POLİTİKA - 21 Mart 2012 Çarşamba 14:14

HÜSEYİN ÇELİK: "BİZ SAFTİRİK BİR ÜLKE DEОİLİZ, KİMSENİN SÖZÜYLE KİMSEYE MÜDAHALE ETMEYİZ"

A
A
A
HÜSEYİN ÇELİK: "BİZ SAFTİRİK BİR ÜLKE DEОİLİZ, KİMSENİN SÖZÜYLE KİMSEYE MÜDAHALE ETMEYİZ"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Suriye konusunda Türkiye`ye "NATO`nun ikinci büyük ordusu" diyerek gaz verenler olabileceğini belirterek, "Ama biz o kadar saftirik bir ülke değiliz. Kimsenin sözüyle kimseye müdahale edecek değiliz" dedi. Çelik, Esad`ın akıbetinin ya Kaddafi gibi olacağını, ya da başka bir ülkeye kaçacağını söyledi.
Hüseyin Çelik, İstanbul Aydın Üniversitesi`nde düzenlenen "Bürokratik Cumhuriyet`ten, Demokratik Cumhuriyet`e" konulu panele konuşmacı olarak katıldı. Konuşmasının başında bugün kutlanan Nevruz`a değinen Çelik, "Bugün 21 Mart ve dünyanın kuzey yarımküredeki önemli bir kısmı yeni bir hayata ilerliyor. Kış mevsimi geri kalıyor, ilkbahar geldi. Esasen Nevruz dediğimiz şey de budur. Bütün doğu coğrafyalarında Nevruz kutlanır. Kendisine Nevruz`u bayram kabul eden, baharın gelişine sevinen herkesin bayramıdır.
Ama Nevruz bir çatışma, bir başkaldırı, bir kin ve nefret günü değildir, olmamalıdır ve o hale de getirilmemelidir" diye konuştu.
Türkiye`de tek partili dönemde yasama, yürütme ve yargının tek merkezde toplandığını anlatan Hüseyin Çelik, o dönemde tüm memurların CHP`nin tabi üyesi olduklarını, her ilin valisinin de aynı zamanda CHP il başkanı olduğunu söyledi. Çelik, "1943 yılında Ağrı`nın valisi bir binayı satın alıyor. Bunu halkevi yapıyorlar. Satış sözleşmesini imzalarken Ağrı Valisi, CHP İl Başkanı diye atıyor. Demokrat Parti 1950`de iktidara geldiğinde halkevleri 2005 yılında halkevleri halk eğitim merkezlerine dönüştürüldü ve
Milli Eğitim Bakanlığı`na bağlandı. 2005 yılında CHP Ağrı İl Teşkilatı mahkemeye başvurdu ve `bunu bizim il başkanımız satın aldı, dolayısıyla bu CHP`nin malıdır` diyor. Mahkeme CHP`ye verdi bunu. Biz bunu Yargıtay`da CHP`den koparıncaya kadar akla karayı seçtik" dedi.
Çelik, o dönemde sivil ve askeri bürokrasinin kendisini CHP ile özdeş kabul ettiğini ifade ederek, bu yönde gelecek eleştirilere de, "Bu söylediklerim CHP`nin aleyhinde siyasi parti propagandası gibi değerlendirebilir. Ama ben tarihi tespitlerde bulunacağım" diye açıklık getirdi.
Konuşmasında CHP`yi eleştirmeyi sürdüren Hüseyin Çelik, şunları söyledi:
"Bu yapı içinde sivil ve askeri bürokrasi var, sivil bürokrasinin içine yargıyı da dahil edebilirsiniz. Yargı da sivil bürokrasidir. Devletin partisi vardır, CHP`dir, partinin de devleti vardır o da Türkiye Cumhuriyeti`dir. Devlet partinin devletidir. Atatürk vefatından önce kendisine ait malları hazineye bağışlıyor. İsmet Paşa çıkıp bunu kürsüde okuyor. Sonra diyor ki `aklınıza gelebilir Atatürk niçin mallarını hazineye bağışlıyor da, genel başkanı olduğu CHP`ye bağışlamıyor.` `Bunu anlamayacak bir şey
yok, devlet parti demektir, parti de devlet demektir` diyor. Komünist ülkelerdeki parti anlayışı üç aşağı beş yukarı bizde de vardır."
"MAHMUT ESAT BOZKURT MİLİTAN ANLAYIŞLA YARGIYI ŞEKİLLENDİRMİŞTİR"
Tek partili dönemde Türk yargısını şekillendiren kişinin eski adalet bakanı Mahmut Esat Bozkurt olduğunu anlatan Çelik, "Mahmut Esat Bozkurt militan yargı anlayışıyla yargıyı şekillendirmiştir ve hakimlere sürekli söylediği şey `sizin asli göreviniz rejimi korumaktır, gerisi teferruattır.` Irkçı bir anlayışla Türk yargısını şekillendirmiştir. Onun meşhur bir sözü vardır; `bu memleketin efendisi Türk`tür, öz Türk olmayanların bir hakkı vardır o da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır.` Bu insan bizim yargımızı
şekillendirmiştir. Ne yazık ki bugün de adına törenler düzenleniyor, ödüller veriliyor, parklara ismi veriliyor" diye konuştu.
