açıkça ifade edilmesi, Ayrımcılık yasağı, fiili eşitsizlikler gibi şiddetin arkasındaki dinamiklere dair düzenlemelere yer verilmesi, Temel ilkeler bölümünde uluslararası sözleşmelere ve özellikle İstanbul Sözleşmesi`ne atıf yapılaması, Cinsel yönelim ve cinsel kimliği ifadelerinin yasaya eklenmesi, Mağdur yakınlarının ve şiddete tanıklık edenlerin de koruma kapsamına alınması, Kadın örgütlerinin şiddet ile ilgili her türlü davada müdahilliklerinin kabul edilmesi, Sığınaklar ve cinsel şiddet kriz merkezlerine ilişkin düzenlemelere yer verilmesi, Tedbir kararlarının gerektiğinde süresiz verilebilmesi, Çocukların velayet hakkının koruma süresince, kadının talebi ile şiddet mağduru tarafından kullanılacağı, çocukların şiddet uygulayan ile kişisel ilişkisinin bu süre boyunca kaldırılacağı veya denetime tabi tutulacağı düzenlemesine yer verilmesi, Şiddet uygulayanların yanı sıra, şiddeti azmettirenlere ve yardım edenlere karşı da tedbir alınması ve bu kişilerin de tedbir kararına aykırılıktan ötürü cezalandırılması, Hâkim ve savcılar dâhil olmak üzere bu vakalarda görev alacak herkese yönelik kadının insan hakları, toplumsal cinsiyet, kadın erkek eşitliği konularını içeren eğitimler verilmesi, Şiddet ile ilgili yasal başvuru süreçlerinde taraflar arasında arabuluculuk ve uzlaşma girişiminde bulunulamayacağının düzenlenmesi, Şiddet mağdurlarının zararlarının tazmin edilmesi, Hakkında koruyucu tedbir kararı verilen şiddet mağduru kişilerin sosyal güvencesinin şiddet uygulayan kişiye dayandığı hallerde, gizliliği ihlal etmemek için tedbir süresi boyunca mağdur lehine ücretsiz sağlık tedbirine karar verilmesi, Yasanın uygulamasını etkili şekilde izleyecek ve denetleyecek Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin kurulmasıdır” diye sıraladı.
Dinler yaptığı açıklamanın son bölümünde, “Bizler, Hükümet tarafından prestij malzemesi olarak kullanılan bir yasa değil ihtiyacı karşılayan, etkili ve gerçek bir yasa istiyoruz. Adalet Komisyonundan kadın örgütlerinin tüm taleplerini karşılayan bir metnin çıkması için kadın örgütleri olarak mücadele etmeye devam edeceğimizi bir kez daha duyuruyor, Hükümeti kadınları göz ardı eden tutumunu ısrarla sürdürmekten vazgeçmeye ve kadın örgütlerinin yasaya ilişkin taleplerini dikkate almaya davet ediyoruz” ifadelerine yer verdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak ZBEÜ Öğretim Görevlisi Dr. Gültekin Topaloğlu’na “En İyi Doktora Tezi” ödülü ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’in katılımıyla Borsa İstanbul’da düzenlenen ödül töreninde Öğr. Gör. Dr. Gültekin Topaloğlu “En İyi Doktora Tezi” ödülünü aldı. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Gökçebey Mithat Çanakçı Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı ve öğretim görevlisi Dr. Gültekin Topaloğlu ZBEÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Fatih Bayramoğlu’nun danışmanlığında hazırladığı “Borsa İstanbul Şirketleri İçin Bir Kredi Derecelendirme Modeli Geliştirilmesi” başlıklı doktora teziyle İktisadi Araştırmalar Vakfı tarafından düzenlenen 18. Tez Ödülü etkinliğinde “En İyi Doktora Tezi” ödülüne layık görülerek düzenlenen törenle ödülünü aldı. Düzenlenen ödül töreninde konuşan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, sosyal bilimler alanında uygulamaya yönelik somut çıktıları olan bir doktora tezinin, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi tarafından iş ve akademi dünyasına armağan edilmiş olmasından ötürü büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade etti. