YEREL HABERLER - 16 Mart 2012 Cuma 17:17

MALATYA VALİLİĞİ`NDEN ÖRNEK BİR PROJE DAHA

A
A
A
MALATYA VALİLİĞİ`NDEN ÖRNEK BİR PROJE DAHA

Malatya Valiliği tarafından hazırlanan "Çizgilerle Malatya Projesi" kapsamında ressamlar görevlendirildi.
Malatya Valiliği Koruma Uygulama Denetim Bürosu’ndan (KUDEB) yapılan açıklamada Malatya Valisi Doç.Dr. Ulvi Saran’ın Malatya’nın kültürel kalkınmasına yaptığı önemli katkılara bir yenisinin daha eklendiği belirtildi. Açıklamada şunlar belirtildi: "Sultan Abdulhamid’in Anadolu’yu görsel anlamda belgelemeleri amacı ile Abdullah biraderler diye bilinen bir grup sanatçıyı görevlendirmesi ile Osmanlı döneminde sanat alanında önemli gelişmeler kaydedilmiş, ardından Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında aynı
mantıkla yurdun dört bir yanına gönderilen ressamlar belgesel nitelik taşıyan bir çok esere imza atmışlardır. Yakın geçmişte Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın buna benzer bir uygulama yaptığı bilinmekle beraber Sayın Valimiz Ulvi Saran kent kültürünü bir değerler bütünü olarak gören yaklaşımı ile yaşayan kültürün her öğesine ayrı ayrı önem vermekte ve gelecek kuşaklara binlerce yıllık medeniyet mirasının aktarımı konusunda son derece hassas, bir o kadar da önemli projelere imza atmaktadır. Sayın Valimiz Ulvi
Saran’ın talimatı ile Malatya’nın Kültürel Dokusunun, Peyzajının, Sosyal Yaşamının, İnsan Öğesinin ve insan eliyle üretilmiş ürünlerinin sezgisel boyutta kavranması, duygularla ele alınması sorgulanarak analiz edilmesi ve bu bağlamda resimlendirilmesi maksadı ile ’Çizgilerle Malatya Projesi’ kapsamında ressamlar görevlendirilmiştir."
Malatya KUDEB tarafından koordine edilecek proje sonucunda ortaya çıkan eserler ile bir sergi açılması akabinde de bu eserlerin katalog haline getirilmesinin amaçlandığı kaydedildi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.