GENEL - 19 Mart 2012 Pazartesi 17:33

DENİZLİ TRAVERTENİ ARTIK TESCİLLİ

A
A
A
DENİZLİ TRAVERTENİ ARTIK TESCİLLİ

Türkiye’nin en önemli mermer üretim merkezlerinden biri olan Denizli’nin traverteni artık tescilli.
Denizli Ticaret Odası’nın (DTO), Denizli ve bölgesinde sosyal sorumluluk bilinci içinde şehrin adıyla özdeşleşmiş ekonomik, sosyal, tarihi ve doğal değerlerin korunması, hayatiyetini devam ettirmesi ve bunların ekonomik değere dönüşmesine öncülük çalışmaları çerçevesinde Denizli travertinini tescil ettirdi. 2008 Yılında başlayan ve 3 yıl süren çalışmaların ardından Denizli traverteni Türk Patent Enstitüsü tarafından Denizli Traverteni meşe adıyla coğrafi işaret belgesiyle tescillenirken, konuyla ilgili
olarak Tescil Tanıtım Toplantısı yapıldı. Denizli Polisevinde düzenlenen toplantıya, Denizli Valisi Abdülkadir Demir, AK Parti Denizli milletvekilleri Mehmet Yüksel ve Bilal Uçar, Honaz Kaymakamı Turgut Gülen, Denizli Belediye Başkanı Osman Zolan, DTO Başkanı Necdet Özer, belediye başkanları, sivil toplum örgüt temsilcileri ve mermerciler katıldı.
Denizli travertinine coğrafi işaret tescil belgesi alınmasıyla ilgili olarak açılış konuşmasını yapan DTO Başkanı Necdet Özer, "Denizli, bugüne kadar birçok ilki başarmış illerin başında gelmektedir. Kelimenin tam anlamıyla dünyanın küçüldüğü günümüzde, ülkeler arasındaki finansal ve mal ticaretindeki küreselleşmenin yanı sıra üretimde de küreselleşme olgusu ortaya çıkmıştır. Böyle bir dünyada geleneksel yöntemlerle yeni atılımlar yapmak mümkün değildir. Uluslararası piyasaların rekabetçi yapısına uygun
dinamik yöntemlerle hareket etmeliyiz. Denizli insanı, girişimci ruhu ve başarma azmiyle ilimiz ekonomisine sağladığı katkı ile hep öncü olmuştur. Denizli, bugünkü gelişimini, diğer illere göre farklı konumunu, sahip olduğu gücüyle, ihracata dayalı üretim yaparak sağlamıştır. Dünya piyasalarına entegre olmuş bu yapının devamı için üretim yanında sahip olunan doğal değerlerin iyi korunması, AR-GE ve markalaşmanın gerekli olduğunun önemi tartışılmazdır" dedi.
Denizli’nin, dünyaca ünlü Pamukkale’nin etrafında bulunan Çürüksu Vadisi’ndeki büyük bir bölgede, dünyada ve Türkiye’de yaygın olarak kullanılan önemli bir doğal taş ürününe ev sahipliği yaptığını ve bu ürününün traverten olarak bilinip kullanıldığını belirten Necdet Özer, "Bu doğal taş, dokusu ve kalitesiyle Türkiye ve dünyada önemli bir yere sahiptir. Dolayısıyla travertenin en yoğun üretiminin yapıldığı yer de Denizli bölgesidir. İşte böyle bir ilde Denizli Ticaret Odası 14 bin 400 üyesi, 29 meslek
grubunda mermer ve traverten sektörünün de içinde bulunduğu yaklaşık 100 meslek dalını bünyesinden barındıran ayrıca 192 kişilik meslek komitesi ve 82 meclis üyesiyle sosyal sorumluluk projelerinde görev alan bir kurum olarak, üyelerimizin temsil ettikleri sektörlere hizmet sunmaktadır" diye konuştu.