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nin sosyal bilimler, mühendislik, fen bilimleri ve diğer bilim alanlarında elde ettiği başarıların bir tesadüf olmadığını belirten Rektör Özölçer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koymuş olduğu Türkiye Yüzyılı Vizyonu çerçevesinde yapılan planlamaların bu başarıların temeli olduğunu belirtti. Sözlerini, Türkiye Yüzyılı Vizyonu çerçevesinde Türkiye’nin uluslararası finans çevreleriyle etkileşiminde ve borçlanma maliyetlerinde önemli bir rol oynayan kredi derecelendirme konusu ile ilgili Türkiye’ye özgü bir derecelendirme modelinin bu tez vasıtasıyla üretilmiş olmasından duyduğu memnuniyeti belirterek sürdüren Özölçer, Dr. Gültekin Topaloğlu’nu ve tez danışmanı olan Prof. Dr. Mehmet Fatih Bayramoğlu’nu tebrik ederek kıymetli çalışmaları ve çabalarından ötürü kendilerine teşekkürlerini iletti. Ödülün sahibi Öğr. Gör. Dr. Gültekin Toplaoğlu ise almış olduğu ödülden ötürü mutlu olduğunu ifade ederek “Ödül töreninde Rektörümüzün yanımızda olması, sadece benim için değil, üniversitemiz bünyesindeki tüm akademisyenlerimiz için çok anlamlıdır. Çalıştığımızda, gayret ettiğimizde ve başardığımızda takdir edileceğine ilişkin somut bir gösterge ve motivasyon kaynağıdır. Bu nedenle Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’e teşriflerinden ötürü çok teşekkür ediyorum.” ifadelerinde bulundu. Dr. Topaloğlu, ödül kapsamında verilen maddi desteği ise ZBEÜ Vakfı’na öğrenci bursu olarak kullanılmak üzere bağışladığını ifade etti.
İzmir Şarj aletinden çıkan yangın evi küle çevirdi İzmir’in Bayraklı ilçesinde prizde unutulan şarj aletinden çıktığı öne sürülen yangında, bir ev küle döndü. Yangın anını kameraya alan çevre sakinlerinin yaşadığı panik anları da görüntülere yansıdı. Yangın saat 03.30 sıralarında, Alpagut Mahallesi 1615 Sokak’ta bulunan iki katlı bir evde meydana geldi. Evinde çıkan yangını fark eden ev sahibi evden hızlıca çıkarken yardım istedi. Komşusunun çığlıklarıyla uyanan mahalle sakinleri durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirirken, itfaiye ekipleri gelene kadar yangının yandaki evlere sıçramaması için kendi imkanlarıyla müdahalede bulundu. İhbar üzerine sokağa gelen itfaiye ekipleri yangına müdahale ederken kısa sürede büyüyen yangın tüm binayı sardı. Yapılan etkili müdahaleyle yangın kontrol altına alınırken, alevlere teslim olan ev kullanılamaz hale geldi. Yangında ölen ya da yaralananın olmadığı öğrenildi. Korku dolu anlar kamerada Öte yandan yangının meydana geldiği sokaktaki bir çevre sakini, evin alevlere teslim olduğu anları cep telefonu kamerasıyla görüntüledi. Görüntülerde alevlerin çevredeki evlere sıçramaması için dua eden kadının yaşadığı panik anları yer aldı. Şarj aletinden çıktığı iddiası Öte yandan evde çıkan yangının prizde unutulan şarj aletinden çıktığı öne sürüldü. Yangının kesin çıkış nedenini belirlemek için çalışma başlatıldı.
