"Balyoz Planı" davası kapsamında hakkında yakalama kararı bulunan emekli Orgeneral Ergin Saygun tutuklandı.
Teslim olan emekli Orgeneral Ergin Saygun, saat 17.45 sıralarında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkarıldı. Duruşmada, kimlik tespiti sırasında, aylık gelirinin 6 bin lira olduğunu söyleyen Saygun, "Mahkemenizce daha önce gözaltına alındıktan sonra 25 Şubat 2010 tarihinde sağlık nedenlerimden dolayı serbest bırakıldım. Benim o tarihteki sağlık durumum, bugünkü sağlık durumumdan çok daha iyiydi" dedi. Hakkında düzenlenen adli tıp raporunun doktorların takdiri olduğunu söyleyen Saygun, "Ancak bu
raporda da hastalığım konusunda teşhis belirtilerek tedavisi ve kontrolleri yapıldığı takdirde cezaevinde kalabileceği yönünde bir rapor düzenlenmiştir. Ben bu raporu ’cezaevinde kalmaması gerekir’ şeklinde yorumluyorum. GATA’da tedavi gördüğüm süre içinde günlük 5 kere tansiyon kontrolü, 4 kez şeker ölçümü ve haftada iki defa da kan sulama derecesiyle ilgili ölçüm yapılmaktaydı. Ayrıca şeker hastalığından kaynaklanan diyet tedavisi uygulanmaktaydı. Cezaevi koşullarında bu tedavinin sağlanmayacağını
düşünüyorum" diyerek serbest bırakılmasını talep etti.
Saygun’un avukatı Sedat Küçükyılma da, 26 Mart 2012’deki duruşmaya gidip ifade vereceklerini belirterek, müvekkilinin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını istedi.
Talebe ilişkin görüşü sorulan duruşma savcısı Muammer Akkaş, "Sanığa isnat edilen suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu ve adli tıp kurumunun 1 Şubat 2012 tarihli raporu birlikte değerlendirildirilerek sanığın tutuklanmasına karar verilmesini" istedi. Mahkeme heyeti de aynı gerekçelerle Saygun’un tutuklanmasına karar verdi.
"MAHKEMENİN KARARINA SAYGI DUYUYORUM"
Tutuklama kararının ardından Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görev yapan polisler tarafından cezaevine götürülen Saygun, basın mensuplarının soruları üzerine, "Mahkeme tutuklanmamıza karar verdi. Tabii mahkemenin kararına saygı duyuyorum başka bir şey yok. Burada önemli bir konu var, o da adli tıp raporu. Diyor ki, ’yatarak tedavisine gerek yoktur ama diyetini, tedavisini ve poliklinik imkanlarını sağlarsanız cezaevinde kalabilir.’ Bu sağlandı mı sağlanmadı mı bilmiyorum. Gidince göreceğiz. Diyetin
ne olduğu, tedavinin ne olduğu ve poliklinik hizmetlerinin ne olduğu da belli değil. GATA’nın raporuyla, adli tıp kurumunun raporunda büyük farklılık var. Tabii bu bir sağlık işi olduğu için, bu farklılığın bir an önce giderilmesi gerekiyor. Onun da usulü neyse yolları neyse onlar yapılacak" diye konuştu.
"MEMLEKETİMİZ DEĞİŞİK BİR GELECEĞE GİDİYOR"
Saygun ayrıca avukatı aracılığı ile bir yazılı açıklama yaptı. Saygun, yazılı açıklamasında , "Değerli dostlarım, iyi insanlar. Bir yılı aşkın bir süredir GATA Haydarpaşa’da tedavi görmekte olduğum malumlarıdır. Bu süre zarfında esirgemediğiniz yakın ilginiz ve dostluğunuz, sıkıntılı günlerimizdeki en büyük desteğimiz olmuştur. eşim Nermin ile beraber kalbi şükranlarımızı ve teşekkürlerimizi sunarız. Geride bıraktığımız yıllar içinde, hepinizle, pek çok şeyi paylaştık, iyi ve kötü günlerde beraber olduk.
Yaşattığınız güzellikler ve esirgemediğiniz dostluğunuz için sizlere ancak şükranlarımızı sunabiliriz. Memleketimiz yeni ve değişik bir geleceğe doğru gitmektedir. Bu gidişin hangi istikamete doğru olduğu ve istikbalde nelerle karşılaşacağımızı tam olarak görememenin tedirginliğini yaşamaktayım. Her hal ve şartta yarınların devletimize ve milletimize huzur ve refah getirmesini insanlarımızın özellikle de çocuklarımızın ve sevdiklerimizin saadet ve selamet içinde olmasının canı gönülden dilemekteyim.
Devletime, milletime, bayrağıma ve Silahlı Kuvvetlere elimden geldiğince aklım erdiğince ve gücüm yettiğince sıdkı sadakatle hizmet ettim. Yargılanmakta olduğum davanın sonucu her ne olursa olsun, devlet ve millet aleyhine bir faaliyet içinde bulunmamın mümkün olmadığı konusunda lütfen en ufak bir şüpheye kapılmayın. Devlet hizmetinde geçen 43 sene sonunda çocuklarıma bırakabileceğim tek miras olan temiz bir isim, lekelenmeye çalışılmaktadır. Mücadelem, üzerimize atılan bu kiri temizlemek içindir. Adli tıp
kurumunun hakkımdaki kararı yatarak tedaviyi gerektiren bir hastalığım olmadığı ve diyet, tedavi ve poliklinik hizmetlerinin sağlanması halinde cezaevine konmamın bir mahzur teşkil etmeyeceği yönündedir. Bu kararın doğruluğunu elbette tartışmamız mümkün değildir. Kararda bahsedilen hizmetlerin Silivri hapishanesinde sağlanıp sağlanmayacağını da bilmemekteyiz. Ancak devletimizin her kararına saygılı olmayı öğrenmiş bir nesil olarak hakkımızdaki bu tasarrufa karşı çıkmayacağımız da tabiidir. Sizleri sevgi ve
muhabbetle kucaklar yüce Allahın hepimize iyilikler getirmesini dilerim. Hakkınızı helal edin" ifadelerini kullandı.