Çelik, 1960 darbesiyle birlikte Türk siyasi tarihine yeni bir geleneğin yerleştiğini ifade ederek, "Halk ister sizi 400 milletvekiliyle, ister 300 milletvekiliyle iktidar yapsın, bürokratik cumhuriyet halkın iradesinin önüne takozlar koyuyor. TBMM yasama faaliyeti mi yapar, çıkardığınız her kanunu Anayasa Mahkemesi iptal eder. İdari işlem mi yaparsınız? Danıştay bunu iptal eder. Peki, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi nasıl şekillendirilmiş? Bürokratik Cumhuriyeti yaşatacak şekilde şekillendirilmiş" şeklinde
konuştu.
Hüseyin Çelik, Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde Gazi Orduevi`nde katıldığı bir resepsiyonda Danıştay Başkanı ile aralarında geçen bir diyaloğa da değinerek, "Kendisine dedim ki `Sayın Başkan, sizin adamlar haber alsa Hüseyin Çelik Kızılay`da yürüyor diye, sizinkiler yürütmeyi değil yürümeyi durdurma kararı alıyor.` Halkın iradesine dayanan meşru hükümeti çalıştırmamaya dayalı bir irade" dedi.
Yerindelik denetiminden dolayı sadece 10 yıllık AK Parti iktidarı döneminde bu ülkenin zararının 600 milyar dolar olduğunu anlatan Çelik, "Biz bir yılda 30 milyar dolarlık yatırım yapıyoruz. Türkiye`de eğitim, sağlık bütün her şeyi dahil edin bizim yapabildiğimiz bir yıllık kamu yatırımı 30 milyar dolardır. 600 milyar dolarlık kaybımız sadece yerindelik denetiminden dolayıdır. Bu memleketin nelerle karşı karşıya kaldığının tipik bir göstergesidir" diye konuştu.
Çelik, AK Parti iktidarı öncesinde yargının bağımsız değil, bakımsız olduğunu ifade ederek, "Biz bakımını yaptık, fiziki gerekliliklerini yerine getirdik. Şimdi sıra bağımsızlığına geldi. Ama bu konuda sıkıntılar çıkabilir" dedi.
"ESAD`IN AKIBETİ KADDAFİ GİBİ OLACAK"
Panelde konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını da yanıtlayan Hüseyin Çelik, Suriye`deki olaylarla ilgili bir soru üzerine, "Türkiye`ye `NATO`nun ikinci büyük ordusu` diyerek gaz verenler olabilir. Ama biz o kadar saftirik bir ülke değiliz. Kimsenin sözüyle kimseye müdahale edecek değiliz" diye konuştu.
Çelik, Başbakan Erdoğan`ın "bıçak artık kemiğe dayandı" cümlesinin müdahale olarak algılandığını ancak bunun askeri bir müdahale anlamına gelmediğini, her zaman için yumuşak gücün, katı güçten etkili olduğunu söyledi. Çelik, "Siz yanı başınızdaki komşunuzun evinde yangın çıksa `bana ne` diyebilir misiniz, diyemezsiniz. Beşar Esad da kendi evinde yangın çıkardı. Biz de yanı başımızda olan bir şeye `bana ne` diyemeyiz. Esad`ın sadece muhalif halkı değil, kendi görevlendirdiği kamu görevlileri de
muhaliflerden kaçarak bize sığınıyorlar. Biz onlara da yardım ediyoruz. Bizim kendi halkına silah kullanan bir Beşar Esad`la sorunumuz var. Ama bizim Suriye halkıyla herhangi bir sorunumuz yok. Ben artık Esad`ın çok fazla dayanabileceğini düşünmüyorum. Esad`ın akıbeti ya Kaddafi gibi olacak, ya da başka bir ülkeye kaçacak. Ama keşke bunu başta yapsaydı. Sayın Başbakanımız kaç kere aradı ve uyardı, Dışişleri Bakanı`nı gönderdi. Sayın Davutoğlu gitti uyardı. Ama Esad bizi de, dünyayı da oyaladı. Suriye
meselesi bize çok büyük sıkıntıyı çıkarmayacaktır ama sıkıntıları olmaya da başlamıştır. Şu an için 17 bin sığınmacı var. Esad`ın destekçisi kalmadı" şeklinde konuştu.