Ankara Tasarruf Tedbirleri Genelgesi Resmi Gazete’de Tasarruf Tedbirleri ile İlgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi Resmi Gazete’de yayımlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdopan’ın imzası ile yayımlanan Tasarruf Tedbirleri ile İlgili Genelge ile kamu kurum ve kuruluşlarının harcamalarında tasarruf sağlanması, bürokratik işlemlerin azaltılması ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve ekonomik kullanımına ilişkin yeni tedbirler alındı. Genelge ile kamu idareleri ve bu idarelere bağlı ilgili ve ilişkili kamu kurum ve kuruluşları ile il özel idareleri, belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları ile kurdukları birlik, müessese ve işletmelerde tasarruf tedbirleri uygulanacak. Doğal afetlerde, salgın hastalıklarda ve orman yangınlarında acil olarak yapılması gereken mücadele ve müdahaleler, iç ve dış güvenlik ile istihbarat hizmetlerinin gerektirdiği zorunlu olan harcamalar ise genelge kapsamı dışında tutulacak. Kamu hizmetleri ve yatırım projeleri, bütçe sınırları içinde kalınarak yürütülecek. Yılı ve takip eden yılların bütçelerine ilave yük oluşturacak faaliyet genişlemesine ve iş artışına gidilmesine izin verilmeyecek. Kamu kurum ve kuruluşları kendi kuruluş mevzuatında belirtilen faaliyet alanları ile doğrudan ilgili olmayan herhangi bir harcama ve taahhütte bulunamayacak, ihale şartname ve sözleşmelerine idare tarafından kullanılmak üzere araç, makine, ekipman temini gibi alım ya da yapım konusuyla ilgisi olmayan unsurları dahil edemeyecek. Kamu kurum ve kuruluşları yapacakları alımlarda ihtiyaçların daha düşük maliyetle temini amacıyla ortak alım gerçekleştirecek. İdarelerin, Devlet Malzeme Ofisi (DMO) tarafından karşılanabilecek mal hizmetlerinin DMO aracılığıyla temin edilmesi sağlanacak. 3 yıl boyunca yeni hizmet binası alınmayacak, kiralanmayacak, yapılmayacak Kamu kurum ve kuruluşları tarafından 3 yıl boyunca yurt içinde ve yurt dışında hiçbir şekilde yeni hizmet binası alınmayacak, kiralanmayacak, yapılmayacak veya bu amaçla arazi satın alınmayacak ve kamulaştırılmayacak. Ancak deprem riski nedeniyle yıkım kararı verilmesi halinde o hizmet için tahsis edilebilecek hazineye ait taşınmazın bulunmadığının belgelenmesi halinde yeni inşaat yapılabilecek. Hizmet binaları standartlar esas alınarak ihtiyaç analizleri ve tasarruf anlayışı çerçevesinde gözden geçirilecek. İhtiyaç fazlası bina ve bölümler ihtiyacı olan kurumlara tahsis edilecek. Hizmet binaları kiralamaları belli bir takvim içerisinde sonlandırılacak. Yeni lojman ve her ne adla olursa olsun memur evi, kamp, kreş, eğitim, dinlenme ve benzeri sosyal tesis ve bunlarla ilgili arsa veya arazi satın alınamayacak, kamulaştırılamayacak ve yeni kiralama yapılamayacak. Savunma ve güvenlik hizmetlerinde kullanılanlar hariç mevcut lojman ve sosyal tesisler ise ekonomiye kazandırılacak. Lojman kiraları ve sosyal tesis ücretleri ise rayiç bedeller dikkate alınarak yeniden belirlenecek. Kamu kurum ve kuruluşları 3 yıl boyunca yeni taşıt edinemeyecek Genelge ile birlikte kamu kurum ve kuruluşları 3 yıl boyunca zorunlu hallerde savunma ve güvenlik hizmetleri için ihtiyaç duyulan taşıtlar ile ambulans ve itfaiye araçları hariç her ne şekilde olursa olsun yeni taşıt edinemeyecek. Mevcut taşıtlar ile ihtiyaç analizleri ve tasarruf anlayışı çerçevesinde gözden geçirilecek. Ekonomik ömrünü tamamlamış araçlar tasfiye edilecekken ihtiyaç fazlası araçlar ise tasfiye edilmek ya da ihtiyacı olan kurumlara devredilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığına bildirilecek. Kamu taşıtlarının yerli ve elektrikliye dönüştürülmesi amacıyla kullanımdaki araçların tasfiye edilmesi kaydıyla kamu alım garantisi kapsamında elektrikli taşıt alımı yapılabilecek. Kamuda hizmet alımı ile kullanılan taşıtlar sözleşme süresi sonunda izin alınmadan yeniden kiralanamayacak. İlgili mevzuatta belirtilen makam ve hizmetler hariç hibe dahil olmak üzere yabancı menşeli araç kullanılamayacak. Bakanlıklarda hizmet taşıtlarının en fazla 3 adedi bakanlar tarafından