GENEL - 15 Mart 2012 Perşembe 10:04

TÜRKİYE`DE 3 BÖLGE BÜYÜK DEPREM RİSKİ ALTINDA

A
A
A
TÜRKİYE`DE 3 BÖLGE BÜYÜK DEPREM RİSKİ ALTINDA

13 Mart 1992 Erzincan depreminin 20. yıl dönümü dolayısıyla Erzincan’da "Deprem" konulu panele katılan ve Erzincan’da çeşitli incelemelerde bulunan İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy önemli açıklamalarda bulundu. 1999 Marmara depreminden Van’da meydana gelen depreme kadar birçok konuya değinen Prof. Dr. Üşümezsoy Türkiye’de 3 farklı bölgede her an deprem olabileceğini söyledi.
Bazı meslektaşlarının aksine İstanbul ve Marmara bölgesinin deprem açısından güvenli olduğunu ve Van depreminin Doğu Anadolu Bölgesi’nin deprem haritasını değiştirdiğini ifade eden Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, "İstanbul’u Erzincan’da konuşmak ilginç. 1999 Marmara depreminden sonra tüm arkadaşlar bugün büyük bilimsel görüntüler ile konuşmaya çalışan arkadaşların söyledikleri yazdıkları tümü yırtıldı. Çünkü 180 kilometre fay kırılacak 8.1’lik deprem olacak dedikleri yerde ne fayı biliyorlardı ne de deprem
büyüklüğünü. 1939 yılında 7.8’lik deprem oldu ama 400 kilometrelik fay kırılmıştı. Marmara’da bu ölçü ile hareket edersek benim vurguladığım Marmara’da 180 kilometrelik bir fay yoktu. Nitekim daha sonra gemilerle yapılan araştırmalar 110 kilometrelik bir fay Yeşilköy’den Gaziköy’e kadar giden bir fay var. 7.5’lik bir deprem deniyordu. Oysa ki buna da itirazımız oldu ve Marmara’da depremler 50 kilometreden daha kısa bir fay Kumburgaz çukurunda kalmış durumdadır. Ama bu büyüklükleri açısından olayı
Erzincan’da vurgulamak açısından ilginç. 350 - 400 kilometrede 7.8 şiddetinde yapan bir deprem 50 kilometrede ne yapar diye düşünürsek buradaki 7 ile 8 kat daha düşük bir depremdir. Bugün yapılan çalışmalar İstanbul’da benim ilk söylediğim noktayı artık kendi görüşüm gibi söylediğim olgular aslında yapılan bilimsel araştırmaların sonucudur. 1894 yılında Çınar çukuru kırılmış ve boğaz ve İstanbul’da Çekmece’ye kadar bir risk almamıştır. 1912’de Tekirdağ Silivri kırılmıştır. Yerde 50 kilometre kırılmayan bir
yer kütlesi var. Son yapılan çalışmalarda İmralı’nın güneyinde ben 17 Ağustos’ta ya İmralı’nın güneyinde veya Düzce’de kırılacağını Adalar’da kırılmayacağını söylediğim noktada Düzce’de kırıldı ve Adalar’da hiçbiri yoktur. Fay orada 1894’te etkisini yitirmiştir. İmralı’nın güneyindeki fay hattı da gerçekten İstanbul için değil ama güney için yani Bursa, Bandırma ve çevresi için risk taşıyan bir olgudur. İstanbul için beklenen bir deprem tehlikesini somutlarsak Kumburgaz çukurundan Silivri ile Büyükçekmece
arasında 7 şiddetinin altında 6.5 şiddeti civarında bir risk var. Bu risk de uygun zeminde yapılan modern binalar ile önlenmiş olur yıkım olmaz. Örnek olarak Erzincan 1992 depreminde öncü olarak meydana gelen depremin şiddeti 6.1 idi ve pek bir şey olmamıştı. Ancak daha sonra 6.8 şiddetinde bir deprem oldu ve ondan sonrada artçı bir deprem olarak Çağlayan’da bir deprem oldu. Bunların toplam uzunluğu 30 kilometre kadardı. İstanbul’daki fayın da uzunluğu yani risk taşıyan fayın uzunluğu 35 kilometredir. Bu
anlamda da 6.5 ve 7 şiddetindeki bir riski Erzincan modeliyle gösterebiliriz" diye konuştu.