Kürt sorunuyla ilgili bir öğrencinin sorusuna da yanıt veren Çelik, "Biz açılımlar yapıyoruz ama bu açılımları PKK ve BDP memnun olsun diye değil, demokrasi için yapıyoruz. Ama kimse kusura bakmasın aynı zamanda da terörle mücadelemiz devam edecek. Silaha karşı mücadele silahla olur. Biz kimsenin ölmesini istemiyoruz. Biz bin bir umutlarla, vaatlerle dağa çıkartılanların da ölmesini istemiyoruz" dedi.
"PROTESTO HAKTIR AMA TERÖR ORTAMI YARATILARAK PROTESTO YAPILMAZ"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, izinsiz Nevruz kutlamalarında çıkan olaylarla ilgili bir soruya da, "Nevruz`u önemseyen, kutlayan herkesin Nevruz`unu kutluyorum. Ama BDP Genel Başkanı çıkıyor `Nevruz bizim için sadece bir gün değil, mücadelenin adıdır` diyor. Abdullah Öcalan`ın özgürlüğünü ilan edeceği gün olarak algılıyorlar. Sen polise taş atacaksın, ortalığı yakıp yıkacaksın, aklına estiği gün yapacağım diyeceksin, sonra da `bize mani oluyorlar` diyeceksin. Yok böyle bir şey. Protesto
haktır ama terör ortamı yaratılarak protesto yapılmaz. Resmi bayramlaşmayı istemiyorlar, `biz 16-18`inde yapalım` diyorlar. Yakın zamanda İstanbul`da toprağa gömülü 13 kilo bomba bulundu. Bir provokasyon duyumu alınmışsa o toplantıdaki katılacak insanların güvenliğinden de kamu sorumludur, biz sorumluyuz. Ben polisin kimseyi dövmesini istemem. Orantısız güç kullanılmasına kesinlikle karşıyım. Böyle bir durum olduğunda ben İçişleri Bakanı`nı göreve çağıran bir insanım. Başkasının özgürlüklerine engel
çıkarttığında senin de özgürlüğün biter" şeklinde karşılık verdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Yazar Eyüp Beyhan’dan Cumhuriyetin 100’üncü yılına özel “Modern Türkiye’nin Yüz Düşünürü” eseri Yazar Eyüp Beyhan’nın Cumhuriyetin 100’üncü yılına özel olarak yazdığı ve geçmişten günümüze önemli düşünürleri kaleme aldığı “Modern Türkiye’nin Yüz Düşünürü” eseri yayımlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığının desteklediği, Yazar Eyüp Beyhan’ın, “Modern Türkiye’nin Yüz Düşünürü” eseri 5 cilt olarak Kadim Yayınlarından çıktı. Cumhuriyetin 100’üncü yıl anısına 100 düşünür eserinde, Milliyetçi, İslamcı, sol-sosyalist ve liberal düşünce öncüleri yer alıyor. 5 ciltlik bu eserde, Osmanlı’nın son yılları, Meşrutiyet döneminden Cumhuriyetin ilk yıllarına ve günümüze kadar devam eden 100 yıllık Cumhuriyet tarihine fikir ve düşünceleriyle katkı sunmuş aydınların fikir hareketleri, siyasal ideolojiler yer aldı. Bu yönüyle kaynak bir eser konumunda yer alan eserin tamamlanması 3 buçuk yıl sürdü. Eserleriyle Türkiye’de değil aynı zamanda uluslararası alanda da etkisini gösteren düşünürlerin her biri kendi kitlesi üzerinde önemli olmakla birlikte, oluşturdu düşüncelerin hangi siyasal düşünceden olursa olsun toplum nezdinde bir karşılığı bulunuyor. Bu nedenle kitap, sıradan günlük siyasal meşgalenin ötesinde yapılan analizlerden yola çıkıyor, tarihin kırılma noktalarında yer alan düşünürleri inceliyor. Kitapta, Rıza Nur, Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Nihal Atsız, Hilmi Ziya Ülken, Ahmet Hamdi Tanpınar, Halide Edip Adıvar, Behice Boran, Hikmet Kıvılcımlı, Mehmet Ali Aybar, Yaşar Kemal, Sezai Karakoç, Nurettin Topçu, İoanna Kuçuradi, Necati Öner, Şaban Teoman Duralı, Süleyman Nazif, Mehmet Akif Ersoy, Hasan Basri Çantay, M. Hamdi Yazır, Said Nursi, Abdürrahim Rahmi Zapsu, Mehmed Zahid Kotku, Mahmud Sami Ramazanoğlu, Cemil Meriç, Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet Mehmet Uzun, Fuat Sezgin, Ali Fuat Başgil, Halil İnalcık, Orhan Pamuk, Fikret Başkaya gibi ünlü düşünür ve yazarların hayatları ve eserleri savundukları düşünceleri yer alıyor. Yazar Eyüp Beyhan, eseri hakkında yaptığı açıklamada, “Cumhuriyetin 100. yılına özel olarak, Türk düşünce tarihine damga vuran 100 önemli düşünür üzerine eser ortaya koymak, bu isimlere bir vefa göstergesidir. Bu düşünürler, fikirleri ve katkılarıyla Türkiye’nin siyasal, sosyal, iktisadi, kültürel, edebi ve bilimsel gelişimine önemli ölçüde katkıda bulundular. Bu takdimde sadece birkaç isme yer verebilmek mümkündür ancak Türk düşünce dünyasının çeşitliliği ve zenginliği göz önüne alındığında, bu 100 ismin seçimi oldukça kapsamlı ve temsil edicidir. Her biri, kendi döneminde ve sonrasında Türkiye’nin entelektüel ve kültürel mirasına önemli katkılarda bulunan, düşünceleriyle iz bırakan büyük şahsiyetlerdir. Bugün, Türk düşünce tarihine bu büyük mirasın ışığında bakmak, Türkiye’nin geleceğine dair daha derin bir anlayış geliştirmemize yardımcı olacaktır” diye konuştu.