Denizli Ticaret Odası’nın yürüttüğü görevlerin yanında, il, bölge ve ülke açısından sosyal sorumluluk bilinci içinde Denizli’nin adıyla anılan ekonomik, sosyal, tarihi ve doğal değerlerinin korunması, hayatiyetini devam ettirmesi ve bunların ekonomik değere dönüşmesine de öncülük ettiğini kaydeden DTO Başkanı Necdet Özer, "Buradan yola çıkarak traverten adıyla bilinen bu doğal taşa, ’Denizli Traverteni’ olarak Coğrafi İşaret Tescil Belgesi alınması için Denizli Ticaret Odası olarak, 2008 yılı Ocak ayında
başlayan çalışmalarımız, 2011 yılı sonunda sonuçlanmış ve Türk Patent Enstitüsü’ne Denizli Traverteni meşe adıyla tescili yaptırılmıştır. Bu tescilin, Denizli’de son 10 yılda hızla gelişen sektörün kaliteli ve markalı üretime geçmesinde büyük yarar sağlayacağına inanıyorum. Ayrıca travertene ’Denizli Traverteni’ adı ve sembolünün kullanılması, sektöre Türkiye’de ve dünyada daha katma değerli bir tanınma getirecektir" ifadelerini kullandı. Sektörün bunu geliştirerek ekonomik değere dönüştürmesini
beklediklerini ifade eden Özer, "Denizli Ticaret Odası olarak da, bu konuda her zaman destek vermeye devam edeceğiz. Denizli’de mermer-traverten sektörü, tekstilden sonra yatırım ve istihdam yönünden ikinci önemli sektör konumundadır. İlimizde doğal taşın çıkarılması ve işlenmesi faaliyetlerini içine alan mermer sektörümüz, Denizli il ekonomisi için ciddi bir istihdam kaynağıdır. Ocaklarda, fabrikalarda ve atölyelerde 160’ı mühendis olmak üzere toplamda 7 bin 500 kişiye istihdam sağlanmaktadır" dedi.
MERMER İHRACATI 2 MİLYAR DOLARI YAKALADI
Dünya mermer rezervinin yüzde 40’ını bünyesinde bulunduran Türkiye’nin, mermer üretiminde 2011 verileri sonucu dünyada 5. sırada yer aldığını belirten Necdet Özer, sözlerine şöyle devam etti:
"Ülkemizin mermer ihracatı 2011 yılı sonunda 2 milyar doları yakalamıştır. Ülkemizin ilk etaptaki hedefi 2.5 milyar dolar olsa da bu sektörün dünyada satış rakamlarına baktığımızda 20 milyar dolar olduğunu görmekteyiz. Demek ki bu rakamları rezerv oranlarına kıyasladığımızda 20 milyar doların yüzde 40’ı olan karşılığı 8 milyar dolar olmalıdır. Denizli’nin ise mermer ihracatı 268 milyon dolardır. Bu rakam 2.5 milyar doları aşan Denizli ihracatının yaklaşık yüzde 10’unu, ülke mermer ihracatının ise yüzde
14’üne tekabül etmektedir. Dünya doğal taş ticaretine ilişkin projeksiyonlarda önemli artışlar göze çarpmaktadır. Projeksiyonlar, 2003 yılında yaklaşık 75 milyon ton olan dünya doğal taş üretiminin 2010 yılında 116 milyon tona çıktığı, 2025 yılında ise 320 milyon tona çıkacağını göstermektedir. 2002 yılında yaklaşık 736 milyon metrekare olan dünya doğal taş tüketiminin 2010 yılında 1.2 milyar metrekareye 2025 yılında ise 3.4 milyar metrekareye çıkacağı tahmin edilmektedir."
İtalya ve İspanya gibi başı çeken ülkelerde rezervlerin azalması, Çin, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika gibi ülkelerde ise, esas olarak granit üretilmesi nedeniyle Türkiye’nin sahip olduğu mermer ve traverten rezervlerinin giderek daha da önem kazanacağı ve dünya ticaretinden alacağı payın artacağının düşünüldüğünü kaydeden DTO Başkanı Özer, "Şehrimizde Denizli Belediyesi tarafından başlatılmış ve yürütülmekte olan sunmaktadır" diye konuştu.