"VAN DEPREMİNDEN SONRA VAN’DA YENİ BİR FAY HATTI OLUŞTU"
Van’da meydana gelen depremlerin artçı depremler olmadığını bunun aslında orada oluşan yeni fay hattından meydana geldiğini belirten Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, "Ben Van depremi olduğunda Van bloğu Van Gölü’nün derin kesimiyle birlikte Van’ın kuzeydeki sığ kesimi ve Erciş’in altına doğru bir kayma yapmıştır. Daha doğrusu Erciş ve Van’ın kuzeyindeki blok güneye doğru bindirmişti ve oradaki 7.2’lik depremden sonra bir dizi artçı depremler oldu. Bunlar Van’ı çok az etkiledi çünkü asıl depremler Erciş’in
altında patlıyordu. Ama bu bittikten sonra herkes Van’daki enerji boşaldı dediği zaman tam tersi ben Van depremi Doğu Anadolu’nun deprem haritasını değiştirdi ve bu anlamda da Van’daki risk Bitlis’ten Muş’a Muş’tan da Van’a doğru giden bir hatta oluşuyor diyerek yeni bir yaklaşım getirdikten sonra ama asıl altını çizdiğim Van’ın bir sıkışma altında kaldığı ve dolayısıyla Van’daki faylarında risk altında olduğunu vurgulamıştım. Nitekim 5.7 ve 5.9 şiddetinde deprem olduğu zaman Van’da herkes ona artçı
deprem derken ben aslında bunun yeni bir fay başladığını vurguladım. Bunun üzerine Van’da yıkım büyük oldu çünkü hemen şehrin altında olan bir kırılmaydı. Erciş’in altındaki kırılmalar Van’ı etkilemezken Van’ın altındaki kırılmalar Van’ı yerle bir hale getirdi. Benim asıl korkum ise 1648 yılında büyük bir deprem olmuştu. Bu depremde Van’ın güneyinden geçen Gevaş ve Hoşap hattı boyunca oluşan bir depremdi. Bu depremde Van ciddi bir yıkım yaşamıştı. İşte o depremin gelmesinden korktuğum için Van’ı bekleyen
tehlike 1648 diye yazı yazdım ve Van çevresindeki deprem riski diye belirtmiştim. Doğu Anadolu’daki fay Erzincan’dan Karlıova’ya kadar ilgilendiriyor şeklinde baktığımız zaman Karlıova’dan kuzeye bir sıçrama yapıyor ve Erzurum’un güneyinden yani Karayazı, Tutak, Çaldıran ve Hoy diye İran’a giden bir hat var. Diğeri Bingöl’den geliyor Muş ovasının kuzeyinden Van’a doğru giden bir hattır. Hepsi gelip Hoy civarında birleşiyor. Yani Doğu Anadolu’daki fay Karlıova düğümü değil Van’ın doğusundaki düğüm riskli
olduğu için o bölge ciddi riskli bir bölgedir" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE’DE 3 FARKLI BÖLGE BÜYÜK DEPREM RİSKİ ALTINDA"
Türkiye’de günümüzde 3 farklı bölgenin büyük deprem riski taşıdığını belirten Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, "Net bir şekilde görülebilen veriler ile konuşursak 3 tane bölge söylemek mümkündür. Bir tanesi Bingöl ile Elazığ Palu arasındaki geçen yüzyıllarda kırılmayan Doğu Anadolu fayının bir bölgesidir. Diğeri ise 1600’lü yıllarda kırılan Aydın’dan Denizli’ye Denizli’den batıya doğru Kuşadası’na doğru giden Menderes Vadisi’nin kuzeyi kalan fay hattı ve üçüncüsü olarak Erzincan’da meydana gelen 1939 depremi
Erzincan’ın batde yapılan modern binalar ile önlenmiş olur yıkım ısındaki fay hattını kırdı 1992 yılında meydana gelen depremde ise 1939 yılında kalan fayın 30 kilometrelik küçük bir kısmını kırdı. Ama kırılmayan Tanyeli denilen yerden Karlıova’ya giden 100 kilometrelik bir fay hattı var. O bölümde kırılma olabilir. Bu 1784 yılında kırılmıştı. Bu kırılma oluştuğu dönemde Erzincan 1939 depreminde olduğu gibi yıkılmıştı. 1650’li yıllarda Aydın’da kırılan fay hattının kırılma periyodunun çok net bilmiyoruz.