Gaziantep GAÜN’de “1. Ulusal Bahar Sempozyumu” düzenlendi Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Diş Hekimliği Fakültesi tarafından hazırlanan “1. Ulusal Bahar Sempozyumu” düzenlendi. GAÜN Atatürk Kongre ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen sempozyumun açılış konuşmasını yapan GAÜN Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı ve Sempozyum Başkanı Prof. Dr. Uğur Aydın, sempozyum hakkında bilgi vererek bu tür etkinliklerin güncel mesleki becerilerin edinmesinde önemli olduğunu belirtti. Diş Hekimliği Fakültesi öğrencilerine bu tür etkinliklere katılma tavsiyesinde bulunan Prof. Dr. Uğur Aydın, “Hekimlik mesleği hayat boyu öğrenmeyi gerektiren bir meslek grubudur. Dolayısıyla bu tür bilimsel etkinlikler bilgi ve becerilerimizi güncellemek adına çok değerlidir. Mümkün oldukça buradaki güncel bilgileri edinerek mesleki yaşantınızı geliştirin hayat boyu öğrenin. Çalışmalarıyla ve projeleriyle kendisini ulusal ve uluslararası arenada çok güzel bir konuma getirerek bu konularda çok tecrübe kazandı, önemli mesafeler kat eden Doç. Dr. Derya Gürsel Sürmelioğlu, bilgi ve tecrübesiyle bu sempozyumu düzenlememizde katkı sağladı ona ve diğer arkadaşlarımıza emeklerinden dolayı teşekkür ederim” şeklinde konuştu. Gaziantep Diş Odası Başkanı Yücel Özbaş ise GAÜN Diş Hekimliği Fakültesiyle önemli işler yaptıklarını belirterek, etkinliğinde düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti. Açılış konuşmaları sonrası farklı üniversitelerden katılım sağlayan akademisyenle sunumları gerçekleştirdi.
Ankara Boğazından bıçaklanan kadının saldırıya uğradığı anlar güvenlik kameralarına yansıdı Ankara’nın Sincan ilçesinde bir kadının ölümüne sebep olan bıçaklı saldırı an be an güvenlik kamerasına yansıdı. Sincan’da dün akşam saatlerinde meydana gelen olayda S.K. (34) isimli şahıs, bilinmeyen bir nedenden dolayı kavga ettiği Edanur K.’yi (28) boğazından ve vücudunun çeşitli yerlerinden bıçakladı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Ağır yaralanan Edanur K., hastanedeki tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Saldırgan S.K. ise polis ekiplerince kısa sürede yakalanarak gözaltına alındı. Dün yaşanan olay ise çevredeki güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde S.K.’nin Edanur K.’ye saldırdığı anlar an be an kaydedildi. “Sadece sevgiye ihtiyacı olan bir kızdı” Öte yandan, Edanur K.’nin arkadaşı olan Kader Düzgün, olayın ardından açıklamalarda bulundu. Düzgün, Edanur’un psikolojik sıkıntıları olabilir fakat hiçbir insan bu şekilde öldürülmeyi hak etmiyor. Cinayete kurban giden birçok kadınlarımız, çocuklarımız var. lütfen kadınlarımıza ve çocuklarımıza sahip çıkalım. Edanur daha 27 yalındaydı. Arkadaşları tarafından sevilen, sayılan bir kızdı. Ailesi paramparça durumda, eşi de aynı şekilde. Tabii ki hepimiz hata yapabiliyoruz. Hepimizin psikolojik olarak sorunlarımız var. Kendisi de aynı şekilde psikolojik destek de alıyordu. Sadece sevgiye ihtiyacı olan bir kızdı” açıklamasında bulundu.