Denizli Ticaret Odasüst yapı çalışmalarında, ayrıca valilik hizmet binası inşaatında Denizli traverteni ve mermerinin kullanılması, İlimiz için ekonomik boyutunun yanı sıra Denizli’nin tanıtımına büyük katkı sağlamaktadır. Oda olarak her kişi, kurum ve kuruluştan da aynı duyarlılığı beklediğimizi söylemek istiyorum. Başta Denizli Valisi Abdülkadir Demir, AK Parti Denizli Milletvekilleri Nihat Zeybekci ve Mehmet Yüksel ile Denizli Belediye Başkanı Osman Zolan desteklerinden dolayı teşekkür ederim"
şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından konu ile ilgili panel düzenlendi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Dijitalleşmenin medya, pazarlama, eğitimce ekonomiye etkileri anlatıldı Bartın Üniversitesinde (BARÜ) düzenlenen sempozyumda dijitalleşmenin medya, pazarlama, eğitim ve ekonomi üzerindeki çok boyutlu etkileri disiplinlerarası bakışla anlatıldı. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Bartın Meslek Yüksekokulu tarafından "Yeni Medya, Yeni Pazarlama: Dijital Çağın Dinamikleri" başlığıyla çevrim içi bir sempozyum düzenlendi. Etkinliğin açılış konuşmasını BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya yaptı. Dijital çağda üniversitelerin rolünü Rektör Prof. Dr. Ahmet Akkaya, "Günümüz çağında yeni medya etkileşimin ve hızın merkezde olduğu yeni bir iletişim kültürüdür. Bu kültür düşünme biçimlerimizi, üretim anlayışımızı ve ekonomik ilişkilerimizi etkilemektedir. Bu noktada üniversitelerin temel sorumluluklarından biri de geçmişin birikimini dijital çağın gereklilikleriyle harmanlayabilen, değişen dünya şartlarına uyum sağlayabilen dijital yetkinliklere sahip bireyler yetiştirmektir. Bu sempozyum öğrencilerimizin dijital dönüşümü akademik ve uygulamalı boyutlarıyla değerlendirmesine, güncel gelişmeleri alanın uzmanlarından takip etmesine ve üniversite-sektör-toplum etkileşiminin güçlenmesine önemli katkılar sunacaktır" dedi. Dijitalleşmenin medya, eğitim ve ekonomiye etkileri Sempozyumun oturum başkanlığını Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesinden Prof. Dr. Barış Bulunmaz yaptı. Prof. Dr. Bulunmaz, "Dijital Medya ve Kültürel Dönüşüm" başlıklı değerlendirmesinde yeni medyayı ve gelişim sürecini anlatarak dijital platformların toplumsal değerler ve kültür üzerindeki dönüştürücü rolünü ele aldı. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulundan Doç. Dr. Yasemin Bilişli, "Yapay Zekâ Çağında Influencer Ekonomisi: Dijital Güvenin Anatomisi" başlıklı sunumunda influencer ekonomisinin evriminin yapay zekâ destekli içerik üretimiyle yaşadığı dönüşümü aktardı. Bağımsız araştırmacı Dr. Hakan Öngören, "Yeni Eğitim ve Dijital Vatandaşlık" başlığı altında dijitalleşen dünyada eğitim modellerinin değişimini, dijital vatandaşlık bilincini, 21. yüzyıl becerileri ve öğretmenin rolünü anlattı. "Yapay Zekâ Pazarlaması" konusunda Iğdır Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Barış Armutcu, kişiselleştirilmiş pazarlama stratejileri ve otomasyon uygulamalarının günümüz pazarlama anlayışını nasıl dönüştürdüğünü örneklerle açıkladı. Son olarak Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Nazlıcan Dindarik ise "Dijital Dönüşüm Çağında Akıllı Lojistik ve Tedarik Zinciri: Yeni Medyanın Etkileri" başlıklı konuşmasında yeni medya ve dijital teknolojilerin lojistik ve tedarik zinciri yönetiminde getirdiği yeniliklerin akıllı sistemlerde sunduğu katkılara dikkat çekti. Dijital çağın dinamiklerine ilişkin disiplinler arası bir bakış sunan sempozyum, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
İstanbul Sedef Güler cinayeti davasında tutuklu sanık: "O anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım" Büyükçekmece’de denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılı halde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in öldürülmesine ilişkin 3 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü" dedi. Büyükçekmece Mimar Sinan Sahili’nde 7 Haziran 2024 tarihinde denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılmış ve ağırlık bağlanmış şekilde bir kadın cesedi bulunmuştu. Hayatını kaybeden kadının 24 yaşındaki Sedef Güler olduğu tespit edilerek 3 sanık hakkında iddianame düzenlenmişti. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanıkların yargılanmasına devam edildi. Duruşmada, tutuklu sanıklar Fırat Baykara ve Yavuz Güngör ile Sedef Güler’in müşteki annesi Gülizar Sezer, müşteki abla Sevda Güler ve tarafların avukatları hazır bulundu. "Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" Duruşmada beyanda bulunan müşteki anne Gülüzar Sezer, "Bana atılan iftiraların hiçbirini kabul etmiyorum. Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" dedi. Müşteki abla Sevda Güler ise, "Ben ve kardeşim uyuşturucu kullanmadık" diye konuştu. "Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü. Tekrar cezaevine girmemek için böyle bir şey yaptım. O an için ne yapacağımı bilemedim ama maktule zarar vermek istemedim" ifadelerini kullandı. Tutuklu sanık Fırat Baykara ise savunmasında, "Olayın en başından beri benim suçsuz olduğum belli. Sevda başından beri bir şeyleri gizliyor. Bu olayda en zayıf halka benim. Benim üstüme oynanmaya çalışılıyor. Ben Yavuz dahil olmak üzere dosyada adı geçen kimseyle telefon bağlantısı kurmadım. Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" diye konuştu. Müşteki anneden sanığa: Kızıma iftira atamazsın Sanık Fırat Baykara’nın savunması üzerine söz olan müşteki anne Sezer, "Çocuklarıma iftira atamazsın’ diyerek sanıklara tepki gösterdi. Bunun üzerine anne ve sanık Baykara arasında tartışma çıktı. Yaşanan gerginlik sonrası mahkeme duruşmaya ara verdi. Duruşma ertelendi Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmederek, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Fırat Baykara, Yavuz Güngör ve Yiğit Hüseyin Ayvalık şüpheli sıfatıyla yer aldı. İddianamede denizde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in halıya sarıldığı, ellerinin koli bandı, ayaklarının ise zincir ve dambıl ile bağlandığının tespit edildiği belirtildi. Sedef Güler’in cansız bedeninin sarılı olduğu halı üzerinde halı yıkama fabrikası etiketi bulunduğu da iddianamede aktarıldı. Polis ekiplerince etiketteki firmaya gidildiğinde halının Zafer E. isimli kişi tarafından verildiği ifade edildi. Emniyet güçleri tarafından ifadesi alınan Zafer E. emlak işi yaptığını söyleyerek halının bulunduğu evi Fırat Baykara’ya kiraladığını anlattı. Halının bulunduğu evin Baykara tarafından kiralandığı ve Yavuz Güngör isimli sanık ile beraber kullanıldığı da soruşturma aşamasında tespit edildi. Yapılan incelemelerde 4 Haziran günü bir şahsın araç ile Sedef Güler’i Yavuz Güngör’ün kızı ile birlikte yaşadığı ikamete bıraktığı iddianamede belirtildi. Burada Sedef Güler ile Yavuz Güngör’ün kızı Y.H.G. arasında tartışma çıktığı ve Yavuz Güngör’ün Sedef Güler ile beraber Fırat Baykara adına kiralanan eve gittiği kaydedildi. Fırat Baykara’nın sonradan eve geldiği iddianamede açıklandı. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’i tespit edilemeyen bir nedenden dolayı burada öldürdükleri, cesedi yok etmek için plan yaptıkları ve bir gün sonra buluşmak üzere evden ayrıldıkları iddianamede aktarıldı. Sanıkların 6 Haziran’da tekrar buluştukları ve maktulün cesedini koyacakları valizi, zinciri ve ağırlığı aldıkları da iddianamede ifade edildi. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’in ellerini koli bandı ile bağladığı, halıya sardığı, ayaklarını zincir ve dambıl ile bağlayıp Mimar Sinan Köprüsü’nden aşağıya attıkları da iddianamede kaydedildi. Baykara’nın daha sonra polise giderek "Yavuz beni Gürpınar’da bulunan ikametine çağırdı. Eve gittiğimde hareketsiz yatan bir kadın gördüm, kontrol ettim, yaşam belirtisi yoktu. Polise haber vermek istediğimde Yavuz Güngör bana silah çekti. Nalburdan zincir ve ağırlık aldıktan sonra kadını halıya sardık. 7 Temmuz günü ise Büyükçekmece sahil tarafına gittik. Cesedi köprü üzerinden suya attık" dediği iddianamede ifade edildi. İddianamede, Yavuz Güngör’ün Yiğit Hüseyin Ayvalık aracılığıyla Yunanistan’a gönderildiği ancak daha sonra bir şekilde ülkeye iadesi sağlandığı ve Güngör’ün Edirne’de yakalandığı belirtildi. Sedef Güler’in Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsi işleminin sonucunda ölüm nedeninin belirlenemediği belirtildi. Öte yandan Adli Tıp Kurumu 1 İhtisas Dairesi’nin incelemesinde maktulün kanında uyuşturucu madde bulunduğu, ölümünün uyuşturucu, uyarıcı madde sonucu meydana gelmiş olabileceği ancak baş, boyun bölgesinde ileri derecede çürüme nedeniyle yumuşak dokularında ayrıntılı analiz yapılamadığı yönünde değerlendirme yapıldı. İddianamede Fırat Baykara ve Yavuz Güngör’ün ‘nitelikli kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. Yiğit Hüseyin Ayvalık’ın ise Yavuz Güngör’ün yurt dışına kaçmasına yardım etmesi gerekçesiyle ‘suçluyu kayırma’ suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapsi istendi.