1784 yılındaki Tanyeli Yedisu Karlıova’daki fay hattının daha önce ne zaman kırıldığını bilmiyoruz ama Erzincan’ın batısındaki 1939 yılındaki kırılma ve onun batıdaki devamı yaklaşık 300 yıl gibi bir ara ile devam etmişti. Ama Erzincan içindeki kırılmalar 1050 ve1200 yıllarından sonra 700 yıl gibi bir süre sonra devam etmişti. Doğuya doğru gidildikçe kırılma periyodu daha da uzuyor. Bu anlamda o fayın Erzincan’ın doğusunda ama Erzincan’ı etkileyecek bir fay hattı olarak karşımızda duruyor. Bingöl’deki fay
1784’lerde Palu ve Sivrice fayları kırılmıştı. Onun batısında kalan kesimde risk var ama oradaki fayın yılda bir santimetrelik bir hattı var. Bu yüzden çok büyük bir birikim yapmış değil olarak görünüyor. Erciş’teki kırılma güneye doğru Erciş’in Van üzerinde yaptığı bindirme gibi Van’da güneye doğru olan Gevaş ve Hoşap’a doğru bindirme yapıyor o bizi korkutan bir olgudur. İstanbul’da Kumburgaz’daki fay hattı 40 kilometrenin altındadır ama onun güneyinde asıl Kuzey Anadolu fay hattının Erzincan’dan çıkıpta
İstanbul’da Çınarcık’a kadar geldikten sonra onun ana yolunu İmranlı’nın güneyinden Mudanya üzerinden Bandırma’ya doğru giden bir hatta deprem bekleniyor ve o hatta da 7 şiddetinde bir deprem olabilir ve bu deprem İstanbul’u sarsar ama Bursa ve Bandırma’ya daha fazla bir risk yaratır" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Başkan Kavuş Şivliliğe çıkamayan çocukları unutmadı Konya’da yaşayan çocukların en güzel günlerinden biri olan Şivlilik, bu yıl da Meram’da yüreklere dokunan anlamlı bir ziyarete sahne oldu. Konya’nın merkez Meram İlçe Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, şivlilik sevincini sokaklarda yaşayamayan, bu özel günü hastane odalarında geçirmek zorunda kalan çocukları unutmadı, şivliliklerini bizzat kendi verdi. Meram, Şivlilik heyecanını her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük bir coşkuyla yaşadı. Sabahın erken saatlerinden itibaren Meram sokaklarını hınca hınç dolduran çocuklar, kapı kapı dolaşarak hediyelerini topladı. Coşkunun yaşandığı bir yer de Meram Belediyesi oldu. Belediyeye gelen çocuklar hediyelerini Başkan Kavuş’un elinden aldılar. Öte yandan Şivlilik, bu yıl Meram’da yüreklere dokunan anlamlı ve duygu dolu bir tabloya da sahne oldu. Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, şivlilik sevincini sokaklarda yaşayamayan, hastalıklarından dolayı bu özel günü hastane odalarında geçirmek zorunda kalan çocukları ziyaret ederek günlerini kutladı, şivliliklerini bizzat kendi verdi. Ziyarette duygu dolu anlar yaşandı Başkan Kavuş, Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi gören çocukları ziyaret ederek onların şivlilik heyecanına ortak oldu. Minik yüreklerin yaşadığı mutluluk, hastane koridorlarını adeta bir bayram yerine çevirdi. Başkan Kavuş’un elinden şivliliklerini alan çocukların tebessümü, duygu dolu anların yaşanmasına neden oldu. Ziyarette Başkan Kavuş’a, hastane yöneticileri de eşlik etti. Çocuk servislerinde tek tek odaları gezen Başkan Kavuş, miniklerle sohbet etti, geçmiş olsun dileklerini iletti. Ziyaretçi kabul edilmeyen servislerdeki çocuklar da unutulmadı; Meram Belediyesi tarafından hazırlanan şivlilikler, sağlık çalışanları aracılığıyla çocuklara ulaştırıldı. Başkan Kavuş: "Şivliliğe çıkamayan çocuklarımızı