belirlenecek esaslar çerçevesinde makam hizmetlerinde kullanılabilecek. Kamuda şoför ihtiyacı ise kadrolu şoför veya hizmet alımı yerine öncelikli olarak kamu görevlilerinin görevlendirilmesi ile karşılanacak. Kamuda kullanılan binek ve station wagon cinsi taşıtlarda bin 600 cc ve altındaki motor hacimli araçlar tercih edilecek. Ayrıca hizmet alımı ise edinilecek araçlarda model yılı yeni araçlar yerine ekonomik olması durumda binek ve station wagon araçlarda 10 diğer araçlarda ise 15 yaşını doldurmamış taşıtlar tercih edilecek. Taşıtların masraf ve giderleri kaydedilecek ve kamuda taşıt edinimi, kullanımı ve tasfiyesi Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından geliştirilen Kamu Filo Yönetim Sistemine kaydedilecek. Kamuda cep telefonu tahsisine sınırlama getirilecek. Cep telefonu tahsis edilen makamlar bakanlıklarda ve idarelerde Cumhurbaşkanlığına, belediyelerde ise Çevre, Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığına bildirilecek. Kamuda elektronik tebligat yaygınlaştırılacak ve kurum arşivleri elektronik ortama taşınarak fiziki arşiv tutulmayacak. Kamu kurum ve kuruluşlarında hizmet içi eğitim, konferans, seminer ve çalıştay gibi organizasyonlar uzaktan erişim yoluyla gerçekleştirilecek. Bu faaliyetlerin yüz yüze gerçekleştirilmesi gerektiği durumlarda ise kamu tesisler kullanılacak. Kamuda idareyi ve faaliyetleri tanıtmaya yönelik rapor, kitap, dergi ve bülten benzeri yayınlar basılmayacak. Kamu kurum kuruluşları hiçbir şekilde günlük gazete alımı yapmayacak ve görev alanı ile ilgili olmayan yayınlara abone olamayacak. Kamu kurum ve kuruluşlarında zorunlu haller dışında 3 yıl süreyle büro malzemesi, makine ve teçhizat, bilgisayar donanımı benzeri demirbaş alımı yapılmayacak. Fiziki olarak birbirine yakın makam ve birimler fotokopi, faks ve benzeri büro malzemelerini ortaklaşa kullanacak. Uluslararası toplantılar ve milli bayramlar harici konferans, seminer, yıl dönümü ve benzeri etkinlikler düzenlenmeyecek, hediye verilmeyecek. Kamu kurum ve kuruluşlarınca ajanda, takvim, plaket, hatıra ve hediye benzeri alım, basım ve dağıtımı yapılamayacak. Zorunlu tanıtım giderleri harici basın ve yayın organlarına ilan ve reklam verilemeyecek. Mevcut personelin verimli çalışması için önlemler alınacak ve atıl personel oluşmasına izin verilmeyecek. Kamuda emeklilik, istifa ve ölüm gibi durumlarda yeni kadro talebinde bulunulabilecek. Kamu personelleri zorunlu haller dışında fazla çalışma ücreti ve nöbet ücreti alacak şekilde çalıştırılmayacak. Kamu personellerinin yıl içerisinde hak kazandıkları yıllık ücretli izin süreleri ilgili yıl içerisinde kullandırılacak. Ayrıca personelin önceki yıllarda hak kazanıp kullanmadıkları yıllık ücretli izin süreleri aksamaya sebep olmayacak şekilde azami 3 sene içerisinde kullandırılacak. Kamu kurum kuruluşlarında enerji tasarrufu amacıyla genel aydınlatmada LED dönüşümü uygulanacak ve yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanılacak. Su israfını önleme amacıyla ise yeşil alanların sulanmasına mümkün olduğunda şebeke suyu kullanılmayacak. Savunma ve güvenlik hizmetleri hariç, kamu kurum ve kuruluşlarında toplu taşıma olan yerlerde personel servisi hizmeti sonlandırılacak. Hizmet alımı suretiyle sağlanan personel servisi hizmeti sözleşme süresi bitimine kadar devam edebilecek. Genelge hükümleri bakanlıklarda bakan veya bu konuda görevlendirilen bakan yardımcısı, kurumlarda üst yöneticiler, il özel idarelerinde ve illerde valiler, belediyelerde ise belediye başkanları tarafından denetlenecek. Bu yöneticiler genelgenin uygulanmasından öncelikle sorumlu olacak. Bu genelgede belirtilen hükümlere karşı çıkabilecek zorunlu ihtiyaçların karşılanabilmesi veya izin gerektiren durumlar için bakanlıklar Cumhurbaşkanlığından, il özel idareleri İçişleri Bakanlığından, belediyeler Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından izin alacak. Bugünden itibaren kamuda sözleşmesi imzalanmamış tüm mal ve hizmet alımları ile yapım işleri ihaleleri gözden geçirilecek ve genelgeye uygun olmayanlar iptal edilecek.