Eskişehir bestHONEY Erasmus+ Projesi’nin 4. Uluslararası Etkinliği gerçekleştirildi Eskişehir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından açılış toplantısıyla başlayan bestHONEY Erasmus+ Projesi’nin (En İyi Bal İçin Hijyen, Ambalaj ve Üretim Standartlarını AB Seviyesine Getirme) uluslararası toplantısı, İspanya’nın Barselona şehrinde yapıldı. Geçtiğimiz nisan ayında başlayan proje; Fransa (Compigne), İtalya (Agrigento), İtalya (Bari), İspanya’nın (Barselona) mesleki eğitim kurumları ve sektörel katılımcıların arasındaki işbirliğini güçlendirdi. Projenin, Avrupa Birliği genelinde bal üretimi, hijyen ve ambalaj standartlarının uyumlaştırılmasına katkıda bulunmayı amaçladığı belirtildi. Projenin İspanya ayağında saha ziyaretleri ve pratik öğrenme faaliyetleri Toplantının ilk günü, İspanya ev sahibi kuruluş tarafından koordine edilen saha tabanlı öğrenme faaliyetlerine ayrıldı. Katılımcılar, Sant Antoni de Vilamajor bölgesinde, Montseny Doğal Parkı olarak bilinen dağlık bir alanda bulunan yaklaşık 300 arı kovanına sahip bir arılığı ziyaret etti. Bu ziyaret, arıcılıkta kalite kontrol ve kraliçe arı üretiminde iyi uygulamaları gözlemleme ve profesyonel arıcı ile tüm proje ortakları arasında sürdürülebilir üretim yöntemleri hakkında bilgi alışverişinde bulunma fırsatı sağladı. Proje katılımcıları öğleden sonra, Tarragona ilindeki El Perell’da bir arıcılık kooperatifini ziyaret ederek bal paketleme tesisinin teknik incelemesini gerçekleştirdi. Katalonya’da ki en büyük balmumu üretim tesisi de ziyaret edildi. Ayrıca, İspanya’da arıcılığın tarihi gelişimine ve sosyo-ekonomik önemine dair bilgiler sunan Arı Ürünleri Müzesi’ne de gidildi. Bu faaliyetler, ortak ülkeler arasında akran öğrenimini ve iyi uygulamaların aktarımını destekledi. Uluslararası toplantılar ve bilgi alışverişi İkinci ve üçüncü günlerde, Barselona’daki Generalitat de Catalunya’da proje toplantıları ve eğitim oturumları düzenlendi. Tüm ortaklar önceden hazırlanmış bir gündeme dayalı olarak, arı sağlığı, hastalık önleme, üretim standartları ve arıcılıkta ekonomik sürdürülebilirlik konularına odaklanan sunumlar gerçekleştirdi. Bu oturumlar katılımcıların ulusal uygulamaları karşılaştırmalarına, ortak zorlukları belirlemelerine ve Avrupa düzeyinde yenilikçi ve aktarılabilir çözümleri tartışmalarına imkan sağladı. Toplantı sırasında, ev sahibi kurumu temsilen Rosa Altisent Rosell, Erasmus+ projelerinin kurumsal işbirliğini, karşılıklı öğrenmeyi ve uzun vadeli ortaklıkları teşvik etmedeki önemini vurguladı. Ayrıca gelecekte benzer girişimlere devam etme konusundaki ilgisini dile getirdi. Eskişehir İl Tarım ve Ormancılık Müdürü ve Proje Yetkilisi Yüksel Çil, Erasmus+ işbirliğinin katma değerini ve projenin hem AB Üye Devletleri hem de ortak ülkeler için somut çıktılarının önemini vurguladı. Projenin arıcılık sektöründe kapasite geliştirme, inovasyon ve kalite iyileştirmeyi desteklemedeki rolüne dikkat çekildi. Sonuçlar ve yaygınlaştırma Uluslararası toplantı, proje ortakları arasındaki işbirliğini başarıyla güçlendirdi, mesleki yetkinlikleri artırdı ve bal üretimi ve kalite standartlarına yönelik ortak yaklaşımların geliştirilmesini destekledi. Faaliyetler sırasında elde edilen bilgiler, proje sonuçlarının yerel, ulusal ve Avrupa düzeylerinde yaygınlaştırılmasına katkıda bulunacağı belirtildi. Programın sonunda, ev sahibi kurum tüm katılımcılara katılım sertifikaları verdi. Toplantı, bestHONEY projesi sonuçlarının gelecekteki işbirliğine ve yaygınlaştırılmasına yönelik iyi dilek ve temennilerle sona erdi.