sevincin dışında bırakamazdık" Şivliliğin, Konya’nın en kıymetli kültürel miraslarından biri olduğunu vurgulayan Başkan Mustafa Kavuş, yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi: "Bugün Konya’nın sokakları çocuklarımızın neşesiyle dolu. Fener alayı ile başlayan mutluluk şivlilik sevinci ile devam etti. Ancak rahatsızlıkları sebebiyle bu günü hastanede geçirmek zorunda kalan çocuklarımız var. Biz onların da bu mutluluktan mahrum kalmasını istemedik. Şivliliklerini ayaklarına kadar götürerek bu güzel geleneğin sevincini onlarla paylaşmak istedik. Yüzlerindeki mutluluk her şeye bedel. Rabbimden hepsine acil şifalar diliyorum. İnşallah önümüzdeki yıl şivliliklerini kendileri toplarlar." Üç ayların başlangıcı ve Regaib Kandili’nin manevi iklimine de dikkat çeken Başkan Kavuş, şivliliğin yalnızca bir gelenek değil, aynı zamanda paylaşmanın, merhametin ve gönül birliğinin en güzel yansımalarından biri olduğunu ifade etti.
Konya Asırlık Şivlilik geleneği Karatay’da bayram havasında yaşandı Yüzyıllardır süregelen ve Konya’da üç ayların başlangıcıyla birlikte büyük bir coşkuyla kutlanan Şivlilik geleneği, bu yıl da Karatay’da adeta bayram havasında yaşandı. Konya’nın merkez Karatay İlçe Belediyesi, birbirinden renkli ve eğitici etkinliklerle bu kültürel mirasın yaşatılmasına katkı sundu. Karatay Belediyesi, üç ayların başlangıcı ve Regaib Gecesi dolayısıyla Konya’ya özgü asırlık Şivlilik geleneğini bu yıl da ilçe genelinde düzenlediği kapsamlı etkinliklerle yaşattı. İlçenin birçok noktasında gerçekleştirilen programlarla çocukların Şivlilik heyecanına ortak olan Karatay Belediyesi, Konya Şehir Hastanesi’nde tedavi gören çocuklar ile evlerinden çıkamayan engelli çocukları da unutmadı. Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, düzenlenen etkinliklere katılarak çocukların sevincine ortak oldu. İlçenin birçok noktasında etkinlikler düzenlendi Karatay Belediyesi tarafından sabahın erken saatlerinden itibaren belediye hizmet binası önü ve Mevlana Meydanı başta olmak üzere ilçenin farklı noktalarında etkinlikler gerçekleştirildi. Mevlana Meydanında kurulan sahnede meddah, jonglör, tahta bacak ve illüzyon gösterileri ile çeşitli yarışmalar düzenlenirken; kurulan çadırlarda rozet, ayraç, Filistin temalı bileklik, yüz boyama ve sosis balon atölyeleri çocuklarla buluştu. Etkinlikler kapsamında, Ayraç Atölyesi çerçevesinde Sümeyra Turan Alp tarafından kaleme alınan "Bir Şivlilik Bayramı" adlı kitap çocuklara hediye edildi. Ayrıca Ali Ulvi Kurucu Karatay Gençlik Merkezi, Şehit Mustafa Koçoğlu Parkı ve Ulubatlı Hasan Parkı önünde çocuklara Şivlilik ikramları dağıtılarak sevinçlerine ortak olundu. Şivlilik sevinci, hastane ve evlerde çocuklarla paylaşıldı Karatay Belediyesi, Şivlilik coşkusunu çeşitli nedenlerle yaşayamayacak durumda olan çocukları da unutmadı. Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Konya Şehir Hastanesi Çocuk Servisi’nde tedavi gören çocukları ve ailelerini ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti, Şivlilik hediyelerini takdim etti. Karatay Kent Konseyi Gençlik Meclisi gönüllüleri de ilçenin farklı mahallelerinde yaşayan engelli çocukları evlerinde ziyaret etti. Ziyaretler kapsamında ilçe genelinde ikamet eden engelli çocuklara Şivlilik ikramları, oyuncaklar ve çeşitli hediyelerin yer aldığı paketler ulaştırılarak çocukların mutluluğuna ortak olundu. Bunun yanı sıra, ceza infaz kurumlarında anneleriyle birlikte kalan çocuklar da unutulmayarak Şivlilik paketleri kendilerine teslim edildi. Kılca: "Şivlilik, paylaşmanın asırlık sembolüdür" Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, asırlardır süren Şivlilik geleneğinin Konya için taşıdığı manevi değere dikkat çekerek, üç ayların başlangıcının şehirde her yıl ayrı bir coşku ve bayram havası içerisinde karşılandığını söyledi. Başkan Kılca, Karatay Belediyesi olarak bu geleneğin yaşatılmasına büyük önem verdiklerini ifade ederek, "Bugün Konya’da gerçekten çok güzel bir gün yaşadık. Üç ayların başlangıcıyla birlikte sokaklarımız çocuklarımızın cıvıl cıvıl neşesiyle doldu, adeta bayram havası oluştu. Şivlilik, yüzyıllardır bu şehrin kültüründe yer alan, nesilden nesile aktarılan çok kıymetli bir gelenektir. Bu gelenek; paylaşmayı, dayanışmayı ve kardeşliği en güzel şekilde anlatıyor. Şivlilik sayesinde çocuklarımız hem kültürümüzü tanıyor hem de bu manevi atmosferi doyasıya yaşıyor. Karatay Belediyesi olarak bizler, bu güzel geleneğin yaşatılmasını ve çocuklarımızın yüzlerinin gülmesini son derece önemsiyoruz. İlçemizin dört bir yanında düzenlediğimiz etkinliklerle yalnızca sokaklarda değil; evlerinde, hastanelerde ve farklı ortamlarda bulunan çocuklarımıza da ulaşmaya gayret ettik. Amacımız, hiçbir çocuğumuzun bu sevinçten mahrum kalmaması. Bugün olduğu gibi bundan sonra da çocuklarımız için çalışmaya, onların mutluluğunu ve geleceğini her şeyin üzerinde tutmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Karabük KBÜ’de Türkiye ve Azerbaycan ezgileri aynı sahnede Karabük Üniversitesinde (KBÜ), Türkiye ile Azerbaycan arasındaki kültürel bağları güçlendirmek amacıyla "Dostluk Konseri" gerçekleştirildi. Karabük Üniversitesi’nde düzenlenen "Dostluk Konseri"nde Türkiye ve Azerbaycan müziğinden eserler seslendirilerek iki ülke arasındaki kültürel bağlara dikkat çekildi. Safranbolu Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi tarafından Prof. Dr. Sadettin Ökten Konferans Salonu’nda düzenlenen konsere, KBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Rakıp Karaş, Fakülte Dekanı Prof. Dr. Suat Altun ile akademisyenler, öğrenciler ve sanatseverler katıldı. Programda Türkiye ve Azerbaycan müziğinden seçkin eserler seslendirildi. Konserin hazırlanışı ve koro şefliğini Prof. Dr. Naila Mirzeyeva üstlenirken, Mirzeyeva piyanoda da sahne aldı. Solist olarak Dr. Öğr. Üyesi Gülcan Ertan Hacısüleymanoğlu yer aldı. Konserde kemanda Dr. Öğr. Üyesi Elif Yaygıngöl Şehirli, kemençede Öğr. Gör. Sakhavat Aliyev ve neyde Dr. Emin Abdülkadir Çolakoğlu icralarıyla programa eşlik etti. Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Çok Sesli Korosu da konserde sahne aldı. İki kardeş ülkenin halk müziği eserleri ile klasik ve çok sesli düzenlemelerden oluşan repertuvar, izleyicilerden ilgi gördü. Etkinlik sonunda konuşan KBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Rakıp Karaş, Prof. Dr. Naila Mirzeyeva’nın uzun yıllardır sanat ve eğitim alanında önemli katkılar sunduğunu belirterek, "Yetiştirdiği öğrenciler ve akademisyenler en değerli çıktılardır" dedi. Karaş, emeği geçen akademisyenlere ve öğrencilere teşekkür etti.